SlideShow

0

Kocaman

Yatağımdan kalkıp gözlerimi bir açtım ki ne göreyim kocaman bir güneş yuhuuu ; insan almanyada güneş görünce acayip seviniyor arkadaş. Böyle içimde ki bütün moleküller sevinç çığlıkları atmaya başlayıp damarlarımda stokladıkları alkolü parti için kullanmaya başladılar.
Bi duş alıp kendimi sokaklara atasım var. Gerçi hava çokta sıcak değil 8 derece ama yinede yeter . Belki göl kenarına gider biraz uzanır bira içerim tek başıma .. Göl kenarıda hatrı sayılır şekilde uzak 40 dakika falan bisikletle , yinede değer gibime geliyor.
Tabi güneşe tek sevinen ben değilim , odamın tek çiçeğide bu duruma pek sevindi . . Bir bahar gelsede çiçek açsam diye sabırsızlanıyor.

Neyse ne diyorduk ; akşam evde doğum günü partisi var . Yani yine bol alkollü bir gece olacak.
Şimdiden hepinize saygılar sevgiler olsun.
7

Derbi Konuşalım


Bugün derbi konuşalım birazcık.. Öncelikle yeni stadta ki ilk galibiyetimizi kutlamak istiyorum .
Neyse cıvımadan gelelim 18 Mart 2011 in derbisine..
Beklediğim gibi Galatasaray'ın daha iyi oynadığı bir maç oldu ; ancak Galatasarayda gerçekten hiçbir inanç kalmamış. Arda yedek kulübesinde otura otura ofsaytın ne olduğunu unutmuş ; Yekta'ya attığın gol pası nedir arkadaş, bu kadar net ofsayta pas atmak akıl mantık işi değil.
Fırat Aydınus maçı güzel yönetmesede tarafsız yönetti ; oyunu çok kez durdururak futbolun güzelleşmesini epey bir engelledi.
Yan hakemi alnından öpmek lazım, hiçbir ofsaytı kaçırmadı ve yanlış karar neredeyse vermedi.
Fenerbahçe cephesinde bariz bir ofansif eksiklik vardı ve bu eksikliğin adı belliydi sanırım  : Issar Dia..
Adeta takımın dinamosu olan Dia bu maçta neden yedek kulübesindeydi ; herkesin kafasında ki soru işareti bu olsa gerek. Dia oynasaydı belkide Fenerbahçe bu maçı çok daha rahat kazanırdı yada kaybederdi .En azından üstün oynayıp kaybederdi.
Az pozisyonlu centilmen bir maç oldu .
Aslında bu maçın 2 güzel yanı vardı.
İki yönetimde çirkef oyuncularını ya uzaklaştırmışlar yada terbiye etmişler ; bu sayede centilmenlik ortadaydı.
İkinci güzel şeyse Galatasaray takımımızın taraftarlarının 131.76 dB lle Guiness Rekorlar kitabına girmesi.

Ah bide rakı ve şarap şişeleri olmayaydı tadından yenmez bir derbi olurdu..Ve unutmadan ; bu maçta bir piç doğdu , adını hepimiz biliyoruz ... K.. K...

Evet ben bu maçı gidip Türk kahvesinde seyrettim. Memlekette alışıldık birşey olsada Almanyada gidince bir garip hissediyor kendini insan.
0

Bir sabah ihtimali

Bu sabah kapı çalsa aniden,
Herzaman ki huysuz ve yatak halimle açsam kapıyı...
Bulanık gözlerimle kim olduğuna bakmadan 2 kelime edip yatağıma dönsem...
Beynim 20 saniye gerçek mi rüya mı olduğunu ayırt etmeye çalışsa...
Ve yataktan zıplarcasına kalkıp kapıya koşsam,
Omuzuna düşmüş saçlarını görsem ,
Belinden sarmak için hiçbir engel olmasa aramızda..
Bu sabahın ihtimali yok belki ,
Ama bir sabahın ihtimali ,
O da yok artık...
0

Kaçıncıydı kimbilir...


Tespih ağır ağır dönüyordu eğri parmaklarının arasında,
Kadehinden yükselen duman duvarlara çarparken ,
Göz bebekleride nasibini alıyordu ...
Bilmem kaçıncı Elizabeth geldi aklına ,
Ve sayamadığı ıslaklıklar...
Her gün geçtiği ,
O dar sokağın adını ezberledi önce ...
Hiçbirşey ısıtmadı kır kahvesinden daha fazla kalbini ;
Ve yan komşunun yaşlanmış evinin o sıcak kokusu ,
Doldurdu ciğerlerini...
Kaçıncı dakikasıydı hayatının ,
Ve kaçıncı kalp ağrısı kimbilir ...
Her kadının adı bir sokak tabelasında yazıyordu artık..
Ve her aşk aynı kokuyordu...
Kaçıncı kez susuyordu kimbilir ,
Sondu, artık biliyordu..
2

Hmm Hmm


Başlık bulamadım lan ; beynim gitti geldi..
Aklıma az önce " Garı isterem garı isterem " repliği geldi.. Acaba mutsuz olduğum için mi bu replik aklıma geldi  ; anlamadım doğrusu.. Neyse bende istirem heralde.. Bir gelsin bir gitsin. .

Hiçbirşey yapasım yok , öyle depresif bir moddayım.. Bugün kendimi mutlu etmek için gidip kendime Port şarabı aldım.. Geçende arkadaş tattırmıştı ve gerçekten bayılmıştım. .Ben normal kırmızı şarabı pek sevmem , o buruk tat pek bi yorar beni.  Bu biraz daha acı daha oturaklı..
Belki yatmadan bir kadeh atarım, uyumama yardımcı olsun diye..
Bide nutella aldım az önce açıp çatallasamda çok mutlu olmuşluğum yok.. Angelina Jolienin dudaklarından yesem çok mutlu eder miydi, emin değilim; karar verdim etmezdi..
Hem ben tanımadığım kadınlarla biraz alkol almadan yakınlaşamıyorum.. Önce bir kadeh şaraba ne dersin ?
Şimdi olabilir ..

Ne saçmalıyorduk..
Ulan ben size bilimsel bir bilgi verecektim ; gidip ne konulardan bahsettim. Neyse az bekleyin bir sigara sarıp yakayım..
Sigaranın ilk nefesinin verdiği rahatlamayla geri geldim..
Ben iki işi iyi yaparım aslında ; iyi severim bide iyi silerim.. Aslında 3 işi iyi yapıyorum derdim ama 1 harfin hesabını yapmayalım..

Fonda Here comes the rain again çalıyor.. Eurythmics'ten değil; tabiki Hypnogaja'dan.. Bence gelmiş geçmiş en iyi coverdır bu şarkı..
Is it raining with you ?

Neyse artık gelelim bilimsel zımbırtımıza.. Güney Amerika'da Phoridae türünde ki dişi sineklerin karıncaları zombiye dönüştürdükleri ortaya çıkmış.
Bu sinekler karıncanın kafasına iğnesiyle yumurta sokuyormuş ve bu yumurta beyin hücrelerini yediği sürece vücudun işlevlerinin yerine getirilmesini sağlıyormuş. Diğer karıncalar tarafından öldürülmesin diye karıncayı kolonisinden 50 metre uzağa götürecek komutları veriyormuş ve en sonunda olgunlaşan yumurta karıncanın kafasını yararak dışarı sinek olarak çıkıyormuş.
Karıncayla insanı kıyaslamak tabiki olmaz ama zombilerin gerçek olması yolunda büyük bir adım gibi gözüküyor ..
Zombi filmlerinin manyağıyımdır ben.. Bi zombi filmi gördüm mü dayanamam anında izlerim.. Keşke yeni bir tane çıksada izlesek..

İşte öyle aptal gibiyim falan filan..
Ne yapsak , ne etsek ; haydi görüşürüz..
5

Yorgunluğun Belini Kırmak...

Eve şimdi girebildim...  Yorucu bir gece oldu benim için.. Açıkçası bugün niye böyle bir aksiyona giriştiğimi bende bilmiyorum. Sabah 8 de kalkıp 5 saat işte çalıştıktan sonra bir kaç saat ananemde oyalandım. Daha sonrasında 2 saat futbol oynadık.. Vücudum yorgunluğu iliklerine kadar hissederken içmeye başladım ve kendimi gece hayatına atıverdim..
Neyse iyi oldu aslında.. Yeni insanlarla tanıştım..
Gecemi güzelleştiren Elizabeth'e teşekkürlerimi sunuyorum.. Bir insan bu kadar şeker mi olur ; normalde almanlar soğuktur ve ingilizce konuşmayı pek yeğlemezler ama bu kız sağolsun ingilizcesini döktürdü ve bana güzel bir sohbet fırsatıı verdi..
Neyse hiçbirşeyini almadım kızın ; bir dahaki sohbetimiz kısmet artık. .. .
Evet bugün tek başıma gittim mekana.
Farkettiğim boktan şey ise şu oldu ; 6 tekila 5 bira ve 1 votka enerjiyle sarhoş olamadım,  nasıl bir boktanlıktır bu.
Gerçi şuan malları oynuyoruım ; bildiğiniz daltonların avarelinden farklı değilim..
Neyse ben kendimi artık yatağa atayım.
Hepinize günaydın ve tatlı rüyalar...
0

Beyaz ve Siyah

Baktığım duvarlar beyaz , 
Ve beyazı pek sevmiyorum hayatımda... 
Beyaz duvarları posterlerle , 
Beyaz kağıtlarıysa yazılarımla süslüyorum... 
Kim demişse saflığı temsil ediyor diye,
Yalan söylemiş .. 
Kolay kirlenecek birşey saf değildir... 
En safı Siyahtır;
Anlamanızı beklemiyorum ,
Derin bakmak gerekir bazen.. 
Siz okyanusa baktığınızda güneşi görürken,
Kimbilir bir balıkçı neler görüyor... 
Beyazı en çok tende seviyor insan, 
Soluk ve yorgun,
Sevişmeye hazır... 
Anlatması zor ; 
Öpmeyi deneyin..
Beyazın üstüne kırmızı güzel gidiyor..
Port şarabı gibi yüksek kırmızı... 
Kan akıyor insanın cinsel uzuvlarından, 
Beyaz göğüslerinde ki meme uçlarında ,
Kimisi şehvet görüyor,
Kimisi bir anne adayı... 
Beyazla siyahın ayrımıda burda başlıyor zaten , 
Siz bembeyaz sevişirken, 
Biz kapkara ölüyoruz ..
Beyazın üstüne kırmızı güzel gidiyor,
Ve ben her beyaz tene,
Kanlı dudaklarımı konduruyorum.. 
Sana göre cinayet,
Oysa,
Bana göre,
Yeni bir doğumun hikayesi bu...