SlideShow

0

Vasat 2012

Niye lan nesi vardı 2012'nin diyebilirsiniz.. Dediniz varsayıyorum. Nesi yoktu ki amkyim. Kaldırım üstünde kan lekesi bırakmış aşkları mı yoktu , şişe dibinde s.k.şmişlikleri mi ...
Yarım adımı geçmeyen 2012 yılı herşeye rağmen güzeldi ama vasatı aşamadı. Aslında benim nacizane yadigarım olan bu blog için vasatı aşamadı. Epi topu 18 yazı paylaşmışım ; oysa öyle miydi 2010 ve 2011. Beraber yatar beraber kalkardık , bırak iple çekmeyi ertesi günü yapışırdık birbirimize.
Ama öyle ki 2012 de öğrendim ; insanın hayatı ne kadar karmaşıklaşırsa bir o kadar uzaklaşıyormuş blogtan. Nerede o yalın, şafak vakti aşklar , yaşamlar , sevişmeler.
Birde herşeyin ötesinde yalnız yaşamıyor olmanın da etkisi var herhalde. Koskoca bir yıl içerisinde kaç kere tek başıma uyudum acaba , 10 , 20 belki de 30 .. İnsanların alışkanlıkları bir anda yıkılmıyor deselerde inanmayın ; öyle bir yıkılıyor ki herşey ... Zorladı mı insan gökkubbe bile çöküyor üstündekilerle birlikte.
Siz yine de zorlamayın .
Ataol Behramoğlu abimizin dediği gibi Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var... Keşke bir şey olsa o kadar çok şey var ki ; öğrenmek yaşlandırıyor insanı ve mutsuzlaştırıyor yada tatminkarlaştırıyor mu demeliyim.
Enteresan bi ayrıma geldik şimdi ; kırmızı ışıklarla süslenmiş kocaman dur işareti !!!
Evet tatminkarlaşmak; daha çabuk tatmin olabilme yeteneğine erişmek gibim birşey.
Küçük şeylerden mutlu olmak ile tatminkar olmak arasında çok büyük bir fark var o yüzden şimdiden uyarıyorum ki yanlış anlamayın . Bahsettiğim şey , tam tamına ,beklentilerin düşmesi.... Öğrenilen ve tecrübe edilen onca şeyden sonra beklentiler öyle bir düşüyor ki  ; heyecanlar yerini bilmişliklere ve mutluluk sanrılarına bırakıyor. Sabırsız ve güçsüz varlıklarız ; ve zaman her geçen gün emiyor daha da kalan gücümüzü. İşte bu yüzden çabucak sarılıyoruz bulduğumuz ufacık mutluluk kırıntısına.
Risk yoksa kazançta yok diyenlere sesleniyorum..
             Hepimiz kaybeden değil miyiz poker masasında ; restten korkarak... 
0

Oha'n'nes Belhanda


Bir Fenerbahçe taraftarı olarak Fenerbahçe'nin yeni transferi olan Younes Belhanda hakkında ufacık tefecik bilgiler vermek istiyorum.
Futbol üzerine fazla yazmıyor olsam da bu güzel transfer üzerine yazmadan edemem diye düşündüm. 
Bunun en büyük sebebi ise bu transferde ki futbolcunun kaliteli ve genç olması. 
Evet gelelim Belhanda'ya . 

25 Şubat 1990 ' da Fransa'da doğmuş Fas asıllı oyuncumuz 2009'dan bu yana Montpellier formasını terletiyordu.
Özelliği: Hızlı ve teknik 
Montpellier formasıyla 107 maça çıkmış olan Belhanda 107 maçta 17 gol atıp 17 de asist yapmış.
Bunun yanı sıra Fas milli takımında 12 maça çıkıp 1 gol atan Belhanda , Fransa Ligue 1 'de 11/12 yılının Genç oyuncusu ödülü ile en güzel golü ödülünü almış.
Hangi golle almış derseniz buyrun size o güzel golün görüntüleri . 



Ve Belhanda'nın bazı güzel gollerini ve hareketlerini içeren güzel bir video daha paylaşalım.




Türk futboluna ve bütün Fenerbahçelilere hayırlı olsun.
0

The Hobbit Filmi


Sinemaseverlerin uzun süredir beklediği The Hobbit : An Unexpected Journey filmi iki hafta önce vizyona girdi. Ancak bazı aksaklıklar nedeniyle bu güzel filmi , yeni yılın ilk akşamında izleyebildim. 
The Hobbit filmi hem yeni bir seri film başlangıcı niteliğinde hemde Lord of the Rings filminin devamı niteliğinde. Ve tabi böyle çok yönlü bir film olması , film için müthiş bir avantaj. 

Filmin kadrosu aslında neredeyse  Lord of the rings (Yüzüklerin Efendisi) filminin kadrosuyla aynı. Bazı çıkarmalar eklemeler tabi ki mevcut. Kameranın başında yine Peter Jackson ve oyuncu kadrosunda bir kaç tanıdık : Gandalf , Elf lordu , Gollum vs. 
Hobbit kitabını okumuş biri olarak filmin kitaba epey sadık kalmış olduğunu söyleyebilirim. En azından ana hatlarıyla epey. Tabi bunca yıl sonra kitabı hatırlamak ta kolay olmuyor. 
Güzel noktalardan biri ise filmde her detaya sonuna kadar önem verilmiş olması ve mizahın üst seviyede tutulması.Böyle bir filmde kahkaha duymayı beklemediğinize eminim ama kendinizi şimdiden hazırlayın. 
Ve son olarak filmin aslında serinin birinci filmi olduğunu söylemek gerekiyor.

Gelelim ana konuya ; aslında böyle fantastik filmlerde ana konu yoktur ama yinede kısacık özet geçelim.

Bilbo Baggins adında ki cesur Hobbit'in on üç cüce ve bir büyücüyle ( Gandalf) çıktığı tehlikeli macera ve orada başına gelenler. 

Görsellik üst seviyede , aksiyon ve dialoglar güzel harmanlanmış herşey dengeli . Detaylar iyi kurgulanmış ; bitsede gitsek havası yok. Herşey göz önüne alındığın da bu filme puanım 8.7 

Şimdiden iyi seyirler. 

Hobbit nedir diye soran varsa da : 

Hobbit: Orta Dünya'da yaşayan Cüce'den daha küçük insansı varlık.  
1

Bayram , Ramazan , Ben ve 11 cüceler

Ramazan bitti diyeceğim siz sevineceksiniz ; biz hiç başlamadığımız için bitiremedik.  Hatta ramazanın ilk günü çok ironikti . Arkadaşlar rakı getirmişti ; Hoşgeldinn ey arkadaşların sultanı diyip yumulduk rakıya.
Ne bozalım ne bozulalım iki kadeh günahın hesabını yapmayalım şurda.
Aslında benim bahsetmek istediğim bayram yalnızlığı . Ama bu sefer ondan da bahsedemeyeceğim . Daha önceleri yazdığım bayram yazılarına bakarsanız nasıl bi evrim geçirdiğimizi göreceksiniz. Bayram da yalnız hissedebilmek için bayram olduğunu hissedebilmek lazım ki ben o kısmı beceremedim.
Acaba çabuk mu soyutlanıyoruz , dejenere oluyoruz ...
Gerçi sabit bir forma tıkılıp kalmanın doğru olduğunu söyleyen bir bilim adamı din adamı da henüz piyasaya çıkmış değil.
Hani değişmeyen tek şey değişimdi dersem göt olur kalırsınız .. Oysa göt olup öylece kalabilmekte yetenek işi . Bunu kasılması var fitili var osurması var sıçması var ; var da var arkadaş ... Lan göt olmak bu kadar zorken o götün sahibi götümsü biri olmak ne kadar zor...
Biz ki ramazan bitiminde bayram günü bayram harçlıklarıyla kendini içkiye karıya kerhaneye vuran insanlarız.. Hop demezler mi ; demiyorlar...

Tuanaaa.. Anında Levent Yüksele geçiş yapar özüme dönerim. Rakıyı da sırf bu yüzden seviyorum zaten.. Özüne döndürüyor insanı. Clubber bir genç yada bir playboy olabilirdim sırf olabilirdim diye olabilirdim en azından. Oysa ki her fırsatta kadın kılığına girmiş bir adam gibi sırıtırdım o ortamların içinde.  Hala her bakışımda ağlayan bir kadına gözlerim dolar içim yanar benim.
Kokusunda rakının anılarla boğulurum ben ; bir deniz gördüm mü tatil değil aşk düşlerim..
-Sana söz yine baharlar gelecek...  -
İçimde ki melankoliyi bastıracak tek birşey var o da güne kendimi kaptırmak. Ya siz son zamanlarda ne sikim yediniz diye sorsam çok mu ayıp kaçar !?

-Tut asırlık umutlarla acılarlaa ; tut bırakma peşini hayatın ateşini gell... --

Aslında hayat nerde veya nasıl yaşadığınız değil kaç farklı yatakta nasıl uyuduğunuzdur...
Siz uyumaya devam edin elbet uyanacak bir vakit vardır...
0

The Dark Knight Fallen


The Dark Knight filmi ile 2008 yılında seyircilerin gönlünde taht kuran Christopher Nolan 2012 de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. En azından bu benim şahsi fikrim. 
Sanılan o ki Nolan 4 sene içerisinde yaşının ilerlemesinden dolayı zeka kıvraklığına önem vermeyi bırakmış. Hani sadece aksiyonun para etmediğini sinema dünyasında bilmeyen yoktur  ; ama bunun ötesinde film içerisinde ki  aksiyon da yeterli değildi. 
Neyse aslında sorun aksiyonun yeterli olup olmaması değil ; asıl sorun filmi ayakta tutacak bir karakter olmamasıydı. 
The Dark Knight'ta Heath Ledger'ın inanılmaz performansıyla Joker karakteri herkesin aklını başından almıştı. Hatta hala bile videoları ve resimleri insanların sosyal sayfalarını süslüyor. 
Ayrıca Joker karakteriyle yansıttıkları o zekice düşünülmüş planlar ve yanında getirdiği o hoş aksiyon bizi büyük bir The Dark Knight hayranı yapmıştı. 
Dört sene büyük bekleyişin ardından bu kadar hayal kırıklığı beklemiyordum açıkçası. 

Nolan'da tatmin olmamış olsa gerek ; o kadar ünlü oyuncuya boğmuş ki filmi.Marion Cotillard , Anne Hathaway, Joseph Gordon-Lewitt  ve Tom Hardy. Bunlar kadroya yeni katılmış dört yepyeni yüz. Hepsi de birbirinden ünlü. Başrolde ki Bale haliyle pısmış kalmış filmde . Tom Hardy Bane karakteriyle pek bi yavan kalmış ; beklenen heyecanı yaratamamış. Değişik bir karakter yaratmaya çalışmışlar ama Bane'in hikayesi bizim eski Türk filmlerinde ki klişeleri bile geçememiş . 

Sıçmışlar batırmışlar desem yeridir .. He gitmişler IMDB' de The Dark Knight la aynı puanı vermişler ; evet 8.9 vermişler .
Benim bu filme puanım 6.2 dir . He öyle izlenir ama aksiyon izlemek için de 3 saat baş ağrısı çekmeye gerek yok. 

Hadin eyvallah. 

4

Yumruk

İnsan herşeyin kahramanı oluyor da , bir kendinin ki olamıyor. Akan göz yaşlarımı kimse durduramıyor. Herşeyin ötesinde sadece babama yazasım var . Bana güvenseydin herşey bambaşka olurdu! Şartlanmış hayatımıın koşulsuz satırlarında şuursuzca koşuşumun 25. yılındayım.
Beni herşeyin ötesinde gözlerimin ıslaklığından kurtaracak tek şey yine kendimken , başka şeyleri düşünmeden edemiyorum . Hayat organizması üzerinde ki asalak yaşama biçimimi sorgulamadan yoluma devam etmek ne kadar bana göre ! Hayatımızda ki izleri ne kadar süre taşıyoruz yada o izler ne kadar taşıyor bizi .. Viskiyi sevmem genetik mi ; yoksa buzların vücuduma yayydığı soğukluk mu genetik. ..  5 bira sonrasında yarım şişe viskinin sonundayım ; gözlerim şiş ama hesapladığım sebeplerden dolayı değil . Hayatımım bütün yorgunluğunu belli sebeplere borçluymuşçasına duygusallık kusuyorum . Bir rocky edasıyla acı yok , acı yok desemde göz yaşlarım öyle demiyor.  Sevdiğim herşey bir diş kıvamında kanal tedavisinie uğrarken hayatım dolgulardan ibaret.  Evet ; bugün dişçideydim .. Elimi tutacak birilerini tercih etsem de karnımda birleştiğim ellerimle hayatta ki bütün acılara karşı gelmek zorunda oldugumu anlatan dişçi de ..
Saat sabahın 5 ' ini gösterirken benim kafamda gecenin bir yarısını gösteriyordu. Ölmeden önce ki gece yarısı demek istemezdim ama öyle de değildi zaten . Kurtların kuzu olmadığı , viskinin şeker olduğu bir masaldı bu . Ötesinde gökyüzünün photoshopla çizmekti bulutları hayat. Hani herşeyi bi köşeye bırakıp içinizde ki nefreti boks eldivenlerine sığdırırsınız ya işte hayatta bazen öyle birşey . Yıllar boyunca çeneniziin sağ altına yediğiniz o sağlam kroşeyi düşünürsünüz. Peki Ne için ? ! Ne için ! ...
Ne kadar kroşe yersen ye attığın yumruk aynı yumruk ; tek farkı ne kadar isteyerek attığın .. Tutkulu bir yumruk Tanrıyı bile sarsabilir .... !!!
1

Suç mahalli

Biz ki milletin sekiştiği çam ağaçlarının gölgesinde aşk yaşayan nesiliz . Biz kii Tyrex'in alt atası , barbarların soyuyuz. Montaigne gökkuşağına tutunamadı , Einstein 'a küçük geldi enerji , Nietzsche sınırları zorladı .. Bir piç daha doğar mı derken biz doğduk. Şimdi ben bir cümle kurarım olmaz çünkü korkarım ; kim bilir birisi ileride dua yapmaya kalkacak bir ötekisi ata sözü ...
Sizin tövbe dediğiniz günahları biz yaşıyoruz size daha beylik laflar söyleyebilmek için .. Yok lan orası yalan ; günahtan keyif aldığımızdan diyeceğim o da yalan .. Şeklimize göre yaşıyoruz ; bir kek kalıbı değiliz nihayetinde ; ona göre günaha girelim .6 bira bir şişe sprite bir şişe kola ve bir şişe viski aldım bugün ; epi topu 13 euro ödedim hepsine = 30 tlcik.  Amına koduğumun dünyasını anlamış değilim ; bu alkol boku yaşadığım yerde keyif ve ucuz. Ama güzelim memleketimde günah ve pahalı. Arkadaş günahı bile bu kadar pahalıya satıyorlarsa siz düşünün sevap kaç para ?! Ben size böyle konuşuyorum da siz siktir edin beni ; hani takıp ne yapacaksın ; ne demiş bi abimiz tak açacaksın tak ..!..
Neyin kafasını yaşıyor lan bu geyiklerini ben de az yapmadım bizim arkadaşlarla ; vallahi 2 bira içtim abi ...
U2 fena girdi with or without you şarkısıyla ; kimisi hayatında domates olmadan yaşayamaz kimisi hıyar bense you diyorum . Öyle de bi libidom var. Oha çok benli bi yazı olmaya başladı , oysa ki ben benli bi kimse de değilim hani .
Ufaktan kaçayım ; dur lan mesaj verecektim alamayanlar için .
Suç mahallinde canlı kalıp masum olunur mu  ; prezervatiften olan çocuğun günahları sayılır mı !!