SlideShow

2

Mariaa


Uvvv

Maria 

You've gotta see her 
Go insane and out of your mind 
Latina 
Ave Maria ....


Blue as ice and desire 

Don't you wanna’ make her? 
Oooh don't you wanna’ take her home? 



Dün gece iki rus arkadaşla gordon gin içerken çalan bu eski şarkı hayatımı film şeridi haline getirdi.. Bu şarkıyı ilk nerede ve nasıl bir ortamda dinlemiştim kimbilir ... Ve şimdi ki hale bak.. 
Güzel güzel içtik ama sonrası boktandı. Uyku tulumuyla yerde uyumak zorunda kaldım ; her yerim tutuldu.. 

Sabah bir güzel Bagel Station'da kahvaltı yaptık. İtalian bagel biraz pahalı ve az doyurucu olsada müthiş lezzetliydi ; et içermeyen birşeyin bu kadar lezzetli olabileceğini düşünmezdim. Ve tabi ki yanında içtiğim Caramel Moccachino'nun mükemmeliğini unutmamak lazım. 
Sonrasında ders çalışıp biraz uyuduktan sonra kendimi bu geceye hazırladım .. 
Rus arkadaşın rusyadan gelen arkadaşının son gecesi olduğundan 3'ümüz diskoya gideceğiz . Tabi ortada ki dil karmaşası mükemmel ; ikişer gruplar olarak aramızda farklı dillerde konuşuyoruz ; almanca, rusça ve ingilizce.. tabi ben rusçaya dahil olamıyorum .. Erkek erkeğe muhabbet olunca beden dilide kullanılmaz hale geliyor ; ah kadınlara can kurban diyesim geldi ..

Bu yazıyı aslında dün gece yazmıştım ama çeşitli sebeplerden dolayı yayınlayamadım..
Dün gece ki gezmelerde artık başka yazıya kaldı...


2

Ortaya karışık


Keşkelerin olmadığı bir yerde yaşamak isterdim... Demiş Hande ablamız ; kadın güzelleşiyor. Ulan bu şarkısınıda seviyorum , bu yaz Bodrum'da tatil yapmış olduğum için değil üstelik..

Neyse bi sigara yakayım , efkar bastı.

Senin olmadığın ülkelerde yaşlanmak isterdim...
Çok yalnızım lan , şarkılarla konuşuyorum o derece...

Dün bizim evde parti vardı , bi önce ki postumda bahsetmiştim. Neyse beklediğimizden daha fazla kişi geldi; yaklaşık 200 kişi. Tabi bize eğlenmekten çok çalışmak düşsede güzel bir geceydi . Keşke sonu da benim için güzel bitseydi.
Sonunu hatırlamıyorum ... Saat 3 'e kadar çalışırken kaçak içki tüketimi yapmaktan dolayı kafam güzelleşmiş. Ve 3 ten sonra içtiğim kolasız full romlu Cuba Libre'ler beynimin anı yapmaya yarayan hücrelerini öldürmüşler.
Haliyle sabah pantolon ayakkabı gömlek üçlüsüyle yatakta uyandım..
Ulan bide 200 kişi evde olunca nefes alınamayacak kadar sıcak oluyormuş..
Neyse ne diyordum , heh uyandım o şekil ; ve o kafayla kalkıp bir bira fondipledim. Baş ağrısı desen artık baş ağrısı bile değil ruhum ağrıyor o derece.
Üniversite liginde maçımız vardı ; akşamdan kalma halimle kendimi bol bol çalımladım . Akan her damla terim buram buram alkol kokuyordu . Malum yine yenildik . Ben kötü değilim takım kötü .

Neyse bi kız var .. Bir postta bahsetmiştim sanırım ; hatırlamıyorum . Anci diyelim kıza . Daha önce ne dediydim kim bilir .. Esmer olduğundan mı yoksa güzel güldüğünden mi bilmiyorum ama beni çektiği kesin. Öyle çok sohbetimiz olmasada (ah şu almancanın gözü kör olsun  ) bir elektriklenme söz konusu .
Kızı ayda bir falan gördüğümden ve o gördüğüm zamanlarda önce çok meşgul olup daha sonra sarhoş olduğumdan herhangi bir ilerleme kaydedemedim.. Görünen o ki bir ay daha herhangi bir ilerleme kaydedemeyeceğim.

Dönelim partiye... Ev partisi iyidir hoştur güzeldir ama sadece dışarıdan katılıyorsanız.Bugün alt üst olmuş evi temizledik ve yaklaşık 6 saat sürdü. Şişeler ,kırık bardaklar , dekorlar vs . Neyse ki bir daha ki ev partisi 6 ay sonra .

Kendi ruh halime gelirsek ; evet çok yalnız hissediyorum , baştan çıkasım var ..

Bu şekilde baştan çıkartılabilirim.. 
Harbi baştan çıktım :| 

Cuba Libre 
2 cl Rom 
4 cl Kola
1/2 Lime 
Bir kaşık şeker 
Buz
2

Home Party 2


Evet bizim evde her dönem bir kere parti veriliyor. Yaklaşık bir aydır partinin reklamını yaptıktan sonra gün geldi ve çattı... Evin bütün duvarlarını alüminyum folyoyla kapladıktan sonra üzerine çeşitli grafitiler çizdik .
Partinin adı 80's meet's 90's
Gerçi bizim için pek parti sayılmaz , çünkü ev ahalisi olarak çalışacağız.
Partinin geliri eve gidiyor ve sonra toplu bir organizasyonda bir kısmı harcanıyor. Partinin asıl amacıda bu zaten.

Neyse hoş bir parti olmasını diliyoruz . . .
2

Ders İçi Karalama

Yaptığım en iyi şeyi yapıp yazmaya karar verdim. Büyüdüğüm ve ait olduğumu sandığım yerden binlerce km uzakta , bir konferans salonunda bilgisayar dersi alıyorum.
Profesörün anlattığı şeylerin ancak yarısını anlayabilsem de , şükür sistemim çalışıyor. İşin boktan yanı, sınıfta enteresan bir gruplaşma var  ve benim grubum benden ibaret. Hal böyle olunca , ödevleri tek başıma yapabilmek zorunda kalıyor yada yapamıyorum. Çekingen ve kimseye minnet etmeyen yapımı ele alırsak , tanımadığım bir elemana gidip ödevini kopyalayabilir miyim demek  , bana ejderhanın yuvasından yumurtasını çalmak gibi geliyor.

Arada ders konusunda karamsarlığa kapılsamda , bu üniversitenin 4 sene içerisinde biteceğini umuyorum. Bu dönem 3 ders alıyorum ve sanırsam 2 dersi geçeceğim . Geçen dönem aldığım 3 derstende kaldığımı varsayarsak   seneye alttan 4 dersim olacak . Seneye biraz ekstra çalışıp onları verebileceğimi düşünüyorum. Böylece elimde kayıp dönem olmaz . Onun üzerine kazara 1-2 dersten kalsam bile , bu bana en fazla 2 döneme patlar ve ben 2014 yılında mezun olmuş olurum.
Evet 2014 yılında yaşım 27 olmuş olacak. Normalde birinin mezun olması için ideal yaş 23 veya 24 'tür .
Yaklaşık 4 senelik bir kayıp söz konusu .

Kayıp ; kime göre neye göre diye sorgulamamız lazım.
Yinede bu sorgulamayı kenara bırakırsak ; 27 yaşında bilgisayar programcısı diploması ve Bilgisayar Mühendisliği diplomasına sahip olmuş olacağım. Bunun dışında 4 yıllık bir yurtdışı hayat tecrübesi ve bu esnada çalıştığım işlerin tecrübesi ; tabi ki 2 . yabancı dilim olan Almancanın mükemmelik derecesinden bahsetmiyorum bile .

Aslında planım 27 yaşında sadece mezun olmak değil ; bunun yanında 10.000-20.000 euro arası bir birikime erişmiş olmak . Tabi bunun olabilmesi biraz zor gözüküyor.
Biraz fazla çalışıp ayda 150 euro kenara atsam yılda 1800 euro yapar ve bu 3 yılda 5400 euroya tekabül eder.

Ulan gelecek gelecek diye ne kadarda harap ediyormuşum kendimi. Yarın birgün bok yoluna gidince herşey çöp olacak..
Sanki hepimizin hayatı bir nevi müsvedde defteri..

Profesör hala anlatıyor. Tahtayıda çok iyi göremiyorum..
Tahta dediğime bakmayın , projektör perdesi .(her ne boksa)
Bundan önce hep en önlere otururdum ama bugün arkaya oturasım geldi  ve bu sayede sınıfta ilk defa güzel bir kız görmüş oldum.
İşin enteresan yanı bu kızla bir partide sarhoşken tanışmıştım . Ben hayal meyal hatırladığımdan onun hatırlamasını beklemiyorum zaten şeyimdede değil.
Ve ayrıca geçen cuma çalıştığım yere yemek yemeye geldiydi , kızı her gördüğümde başka erkekle.. Ulusal kaşar sanırım.

Bok var arkaya oturdum , okuyamıyorum., adamın dediklerinide tam anlayamadığımdan bekleme odasında ki insanlar gibi hissediyorum kendimi .
İnsanların niye arkada oturduğu belli ; hepsi laptoplarında birşeyler yapıyor. Dersi takip edenler varsa bile onlarda laptoptan takip ediyordur .
Bundan sonra bende laptopumu götüreceğim , koyarlar.

Yalnız hale bak 3 sayfadır yazıyorum , ödev olsa 3 sayfa yazı yazmak 1 haftamı alır.

3 Mart 2011

Can sıkıntısı nelere kadirmiş pehey...
6

Kadınım


Yastıkları kaplanlar gibi tırnaklamak zorunda kalan , hayata sabır kavramını katan anneler..
Bir yılın 12 aya tekabül ettiği dünyada 9 ayın bir hayata tekabül ettiğini öğreten anneler...
Fedakarlıkları Tanrıyı aşmış sol yanı kocaman anneler...
Bir hastane odasında Dünyaya mucizeyi öğreten anneler...
Bir yuvanın en sağlam kalesi olan anneler...
Suskun kalbimizin dili olan anneler...

Hepsinin anneler günü kutlu olsun ...

Ey hayatımın kadını  ,
Yanında olmak isterdim bugün , aslında hergün  ;
Birlikte uzun yıllar teptik ,
Aklımın ucundan bile geçmezdi bu kadar uzak kalacağımız...
Mutluluğumun ve başarılarımın mimarısın...
Ama bu öyle bir aşk değil ...
İlahi aşkla bile kıyaslanamaz ...
Ellerinin arasında giden bebek arabasından başka hiçbiryerde
Daha güvenli hissetmedim ben...
Bir adım ötede ki odada uyurken ,
Nefesini duymaktan başka birşey
Daha mutlu etmedi beni ...
Seni Tanrıya kafa tutabilecek kadar seviyorum ..
Çünkü sensiz cennet bile cehennemden kötüdür...

Seni seviyorum hayatımın Kadını ...
Anneler günün kutlu olsun


6

Tanrı Değilim

Yine yalnızlık dolduruyor kadehleri , 
Dudaklarının bulanmadığı geceleri ,
Hayallerim kırmızılıyor... 
Ateş böcekleri bile sevişiyor, 
Nede olsa duman olmayan yerden çıkmıyorlar... 
Sevişmek diyince Tanrı geliyor insanın aklına ,
İnsan diyince birşey gelmemesi gibi... 
İstemekle isteğini bilmek arasında ki farkı , 
Birbirine doğru kayan iki yıldız arasında arıyorum... 
Sonrası karanlık, 
Ne yazık,
Yıldızları ,
Sadece sırt üstü yatarken görebiliyorum, 
Sırf bu yüzden Tanrı olmak güzel şey ... 
Yüzüstü yatarken ,
Yıldızları görebilmek... 
Ya da ya da , 
Yanında olmadan seni görebilmek... 
Kaçıncı günaha terkederken kendimi,
Terkedilmişliklerin babasıymışım gibi hissediyorum,
Söylemene gerek yok ,
Biliyorum,
Tanrı değilim , 
O da ben değil ....... 
0

Ornitorenk


Sophie : - Avez-vous dit bonjour
à votre femme recemment?

Sergei: -Mais et vous,  vous avez dit "je t'aime"
à votre mari recemment?

Sophie:  -Pas depuis 100 ans.

-Je ne t'ai jamais dit: ornithorynque non plus.
-qu'il faut réparer cet oubli.



Sophie: - ornithorynque

----------------------------

Sophie: - Söyle bakalım Bay Sergei Nimov-Nemovich,
son günlerde karına merhaba dedin mi?

Sergei: - Dünden beri demedim,
ve sen Bayan Nimov-Nemovich, kocana onu sevdiğini söyledin mi?

Sophie:- Hayır, 100 yıldır söylemedim.
-Ya da hiç ornitorenk demedim.
-Şimdi söylemenin tam zamanı.

Sophie: - Ornitorenk