SlideShow

0

Çok erken yarı final

Yarın akşam yani 4 Ağustos 2015 Salı akşamı oynanacak olan Shakhtar Donetsk - Fenerbahçe maçı bir nevi çok çok erken yarı final maçı gibi .(Tabi ki avrupa ligi için ) İlk maçı Istanbulda 0-0 bitiren Fenerbahçemiz ilk maçta iyi oynayan taraf olmasada bu turu atlar diye düşünüyorum.
Shakhtarın genelde kontrollü oynadığını ve iyi kontra ataklar yaptığını düşünürsek 0-0 ın rövanşında kendi evlerinde panikleyeceklerdir. Çünkü yiyecekleri herhangi bir golü çıkarmak onlar için zor olacaktır.
Eğer Fenerbahçe kendi kalesinde erken bir gol görmezse yüzde 90 bu turu atlayacaktır. Duran toplarda usta ayakların olması ve Fernandao gibi uzun bir santraforun bulunması turun en büyük avantajlarından biri olsa gerek.
Ve bu maç Sow yerine Stoch orta saha da oynar tek santrafor oynanırsa daha rahat bir Fenerbahçe galibiyeti göreceğimize inanıyorum. Çünkü çift santraforda bekler daha fazla çıkmaya çalışırken Caner'in çok yönlü olmaması o taraftan çok fazla pozisyon vermemize sebep oluyor.
Alves mi Ba mı sorusunaysa henüz cevap verebilmiş değilim. İkiside riskli oyuncular ; Alves'e kişisel olarak bi türlü ısınamadım ama Ba'da çok hataya dönük bir oyuncu. Yalnız Ba'nın artısı ise duran toplarda muazzam kafa toplarıyla ağlarla buluşabilme ihtimali.
Bir Fenerbahçeli olarak yarın gönlümüz turdan yana . Futbol bu ne olur belli olmaz ama bu turu geçen takım avrupada bir çeyrek final görür düşüncesindeyim.
Şimdiden iyi seyirler . 
0

Bütün içgüdüler...


İç güdü diyince aklıma gelen tek şey var yada tek şarkı ; The Cranberries 'in o ekstra manyak şarkısı The Animal Instinct . Efsane gitar solosu ve o Dolores O'Riordan'ın müthiş huhusu.

Suddenly something has happened to me
As I was having my cup of tea
Suddenly I was feeling depressed
I was utterly and totally stressed
Do you know you made me cry
Do you know you made me die

Ve ansızın içinize çöken ağırlık ; bir intihar neferinin denize atlamadan önce ayağına bağladığı ağırlık gibi. Bizi ne ağlatır yada ne öldürür bilmiyorum ama ikiside doğru zamanda içgüdüsel olarak yaptığımız şeyler belki de.

And the thing that gets to me
(...thing that gets to me)
Is you'll never really see
(.never really see)
And the thing that freaks me out
(...thing that freaks me out)
Is I'll always be in doubt
(...always be in...)

Korkmak ne kadar afilli  , ve bazen ölümcül bir kurt kadar sevimli. Neden korkarız biz ; neyi severiz ... Ya hepsi Tanrı sıfatından bir içgüdüyse...

It is a lovely thing that we have
It is a lovely thing that we
It is a lovely thing
The animal
The animal instinct

So take my hands and come with me
We will change reality
So take my hands and we will pray
They won't take you away
They will never make me cry, no
They will never make me die

And the thing that gets to me
(...thing that gets to me)
Is you'll never really see
(.never really see)
And the thing that freaks me out
(...thing that freaks me out)
Is I'll always be in doubt
(...always be in...)

The animal
The animal
The animal instinct to me

It's the animal
The animal
The animal instinct to me

It's the animal
It's the animal
It's the animal instinct to me

It's the animal
It's the animal
It's the animal instinct to me

The animal
The animal
The animal instinct to me

Ve bazen herşey iki kişilik ; şizofrenik bir iki... Bugüne kadar içimizde ki insanı aydınlığa çıkardık peki ya karanlıkta kalan hayvana neler yaptık...
Şimdi ise tam zamanı ;

"Bırak,
Karanlıkla bezenmiş yanını ,
Kim demiş 10 9 dan iyidir diye ;
Ne yaparsan yap kendine çıkar aydınlık,
Bir tünel gibi ...
Ne yaparsan yap,
Saklayamazsın...
Bırak,
Artık bu yalanı ,
Kucakla içinde ki hayvanı ..." 
0

Wassup

4 Non Blond ablamız söylemiş zamanında What's Up şarkısını. Sizde benim gibi 80ler  kuşağıysanız iyi bilirsiniz bu şarkıyı. Hani duş şarkıları vardır ya bağıra bağıra söylenebilecek onlardan biri işte ..
Neyse aslında olay tek başına bu şarkı değil. Wachowski Brothers var bizim amca oğulları ; şu Matrix'i yöneten Andy ve Larry Wachowski.Gitmişler Sense8 diye dizi yapmaya karar vermişler ; iyi de yapmışlar. Şöyle güzel bir yönetmen eli değdi mi ortaya neler çıkabileceğini ben unutmuşum.
Sense8 i izlerken hem konunun yönetmenlere müthiş fırsatlar verdiğini ; bu noktaya ortalardaysa Wachowskilerin o müthiş volelerini tecrübe ettik.
 Henüz sadece ilk beş bölümüne bakmış olsam da sırf sahneleri için bile izlenebilecek bir dizi ki konusu benim sevdiğim tarzda .
Neyse işte dizinin 4 . bölümünden Whats up şarkısına çekilmiş bir klip geliyor şimdi karşınıza .
Beni benden aldı , belki sizi de alır .


0

Bir tutam Replik


 Valla değerinizi bilin şunu hazırlayana kadar götüm çıktı ... Mr.Robot dizisinin 5 . bölümünde sonlara doğru beni benden alan repliklerden biri. Ve bunu sizinle paylaşmadan edemedim. Tabi hazırlarken ingilizce duy yaz ve üstüne tercüme etmek biraz uğraştırıcı oldu. Gerçi henüz tercüme etmedim ama şu an ediyorum gibimsi.
 Bilmeyeniniz varsa Mr. Robot netflixin çiçeği burnunda dizilerinden biri. Konusunu kısaca özet geçmek imkansız ; uzun uzun yazacak vaktim yok maalesef şuan. Ama internetin herhangi bir köşesinden bulabilirsiniz.

Evet sizi bu replikle başbaşa bırakayım artık.


_____________________________________________________
My father picked me up from school one day, and we played hooky and went to the beach.
It was too cold to go in the water, so we sat on a blanket and ate pizza.
When I got home, my sneakers were full of sand, and I dumped it on my bedroom floor.
I didn't know the difference.
I was six.
My mother screamed at me for the mess, But he wasn't mad. He said that billions of years ago, the world shifting and the oceans moving brought that sand to that spot on the beach, and then I took it away.

"Every day," He said,

"We change the world," which is a nice thought until I think about how many days and lifetimes
I would need to bring a shoe full of sand home until there is no beach, until it made a difference to anyone.
Every day, we change the world, but to change the world in a way that means anything, that takes more time than most people have.
It never happens all at once.
It's slow.
It's methodical.
It's exhausting.
We don't all have the stomach for it.
______________________________________________________________________________
Bir gün babam beni okuldan aldı ve okulu asıp kumsala gittik. Hava suya girmek için çok soğuktu, bizde yere örtü serip oturduk ve pizza yedik.
Eve geldiğimizde ayakkabılarım hep kum doluydu, bütün hepsini odamın ortasına yere boşalttım.
Farkı bilmiyordum , 6 yaşındaydım.
Annem bana bu dağınıklık için bağırdı , ama babam sinirli değildi. Ve dedi ki ;
Bundan milyarlarca yıl önce  dünya kayarak ve okyanuslar hareket ederek o kumları o sahile götürdüler.Hemde her gün.
Ve sen o kumu alıp başka yere götürdün.

"Biz dünyayı değiştiriyoruz." ne kadar güzel bir düşünceydi , taa kii bir değişiklik yaratabilmek için kaç gün ve kaç yaşam boyu bir ayakkabı dolusu kumu eve getirmem gerektiğini anlayana kadar.
Her gün dünyayı değiştiriyoruz ama bir şekilde hiç bir anlam ifade etmiyor ve bunu yapabilmek çoğu insanın sahip olmadığı kadar vakit alıyor.
Asla bir kere de olmuyor ,
Yavaş yavaş,
Düzenli bir şekilde ,
Ve yorucu.
Hepimizin bunu kaldıracak bünyesi olmayabilir.
0

Bir Cemal Usta Şiiri

Az önce özgürlük falan diyordum ya , az önce dediğim bir önce ki yazımda; öyle ki Cemal Üstatta pek bi ceremesini çekmiş bu özgürlüğün. ince yada karanlık ruhlular (artık siz hangisini uygun görürsenız) anında görürler güzellikleri; bir oyuktan sızan gün ışığı gibi. Sırf o oyugun inceliginden denir ince ruhlu yada icerinin karanlıgından karanlık . İşte öyleydi senin güzelliğinden sonra beraber bakardık dünyaya ve sadece güzel olanlara ; güzellik bitince yeni denizlere yeni güvercinlere , fazla büyütmemek lazım ; seviselim hayat tadında.
Cigarayı attım denize
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin

Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu

Cemal Süreya
1954
0

Azicik

Azicik minicik kisacik ... Evet 5 yillik üniversite maceramin bitmesine cok az kaldi gibi gözüküyor . Bir aksilik cikmazsa aralik , ocak gibi 28 yasinin karli baharinda üniversite mezunu olmus olacagim. Herkesin takintilsri vardir ya buda benim takintilarimdan biriydi insallah güzel bi sekilde arkamda kalacak. . Rutine cok katlanabilen biri degilim , stabil olmayan ruhum hayatimi her zaman kolaylastirmiyor ; hatta genelde zorlastiriyor diyebilirim. Daha sistemsiz daha özgür bir dünya da bir da vinci bir freud bir montaigne olabilirdim ama simdi sadece bir köle olmayi seciyorum . Yine de ret edebildigim tek sey aitlik . Bir köle olarak sadece dünyaya aitim; simdilik. Henüz kötü yada büyük seyler yapmadiysam da hic yapmayacagim anlamina gelmiyor. Hem belki yeterince kötü biri olursaniz sizi en karanlik yanlarinizdan bicaklayabilirim .
Bu 5 yillik yari yalniz yari zombi hayatimda cok seyler tecrübe ettim ; bazilarini sizinle paylastim bazilariniysa sadece Tanriyla . Zincirleme yollar olan hayat zimbirtisinda bir yolun daha sonuna gelmek üzereyiz gerisine bakacagiz artik. Amma velakin planli seyler beni sıkıyor. Özgür olasım var olamıyorum, kötü olasım var olamıyorum , ben olasım var olamıyorum...
Tanrım benim için planların var mı bilmiyorum , varsa da itaat eder miyim hesaba kattın mı ?

0

Jurassic World Eğlence Parkı


Aslında benim bu filme gönderme yapmama gerek yok film kendi içerisinde kendi kendine gönderme yapmış. 
Kim kaldı eskilerden Jurassic Park hastası ; bir ben bir sen bir de T-Rex. İsterdim ki dinozorların o gizemli dünyasında Raptor koştursaydık her daim. Düşünsenize at üstünde değil de raptor üstünde olan savaşları ; çok daha seksi olurdu. Neyse konuyu fazla dağıtmayayım da filme döneyim. 
Dediğim gibi ben Jurassic Park hayranı bir filmkoliğim ; o filmde ki suyun titreme sahnesi bütün bir filmi unutulmaz kılmaya yetmiştir. Yani sizin anlayacağınız o filmde ki gerilim o filmi efsane yapan en önemli unsurdur.
İşte bu gerilimden yola çıkarak Jurassic World'ü ele alırsak karşımıza yavan bir film çıkıyor. He yavan olup zevk verme şansı yok mu ; tabi ki var. Macera seviyorsanız ve dinozorlardan da hoşlanıyorsanız kesinlikle zevk alacaksınız bu filmi izlemekten. Ama öte yandan eskiyle kıyaslayınca hayal kırıklığınız kaçınılmaz olacak. 
Ah şu para göz insanlar ; herşeyi olduğu gibi sanatı da sömürüyorlar. Film kesinlikle gişe kaygısıyla çekilmiş ; başlıkta da dediğim gibi Jurassic World eğlence parkı.. Film de gerilim en alt seviyede tutulmuş , ayrıca bir damla kan gördüğümü hatırlamıyorum. Siz dünyanın en vahşi hayvanlarıyla ilgili bir film çekiyorsunuz ve bir damla kan yok (vay mk) ; gay , vejetaryen vampirleri anladıkta dinozorlara ne oluyor ... 
Neyse neyse ; eğer ailecek bir film izlemek istiyorsanız Jurassic World tam sizlik. He bir de bu sefer ailenin ergen üyeleri sıkılmasın diye güzel bir bayan koymuşlar; seksi bir kıyafet ve topuklu ayakkabılarıyla dinozorlardan kaçıyor.
Gel gelelim bu filme notuma : 
6.1 
İyimser bir not bile olabilir. Öyle Chriss Patt'i falan koyarak tribünlere oynasanız da benim aklımı çelemezsin Holyfood .. Ayağını denk al. 
İyi seyirler öpüldünüz.