SlideShow

6

Kayıp Pazar


Kayıp pazar yada bozuk pazar diye adlandırabilirim bugünü. Poh gibi yavaş bir internet yüzünden biraz hayal kırıklığı var . Ve tabi bozulmuş bir mikrofon ile kaybolmuş küpeyi unutmamak lazım.
Kulağımdaki küpeye o kadar çok alışmışım ki varken farketmiyordum ancak şimdi olmadığını farkedebiliyorum. Bu gerçekten sinirlerimi bozmaya başladı. Üstelik o küpeyi pek bi severdim. 2 senedir gık demeden kulağımda görevini yerine getirdi. Ve hatta kendisini değiştirmeyi hiç düşünmedim.
Kendisine 30 tl ödemiştim. Bir erkek için küpeye 30 tl ödemek biraz fazla geliyor. Hani sevgilinize hediye olarak alsanız 30 tl çok ufak bir rakam ama kendinize alınca iş değişiyor.
Neyse önemli olan maddi değeri değil . Şimdi ben öyle bir küpe nasıl bulacağım. Üstelik yaşadığım yerde erkek küpesi satan biryer bilmiyorum. İstanbul'da olsam aynı yere gider bakarım. Ama yok azizim. Küpesiz kaldım. Mikrofonsuzda kaldım. Gerçi mikrofonu kasa kağıdıyla değiştirmeyi umuyorum.
Küpeyi evde kaybettiğim gerçeğinide göz önüne alırsak onuda bulmayı umuyorum. Gerçi heryeri aradım bulamadım ama kimbilir hiç olmadık bir anda karşıma çıkar ve beni sevindirir.
Alttarafı küpe ulan dediğinizi duyar gibiyim. Sevdiğiniz bişeyi kaybetmek büyüklük-küçüklük kavramıyla ölçülmemeli diye düşünüyorum.
Haydi blog alemi hepinizi duaya ve ayine davet ediyorum..
Böylece tez vakitte kavuşabilirim. Üstündeki deseni bile özledim azizim.
Hem vücudumda bir metal parçası olması beni iyi hissettiriyordu. Bir nevi sabitim gibiydi.
Ona dokundugumda hissettigim sogukluk vücut ısımı anlamamı ve bundan dolayı yaşadığımı anlamamı sağlıyordu.
Vay be ne çok şeymiş bu küpe..
Kulağımı ilk deldirdiğim günü hatırlıyorum. Ne büyük şeydi benim için o zamanlar. Toplum henüz bu kadar modernize olmamıştı ve bizde çalkantılı ergen ruhlarımızı daha yoluna sokamamıştık.
Halep pasajının soldan 2. incik boncukçusunun emeğiydi bu.
Hüzünlendim şimdi ..
Herkesi yarım dakikalık saygı duruşuna davet ediyorum .
Hepimiz küpeyiz...
7

Yazardım ama..

Şimdi ben yazardım ama yazmamaya karar verdim . Canım istemedi bi konuda yazmak.
Ne yazayımki zaten..
Memleketin şu bildiğiniz halini mi yazayım..
Herkesin eylem olsun diye bağırdığını mı yazayım..
Yoksa ne bileyim mutlu aşk hayallerinizi mi yazayım..
Yada dur bildiğiniz şeyleri caf caflı cümlelerle mi anlatayım..
Yok azizim bugün hiçbirini yapmayacağım..
Neden diye sormayın bana , çünkü cevap çok basit..
Mutluyum, yazasım yok..
He öyle laf olsun diye yazıyorum bunu ..
Aradaki ince ayrıntıyı yakalayanlarada saygılar sevgiler olsun ..
14

Bir avcıdır zaman...


Rutine bağlamış eskiyorum,
Üstelik yaşananlar değil 
Yaşanmışlıklar beni eskiten.. 
Geride kalan bir saat gibi ,
Bende kalıyorum... 
Bir ceylan gibi ,
Koşuyorum yarına,
Omuzunda tüfeği , 
Zaman ,
En usta atışıyla 
Avlıyor benide... 
Kafamın arkasında ,
Koca bir delik..
Kan değil,
Geçmiş akıyor..
Av ,
Avcıya sevdalı , 
Yeni bir yarın yok,
Yeni bir sevda yok, 
Ölmek güzel şey, 
Zaman yine kahpe, 
Kim bilir kaçıncı kez aldatıyor  .. 

3

The Social Network


Facebook sitesini kuran Mark Zuckerberg'in bu siteyi kurarken yaşadığı olayları anlatan bu film gerçektende tam tamına 8.2 puanlık bir film. .
Golden Globe'da en iyi film ödülünüde hakketmiş. 
Şimdi böyle sıradan bir senaryo nasıl olurda seyirciye bu kadar güzel ve akıcı aktarılır. Bunu biliyor olsaydık hepimiz birer David Fincher olurduk. 
David Fincher almış yapmış arkadaş. Şimdiyle geçmiş arasındaki geçişleri o kadar yerinde yapmış ki sıkılmaya fırsat bulamıyorsunuz. 

Filmde gözüme batan tek hata Justin Timberlake oldu.. Şarkıcıların vs. bir filmde oynaması bana çok mantıklı gelmiyor. Neyseki Justin'in rolü azdı bu yüzden filmi aşırı etkilemedi diyebiliriz. 

IMDB gibi benim verdiğim puanda 8.2 . 
4

Black Swan


Black Swan filmi çok ses getirmiş olsada benim değerlendirmeme göre çokta güzel bir film değildi.
10 üzerinden 7.0 veriyorum kendisine..
Darren Aronofsky yönetmeseydi zaten bi bok olmazdı bu filmden..

İç ve dış dünyanın güzel harmanlanmış bir şekilde senaryoya aktarılmış olması filme artı kazandırsada film daha akıcı bir dille anlatılabilirmiş..
Kendini arayışın bu kadar sex üzerinden olması ve içinde ki karanlığı bununla örtüşmek filmide çelişkiye sokmuş.
Şahsen Natalie Portman güzel oynamış ama öyle ödül alacak derecede bi güzellik yok.
Ödül almasının sebebi şu olabilir : Natalie Portman filmde gayet masum bir kızı canlandırıyor, zaten yüzü buna gayet müsait. İşte böyle bir yüze masturbasyon sahnesini canlandırtırsanız ve bu kişide tecrübeli bir oyuncu olursa ödül kaçınılmaz oluyor.. Natalie Portman sex mimiklerini iyi canlandırmış ve ödülü kapmış. Yinede çok haklı bir ödül değil..

Filmde hata çok . Kafa karıştıralım derken kendi kafalarını karıştırmışlar. Ve neyin reel neyin sürreel olduğunu birbirine karıştırıp ellerine yüzlerine bulaştırmışlar..
Baştada dediğim gibi Darren Aronofsky gayet güzel yönetmiş , senaryo ortanın üstünde ve Natalie Portman iyi iş çıkarmış.
IMDB'de 8.6 puan almış .
Benim verdiğim puansa yukarıda yazıyor.
Kesinlikle izlenmesi gereken filmlerden biridir diyemem . Hatta ilk 1 saatinde sıkılabileceğiniz bir film.
15

İnsan Hayvanötesidir...

Az önce okuduğum haberler insanların ne kadar tehlikeli yaratıklar olduğunun farkına vardım.
Hepiniz okumuşsunuzdur sanırım bu haberi. Beykoz lisesindeki 16 yaşında ki kızın haberini ..
Ne orospuluk diyeceğim ne hayvanlık, çünkü bu kişinin yaptığı hiçbirşeye sığmıyor.
16 yaşında diye savunmasın kimse. Gayet 16 yaşında hata yapılırda belli çerçevede yapılır .
Hadi gidip bir erkekle birlikte olmuşsun hadi gidip hamile kalmışsın. Bunlar kabul edilebilir şeyler ..
Ama tek başına doğurup bebeği çöpe atmak.. Bu kabul edilemez. Şurdan bir seri katil çağırsanız bunu yapamaz heralde.
5 dakika önce kendi canından var ettiği bebeği çöpe atan kız tanımadığı size ne yapmaz..
Böylelerini yaksınlar arkadaş.. Götlerine molotof kokteyl bağlayıp yaksınlar hatta.
10

Regl




Parmağım, yolunu bulan su gibi buluyordu bedeninde ki tüm adresleri...
Nefessiz kalışımın kaçıncı saatiydi kimbilir , 
Ve bu süreyi ölçecek teknoloji henüz gelişmemişti, 
Seni düşünürken ki,
Atan kalbimin ritmini ölçebilecek bir şeyin gelişmediği gibi... 
Araladığında bıçak iki göğsümün arasını,
Regl kanıydı dökülen...
Döllenmemiş bir kalbin , 
Kendini parçalamasından başka bir şey değildi bu ... 
Sen gelmeden önce, 
Her sevişme 
İntihardı benim için...