Kayıp pazar yada bozuk pazar diye adlandırabilirim bugünü. Poh gibi yavaş bir internet yüzünden biraz hayal kırıklığı var . Ve tabi bozulmuş bir mikrofon ile kaybolmuş küpeyi unutmamak lazım.
Kulağımdaki küpeye o kadar çok alışmışım ki varken farketmiyordum ancak şimdi olmadığını farkedebiliyorum. Bu gerçekten sinirlerimi bozmaya başladı. Üstelik o küpeyi pek bi severdim. 2 senedir gık demeden kulağımda görevini yerine getirdi. Ve hatta kendisini değiştirmeyi hiç düşünmedim.
Kendisine 30 tl ödemiştim. Bir erkek için küpeye 30 tl ödemek biraz fazla geliyor. Hani sevgilinize hediye olarak alsanız 30 tl çok ufak bir rakam ama kendinize alınca iş değişiyor.
Neyse önemli olan maddi değeri değil . Şimdi ben öyle bir küpe nasıl bulacağım. Üstelik yaşadığım yerde erkek küpesi satan biryer bilmiyorum. İstanbul'da olsam aynı yere gider bakarım. Ama yok azizim. Küpesiz kaldım. Mikrofonsuzda kaldım. Gerçi mikrofonu kasa kağıdıyla değiştirmeyi umuyorum.
Küpeyi evde kaybettiğim gerçeğinide göz önüne alırsak onuda bulmayı umuyorum. Gerçi heryeri aradım bulamadım ama kimbilir hiç olmadık bir anda karşıma çıkar ve beni sevindirir.
Alttarafı küpe ulan dediğinizi duyar gibiyim. Sevdiğiniz bişeyi kaybetmek büyüklük-küçüklük kavramıyla ölçülmemeli diye düşünüyorum.
Haydi blog alemi hepinizi duaya ve ayine davet ediyorum..
Böylece tez vakitte kavuşabilirim. Üstündeki deseni bile özledim azizim.
Hem vücudumda bir metal parçası olması beni iyi hissettiriyordu. Bir nevi sabitim gibiydi.
Ona dokundugumda hissettigim sogukluk vücut ısımı anlamamı ve bundan dolayı yaşadığımı anlamamı sağlıyordu.
Vay be ne çok şeymiş bu küpe..
Kulağımı ilk deldirdiğim günü hatırlıyorum. Ne büyük şeydi benim için o zamanlar. Toplum henüz bu kadar modernize olmamıştı ve bizde çalkantılı ergen ruhlarımızı daha yoluna sokamamıştık.
Halep pasajının soldan 2. incik boncukçusunun emeğiydi bu.
Hüzünlendim şimdi ..
Herkesi yarım dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum .
Hepimiz küpeyiz...