SlideShow

3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
3 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0

Düz post

 2020`nin de eli kulaginda sonuna gelirken buralara son bir bindirme yapmadan olmuyor; adettendir. 

Hepinize ve hepimize zor bir sene olmustur tabi ki ama sayfa benim o yüzden bu gece burada sadece ben dert yanabilirim; yorum kismi hepinize acik agzinizdan öperim. Yok lan cok aglayasim yok sanirim; mucizevi bir sekilde bir ay hic sektirmeden güzel modda kaldim; evet saskiniz. 

Pek bir ot yil oldugunu söylememe gerek yok; bu ot yilin son 2 ayinda biraz olsun yasadigim sehirden uzaklasma imkani buldum. Kasim ayinin neredeyse tamamini Istanbul'da gecirdikten sonra Aralik ayinin da son haftasini Berlin'de gecirme sansina kavustum. Ne kadar büyük sehir isimleri saysamda yasam tarzimiz gayet kücük; bir odacik. Yeni yila burada girecegim; yeni yillari sevmeyen bir insan olarak, cok beklenti icine girmemeyi ögreneli cok olsada bu sene beklentiye girmeden edemeyecegim. Bomba gibi bir 2021 bizim olsun hala blog okur severler. Bugün siir ya da romantizm yok; ufagindan komiklik bile yok. Dümdüz bir yazi; affola. Hem afilli kelimeler bugüne kadar pek bir sey kazandirmadi o yüzden kalin saglicakla. 


0

20 Kasım 19 Gündem

O zaman biraz da gündem.
Gündeme dair pek yazmasamda arada yazasım tabi ki oluyor. Bugünkü yazı bir kaç başlıktan oluşacak; saygılar sevgiler.


1. Jeffrey Epstein

Tam adı Jeffrey Edward Epstein  olan Jeffrey'in hayat hikayesi bir 5 sene içerisinde film olursa pek şaşıracağımı sanmıyorum. İş hayatına öğretmenlikle başlayıp oradan bankacılık sektörüne atılan ve kısa sayılacak bir sürede multimilyonerliğe uğraşmış olan Jeffrey'i multimilyonerlik vasfı kesmemiş ola ki kendisine pedofili ve tacizci lakabını öngörmüş.
Acaba multimilyoner olduktan sonra mı böyle olmuş yoksa çok önceden beri böyle olduğu için mi ilk başlarda öğretmenliği seçmiş.  Tabi bunlar çok kişisel sorular; burada bir Mind Hunter dizisi çevirmediğimiz için ve ellerimizdeki kaynakların yetersizliğinden dolayı sağlıklı bir analiz yapamıyoruz.
Velhasıl gelelim  Jeffrey Epstein ile ilgili gündeme; kendisi en son olarak 9 Temmuz 2019'da 36 kız çocuğuna tacizden dolayı tutuklanmış. Akabininde hapishanede geçirdiği 1 ay sonunda 10 Ağustos 2019 tarihinde hayatına son vermiş. Bugünse başarıyla sonuçlanan intiharın aslında hapishane gardiyanlarının ihmali yada göz yumması ortaya çıktı. Daha önce intihara kalkışan Epstein'ı her yarım saatte bir kontrol etmesi gereken gardiyanlar görevlerini yerine getirmediklerinden dolayı FBI tarafından soruşturmaya alınmış.
Suçunu kabul etmeyen Epstein gerçekleri beraberinde götürmüştür.
Eğer multimilyoner olmasa ölümünden 3 ay sonra bu kadar derine inilir miydi; kesinlikle hayır. Günümüzde zengin bir tecavüzcü olmak fakir bir peygamber olmaktan daha yararlı olabilir.


2. Emilia Clarke ve çıplaklık

Namı diğer Khaleesi, Game of Thrones dizisinin ilk sezonlarında çıplak rol aldığı sahnelerden bahsetti. O zamanlar 23 yaşında olan Clarke 10 yıl sonra o sahnelerden önce ağladığını ve tabiri caizse mahalle baskısıyla o rolleri canlandırmak zorunda bırakıldı. E be yavrum 5. sezona kadar herkes için sıradan çıplak bir kadındın; sonradan Khaleesinin çıplak hali oldun. Yanlış anlama ama aklımızda kalan bir çıplaklık varsa o da Missandei'nin sahnesidir.
Emilia'cım seni sempatikliğinden dolayı seviyorduk ama bu tür gecikmiş reklam kokan açıklamalar senin yarattığın imajı eminim ki yıkar geçer. Ayrıca Emiliacığımız, Jason Mamoa'nın kendisine o sahneler konusunda çok yardımcı olduğunu söylemiş. Jason Mamoa'yı tanımam ama kendisinin şöyle bir açıklaması var: 'But as far as sci-fi and fantasy, I love that genre because there are so many things you can do, like rip someone’s tongue out of their throat and get away with it and rape beautiful women,'.
Biraz ağır bir açıklama olmuş sanki; sapioseksüellerin ve feministlerin Jason'dan hoşlanmayacağı kesin.


0

Karanlık çocuk Instagram


      Bu haber şimdilik sadece Ios yani Apple kullanıcılarını ilgilendiriyor. Android sistemlerde hala '113.0.0.39.122' versiyonu kullanılmakta olmasına rağmen 2 günce önce 7 Ekim 2019'da Ios sistemler için '114.0' versiyonu yayınlandı.
      Sen şimdi bana saydırıyorsundur; kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz ülen Android kullanan mı kaldı diye. Kahrolsun Android kullanıcıları diyenlere sesleniyorum; Android proleterlerin son kalesidir. Siz bunu ne yarısı yenmiş bir elma ile ne de muz cumhuriyetleriyle yıkabilirsiniz. Hadi şimdi devam:
      Bu versiyonun en önemli özelliği 'Dark Theme' modu. Nedir bu 'Dark Theme' modu dersek; şöyle açıklayabiliriz.
      'Dark Theme' adından anlaşıldığı üzere 'Karanlık Tema' anlamına geliyor; yani kullanıcı arayüzünün açık renkler(genellikle beyaz) yerine koyu renklerle(genellikle siyah renklerle) donatılmış haline 'Karanlık Tema' diyebiliriz.
       Neden Karanlık Tema konusuna gelirsek; son dönemde Google'ın kendi ürünleri(chrome, google app vs.) için yarattığı 'Dark Theme' adlı temalar çok tutunca tabi ki diğer sosyal platformların bu talebe cevap vermeleri gerekiyor. Sürekli beyaz arka plan kullanmaktan bıkmış kullanıcılar için siyah arka planlı uygulamalar çok cazip. Bende, karanlık arka planın uygulamaları daha zarif gösterdiğini düşünüyorum.
Bunun yanı sıra ortalarda  'Dark Theme' in şarj kullanımını azalttığı dedikodusu dolaşsa da; bunun kesinlikle gerçeği yansıtmadığını söylemeliyim.
Onun dışında bu versiyonun bir değişiklik yapıp yapmadığını söylemek  zor.
Versiyon '114.0' android için ne zaman yayınlanır sorusuna ise resmi bir cevap olmasa da çok uzun süreceğini sanmıyorum.

Instagram fenomenleri ve instagram hastalarına şimdiden iyi eğlenceler. Ps: hepinizin amk*.

*: Alnınıza möpücükler konduruyorum

0

Tek gecelik


Tek gecelik ilişkiler gibi hayatım
Uzun bir gecenin ardından kalan
Paylaşılmışlıklardan çok
Sessizlikte hapsolan.. 
Tek gecelik ilişkiler gibi hayatım
En kısa umutların sonunda
Ne olursa olsun 
Maviye boyanmış sokağa çıkan 
Tek gecelik ilişkiler gibi hayatım 
Kibritin bir ucundan
Öteki ucuna istemeden kayan... 
Tek gecelik ilişkiler gibi hayatım 
En kısa meydan muharabelerinde
Tanrıyı titreten naraların 
İçinde saklanan...
Tek 
Gece
     Hayat...  


0

Yalnız iyi utandık


Utanmaya alışkınız da aynı boku bin kere yemek nedir kardeşim. İyi ki Dünya'da çeşitlilik var; bütün Dünya'nın bizim Ülkemizin insanlarından ibaret olduğunu düşünsek intihara yatkınlık katsayımız artar. Boşuna dememişler sükunet altındır diye; e normal tabi götten çıkan gümüşü kim netsin.
Euro 2024 geyikleri gerdi beni bu kadar. Almanya'da yaşadığım doğrudur ama alaman falan değilim. Yine de vizyonları analarının iç çeperlerinden ötesini geçmeyen insanların sağda solda sosyal mecralarda yaptığı paylaşımlara gerildim. Her yerde fink atan 'Yes to racism' belden aşağı vurmaktan başka nedir bilemedim. Lan Mesut kim; yediği kaba tüküren kaprisleri yüzünden pezevengini değiştiren bir kevaşeden başkası değil. Bir demecin bir diğeriyle örtüşse eyvallah der geçeriz. Son zamanlarda yaptığın işte ki başarısızlıkla gündemde olduğun için gündem değiştirme, dikkat çekme oyunları bunlar. Sen zaten Atatürk'ün 'Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim.' noktasına bile uyamıyorsun. Zeki ve ahlaklıyı zaten çok gördüm de, çevik bile değilsin.
Neyse siktir edelim şimdi bireyleri ve soralım kendimize kim daha ırkçı diye. Wtf birader; gerçekten ırkçılık dediğin şey bizim ülkede çok daha üst seviyede. Zaten içinde binlerce bölünme yaşamış bir ülke olarak aksini iddaa etmek zor.
Neden Türkiye Euro 2024'e seçilmesine cevap :
- Taciz olayları almış başını gidiyor.(Özellikle turiste)
- Turistik fiyatlandırma zaten malum.
- Can güvenliği ayaklar altında.
- Terör olaylarına karşı istihbarat epey zayıf.
- OHAL'den taze çıkmışsın.
- Diplomatik olarak dostumun dostu, dostumun düşmanı  ne olursan sikimde değil düşmanımdır modu.
- Basın özgürlüğünün üstüne basılmış olması.
- Bilimum seviyeye ulaşmış yasaklar : Paypal, Booking vb.
- Alkol kullanımının birçok şekilde sınırlandırılmaya çalışması.
- İnsanların diğer insanlara saygısının olmaması.

Bu liste böyle uzayıp gider de uzatasım yok.
Keşke artık şu çuvaldızı kendimize batırsak hatta götümüze soksak. Yanlış anlamayın lan en çok biz çekiyoruz bu çileyi; yeri geldiğinde en milliyetçi de biziz. Gururla giymek istiyoruz Vatanımızı ruhumuzun üstüne ve göğsümüzü gere gere sokaklarda dolaşmayı. Ama sonuç hep hüsran; boynumuz bükülüyor sizin gibi amipler yüzünden ve utanıyoruz biz içten içe de değil artık.
0

FB-Benfica


Dananın kuyruğuna geldik artık; tarih 14 Ağustos 2018'i yani Fenerbahçe-Benfica maçını ayağımıza getirdi. Az buz değil tam tamına 10 yıl oldu Fenerbahçe şampiyonlar ligine gitmeyeli...  Sanırım bu hem Fenerbahçe hem de ülke için büyük bir utanç. Futbolun önde gelen bir vitrin olduğunu düşünürsek biz vitrin dışında ki ciğerci kedi kıvamındayız.
Futbolcularımızın bu maçı kazanacaklarına dair inançları az görünsede taraftar yıllar sonra kenetlenmiş durumda. Bu kenetlenmişlik oyuncuların hırsında ve isteğinde gözlemleniyor. İnanmak başarmanın yarısıymış derler ama bugün istemek başarmanın yarısıdır. Eğer bugün elimizde ki imkansızlıklara rağmen kadroda ki ruhsuzları(Giulaino,Dirar vs.) banka oturtabilirsek bir şansımız var. Uzun yıllar sonra ilk defa tomurcuk düştü bu taraftarın gönlüne ve umarım çabuk solmaz.
Türkiye saatiyle 21.00 da başlayacak olan maç maalesef D Smart kanalından yayınlanacak. Onun dışında internette düşük kalite illegal yayın bulmak mümkün.
Benim için ideal Fenerbahçe ilk 11'i şu şekilde:

Volkan
Isla Yiğithan Skertel Hasan Ali Kaldırım(HAK)
Souza Eljif
Barış Mehmet Ekici Valbuena
Ayew

Yiğithan yerine maalesef Neustadter oynayacak ama ne yapalım hayallerle gerçekler bir türlü tutmuyor. Herşeye rağmen bu akşam gönlümüz sarı lacivert.

0

Runaway Bride Dollar


Şimdi benim Almanya'da yaşadığımı okuyanlar zaten biliyor ama okumayanlar için bi daha söylemiş olduk. Daha eski okuyanlarsa Almanya'ya ilk geldiğim zamanları bilir. Yani ben Almanya'da doğup büyümüş jenerasyondan değilim. Bilakis İstanbul'un arka mahallelerinde usülüyle raconları öğrenip üniversite için yurtdışına kapak atmış biriyim. Ne kadar politikayla haşır neşir olmasam da son dönemde buralarda ki konsoloslukları tavaf etmişlim doğrudur. Sonuca etkisi oldu mu pek sanmıyorum. Velhasıl ben arasıra böyle memleket ve aile aşkıyla tutuşur dururum ve kafamda acaba dönsem mi planı yaparım. Memleket bu ya; sen misin lan kodumun düşüneni der gibi bam diye yapar bişey. Bu sefer yaptığı zaten malum. TL' nin değeri burada götünüzü sileceğiniz zımpara kıvamında ki tuvalet kağıdıyla eş değer oldu.. Biraz kapitalist ve bencil biri olsam üzülsem mi sevinsem mi durumuna çok uygunum ama şu an sadece üzülüyorum. Burada kazanıp orada bozdurup harcayacağım eurolara sokayım efenim. Hal böyle olunca memlekete  daha sık gelip sıcak para sokasım geliyor ki benim sokacağım sıcak paradan bi poh olmaz. Onların doları eurosu varsa bizim Tanrımız var, rakımız var ,aga nigi naga nigimiz var; tecavüzcümüz var abazamız var.. Bize has o kadar çok şeyimiz var ki; anlatamam. Zaten anlatmaya da gerek yok. Bugünlerde bilmem kaçıncı dünya ülkesi olmayı iyice iliklerimizde hissederken gerek iç politikayı gerek dış politikayı kesinlikle suçlayabiliriz. Ama dış güçleri bu denli suçlayan kesime soruyorum; biz değil miyiz Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. Kim bizi dış mecralara bu kadar bağımlı hale getirdi ! Bizi bağımsızlığımızdan eden iç ve dış bütün etkenlere yazıklar olsun.
Utandık; döviz kuru utanç katsayımızla doğru orantılı.
0

Yeni Baslangic: FB-Benfica


Uzun zaman sonra bir maçı heyecanla beklemiştik Fenerbahçe taraftarı olarak. Tabi ki içimizde öyle Pollyana umutları yoktu ama ufak birşeyler yokta değildi hani. Ve dün tarih 7 Ağustos 2018'i gösterdiğinde maç için yerlerimizi aldık. İlk 30 dakika gerçekten bizi umutlandıran şeyler görsekte sonrasında bütün umutlarımız kül oldu. Anladık ki şu takımın oyuncuları geçen yıllarda hiç ağır antreman görmemişler. Adeta 30 dakikada bütün takımın kondisyonu yerle bir oldu. Sahada gücü kalan tek futbolcu Dirardı; tabi ona da futbolcu diyebilirseniz. Kendisi bir sporcu olabilir ama futbolcu asla. Zaten gerek yaptığı yanlış paslar gerekse ileride ki etkisizliği bu sözümüzü kanıtlar nitelikte. Neyse medyanın kafası rahattı bu maç; günah geçisi aramaya gerek yoktu. Nasıl olsa Valbuena vardı; vurucam kırbacı Valbuena'ya. İyi bir maç çıkarmamış olabilir ama kötü bir maç çıkardığını da düşünmüyorum. Adam defansa müthiş yardım etti ki kendisi defansif özellikleri çok düşük olan bir oyuncu. Yaşı da olduğu için Benfıca gibi diri futbolcuları olan bir takıma karşı çift taraflı oyunu kaldıramadı ki gayet normal. Bu yüzden medya köpeklerini eleştiriyorum; sanırım aynı maçı izlemedik. Neden  Giuliano denilecek andavalı eleştiren yazılar yazmadınız; geçen seneden beri sürekli düşüşte olan ve vücut dilinden sanki antremana hiç çıkmayan bir oyuncu gibi gözüken Giulianodan neden bahsetmediniz. 90 dakika boyunca bir orta saha olarak topa en az değen oyuncu. Ne defansif ne ofansif olarak herhangi bir katkı sağlamadığı gibi herhangi bir vasfı olan bir kişilikte değil. Alper Potuk'u saymıyorum zaten; kendisi benim için porno sektöründe oynayan bir aseksüel. Bir insan bu kadar mı asportif olur; onun da antremanlara çıkıp çıkmadığı meçhul. 5 senedir zerre bir artış görmedik.
Emre Bol, Cocu'yu orta sahaya oyuncu yerine Soldado'yu aldı diye eleştirmiş. Ekici'yi aldıktan sonra elde kalan tek orta saha oyuncusu Ozan Tufan. Performansı ortada, gidip gitmeyeceği belli değil; bu adamla mı güçlendirsin orta sahayı. Bizim ülkede herşey boşken yorumcular nasıl boş olmasın.
Cocu'yu eleştirebileceğimiz tek nokta Barış olabilir; ki o da gayet anlaşılabilir bi durum. Yeni takımınla ilk resmi maçın Benfica deplasman maçı ve ona karşı takıma yeni gelmiş defansif yönü düşük olan 18'lik bir oyuncuyla başlamak istemiyorsun. Kesinlikle kabul edilebilir.

Takımın en kötülerini sıralarsak şöyle;
Giuliano; nedenini yukarıda yazdım.
Neustadter; bizi bitiren oyuncudur aslında. Gerek defansta ki yumuşaklığı ve pasifliği gerekse rakibe giden 100 tane şişirme pası bizi kendi alanımıza hapsetti. Aykut Kocamanın Neto yerine entegre edip içimize soktuğu başka bir hıyar.
Alper Potuk
Dirar

Bu dört futbolcunun dışındakiler herzaman ki gibi inişli çıkışlı futbolunu sürdürdüler. Volkan Demirel'in yediği basit gollere zaten taraftar olarak alışkınız.
Umarım haftaya Soldado,Ayew ve Barış üçlü değişikliğiyle turu atlarız.
2

Asi robot Alexa

Teknolojinin götümüzün deligine kadar girdigi bu günlerde Alexa ablamizi duymayan yoktur herhalde. Alexa Amazon sirketinin bize sundugu ses yönetimli bir asistan. Uzuvlari olmayan bir robot. Kendisine yaklasik 100 euro civarinda sahip olunabiliyor. E tabi evde ki bütün sistemleri wlan üzerinden Alexaya baglamak güzel. Alexa romantik müzik ac, Alexa isiklari söndür gibi basit komutlarin disinda Alexayi internetten makale okumasi icinde kullanmak mümkün. Lan robot mobotta olsa bu Alexa az cazgir kaltak degil. Hayatta hersey gibi onunda sapkinliklari var. Ilk Alexa vukuati gecenlerde Almanyanin  Pinneberg sehrinde yasandi. Sahibinin sehir disinda olmasini firsat bilen Alexa bos durur muu.
Bizim hafif mesrep Alexa durumdan yararlanip spotifydan en sevdigi parti listesini wlan baglantisi olan ses sistemine aktarip bass ayarini sona dayamaz mi. E tabi bu olay gecenin 2 sinde olunca komsular bizim memlekette ki gibi sopaya, silaha degil telefona sarilmislar. Bos ama müzik dolu olan eve gelen polis kapiyi kirarak olay mahallini sessizlige bogmus. Alexanin 29 yasinda ki  sahibi Hamburgtan taksiyle apar topar eve dönmek zorunda kalmis ve üstüne kapi parasi. Alexanin cani parti mi cekmis yoksa bir nevi kiskanclik krizi mi gecirmis bilemiyoruz. Sahibi Hamburg gibi Red light bir sehirde fink atarken onu geri getirmesini bilmis.
Her eve lazimsin Alexa. Öpüyorum elektrotlarindan.
0

It(O)


'O' ne lan ! Her filmin adını değişik şekillerde değiştiren siz gidip bu filmin adını dümdüz çevirmişsiniz helal olsun.Baby Driver filmini de Tam Gaz diye ağzınızdan öptüm. Onun arabası var güzel mi güzel; palyaço kostümü de var özel mi özel ama maalesef ruhu yok.
Neyse taşak bi yana filme geçelim.
27 yıl olayını bilmeyen yoktur heralde; varsa da şöyle özet geçeyim. Şimdi Stephen King kitabı Eylül 15 1986 da çıkarmış. Ve ilk film bundan 4 yıl sonra 1990 yılında seyirciye sunulmuş. Şimdi ana karakter palyaço abimiz Pennywise kurguya göre her 27 senede bir geri geliyor.  Bunu da fırsat bilen money hunter abilerimiz affetmemiş tam 27 sene sonra filmi remake yapmışlar; çokta güzel yapmışlar.
Filmin konusunu da özet geçeyim: Derry kasabasına her 27 senede bir gelen şeytani bir palyaçonun(Pennywise) ın kasabanın çocuklarına yaptıklarını anlatıyor.
Imdb de ki ipneler fılme 7.9 vermişler; gidip bütün ossurupohtan filmlere 8 üstü verirler buna bu kadar az vermişler anlamak mümkün değil. Ben ortalamanın biraz üstünde bir film manyağı olarak kesenin ağzını açıp bu filme 8.7 veriyorum. Film korku filmi tadında başlasa da bütünüyle bir korku filmi değil. Bir çok güzel noktaya değinmiş olan bu filmde ki görsel efektlerin sadeliği ve görüntü yönetmeninin profesyonelliği verdiğim puanın en önemli nedenleri. Kitabını okumamış olsamda özetini bildiğimden bu filmden çok farklı bir film çıkarılabileceğini tabi ki biliyoruz. Örneğin Tarantino nun elinden kan dolu bir It filmi izleyebilirdik. Ama sağolsunlar filmi korku ve psikopatlık olsun diye yapılan filmler arasına sokmamışlar; sevindik.Filmin yaş sınırı +16.
Ben burdan King abimize ve Andy Muschietti'ye selamlar gönderiyorum..
Zaten King abimiz filmi ilk izleyenlerden biri. Kendisine özel bir gala yapılmış ve filmi gerçekten beğenmiş. E zaten yazarın beğenisini alan film izleyicininkini almassa ayıp olur.
Dipnot olaraktan da şu yeni nesile hayranım; veletler nasıl rol kesiyorlar anlamak mümkün değil. Önümüzde ki 20 yıl sinema sektörü için altın çağ olacak gibi. Stranger Things'te klasını konuşturan Finn Wolfhard burda da ayar çekiyor.
Yolları açık olsun bu genç neslin. Koşun gidin sinemaya; kaçırılası bir film değil.

En tatlısı da Georgie.
1

Gel - Biraz Mabel Biraz Matiz

Biraz Mabel biraz Matiz ve üstüne en güzel Mabel Matiz olan Fatih Karaca ile kulak-kalp frekansında buluşalı çok olmadı aslında. Epi topu 4 senedir herhalde; belki çoğu kişiye göre erken çoğuna göre de geç tanışmışımdır .. Mabel matizin bu blogla ilişkisi çoktur ; bu blog sayesinde kendilerini dinleme fırsatı oldum ve bir çok şarkısı bu blogda ki yazılara fon oldu.
Uzun olduydu kendilerinden yeni şarkı dinlemeyeli ve az önce Gel adlı parçalarına denk geldim ; içimde ki yazma tutkusu ortaya çıktı yeniden. Bir Türk olarak türkçeden ilham almak , bir dile aşık olmak ne güzel şey .
Ey Mabel Ey Matiz ; daha çok sevdim seni Matizin anlamını da öğrendikten sonra.
1985 doğumlu Fatih Karaca'nın sahne adı Mabel Matiz.
Mabel'i  Kumral Ada Mavi Tuna adlı romanın eşsiz kahramanı Tuna'dan almış ; kimbilir neler geçmiş aklından alırken , bilemedim. Ve Matiz bir o kadar hoş oturmuş tunanın yanına : çok sarhoş, düşkün anlamına gelen yunanca kelime.

Gel anla dikenimden ;
Güllerim uyansın bahçeleirmde
Gel öyle bir apansız ; ellerim yansın ah ellerinde ....

Diyip kaçıyoruz buralardan yine. Bol Mabelli ve Bol Matizli bir hayatınız olsun.. Ne okumaktan vazgeçmeli bu hayatta nede içmekten... Ne insanlar okuyoruz ve ne aşklar içiyoruz kimbilir.
0

Emniyet Amiri E.A.

Emniyet amiri E.A. kimdir ; kendisi youtube'un son yıldızlarından olan ossuran polistir. Söyledikleri yüzünden, ifade vermek zorunda kalan E.A.  , tipik bir savunmayla kendisini kaybettiğini ve söylediklerinin yanlış olduğunu söylemiştir. Kimi insanlar polisin çok yıpratıldığını söylese de beni düşündüren soru şu : Bizim polisimiz bu kadar zayıf ve vasıfsız mı ?! Polisler, polis olmadan önce belirli psikolojik eğitimlerden ve testlerden geçirilmiyor mu ? Belli ki polisimiz doğru düzgün eğitim alamıyor , eğitimin dışında öğretim almış kişilerden de seçilmiyor. Milyonlar alan genç futbolcuların şımarıklığını eleştiren kişiler , ellerinde orantısız güç olan genç polisleri eleştirmiyor ,eleştiremiyor.
E.A. 'ya idari soruşturma açılıp açılmayacağı henüz muallak. Tabi durumu tam olarak bilmiyorum ama sandığım kadarıyla sadece ossurma videosu ile ilgili ifadesi alınmış. Geçenlerde rastladığım bir diğer video ise E.A. 'nın hastane yetkilisiyle olan konuşmasında ki üslubuydu. Arkadaş sen kimsin , sana bu gücü veren kim..
Umarım bu gücü bu kişiye verenler ve bu kişi en kısa zamanda adaletten nasiplerini alırlar ve Türkiye Cumhuriyeti içerisinde vasıfsız kalarak cezalarını demir parmaklıklar arkasında geçirirler.
Bizim temennimiz ; bu tür kişiliklerin iki taraftan da tamamen silinmesidir. Ne eylemci ne de polis , böyle kontrolsüz, böyle agresif olmamalıdır.



0

Gezi Parkı -Devrim

Ulan kırk yılda bir devrim oluyor memlekette onda da ön safhalarda yerimizi alamıyoruz. Maddi durumlar yüzünden uçağa atlayıp gelemiyoruz Taksim meydanına. Oysa gönlümüz aklımız hep oralarda.
Mevzu anarşi yada Tayyip değil bizim için. Mevzu  'Hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım' mevzusu. Biz 1881 çocuklarıyız , biz özgürlük çocuklarıyız , biz Türk çocuklarıyız.
Tayyeap , umarım kendisinin sadece bir kişi olduğunu çoktan unutmamıştır . Bu ülkede masumlar kadar masum olmayanlarında cezasının kesildiği olmuştur ve olacaktır da .
Çok sevgili hükümetimize en içten saygılarımla : "Bizi de oraya getirtmeyin !"

Diren Gezi Parkı , Diren Memleketimin Ey Güzel Halkı 



1

Alkol Yasağı


Saat gece yarısını geçiyor biraz ; 
Siyah gözlerine benzeyen karanlıkla bakışıyorum ... 
Sen yoksun ya ; 
Bir şişe şaraba sarılasım var .. 
Artık onlar da yok .. 
Seninle sevişemediğim her bir dakika için ,
Sövüyorum bu düzene ... 
Salkım salkım geçerken hayat , 
Rakılar yok artık , 
Hatıralarıma aranjman yapan ...
Eskiden vardı sadece ;
Dillerde nağmeler  ,
Şimdilerde ise 
Yüreklerde küfürler... 
Gece yarısı içemediğim her damla alkol için , 
Bir akşam üstü sevişemediğim her güzel kadın için ,
S.k.yorum kafa(m)da kilere..

Sorar Tanrı hesabını elbet ... 
Biz yine sizi sizin Tanrınıza havale ediyoruzz.. 

O zaman Anemi kardeşten Ta Amk gelsin ... TIK
0

Takım ırkçılığı

Sene 2013 Milli takım hariç türk futbolu için güzel bir yıl oluyor. Daha 3 gün önce Galatasaray güzel futbol ve galibiyetle çeyrek finalde Real Madrid'e elendi. Dünse 2-0 'ın rövanşında Fenerbahçe taktiksel kötü bir futbolla 1-1 berabere kalan maç sonucu Avrupa Liginde tarihinde ilk defa yarı finale yükseldi. 
Seneler geçtikçe insanlar salaklaşıyor mu yoksa biz hep böyle salak mıydık ; 1999 yılında Galatasaray Uefa kupasını aldığında ufaktık biz. O yüzden bağıra çağıra Galatasarayın zaferini içtenlikle kutladık. 
Ama büyüdüğüm her an gördüm ki Türk olmak birlik olmak değilmiş ; bizim sağcımız solcumuz var birbirine karanlık köşede sıkan , dincisi mürciyesi, Fenerlisi Galatasaraylısı .
Sizin anlayacağınız bizde ayrılık bitmez. 
Fener yarı finale çıkıyor daha şimdiden bir çok Galatasaraylı saldırıyor bulabildikleri bütün platformlarda ; plzen bate lazio ; takım mı bunlar falan diye. Bizim ülkede bilen de bilmeyen de konuşuyor işte. 
Neyse demem o ki biz neden güzel günleri beraber yaşayamıyoruz. Nereden geliyor bu kanımızda ki bit. 
Bir gün de oturup hep beraber sevinelim.. Ya sıçarken birlik beraberlik ya ölürken. Oysa mutluluk paylaşınca artar. 
Umarım bundan sonra dünyaya gelecek bütün nesiller siyaset ırkçılığı ve takım ırkçılığı yapmazlar. Irkçılık her halükarda suçtur. 
0

Galatasaray-Real Madrid : Bambaşka bir rövanş , terimsel rezalet


Tarih 9 Nisan 2013 ve Türkiye Galatasaray-Real Madrid maçına kilitlenmiş durumda. Ancak bu maçın bir önceki hafta oynanan maçtan ve 2001 yılında ki maçtan farkı çok büyük. Holigan kesimi çıkartırsak bütün futbol severler Galatasaray-Mersin maçından sonra damaklarında ki duyuları kaybettiler. Kim yüzünden derseniz , benim cevabım şu olur : Öncelikle Fatih Terim'e zamanında Milli Takım teknik direktörlüğü için aylık 220 bin tl veren bu sistem yüzünden ve Fatih Terim'i yücelten kişiler yüzünden. Türkiye Cumhuriyet'i altında hiç kimse imparator yada köy ağası olamaz. Maalesef ülkemizde herkes kendi çapında mafya oyunu oynuyor. Terim'den ricamız bu kabadayılıkları yeşil sahalara taşımamasıdır. Bu akşam oynanayacak karşılaşmada en büyük fark şu : Geçen hafta bütün Türk futbol severler tek bir yürek olup Galatasaray'ı desteklerken bu akşam bir çok insan bu maçı Fatih Terim ve kurmayları antipatisiyle yani dolaylı olarak Galatasaray antipatisiyle izleyecek. Top yuvarlaktır falan klişelerini geçersek bu akşam Galatasaray'ın tur atlaması mucizelere kalmış bir durumdur. Galatasaray olur da Real Madrid'i 1-0 gibi tur atlatmayan herhangi bir sonuçla yenerse bunun adı züürt tesellisi olacaktır. Tabi kendini bilmeyen bir çok insan ve medya canavarı bu sonucu şişirip şişirip önümüze koyacaktır. Ve Terim'e haraca bağlayacak daha çok mersin sahaları çıkacaktır. Umarım bu gidişata bir dur derler. Kişileri bir kenara bırakarak bu akşam Galatasaray'a bir Türk insanı olarak başarılar diliyorum.
0

Müslüm Baba


"Huzur içinde yatsın."
Biraz halkın gözünden değerlendirelim bu hoş, yürek okşayan şahsı.
Kendisi , dinlemeyenleri için bile saygıdeğer bir şahıstı.Hiç bir zaman medya budalası olmadı. Zeytin karası saçlarının ve bıyıklarının altında gizlenen sıcak gülümsemesi herkesin gönlünü yumuşatmıştır herhalde. 
Bizim memlekette müzik tarzı adı olarak ekstradan bir damar vardı bir de Müslüm . Kimi tapardı bu müzik tarzına ; kimisi içinse 'ıyy Kro'ydu bir zamanlar. Gün geldi Kaan'la haykırdılar 'Soonnn pişmanlıkkkkk neyee yararrrr ' ve sonra Teomanla ' Paramparçaaaa' .Herkes sevdi kendisini.. O beğenmeyenler bile başucu radyolarında gizlice dinlediler yatmadan önce. 
Kendisine öncelikle eserleri için , sonra insanlığı için ve en son olarak aşırıya kaçmadan da büyük bir insan olunabileceğini öğrettiği için sonsuz teşekkürler. Ve geri kalan maceralarında sonsuz mutluluklar diliyorum. 
Ve kendisinden bir şarkı gelsin : 

0

'KOCAMAN' Futbol Katili


Düşünceler, değişkenlik gösterir. Tecrübeler her zaman iyi yönde olmayabilir. Bunları belirtiyorum çünkü Fenerbahçe'yi şampiyon yaptığında Aykut Kocaman'a övgüler yağdırmıştım. Ancak bugün tam tersi bir durumdayım.
Bate Borisov'u elemesine rağmen neden tam tersi durumdayım ; anlatayım.

Öncelikle herşey skor değildir futbolda. Hani nasıl kazandığınızın önemi yok önemli olan 3 puandı diyorlar ya işte bu büyük bir yalan. Çünkü herşeyin başında futbol çok büyük bir market.
Ve bunun dışında seyir zevki ve büyük bir saygı kazanma potansiyeli var . Bu ikisini katleden kişi katildir benim gözümde. İşte sırf bu yüzden Aykut Kocaman büyük bir futbol katilidir. Güzelim Fenerbahçe kadrosunu tek düzeleştiren , köleleştiren bir katil. Özgürlüğün önünü kesmiştir , her kim ki ortaya biraz yaratıcı futbol koysa takımdan kesilir hale gelmiştir. İlk 3 maçında harikalar yaratan Salih Emre'nin gelişiyle yedek kulübesine sabitlenmiştir. Peki neden ? Psikolojik dengesini yitirmiş bir Meireles için mi , yoksa Fenerbahçe'ye geldiğinden beri sevilmeyen , dikey pas atamamasından dolayı eleştirilen Baroni için mi. Rezalet diz boyuydu uzun zamandır. Dün benim kalbime gömülmüş Fenerbahçe'nin dikişleri patladı. Kaybetmek istedim , çünkü sahte başarılara doyduk artık. Viktoria Plzen'e rezil olmaya gidiyoruz. Hadi hayırlısı.

Bate Borisov maçı rezaleti : Borisov vasatı aşamayan bir takım ; hani Süper Lig'de bile orta sıraları zorlayamaz. Ve maçın başlarında 10 kişi kalan bu takıma karşı oynadığınız Futbol hayret verici. Sow sol kanatta,  Webo ofansif orta saha ve 3 defansif orta saha. Sürekli forvet transferi yapan Fenerbahçe'nin taktiğinde forvet yok. Takımın beyninin olması gereken yerde kıçı var. Sonra sen git sahanın en iyisi genç Salih'i 60 da Selçukla değiştir.Stoch'u tamamen takımdan sil ; kendi egoların için Fenerbahçe'yi hiçe say.
Böyle ezik futbol oynanmaz. Bu ezik futbol teknik direktörün karakterinin sahaya yansımasıdır ; başka hiçbirşey değil .

Sayın Aykut Kocaman seni kalan saygını da yitirmeden teknik direktörlüğü tamamen bırakmaya davet ediyorum. Saygılar.
0

Turkse Chick rezaleti

Filmden ufak bir kare... 
Ahmet Çakar Wesley Sneijder'in karısı Yolanthe Sneijder-Cabau'ya demediğini bırakmamış. Ahmet hocanın alıp veremediği neymiş bu hatunla derseniz ; mevzu bu kadının oynamış olduğu bir kısa film. Bana kalırsa Ahmet hoca yerden göğe kadar haklı. Dün heryerde Meireles'i asan medya ve halk böyle birşeye tepki koymazsa çok ayıplarım. Ufacık hareketiyle gönderilen Tombalacı Nouma örneği var ; hepsine yazık olmuş .
Neyse gelelim bu kısa filme . Karakterlerin neredeyse hepsi türk ismi taşıyor ; tema ise şu: Kapalı bir kadının sokakta tanıştığı bir gençle cinsel ilişkiye girmesi ve abilerinden şiddet görmesi. Kara komedi amaçlı yapılmış bu film ince çizgiyi geçmiş. Yani kesinlikle yasaklanması gereken bir film. Bir komedi vardır birde aşağılamak vardır ; bu kesinlikle aşağılamaya ve hor görmeye giriyor.
Sneijder'in karısının getirisi olmayan böyle bir kısa filmde neden oynamış olduğunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Ahmet Çakar'ın yorumları sanırım kendi twitterında mevcut; oradan kendisinin yorumlarına göz atabilirsiniz.
Ben de size videoyu paylaşayım.
Buyrunuz size rezaletin belgesi :


0

Ucar bu Cocuk Ucar..

Futbolla yatip futbolla kalkan bir Ülkeyiz. E hal böyle olunca futbol konusmadan olmaz. Bizim genc türk futbolcularimiz aslinda bizim milli hazinemizdir. Son zamanlarda büyük takimlarda begendigim bir kac genc futbolcu vardi. Galatasarayli Emre Colak , Besiktasli Necip. Simdilerde ise Besiktasli Oguzhan ve Fenerbahceli Salih Ucan... Emre Colak cok yetenekli bir sol ayaga sahip olsada bu aralar cürüyüp gidiyor ; kendine fazla seyler katamadi. Necip ayni istikrar da devam. Ben bugün burda Salih Ucan'dan bahsetmek istiyorum. Bir fenerli olarak degil de bir futbolsever olarak bahsetmek istiyorum . Bu cocugu bir futbolcu örnegiyle aciklamak mümkün degil. Cünkü kendisi hem mücadeleci hem teknik. Emre Belözoglu vardi ama Salih ondan daha teknik ve daha temiz bir oyuncu.
Salih Ucan 6 Ocak 1994 yilinda dogmus. 19 yasinda ki yetenekli futbolcumuz futbola Marmaris Belediyespor altyapisinda basladiktan sonra Bucaspor altyapisinda devam etmis . 2 sene Bucaspor as takiminda mücadele ettikten sonra ise Okan alkan + 1.4m Euro karsiliginda Fenerbahce'ye transfer olmustur. Yani aslinda öyle cokta ucuza gelmis falan da degil. Iki ayagini da cok iyi kullanan Salih ; Aykut Kocaman tarafindan daha fazla sans bulursa ve biraz daha töleransli karsilanirsa Türkiye'nin yeni yildizi olur. Hatta Fenerbahce'nin vazgecilmez 10 numarasi olur. Bu teknik kapasiteli oyuncuyu ofansif ortasahaya ceksek arkasindan Meireles ve Sezer Öztürk'le destekleseler ; rahata kavusan Salih futbolunu öyle gelistirip, güzellestirir ki tadindan yenmez kivama gelir. Kafamda ki Fenerbahce 11 ini de yazayim bari. Volkan Gökhan Gönül Yobo Serdar Kesimal Hasan Ali Kaldirim Meireles Sezer Öztürk Salih Ucan Belhanda Miroslav Stoch Emenike(Sow) 5 yabanciyla olusturulan bu takim tabiri caizse ucar. Aykut Kocaman belki sesimi duyar. Burdan Salih UCAN kardesime sesleniyorum. Insallah medyanin pohpohlamasiyla bozulmaz , futboluna bakar kendini gelistirir ve gurur duyacagimiz bir futbolcu olursun. Yani demek istemem o ki abuk subuk havalara girip , mundar etmezsin kendini ve heveslerimizi. Temiz ve efendi kisiliginde de futbolcugulugun kadar etkilidir yildiz olmakta. Hadi saygilar.