SlideShow

0

Losin my Religion


Bazen inancımı kaybediyorum; çok inançlı biri zaten değilim. Bahsettiğim dini inançlar değil ; tanrısal inançlar ya da kişisel inançlar. İçinde herkes gibi potansiyel bir katil bulunduran ben ne kadar insanları sevmesemde masum insanların katledilmesine pek göz yummak istemiyorum. 120 bin nüfusu olan bu şehirde 5 yıldır yaşıyorum ve 4 buçuk yıldır garsonluk yapıyorum. Sizin anlayacağınız bir çoğunu sima olarak tanıyorum. Hal böyle olunca en ufak bir suç olayı sizi rahatsız ediyor. Geçtiğimiz yıllarda 3 sarsıcı cinayet olayı yaşandı buralarda. Biri iki alt sokağımızda biri eskiden yaşadığımız evin karşı apartmanında ve sonuncusu da kız arkadaşımın arkadaşının evinin kapı komşusunda . Hem de bizim ki de ordayken. Ertesi gün haberlerden duydular. Bu anlattığım olay 3 gün önce oluyor. Diğer olaylardan biri de geçen sene olmuştu ve kısmen tanıdığım birisi 1. dereceden aile ferdini maalesef epey kanlı bi şekilde hakkı rahmetine göndermişti. Üç dört hafta etkisinden kurtulamamıştım ; o ara düşündüğüm tek şey insan kendi validesine kıyabiliyorsa başka kime kıyamazdı ki !
Neyse dedim ya insanları sevmiyorum , ve bu sevgisizlik her geçen gün çirkinleşiyor.
3 gün önce olan olayın detaylarını buranın yerel gazetesinden mümkün olduğunca takip etmeye çalışıyorum.
Ve yaklaşık 1 saat önce polisin yaptığı açıklama aynen şu :
"Bu katilin aramızda sokaklarda dolaşıp, rastgele kurban seçip öldürdüğünün aksini iddaa edecek herhangi bir ipucumuz yok."
Giriş katında yaşayan camdan bahçe kapısı olan bir insan olarak iyice rahatladım yani he.
Kendim için korkum yokta düşünsel krizlerim sevdiklerim söz konusu olunca arşa değiyor.

Nefs-i Müdafaam hoştur ;
Düşüncelerim kanlı,
Ellerim sarhoş,
Gözümde katilin,
Tabutu boştur...
0

Alamadım yevet...

Internet sokuşları adlı yazımı okumuşsunuzdur ; hani telefon alacaktım da dolandırılmaya çalışıldım da falan filan hikayesi. Neyse dedik sütten ağzımız yandı yoğurdun üstüne oturalım. Evet oturduk yoğurdun üstüne.. Ben 4 yıldır o2 ipnelerinin sömürgelerinden biriyim. Yine sözleşmemi iptal ettiğim için sözleşmem otomatik olarak 1 sene uzamış. Neyse ne burda tonlarca kampanya yapıyorlar yok 2 senelik uzat sana şunu verelim bunu verelim. Peki abi dedim önce saturne gittim ; dediler yeni üye olursan 400 avroluk hediye çeki e peki sözleşme uzatırsak nolur abi ? 200 e düşer ; e duş da bedava mı amk.. Yok dedim ııh vermicem vermicem.. Nerde o ablam vermicem ci.. Neyse asıl o2 nun tükkanına gittim siz nabıyonuz dedim ; dedi biz direk barnaklıyoruz , istersen tabi. İki tükkan arası 30 tur yaptım 1 haftada hangisi daha hesaplı diye . En sonunda kalktım barnakçıya gittim. Dedik 64 gb samsung edge artı samsung tab 4 ayda 30 avroya anlaştık. Altın rengini ısmarladık falan filan eve gelecek dediler. 4 gün evde bekle bekle paket gelsin diye ; gelen giden yok, telefon da yok.. Neyse bugün bir email gelir ; sizi arıyoruz ulaşamıyoruz o yüzden mail attık. E be amkydugum; telefonla ulaşılabilir olsam niye telefon alayım. Neymiş benim pakette sorun çıkmış ; altın rengi yokmuş sadece beyaz varmış kampanya kapsamında. Gittim güzelce tartıştık ; dedim ki amcaoğlu senin dükkanda şimdi bu telefonun altın rengi var mı ? Var.. E peki niye bana vermiyosun ; tabletle olan kampanya dahilinde sadece beyaz var. Sikeyim insiyatifinizi dedim ; bütün sözleşme iptallerini imzaladım telefonu iptal ettim yaptıgım yeni sözleşmeyi de eski sözleşmeyi de iptal ettim.
Scheisse o2 dedim ve çıktım gittim. Ne bir yeni telefon ne yeni bir sözleşmem var. Iphone 4s ime yeni şarj aleti aldım mutsuz ama mesut yaşıyorum.
Benden size tavsiye o2 ya bulaşmayın ..
Evet telefon bana kısmet değilmiş ; bir ay içerisinde telefon alamayan tek beceriksiz benimdir herhalde.
Öpüldünüz ..
2

Black Mass - Kara Pislik Seni


Bayadir filmler hakkinda yazmiyorum son zamanlarda eskiye nazaran daha az film izlemis olsam da izledigim filmlerin sayisinin hatri sayilir herhalde.
Herkesin son dönemde merak ettigi ve Johnny Depp'in de rol aldigi Black Mass filminden kisaca bahsetmek istiyorum .

Öncelikle yine Johnny Depp'in oynadigi Public Enemies filmiyle karsilastirmak imkansiz. Public Enemies filminde John Dillinger i canlandiriyordu ve ortaya tadindan yenmez bir film cikmisti . Tabi Marion ablamiz da vardi o filmde.
Neyse asil filmimizden uzaklasmayalim . Black Mass filmi Amerikali gangster James "Whitey" Bulger'in hayatini anlatiyor. Johnny Depp abimiz yine ne kadar güzel oynamis olsa da filmde birseyler eksik. Nelerin eksik oldugunu cok cözememis olsamda uzun vadeli hafiza depomda cok ön safhalarda bir yer bulabildigini söylemek zor.

Ben yine de bu filme 6.8 veriyorum ve rahatlikla izlenilebilir bir film olarak nitelendiriyorum . Yani mutlaka izlemelisiniz degil ama izlenmek icin güzel bir film.
He tabi eklemeden edemeyecegim Public Enemies'i izlemediyseniz mutlaka izleyin.
Filmin soundtracklerinden olan Otis Taylor- Ten Million Slaves i bi dinleyin zaten izleyesiniz gelir..
Hadi iyi seyirler.

Gitmeden ufak bir tanitim yazisi vereyim.
James Whitey Bulger kimdir ?

James abimiz 3 Eylül 1929 da dogmus ve hala hayatta. 89 yasinda olan James daha 4 sene önce 2011 de yakalanabilmis . Daha önceleri de hapse girmis olmasina ragmen uzun süre özgür ve suclu bir hayat sürmeyi basarmis. Kendisi bir cok suctan yargilanmasina ragmen 19 cinayetten de sorumludur. Filmde bu cinayetler ne kadar seksi gözüksede gercek hayatta o kadar seksi olduklarini düsünmüyorum.
Hadi saygilar sevgiler.
0

Fenerbahcenin son haline bir bakis


Fenerbahce hakkinda ne kadar yazmamak icin dirensemde bugün hirsima yenik düstüm. Vitor Pereira ilk geldiginde ne kadar cok sevindik ; ulan dedik bu sefer agresif ve ofansif bir top oynayacagiz . Nitekim 3 mac sonra hevesimiz kursagimizda kaldi . Adam bildigin podyumlarda kaslarini catan ama disarida yumos olan model cikti basimiza . Gerci allahin sevgili kuluymus ; alves ,meireles , nani sakatlandi sansina . Bi de mehmet topal sakatlansa hizir mi geldi diyecem o derece. Gerci vitor dan once baskalarin sucunu konusalim . Biz selcukla yillar boyu oynadik , ve sonra baroni ; hatta bi donem begendikte baroniyi ; düsünün o kadar yoklukta kalmisiz. Simdide mehmet topal ; bi aldilar yine demirbas gibi yerlesti.
Bana dünya üzerinde boyle futbolcular gosterin ; yok arkadas nesli tukendi bunlarin . Karsilastirma yapalim ayni bolgede ki oyuncularla ; kasimpasa donk , besiktas hutchinson , barcelona rakitic , real toni kroos , man .u schweinsteiger , dortmund kagawa .  Bizim topal , meireles defansif ortasaha olayini yanlis anlamislar . Defansif ortasaha demek ileri hatlara destek veren dikey paslarla ataga hizli cikmayi saglayan gerektigin de geriye dönüp defansa destek verecek oyunculardir. Bizde kiler ofansif defans oyunculari ; genelde defans yapip yuzyilda bir ataga cikiyorlar.
Neyse gelelim ideal kadroya.
Fabiano
Sener-kjaer - ba- caner(hasan ali)
Ozan tufan
Markovic - alper(volkan)- diego - nani
Fernandao(Van Persie)

Duruma gore cift santrafora donulebilir . Ama bu kadroyla asla oynamayacaginiz sey 1 den fazla defansif orta sahadir. Bir fenerbahceli olarak ajax ve galatasaray maclarindan ümitsizim maalesef.
Bahsettigim kadro dizilisine dönerse belki bir kipirdanma olabilir ama bu dizilise takimin alismasi da zaman alacaktir. Alperin takimdan sogumus oldugu, Diegonun fazla forma sansi bulamamasi ve sürekli elestirilmesi ve Van Persienin tripleriyle Perreiranin acemiligi birlesince ortaya zor bir durum cikiyor.
Pererira'nin ya son haftasi yada uzun süreli bir birlesmenin ilk haftasi.
Bana göre derbi maci belirleyici bir unsur olmasa da Türkiye de bu tür maclar teknik direktörler icin dönüm noktalaridir. Oysa ki böyle maclarda skoru her zamankinden daha fazla olarak futbolcular belirler. Cünkü tek gecelik performanslar bu tür maclarda hayati önem tasirlar.

Simdiden Avrupa'da bütün takimlarimiza basarilar; haftasonu oynanacak derbide ise hakeme basarilar diliyorum.

2

Internet sokuslari

ULan daha 3 gün önce günesi görürken bugün kar yagdi buralara. Daha ekimin ortasi olmadi bu ne soguk. Zaten bu ic karartan havalarla erken depresyona girmisken ve hergün saat 9-17 arasi staj yapip aksamlari da ise giderken  bi de dolandirilmayadur.
Sizi bilmem ama ben öyle internetten cok alisveris yapan bi adam degilim; amazonu internetten saymiyorum cünkü amazon bizim bakkal gibi bisey ne lazim olursa ordan aliyorum. Neyse velhasil amazonu saymadik gittim ben ebay kücük esyalar sayfasindan telefon alayim dedim. Gittim güzel bir telefon buluverdim son model Camcung sik-alti öjj pilüs . OO dedim fiyatta iyi .. Adama sordum hocam paypal ile ödeme mümkünmüdür diye evet dedi. Yattim üstüne hemen gönderdim parayi araya haftasonu girdi teelfonu bekliyorum p.tesi gelir diye. Arada adamdan da mesaj bekliyorum posta takip kodu yollasin falan diye. Herif bi anda sirra kidem basmaz mi  vay himisini dedim. Yaklasik 2bin tl cik var isin ucunda ben hala o kadar yasli olsam da ufak bir ögrenciyim nihayetinde. Basti beni stres; neyse bosuna almadik ya paypalden . Hemen orda alici haklarini koruyan bölgeye el attim; adam altta kalmayip direk olayi paypal davasina cevirdi ve altina yorum olarak sunu eklemis : sözde ben arkadasa mesaj atmisim ve demisim ki benim bir arkadasim telefonu elden alacak ve üstünde para yok diye ben paypal üstünden yatirmisim. Yok ebenin ami ali sami. Herif bu kadar profesyonel yalan söyleyince ben iyice tirstim aha dedim para gitti. Sikimi alicaz falan hesabi.
Neyse bugün ibnenin oglu yavsak pezevenk mail atmis bana ; mail de diyor ki paypal sana parani geri ödeyecek git cek davayi yoksa seni polise sikayet ederim 3 yasinda kizim var ; sana telefonu bedavaya birakmam ... cart curt. Ya bu herif agir sizofren ; ya beni korkutmaya calisiyor . E be amkdugumun evladi ismimi biliyorsun adresimi biliyorsun belli ki ismim soyadim ecnebi ismi hic mi korkmuyorsun agzini burnunu 2bin liralik dagitirim diye..
Burda ecnebi = türk oluyor ....
Neyse siz siz olun birsey alacaksaniz gidip elden tedarik edebileceginiz kisilerden alin ; öbür türlüsü sadece stres kavga gürültü..
Bugün polise gidecem bakalim. Himisini cükiym bu sansin ... Para geri gelene kadar da ayfon fourseason la devam.
Teknolojisiz geneleksel alisverisler diliyorum sizlere.
0

Bayram Postu

Post derken hem post hem post. Bayram postunu henüz atmadım ama unutmadım reserved diyip akşam gelince atıcam...

----Reserved dedim gittim aradan kaç gün geçti .----
Ulan ne sorumsuz adam oldum ben. Bayram mayram da dinlemiyorum artık amansız depresyonlara girip sistem adamlığına bürünüyorum. Ne kadar ağladıysam gençken beyaz koyun olmayacam diye şimdi bi o kadar beyaz koyun oluyorum. Hayatımda ki ilişkiler, çabalarım ve bir çok şey sisteme dair. Sanki o sisteme daha fazla ait olmaya çalışmaktan başka bir bok yapmıyorum yada beraber yapmıyoruz. Sevişsek bile sırf sisteme ait olmak için sevişmişliğimiz olacak. Büyük göğüsleri önemsemeyen bi toplumda ve sistemde meme dolu ama kesinlikle cinsel bi güdü gitmediğimiz meme temalı partiler hayal ediyorum.
Ne diyordum lan ben .. Hee bayram. Olum yada kızım ben artık 5 sene sonunda dejenerenin dibine vurmuşum. Biz domuzu direk sosis makinasına soktuk bu kurban bayramında. Geçen şeker bayramın da da çocuklara Mon Cherie dağıtmıştık hepsi sarhoş oldu piçosların. Mübalağa ya gel yada müjgana gel müjgana . Müjgan güzeldir hoştur ; müjgan bile bir memleket hasreti. Bayram ne güzel şeydir lan ; sabah kalkınca o boktan İstanbul'da bile boş minibüslerin içinde bir akrabadan bir akrabaya seyir ederken insanlarda ahlak kırıntısı görmektir bayram. Ve tabi paraları topladıktan sonra akşam taksime gidip o son ahlak kırıntısının amkymuşları da görüp bi nevi öz intihar eylemidir. Öz intihar dedim biliyorum. Siktirtme şimdi anlatım bozukluğunu ! Her boku doğru özümsedin de hala bozukluklardan bahsediyorsun. Madem herşey bu kadar doğruydu neden hala burdasıyız.
Evet bayram bitti bi daha ki bayram görüşmek üzere. Bayram postları benim için özeldir o yüzden rezerve ettiydim. Belki gününde yazamadım ama bu post benim için hala bir bayram postu . Postlarımız üzerimizde kaldıkça post atmaya devam.
0

Çok erken yarı final

Yarın akşam yani 4 Ağustos 2015 Salı akşamı oynanacak olan Shakhtar Donetsk - Fenerbahçe maçı bir nevi çok çok erken yarı final maçı gibi .(Tabi ki avrupa ligi için ) İlk maçı Istanbulda 0-0 bitiren Fenerbahçemiz ilk maçta iyi oynayan taraf olmasada bu turu atlar diye düşünüyorum.
Shakhtarın genelde kontrollü oynadığını ve iyi kontra ataklar yaptığını düşünürsek 0-0 ın rövanşında kendi evlerinde panikleyeceklerdir. Çünkü yiyecekleri herhangi bir golü çıkarmak onlar için zor olacaktır.
Eğer Fenerbahçe kendi kalesinde erken bir gol görmezse yüzde 90 bu turu atlayacaktır. Duran toplarda usta ayakların olması ve Fernandao gibi uzun bir santraforun bulunması turun en büyük avantajlarından biri olsa gerek.
Ve bu maç Sow yerine Stoch orta saha da oynar tek santrafor oynanırsa daha rahat bir Fenerbahçe galibiyeti göreceğimize inanıyorum. Çünkü çift santraforda bekler daha fazla çıkmaya çalışırken Caner'in çok yönlü olmaması o taraftan çok fazla pozisyon vermemize sebep oluyor.
Alves mi Ba mı sorusunaysa henüz cevap verebilmiş değilim. İkiside riskli oyuncular ; Alves'e kişisel olarak bi türlü ısınamadım ama Ba'da çok hataya dönük bir oyuncu. Yalnız Ba'nın artısı ise duran toplarda muazzam kafa toplarıyla ağlarla buluşabilme ihtimali.
Bir Fenerbahçeli olarak yarın gönlümüz turdan yana . Futbol bu ne olur belli olmaz ama bu turu geçen takım avrupada bir çeyrek final görür düşüncesindeyim.
Şimdiden iyi seyirler . 
0

Bütün içgüdüler...


İç güdü diyince aklıma gelen tek şey var yada tek şarkı ; The Cranberries 'in o ekstra manyak şarkısı The Animal Instinct . Efsane gitar solosu ve o Dolores O'Riordan'ın müthiş huhusu.

Suddenly something has happened to me
As I was having my cup of tea
Suddenly I was feeling depressed
I was utterly and totally stressed
Do you know you made me cry
Do you know you made me die

Ve ansızın içinize çöken ağırlık ; bir intihar neferinin denize atlamadan önce ayağına bağladığı ağırlık gibi. Bizi ne ağlatır yada ne öldürür bilmiyorum ama ikiside doğru zamanda içgüdüsel olarak yaptığımız şeyler belki de.

And the thing that gets to me
(...thing that gets to me)
Is you'll never really see
(.never really see)
And the thing that freaks me out
(...thing that freaks me out)
Is I'll always be in doubt
(...always be in...)

Korkmak ne kadar afilli  , ve bazen ölümcül bir kurt kadar sevimli. Neden korkarız biz ; neyi severiz ... Ya hepsi Tanrı sıfatından bir içgüdüyse...

It is a lovely thing that we have
It is a lovely thing that we
It is a lovely thing
The animal
The animal instinct

So take my hands and come with me
We will change reality
So take my hands and we will pray
They won't take you away
They will never make me cry, no
They will never make me die

And the thing that gets to me
(...thing that gets to me)
Is you'll never really see
(.never really see)
And the thing that freaks me out
(...thing that freaks me out)
Is I'll always be in doubt
(...always be in...)

The animal
The animal
The animal instinct to me

It's the animal
The animal
The animal instinct to me

It's the animal
It's the animal
It's the animal instinct to me

It's the animal
It's the animal
It's the animal instinct to me

The animal
The animal
The animal instinct to me

Ve bazen herşey iki kişilik ; şizofrenik bir iki... Bugüne kadar içimizde ki insanı aydınlığa çıkardık peki ya karanlıkta kalan hayvana neler yaptık...
Şimdi ise tam zamanı ;

"Bırak,
Karanlıkla bezenmiş yanını ,
Kim demiş 10 9 dan iyidir diye ;
Ne yaparsan yap kendine çıkar aydınlık,
Bir tünel gibi ...
Ne yaparsan yap,
Saklayamazsın...
Bırak,
Artık bu yalanı ,
Kucakla içinde ki hayvanı ..." 
0

Wassup

4 Non Blond ablamız söylemiş zamanında What's Up şarkısını. Sizde benim gibi 80ler  kuşağıysanız iyi bilirsiniz bu şarkıyı. Hani duş şarkıları vardır ya bağıra bağıra söylenebilecek onlardan biri işte ..
Neyse aslında olay tek başına bu şarkı değil. Wachowski Brothers var bizim amca oğulları ; şu Matrix'i yöneten Andy ve Larry Wachowski.Gitmişler Sense8 diye dizi yapmaya karar vermişler ; iyi de yapmışlar. Şöyle güzel bir yönetmen eli değdi mi ortaya neler çıkabileceğini ben unutmuşum.
Sense8 i izlerken hem konunun yönetmenlere müthiş fırsatlar verdiğini ; bu noktaya ortalardaysa Wachowskilerin o müthiş volelerini tecrübe ettik.
 Henüz sadece ilk beş bölümüne bakmış olsam da sırf sahneleri için bile izlenebilecek bir dizi ki konusu benim sevdiğim tarzda .
Neyse işte dizinin 4 . bölümünden Whats up şarkısına çekilmiş bir klip geliyor şimdi karşınıza .
Beni benden aldı , belki sizi de alır .


0

Bir tutam Replik


 Valla değerinizi bilin şunu hazırlayana kadar götüm çıktı ... Mr.Robot dizisinin 5 . bölümünde sonlara doğru beni benden alan repliklerden biri. Ve bunu sizinle paylaşmadan edemedim. Tabi hazırlarken ingilizce duy yaz ve üstüne tercüme etmek biraz uğraştırıcı oldu. Gerçi henüz tercüme etmedim ama şu an ediyorum gibimsi.
 Bilmeyeniniz varsa Mr. Robot netflixin çiçeği burnunda dizilerinden biri. Konusunu kısaca özet geçmek imkansız ; uzun uzun yazacak vaktim yok maalesef şuan. Ama internetin herhangi bir köşesinden bulabilirsiniz.

Evet sizi bu replikle başbaşa bırakayım artık.


_____________________________________________________
My father picked me up from school one day, and we played hooky and went to the beach.
It was too cold to go in the water, so we sat on a blanket and ate pizza.
When I got home, my sneakers were full of sand, and I dumped it on my bedroom floor.
I didn't know the difference.
I was six.
My mother screamed at me for the mess, But he wasn't mad. He said that billions of years ago, the world shifting and the oceans moving brought that sand to that spot on the beach, and then I took it away.

"Every day," He said,

"We change the world," which is a nice thought until I think about how many days and lifetimes
I would need to bring a shoe full of sand home until there is no beach, until it made a difference to anyone.
Every day, we change the world, but to change the world in a way that means anything, that takes more time than most people have.
It never happens all at once.
It's slow.
It's methodical.
It's exhausting.
We don't all have the stomach for it.
______________________________________________________________________________
Bir gün babam beni okuldan aldı ve okulu asıp kumsala gittik. Hava suya girmek için çok soğuktu, bizde yere örtü serip oturduk ve pizza yedik.
Eve geldiğimizde ayakkabılarım hep kum doluydu, bütün hepsini odamın ortasına yere boşalttım.
Farkı bilmiyordum , 6 yaşındaydım.
Annem bana bu dağınıklık için bağırdı , ama babam sinirli değildi. Ve dedi ki ;
Bundan milyarlarca yıl önce  dünya kayarak ve okyanuslar hareket ederek o kumları o sahile götürdüler.Hemde her gün.
Ve sen o kumu alıp başka yere götürdün.

"Biz dünyayı değiştiriyoruz." ne kadar güzel bir düşünceydi , taa kii bir değişiklik yaratabilmek için kaç gün ve kaç yaşam boyu bir ayakkabı dolusu kumu eve getirmem gerektiğini anlayana kadar.
Her gün dünyayı değiştiriyoruz ama bir şekilde hiç bir anlam ifade etmiyor ve bunu yapabilmek çoğu insanın sahip olmadığı kadar vakit alıyor.
Asla bir kere de olmuyor ,
Yavaş yavaş,
Düzenli bir şekilde ,
Ve yorucu.
Hepimizin bunu kaldıracak bünyesi olmayabilir.
0

Bir Cemal Usta Şiiri

Az önce özgürlük falan diyordum ya , az önce dediğim bir önce ki yazımda; öyle ki Cemal Üstatta pek bi ceremesini çekmiş bu özgürlüğün. ince yada karanlık ruhlular (artık siz hangisini uygun görürsenız) anında görürler güzellikleri; bir oyuktan sızan gün ışığı gibi. Sırf o oyugun inceliginden denir ince ruhlu yada icerinin karanlıgından karanlık . İşte öyleydi senin güzelliğinden sonra beraber bakardık dünyaya ve sadece güzel olanlara ; güzellik bitince yeni denizlere yeni güvercinlere , fazla büyütmemek lazım ; seviselim hayat tadında.
Cigarayı attım denize
Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
Uzun saçlı iri memeli kadınlarıyla
Bir akdeniz şehri çıkabilir içinde
Alıp yaracak olsa yüreğini
Şimdi bir güvercinin

Şimdi sen tam çağındasın yanına varılacak
Önünde durulacak tam elinden tutulacak
Hangi bir elinden güzelim hangi bir
Bir elinde kızlığın duruyor garip huysuz
Öbür elinde yetişkin bir günışığı
Daha öbür elinde de kilometrelerce hürlük
Çalışan insanlar için akşamlara kadar
Toz duman içinde
Bir elinde de boyuna ekmek kesiyorsun

Biz eskiden de en aşağı böyleydik senlen
Bir bulut geçiyorsa onu görürdük
Bir minarenin keyfine diyecek yoksa onu
Bir adam boyuna yoksulluk ediyorsa onu
Ne zaman hürlüğün barışın sevginin aşkına
Bir cıgara atmışsak denize
Sabaha kadar yandı durdu

Cemal Süreya
1954
0

Azicik

Azicik minicik kisacik ... Evet 5 yillik üniversite maceramin bitmesine cok az kaldi gibi gözüküyor . Bir aksilik cikmazsa aralik , ocak gibi 28 yasinin karli baharinda üniversite mezunu olmus olacagim. Herkesin takintilsri vardir ya buda benim takintilarimdan biriydi insallah güzel bi sekilde arkamda kalacak. . Rutine cok katlanabilen biri degilim , stabil olmayan ruhum hayatimi her zaman kolaylastirmiyor ; hatta genelde zorlastiriyor diyebilirim. Daha sistemsiz daha özgür bir dünya da bir da vinci bir freud bir montaigne olabilirdim ama simdi sadece bir köle olmayi seciyorum . Yine de ret edebildigim tek sey aitlik . Bir köle olarak sadece dünyaya aitim; simdilik. Henüz kötü yada büyük seyler yapmadiysam da hic yapmayacagim anlamina gelmiyor. Hem belki yeterince kötü biri olursaniz sizi en karanlik yanlarinizdan bicaklayabilirim .
Bu 5 yillik yari yalniz yari zombi hayatimda cok seyler tecrübe ettim ; bazilarini sizinle paylastim bazilariniysa sadece Tanriyla . Zincirleme yollar olan hayat zimbirtisinda bir yolun daha sonuna gelmek üzereyiz gerisine bakacagiz artik. Amma velakin planli seyler beni sıkıyor. Özgür olasım var olamıyorum, kötü olasım var olamıyorum , ben olasım var olamıyorum...
Tanrım benim için planların var mı bilmiyorum , varsa da itaat eder miyim hesaba kattın mı ?