Hop diyip yine son zamanlarda fena yankı yapmış olan Cloud Atlas filminin iç dünyasında buldum kendimi. Cloud atlas , beni bir sinema sever olarak üst seviyelerde tatmin etmiş ve deneysel kurgusuyla açık fikirli olmaya itmiştir.
Herşeyden önce bir sinema sever olarak demiştim ; işte bu yüzden ilk olarak internette gördüğüm bir eleştiri üzerinde durmak istiyorum. Bu eleştiriyi yerden yere vurmadan önce ne yazık ki bu eleştirinin , Ülkemizin önde gelen haber sitelerinden Ntvmsnbc'de yayınlandığını da söylemek yüzümü kızartmıyor değil. Aslında herkesin eleştirme özgürlüğü var ancak eleştiriyle saldırı arasında ki ince çizgiyi kaybetmedikleri sürece.
Yazarı da Selin Gürel .
Neyse Selin Hanım'la herhangi bir işimiz yok. Biz sadece yazdığı yazı üzerinden filmin detaylarına yolculuk yapacağız.
"Büyük filmlerin yönetmenleri büyük filmlerle döner." aslında çok bayağı bir tespit. Çünkü büyük filmler yaratmış olan yönetmenlerin artık risk almak gibi bir opsiyonları vardır. Sonuçta herşey maddiyat değildir ; ve sinemanın bir sanat olduğunu göz önüne alırsak ; insanlar sanatlarında fikirlerini aşılamak isterler. Wachowski Kardeşlerin Matrix filmi ve V for Vendetta bulunmaları , onları benim gözümde yeterince sinemacı yapıyor.
Tom Tywker'ı ise bir yönetmen olarak sadece Perfume: Story of a Murderer filmiyle değerlendirmek yeterli.
Yani demem o ki yönetmenler fevkalade. Oyuncuların ise aşağı kalır yanı yok : Yüzünü uzun süredir önemli bir yapıtta görmediğimiz Halle Berry , yıllanmış bir Tom Hanks ve kült filmlerin yakışıklı çocuğu Jim Sturgess.
Filmde 6 hikayemiz var ; farklı zaman dilimlerinde geçiyor demek çok yanlış olur; farklı çağlarda geçiyor..
Hikayelerin her biri öyle güzel işlenmiş ki izleyici 6 film birden izliyor hissine kapılıyor. Tabi bu durum arada yorucu olabiliyor. Yine de 6 hikayenin verdiği mesaj ortak olunca insan her hikayenin sonunu görmek için sabırsızlanıyor. Aslında tamamı ile deneysel bir film ; çünkü hikayeler birbirleriyle birleşiyor denilemez.
Bunun yanı sıra makyajdan bahsetmek istiyorum . Hikayelerde , oyuncular inanılmaz makyajları sayesinde farklı karakterleri canlandırıyorlar. Film aksiyon türüne girmese de görsellik şahane.
Bana biraz The Fountain filmini anımsattı. Tabi biraz daha komplike ve tema farklı .
Bir de üstüne basmadan geçemeyeceğim şey ise ; filmde ki aşk ve mizah unsurları. O kadar abartılmadan filmin içine katılmış ki , filmin içinde izleyiciye hoş molalar verdiriyor. Düşünmekten yorulmamak için dinlenme molaları diyelim.
Ve gelelim filmin asıl anlattığı şeye : 6 hikaye birbirinden bağımsız ve kronik olarak farklı çağlarda . Her hikaye , küçük balıkların büyük balıklara karşı mücadelesini anlatıyor. Ezilenlerin sisteme karşı savaşı da diyebiliriz. Sistem , bazen barbar insanlar , bazen devlet ve bazen de din olabiliyor.
Öyleyse haydi ekran başına ..
Benim bu filme puanım 8.6 .
Oyunculuk : Normal
Görsel : Üst seviye
Senaryo : Üst seviye
Filmin en güzel repliği ise :" I know i know"