SlideShow

0

Drive



Yazının şarkısı linkte tık tık.(En sevdiğim klip tho)

İnsan kendini aramaya kaç yaşında başlıyor ve acaba bu arama hiç son buluyor mu ? Sanki eskiyen bir pantolon gibiyim bi deliğimi yama yaparken diğer bir sökük veriyorum.

'We're out of time on the highway to never'

Sonsuz dilemmalar içerisindeyim. Cesur bir korkak olmanın nükleer kalıntıları var üzerimde. Hiçbir alkol atamıyor içimde ki zehiri ; çift taraflı içiyoruz birbirimizi. Bugün bırakma kararı aldıysam da pek sanmıyorum bırakacağımı. Birçok şeyden vazgeçebileceğimi düşünsem de alkol bu geniş listenin içinde kendine yer bulamıyor. Hayır, alkolik değilim. 

30, evet yaş olan 30 una yaklaşan bir insanın 18 ler gibi komplekslere girmesi mi sorun yoksa hayatında ki boşlukları boş insanlarla doldurması mı ? 

'Ben bu kulakların ağzı değilim' 

Samimi ruhlarla oturup avaz avaz şarkı söylemeyi özledim. Gurbet bana çok şey kattı ama bi o kadar aldı götürdü.

'Oh oh, hold on, oh yeah, hold on'

Dedim ya cesur bir korkağım; radikal kararlar alıp çekip gitmem gerek ama yapamıyorum. Kim bilir belki giderim, belki kalırım. Sonu ne olursa olsun sonuç hep aynı olacak : Kendime ihanet etmiş olacağım!

'We're riding into the dark night, night'
0

Kisa

Hayat o kadar kisa iste bu yüzden bazi yazilarda kisa olmali.

"down sendromlu bir kadinin otobüs duraginda otururken elinde ki mor  Hello Kitty balonuna mutlulukla bakmasi.  "

Hayat hep kisa anlara ait. Uzun kisimlari formalite.

0

It(O)


'O' ne lan ! Her filmin adını değişik şekillerde değiştiren siz gidip bu filmin adını dümdüz çevirmişsiniz helal olsun.Baby Driver filmini de Tam Gaz diye ağzınızdan öptüm. Onun arabası var güzel mi güzel; palyaço kostümü de var özel mi özel ama maalesef ruhu yok.
Neyse taşak bi yana filme geçelim.
27 yıl olayını bilmeyen yoktur heralde; varsa da şöyle özet geçeyim. Şimdi Stephen King kitabı Eylül 15 1986 da çıkarmış. Ve ilk film bundan 4 yıl sonra 1990 yılında seyirciye sunulmuş. Şimdi ana karakter palyaço abimiz Pennywise kurguya göre her 27 senede bir geri geliyor.  Bunu da fırsat bilen money hunter abilerimiz affetmemiş tam 27 sene sonra filmi remake yapmışlar; çokta güzel yapmışlar.
Filmin konusunu da özet geçeyim: Derry kasabasına her 27 senede bir gelen şeytani bir palyaçonun(Pennywise) ın kasabanın çocuklarına yaptıklarını anlatıyor.
Imdb de ki ipneler fılme 7.9 vermişler; gidip bütün ossurupohtan filmlere 8 üstü verirler buna bu kadar az vermişler anlamak mümkün değil. Ben ortalamanın biraz üstünde bir film manyağı olarak kesenin ağzını açıp bu filme 8.7 veriyorum. Film korku filmi tadında başlasa da bütünüyle bir korku filmi değil. Bir çok güzel noktaya değinmiş olan bu filmde ki görsel efektlerin sadeliği ve görüntü yönetmeninin profesyonelliği verdiğim puanın en önemli nedenleri. Kitabını okumamış olsamda özetini bildiğimden bu filmden çok farklı bir film çıkarılabileceğini tabi ki biliyoruz. Örneğin Tarantino nun elinden kan dolu bir It filmi izleyebilirdik. Ama sağolsunlar filmi korku ve psikopatlık olsun diye yapılan filmler arasına sokmamışlar; sevindik.Filmin yaş sınırı +16.
Ben burdan King abimize ve Andy Muschietti'ye selamlar gönderiyorum..
Zaten King abimiz filmi ilk izleyenlerden biri. Kendisine özel bir gala yapılmış ve filmi gerçekten beğenmiş. E zaten yazarın beğenisini alan film izleyicininkini almassa ayıp olur.
Dipnot olaraktan da şu yeni nesile hayranım; veletler nasıl rol kesiyorlar anlamak mümkün değil. Önümüzde ki 20 yıl sinema sektörü için altın çağ olacak gibi. Stranger Things'te klasını konuşturan Finn Wolfhard burda da ayar çekiyor.
Yolları açık olsun bu genç neslin. Koşun gidin sinemaya; kaçırılası bir film değil.

En tatlısı da Georgie.
0

Yak bi sigara Osman


Oydu buydu derken hayat akip geciyor. Bir yol baska bir yolla kesisirken insan kendini hic tanimadigi sokaklarda buluyor. Gecende yine bir shazam ve bir dizi soundtracki sagolsun "Cage the Elephant" grubuyla tanistim. Ben cahilim icinde güzelliklere ac olan bir vampir barindiran cahil. Bu kana susamisligim hicbir zaman dinmeyecek. Sanat her zaman cok güzel ve sonunda Kaybedenler Kulübü filminde de dedigi gibi "Sanatta hersey gibi sadece seks icin midir ? " Onu bunu bilmem; hic tatmadigin yeni bir seyi tatmak paha bicilemez. Bir de bu sey senin icin güzellik tanimina uyuyorsa tadin yenmez. Yine nerden geldik lan buralara... Cage the Elephant diyorduk. Suan hangi sarkisin paylassam diye düsünüyorum.
Iki gündür evdeyim; grip sagolsun devirdim götü yatiyorum. Hayatimda ilk defa saglik raporu aldim, anlayacaginiz isten kaytardim. Bu gece yine bitim kanlandi; kendimi cok hafif iyi hissediyorum o yüzden atasim var kendimi yine barlara. Uzun süreli iliskim olmasina ragmen bu icimde ki sokak askini bi türlü bastiramiyorum. Sürekli yeni heyecanlar arayisindayim. Ve bu arayisla yaslanmak eylemi birbirlerine o kadar zitlar ki. Üstüne bir de toplumsal algilar gelince gelde kafayi yeme. Size anlatiyorum; cünkü kime anlaticam. Beni neredeyse 7 senedir taniyorsunuz burada yazdiklarimdan. Biliyorum öyle cok yazmisligim yok ama dürüst yazmisligim var dengesiz oldugumu bir kenara koyarsak.

Ben aradigimi hic bulamayacagim; insanin kendi kaybolur mu, bir okyanusun matruska bebegi hali gibiyim. Icimde ki milyonlarca; hepsi birbirinden derin. Birinden bogulmaktan kurtulurken bir digerine daliyorsun. Si*erler !

Gelsin sarki : Oynat Ugurcum (Dipnot: Forza Iceland)




You can drive all night

Looking for the answers in the pouring rain
You wanna find peace of mind
Looking for



0

Icimizde ki ses

O retro müzik setinin siyah beyaz olan II dügmesine basinca hersey duracak gibi geliyor insana. Hava da ucan o balerin gökyüzünde sonsuza kadar süzülecek; harp alaninda en cesur savascilarin saha kalkmis kiliclari sonsuz bosluga sürüklenecek ve kan yolunu kaybedecek. Herseyi susturuyor da insan icinde ki sesi susturamiyor. Ustura misali kesiyor sah damarlarini he durduramiyor icinden akan melodiyi. Neyi sevip neyi sevmedigimiz hic önem arz etmiyor; bütün dis etkenlerden kurtulup tek ic etkene kulak vermek gerekiyor bazen.

Icimde bir ses ,
her gece yatmadan bastirdigim,
her kadinin orgazmi cigliklarinda karistirdigim;
icimde bir ses,
kücük bir bebek olan Tanrinin anlamsiz heceleri ,
Azrailin oragiyla yirttigi geceleri;
icimde bir ses, git;
özgür olmak ölüme kosmaktir.

Ve ben son iki gündür karsi koyamiyorum icimde ki sese. Herseyi birakip risk budur diyip cebimde cok cüzi bi miktarla dünya turuna cikayim diyorum.
Götüm yemiyor ve sonra ben yine ben olmaktan cikiyorum; bir ruh haliyle yüzeysel zevklerle günleri geciriyorum ve sonra yeniden. Sonsuz mutsuz bir döngü.
Gidemiyorum ah bi siktir git desen !

0

Tramdan mizikacilar sehri

Ah bu tramlar ve kulaktan cikmayan kulakliklar. Fonda yine Mazhar abi ve ben yine tam ortasindayim yagmurun. E sizin de anlayacaginiz gibi bu oyun hep ayni. Bugün ruhsal olarak daha iyiyim biraz daha pozitif. Bunun sebebini keske bilebilsem; o zaman da hayat cok tekdüze olurdu herhalde. Ironiklik icime o kadar islemis ki; genel de mutlu olmayan ben cok kücük uc noktalardan mutluluk orgazmi geciriyorum. Hani bir at degilde gergedan üstünde dört nala kossam mutlu olacagim; öyle bi mallik hakim beynime. Mallik dedim de keske gercekten bi mal olabilseydim. Özledigim seylerden biri hic bilmedigim birseyi özleyebilmek. Kadinlari özlüyorum sonra geciyor; konusuyorlar ya o uzaktan görüp anlamlar yüklediginiz kadinlar. Buz daginin tek tarafi varmis derken o kirilma sesi geliyor fondan. Sonra ben yine susuyorum; dilim varmiyor hem de öyle bir varmiyor ki mecaz anlamini yitiriyor.

0

Bosluklar

Son dönemlerde kendim icin alkol almaktan baska bisey yapmadigimi varsayarsak biseyler yazmak güzel bi baslangic olacak. Baska bi sehirin Traminda isten cikmis eve dogru yol aliyorum; insan sevmedigi seylere ne kadar cabuk adapte oluyor; ne cabuk cöküyor karanlik mutsuzluktan hallice insanin icine. Hic düsündügünüz olur mu; durdugunuz yerin veya oldugunuz noktanin yanlis oldugunu. Peki ya bu bütün hayatiniza yayilirsa ? Varolussal sorunlar yetmezmis gibi sistemin icinde ki sorunlar üstüne eklenince hicbirseye cevap bulamiyorum. Gerci cevaplar bi isime yarayacak mi emin degilim. Hayatta öyle dönüsler var ki tam risk alinasi; hani ya dönersin ya tepetakla... Hayatta hersey griyken bazi seylerin siyah beyaz olmasi ve daha cok siyah olmasi güzel. Belki psikolojik rahatsizligim vardir belki de normalimdir; tanilarin ne önemi var ki bosluklari dolduramadiktan sonra. Cep telefonun otomatik düzeltmesi bile bosluktan sonra viski öneriyorsa yoktur fazla söylenecek sey. Bi duble Laphroaig alirim; buzsuz olsun.