SlideShow

0

Başkalaşıyor muyuz ?

Bir çok ortak noktamız olmasına rağmen öyle hissediyorum ki  A noktasından iki zıt yöne doğru eşit hızlarla yola çıkan arabaların belli süre sonra arasında oluşan mesafeyi soran matematik sorularının içinde ki arabalar gibiyiz.. Bir de üstüne dünya dönüyor; ya hoca hiç hesap etmişmiydin bunu! Yağan yağmuru ya da radyoda çalan o efkarlı şarkıyı ve kalbimde pompalanan o promil promil rakıyı..
Ömür akıp giderken senin bana sorduğun şeylere bak..
Başkalaşıyoruz diyorum ya; evet maalesef başkalaşıyoruz. Mesafeler ne kadar önemsiz olsa da; sen orada başka bir sistematik dünyanın esirisin ve bense bir başkasının. Farklı dilleri konuşmayı geçtim artık; farklı şarkılar dinleyip başka günlük konularda boğuluyoruz.
Beni yine buralara getiren, az önce tesadüfen dinlediğim dizi şarkısı 'Yalnız ölmeyeceğim değil mi' . Çukur dizisinin soundtracklerinden biriymiş kendisi. Sonra Çukur geldi aklıma; o kadar duymama rağmen izlememiş olduğum dizi. Kim bilir kaç son dakika haberini kaçırdım senin aklında şimşekler çaktıran ve kim bilir kaç yağmuru ıskaladım senin tenine bombalar atan... Bazen uzakta olmak o kadar çok şey farkettiriyor ki; anlamanı beklemiyorum. Zaten anlamak gidenlerin lanetidir; o yüzdendir ki yazanlar kalanlara oranla daha çok gidenlerdir.
Yalnız ölmeyeceğim değil mi ? Gereksiz bir soru ama şarkı güzel.
Bonus şarkı olarak size Melek Mosso'dan Aşk Bitermiş şarkısını armağan ediyorum. 10 dakika sonra işten çıkıp eve gideceğim o yüzden yazımı yavaş yavaş burada sonlandırıyorum.
Bir iki hafta içerisinde vakit bulursam size 8 yıl sonra tatil yapmanın  ve denize atlamanın uyandırdığı garip hisleri farklı metaforik orgazmlarla anlatacağım.

'Bir el cepte öbürü boşta....'


0

Kipirti



Icimde birseylerin kipirdamasini o kadar cok isterdim ki ; sonbahar da düsecek yapragi kalmamis bir agac gibiyim.. Ne bir dert var ne bir melankoli.. Sapsari düsler icerisinde kamufle olmus hiclik gibiyim.. Üstüme yakisan sarkilar bile sessiz artik; ve o hep giydigim uzun manto yer cekiminden bikmis adeta...
Ay yüzlü kadin; bu sarki bana icimde kipirti olan zamanlari hatirlatiyor. Sanirim kipirtili oldugum zamanlar tanistigim bi sarkiyla arasinda olan benzerlikten kaynaklaniyor bu.. O bir sarkinin adi gülü susuz seni asksiz birakmam.. Takvim lise zamanlarini gösteriyordu ilk duydugumda ve aylardan ramazan, iftar sofralarini dostluklarin en güzelleriyle süslüyordu... Girdigimiz kafe cami karisimi yerde Tanrisal melodilerle fon da bu sarki caliyordu; icim ürpermisti.. Öyle ürpermisti ki; sonrasinda ki bütün hafta boyunca sarkiyi hatirlayip mirildanmaya calismistim ve sonunda baska bir yerde daha denk gelip ögrenmistim sarkinin adini. O zamanlar kipirdayan bir ben mi vardi yoksa ben o zamanlara bakinca kipirdayan sayfalar mi görüyorum; bu da cevabini bilmedigim az sorudan sadece biri.
O zamanlari aradigimdan midir nedir; bi kivilcim istiyorum ama ben dengesi olan biri degilim bir kivilcimda alev alabilirim.
Tipki beni kalbimden pi sayisi kadar uzaga dolayli olarak firlatan; o frenime düsen kus tüyü gibi.
O yüzden duygularimiza helyum balonlar baglayip kendimizi kara deligin deniz manzarali kösesine yollamak istemiyorsak simdilik burada ufak bir nokta koyalim. Ya da 3 nokta olsun; en sevdigim . . .



Resim kaynak:https://lowlandet.deviantart.com/art/A-balloon-filled-with-fun-194714168