SlideShow

0

Complicated monday mode


Bu hafta bir değişiklik yapıp her gün bir yazı yazmaya çalışacağım. Dünle bugün arasına mevsimsel farklılıklar sığdırdıysam da içim yinede daralıyor. Sanırım ironi en çok böyle zamanlarda çarpıyor insanı. Ruhumda güzel bir melankoli var, sonbahar yağmurundan hallice. Hafif heyecanlıyım; üstüme atılmış ölü toprağının dekorları sarı yapraklar titriyor heyecanımdan. Bir durup soluklanasım var; neye yarar, oksijen yaramıyor bana. Gökyüzünün çocuğuyum ben atmosfer sizin olsun. Hem en çok yere çakılmayı severim ben; Tanrısal çekimlerin aksine hayvansal çekimler sarar bedenimi. Hiç utanmam düşüncelerimden; bir katilin parkasını geçirdiğimde üstüme saklanırım senin gölgelerinden. Dudaklarımın arasına yakışan sigara kadar da ruhuma dumanı yakışır aslında. Görüpte hissedemediğin bir çok şeyin üstünden mario misali atlarken topladığın altınlar seni sonuca götürmez. Bir oyunun tadını almak istiyorsan içine girmelisin; ölmeden tadını alabileceğini sanmıyorum. Hayatta da bir kaç kere Game Over yazısını üstümüze geçirmeliyiz. Değişik bir pazartesinden saygılar ve sevgiler.


Source of Image:https://www.deviantart.com/adnrey/art/Chess-king-65661133
0

Alıntı - Kurt

Evet, ben arada kitapta okuyorum. Eskiye nazaran daha az okuyor olsam da hala fırsat buldukça okuyorum. Geçenlerde sohbetiyle bende güzel ve melankolik ruhların neslinin tükenmemiş olmasının umudunu yeşerten kişinin tavsiyesiyle Hermann Hesse'nin Bozkırkurdu adlı kitabına başladım. Kitabın orjinal adı : Steppenwolf. Kitabı henüz bitirmediğim için fazla detaya girmeyeceğim ama okuduğum sayfalar arasında güzel bir paragrafa rastladım ve sizinle paylaşmak istedim.


'' Gerçekte çekilen acılardan gurur duymak gerekir, her acı bize yüksek bir aşamada bulunduğumuzu anımsatır.' Ne ilginç, değil mi! Nietzsche'den seksen yıl önce söylenmiş! Ama benim size göstereceğim cümle bu değil, bekleyin bir dakika - işte buldum. Okuyorum: 'İnsanların büyük çoğunluğu yüzmeyi öğrenmeden yüzmek istemez.' Ne anlamlı bir söz, değil mi? Yüzmek istememeleri doğal, çünkü karada yaşamak için yaratılmışlar, suda değil. Ve düşünmek istememeleri de doğal, çünkü yaşamak için yaratılmışlar, düşünmek için değil! Evet, kim düşünürse, kim düşünmeyi kendisi için temel uğraş yaparsa, bunda ileri bir noktaya ulaşabilir; ne var ki, karayla suyu değiş tokuş etmiştir böyle biri ve bir gün gelir suda boğulur." '
Fazla söze gerek yok sanırım.
0

FB-Benfica


Dananın kuyruğuna geldik artık; tarih 14 Ağustos 2018'i yani Fenerbahçe-Benfica maçını ayağımıza getirdi. Az buz değil tam tamına 10 yıl oldu Fenerbahçe şampiyonlar ligine gitmeyeli...  Sanırım bu hem Fenerbahçe hem de ülke için büyük bir utanç. Futbolun önde gelen bir vitrin olduğunu düşünürsek biz vitrin dışında ki ciğerci kedi kıvamındayız.
Futbolcularımızın bu maçı kazanacaklarına dair inançları az görünsede taraftar yıllar sonra kenetlenmiş durumda. Bu kenetlenmişlik oyuncuların hırsında ve isteğinde gözlemleniyor. İnanmak başarmanın yarısıymış derler ama bugün istemek başarmanın yarısıdır. Eğer bugün elimizde ki imkansızlıklara rağmen kadroda ki ruhsuzları(Giulaino,Dirar vs.) banka oturtabilirsek bir şansımız var. Uzun yıllar sonra ilk defa tomurcuk düştü bu taraftarın gönlüne ve umarım çabuk solmaz.
Türkiye saatiyle 21.00 da başlayacak olan maç maalesef D Smart kanalından yayınlanacak. Onun dışında internette düşük kalite illegal yayın bulmak mümkün.
Benim için ideal Fenerbahçe ilk 11'i şu şekilde:

Volkan
Isla Yiğithan Skertel Hasan Ali Kaldırım(HAK)
Souza Eljif
Barış Mehmet Ekici Valbuena
Ayew

Yiğithan yerine maalesef Neustadter oynayacak ama ne yapalım hayallerle gerçekler bir türlü tutmuyor. Herşeye rağmen bu akşam gönlümüz sarı lacivert.

0

Runaway Bride Dollar


Şimdi benim Almanya'da yaşadığımı okuyanlar zaten biliyor ama okumayanlar için bi daha söylemiş olduk. Daha eski okuyanlarsa Almanya'ya ilk geldiğim zamanları bilir. Yani ben Almanya'da doğup büyümüş jenerasyondan değilim. Bilakis İstanbul'un arka mahallelerinde usülüyle raconları öğrenip üniversite için yurtdışına kapak atmış biriyim. Ne kadar politikayla haşır neşir olmasam da son dönemde buralarda ki konsoloslukları tavaf etmişlim doğrudur. Sonuca etkisi oldu mu pek sanmıyorum. Velhasıl ben arasıra böyle memleket ve aile aşkıyla tutuşur dururum ve kafamda acaba dönsem mi planı yaparım. Memleket bu ya; sen misin lan kodumun düşüneni der gibi bam diye yapar bişey. Bu sefer yaptığı zaten malum. TL' nin değeri burada götünüzü sileceğiniz zımpara kıvamında ki tuvalet kağıdıyla eş değer oldu.. Biraz kapitalist ve bencil biri olsam üzülsem mi sevinsem mi durumuna çok uygunum ama şu an sadece üzülüyorum. Burada kazanıp orada bozdurup harcayacağım eurolara sokayım efenim. Hal böyle olunca memlekete  daha sık gelip sıcak para sokasım geliyor ki benim sokacağım sıcak paradan bi poh olmaz. Onların doları eurosu varsa bizim Tanrımız var, rakımız var ,aga nigi naga nigimiz var; tecavüzcümüz var abazamız var.. Bize has o kadar çok şeyimiz var ki; anlatamam. Zaten anlatmaya da gerek yok. Bugünlerde bilmem kaçıncı dünya ülkesi olmayı iyice iliklerimizde hissederken gerek iç politikayı gerek dış politikayı kesinlikle suçlayabiliriz. Ama dış güçleri bu denli suçlayan kesime soruyorum; biz değil miyiz Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti. Kim bizi dış mecralara bu kadar bağımlı hale getirdi ! Bizi bağımsızlığımızdan eden iç ve dış bütün etkenlere yazıklar olsun.
Utandık; döviz kuru utanç katsayımızla doğru orantılı.
0

Globus


Uyluklarından akan ılık düşler gibiyim,
Molaya duran otobüslerin yolcuları gibi,
Kimi zaman yorgun,
Kimi zaman kıpıp kıpır ...
Ya yeni doğan güneşin,
Sıcağını tutuyorsun içinde,
Ya da bir falcının kristal topu gibi,
O gizemli soğuk rüzgarları...
Gözlerinden aşağıya inip,
Kadınlığına değdiğimde,
Tanrı beliriyor kafamın çeperlerinde... 
Ve ben o tropikal yağmurları düşünüyorum
Ilık sıcaklığında.
Sana varmak 
Özgürlük demek.
Ve kalan gidenden çok olamaz,
Çünkü gitmeyen bir sen,
Aslında sen değilsin,
Ben haritasında... 

Yazının şarkısı için TIK TIK



Source of Picture:https://www.deviantart.com/littleconfusion/art/11-sun-rays-374161872
0

Elbet


Ne seviyorum biliyor musun !?
Bulutlarin üstünde 
Emekleyen,
Camdan hayalleri.. 
Ne görüyorum biliyor musun;
Gönlü gökyüzü dolmus,
Icini biraz da deniz tutmus,
Tirnaktan ruhlari... 
Ne düsünüyorum biliyor musun!?
Sakilik yakisiyor Tanri'ya .. 
Anlamasaydi meyden,
Koymazdi bizi ayni masaya...
Artik bilmene gerek yok;
Ayni siseye sigamadiysakta,
Karisiriz birbirimize elbet...

________________________________________________________________________
In English:

Do you know what i love ?
Over the clouds,
Crawling vitreous dreams.
Do you know what i see ?
Heart filled by sky,
Got a bit seasickness,
Souls made from nail..
Do you know what i think ?
Being Dionysos suits to the God,
If god have no clue about quencher,
Doesn't bring us to the same table..
No more you need to know,
Doesn't matter that we couldn't go into same bottle,
Eventually we will blend together...




Source of Picture: https://www.deviantart.com/decklansheur/art/ASK-I-RAKKASE-EFKAR-I-RAKI-48804078
0

Yeni Baslangic: FB-Benfica


Uzun zaman sonra bir maçı heyecanla beklemiştik Fenerbahçe taraftarı olarak. Tabi ki içimizde öyle Pollyana umutları yoktu ama ufak birşeyler yokta değildi hani. Ve dün tarih 7 Ağustos 2018'i gösterdiğinde maç için yerlerimizi aldık. İlk 30 dakika gerçekten bizi umutlandıran şeyler görsekte sonrasında bütün umutlarımız kül oldu. Anladık ki şu takımın oyuncuları geçen yıllarda hiç ağır antreman görmemişler. Adeta 30 dakikada bütün takımın kondisyonu yerle bir oldu. Sahada gücü kalan tek futbolcu Dirardı; tabi ona da futbolcu diyebilirseniz. Kendisi bir sporcu olabilir ama futbolcu asla. Zaten gerek yaptığı yanlış paslar gerekse ileride ki etkisizliği bu sözümüzü kanıtlar nitelikte. Neyse medyanın kafası rahattı bu maç; günah geçisi aramaya gerek yoktu. Nasıl olsa Valbuena vardı; vurucam kırbacı Valbuena'ya. İyi bir maç çıkarmamış olabilir ama kötü bir maç çıkardığını da düşünmüyorum. Adam defansa müthiş yardım etti ki kendisi defansif özellikleri çok düşük olan bir oyuncu. Yaşı da olduğu için Benfıca gibi diri futbolcuları olan bir takıma karşı çift taraflı oyunu kaldıramadı ki gayet normal. Bu yüzden medya köpeklerini eleştiriyorum; sanırım aynı maçı izlemedik. Neden  Giuliano denilecek andavalı eleştiren yazılar yazmadınız; geçen seneden beri sürekli düşüşte olan ve vücut dilinden sanki antremana hiç çıkmayan bir oyuncu gibi gözüken Giulianodan neden bahsetmediniz. 90 dakika boyunca bir orta saha olarak topa en az değen oyuncu. Ne defansif ne ofansif olarak herhangi bir katkı sağlamadığı gibi herhangi bir vasfı olan bir kişilikte değil. Alper Potuk'u saymıyorum zaten; kendisi benim için porno sektöründe oynayan bir aseksüel. Bir insan bu kadar mı asportif olur; onun da antremanlara çıkıp çıkmadığı meçhul. 5 senedir zerre bir artış görmedik.
Emre Bol, Cocu'yu orta sahaya oyuncu yerine Soldado'yu aldı diye eleştirmiş. Ekici'yi aldıktan sonra elde kalan tek orta saha oyuncusu Ozan Tufan. Performansı ortada, gidip gitmeyeceği belli değil; bu adamla mı güçlendirsin orta sahayı. Bizim ülkede herşey boşken yorumcular nasıl boş olmasın.
Cocu'yu eleştirebileceğimiz tek nokta Barış olabilir; ki o da gayet anlaşılabilir bi durum. Yeni takımınla ilk resmi maçın Benfica deplasman maçı ve ona karşı takıma yeni gelmiş defansif yönü düşük olan 18'lik bir oyuncuyla başlamak istemiyorsun. Kesinlikle kabul edilebilir.

Takımın en kötülerini sıralarsak şöyle;
Giuliano; nedenini yukarıda yazdım.
Neustadter; bizi bitiren oyuncudur aslında. Gerek defansta ki yumuşaklığı ve pasifliği gerekse rakibe giden 100 tane şişirme pası bizi kendi alanımıza hapsetti. Aykut Kocamanın Neto yerine entegre edip içimize soktuğu başka bir hıyar.
Alper Potuk
Dirar

Bu dört futbolcunun dışındakiler herzaman ki gibi inişli çıkışlı futbolunu sürdürdüler. Volkan Demirel'in yediği basit gollere zaten taraftar olarak alışkınız.
Umarım haftaya Soldado,Ayew ve Barış üçlü değişikliğiyle turu atlarız.