SlideShow

6

Ruhsal Mim

Çok sevgili Rory beni mimlemiş , sağolsun varolsun. Uzun bir aradan sonra bir mim yazmak keyif verici .. Gelelim mimimize :


Şu an kendi ruh halinizi, bir ezginin melodisiyle ya da bir şiirin satırlarıyla ya da bir veciz sözle ya da bir resimle aktarınız. 





Resimler kısmen böyle.. Daha fazla resim paylaşıp iyice açabilirdim kendimi ama gerek yok . 
Gelelim şuan en iyi yansıtan müziğe/şarkıya : 





Yalnızlığı gebe bırakırken geleceğime,
Kaçıncı sorusu geldi aklıma,
Kaçıncı ömrü biçiyordum,
Kaçıncı ölüyü yaşıyordum,
Kaçıncı tanrının piçiydim,
Ve yine 
kaçıncı kez 
Soyunuyordum insanlık yalanına ... 
Şimdi 
Bütün inançları duvara karşı düzüyorum
Orgazm
Tek şey öğretiyor bana
En kötü bağımlılık
Bedene bağımlılıktır
Son Sevişme
Son Sigara 
Son Nefes


İsteyen mimi yapabilir... 

0

Çakallarla Dans


Hastasıyız Dede diye başlamak isterdim ama maalesef. Öyle çok başarılı bir yapım değil. Klasik türk komedi filmi senaryosu dışına çıkamamışlar.. Ama bu filmi diğerlerinden bir adım öteye sürükleyen birşey var; karakterler.
Evet karakterler gerçektende çok güzel işlenmiş. Oyuncu ve karakter uyumu mükemmel ; üstüne birde oyuncuların o alkışa şayan performansı işin içine girince gerçekten izlenilesi bir film oluyor.

Öbür taraftan senaryosuna bakarsak tipik bir maskeli beşler vs. tarzında bir senaryo görüyoruz.

Neyse ben sizi del piyero, köfte , kayınço ve muhasebeciye aktarıyorum .
Eğlencelik bir film. Çok değil gramajında güldürür.

Gitmeden paylaşayım...

Gariii Gariii
6

Bir ritim aşk

Angus & Julia Stone ikilisi gerçekten çok hoş müzik yapıyorlar. Uzun süredir dinlememe rağmen yaklaşık 2 hafta önce rastladığım canlı performans videosunda Julia Stone'dan gerçekten etkilendim.

Julia'nın ses , mimik bütünlemesi müthiş.. Kulaklıkla şarkıyı dinlerken videoyu izlemek platonik aşka sebebiyet verebilir kanısındayım...
Hadi zevkten dört köşe olalım..


7

Değişen Hayat

Hayatım hızlı bir şekilde değişime uğruyor.
Aslında Almanyada yaşamaya başlamam çok büyük bir değişiklikti ama burda yarından itibaren başlayacak yoğun tempo hayat daha büyük gözüküyor gözüme..

Evet yarın okul başlıyor yeniden. Haftada 3 gün iş , 5 gün okul , 2 gün boks antremanı 1 gün dalış antremanı ve 2 gün ekstra iş .. Evet biliyorum haftada o kadar çok gün yok. Hepsini hayatıma nasıl sığdıracağımı bilmiyorum.
Bide unutmadan 1 gün toplantı ve 3 gün eskrim antremanını unutmamak lazım.
İşin içine biraz gezip tozup eğlenmeyide katarsak günde 4 saatlik uyku düzenine geçmem gerekecek. Bunu vücudum ne kadar kaldırır göreceğiz.
Yinede kendimi daha iyi hissediyorum. Sosyalleştikçe yitirdiğim özgüvenim yerine geliyor . .
Ah bide şu akşamdan kalmalar olmasa diyesim var...
İlaç üreticileri artık bunun için bir ilaç üretsinler vakti geldi.

Haydi ben işe kaçar...
1

The Hangover Friday

Elinizden tutup sizi 1 Nisan Cuma gününe götürüyorum. . Ufak çaplı bir hangover sendromu yaşandı onu anlatacağım.
Bilmeyenler için hangover sendromu : Aşırı alkol vb. kullanımı ile ertesi gün uyandığınızda ne yaşadığınıza dair bir hatıranızın olmaması.

Neyse işte klasikleşmiş bir cumadan farklı olarak epey kalabalıktık ; her zaman ki gibi evde hızlı bira içmeleriyle gece başladı zaten kıvama geldik derken dışarı çıkmaya karar verdik topluca.
Bir grup taksiyle gitti bizde 4 kişi yürüyerek gitmeyi tercih ettik.  Sonra çarşıda oturan arkadaşın evine gidip biraz daha içmeye karar verdik.. Ordada bira üstüne boya niyetine viski içince  kıvam ötesi olduğumuzdan "lets go " tadında yola koyulduk yeniden.
Taksiyle giden grup B barda olacaz dediklerinden bizde B bara gittik. Diğer grubu aradık A bara gitmişler. Bizde 4 kişi B barda biraz içmeye karar kıldık.

Biz içkileri tur tur alıyoruz. Örneğin; sıra bende , 4 kişiysek 4 tane aynı içkiden ısmarlayıp parasını ödüyorum; sonra sıra kimdeyse o aynı şekilde.
Tabi böyle olunca çok hızlı şekilde içiliyor.
Neyse 1-2 tekila ve abuk subuk shotlar derken sonrasında sadece bardağı ağzıma götürüp götürüp indirdiğimi hatırlıyorum.
Sonra ki hatırladığım şey barın karanlık çıkış koridoru sonrasındaysa bilmediğim bi sokakta yere oturduğum sonrasındaysa sabah yatakta uyanışım...
Şanslıymışım . Ama biz 4 kişiydik ve acaba bizde herkes benim kadar şanslımıydı ?

Bizim pompa çarşıda oturan coniyle coninin evine gitmiş. E ev yakın olduğundan haliyle bir sorun olmamış .
Ancak bizim Şeytan Avcısı için durum pek iç açıcı olmamış.
Gözlerini hastanede açmış .. İki ön dişini kırmışlar .  Pek bişey hatırlamasada geçende kıran kişiyi görmüş ve hatırlamamış ama kıran kişi belli etmiş. Şimdi yarın polise gidecek.
Almanya garip ülke. Yumruk atmak göt ister..

Hadi kaçtım ben.. Çok uzun yazı oldu zaten.
4

Blood Mary

Buda Mary'nin sexy ve bloody dublörü .. 

Kokteyllerin fazla geyiği olmaz ama bu bloody Marynin geyiği bitmez. 
Bir çok filmde bu geyiklerle karşılaşmamız mümkün. Ve bu nedenden dolayı bloody mary kokteylini bilmeyen yoktur . Bende yıllardır bilip hiç içmemiş olanlardandım ; bir kaç gün öncesine kadar. Aslında keşke hep öyle kalsaydım diyorum hala. 

Neyse önce gelelim geyiklere .. 
Bloody mary  , mary'nin bekaret kanından oluşmuş içki olarakta geçer. Bunun üstüne boş dururlar mı virgin mary'de kokteyller arasında yerini alır . Virgin mary henüz içmedim ama kesinlikle virgin mary diyorum. Holy Virgin 

Sonracıma diğer geyikse bunun bir cadı adı olduğu ve gece çok kez söylenirse  gelebilme ihtimali .. Ulan ben bu yazıyı yazarken yüz kere söylüyorum ; inşallah bişiy olmaz.. 

Neyse bana göre bloody mary buzlu ve votkalı domates çorbasından başka hiçbir bok değil. Ulan içilmez bu .. Şerefsizim Mary'nin orjinal bekaret kanıyla smirnoff votkayı karıştırsanız yine daha güzel olur . 

En boktan kokteyller  listesinin başını çekmeye hak kazanmıştır. Verdiğim paraya mı üzüleyim , yoksa içerken ki çektiğim çileye mi bilemedim. 

Ne gerek var kokteyle , kaptan çek bira , rakı , köpek öldüren.. 

Ps: İngiltere Kraliçesi 1. Mary nin lakabı Bloody Mary 'dir. 


2

Sucker Punch


Dawn of the Dead ve 300 filmlerinden dolayı yakından tanıdığımız yönetmen Zack Snyder'in yeni filmi "Sucker Punch" sinemalarda yerini aldı.

Evet Almanya'da ilk defa sinemaya gittim ; hoştu güzeldi . Açıkçası bu kadar küçük şehire bu kadar güzel bir sinema beklemiyordum.
Neyse filme geçeyim.

Fantastik kurgusu gelişmiş olan Zack Snyder yine iyi iş çıkarmış. Rodriguezle kan bağı olabilir Snyder'in. Çünkü bu filmde kadının kadınsılığıyla savaşçılığını çok ustaca yansıtmış .
Filmde ki renk tonlaması fantastikliği daha belirginleştirirken , öte yanda bol soundtrack kullanılması filmi pek bir güzelleştirmiş .
Kurgusu hoş olmasına rağmen sonu daha iyi bağlanabilirdi diye düşünüyorum. Yinede bu filmi diğer filmlerden ayıran bir unsur var : Genelde filmlerde hayali dünyayla gerçek dünya seyirciye ayırt edemeyeceği bir şekilde sunulur ve böylece filmin sonunda bir süprizle karşılaşılırdı. Ancak bu filmde iki dünyayı iç içe mükemmel geçişlerle anlatmışlar.

Oyuncularda Emily Browning başrol için doğru seçim olmuş . Ve tabi Sweet Pea 'yi canlandıran Abbie Cornish'i unutmamak lazım.

Sweet Pea erkeklerin hatırında kalacak bir karakter olacağa benziyor.


Bu filme soundtrackleri sayesinde vereceğim puan  7.8

Ve filmin mükemmel giriş sahnesiyle başbaşa bırakayım sizi..
Buyrunuz..