SlideShow

8

Sahte

Seni seviyorum ; inan bana sevseydim söylemesi hiç bu kadar kolay olmazdı . . .
Sek rakı içen birinin iki bardağı gibiyiz birinde su birinde rakı ; kavuştuğumuz tek yer yolculuğumuzun sonu olacak.
Hep yarım kalışlarımız var  ,  bir türlü 4 e tamamlayamamışlıklarımız .
Birine yada birşeye çok inanmak onu sahteleştiriyor ya ; Tanrı'ya çok inanınca sahte olduğuna kanaat getiriyorum.
Oysa onun istediği de bu ; bütün dünyevi inançlarımın hepsinden vazgeçip ona yönlendirmem. .  Olacak mı ; olabilir.
İki kişi yaşıyoruz şu hayatı ; seslendirdiklerimiz Dünya'ya kalıyor . Peki ya seslendirmediklerimiz ? Ben öldüğümde seslendireceklerim ölecekse aslında ölen ben olmayacağım . Bu sadece benim Dünya boyutları için küçültülmüş bir projeksiyonum . Her dağın görünmeyen bir tarafı vardır ya ; o dağın olmayan tarafıyız . İçimde bastırdığım düşünceler insani olmaktan çok uzak ; çok ilkel , Tanrı-i .
Sonsuz döngüde bir metamorfoz ; ya bir kelebek gibi Tanrı bizi kozaları olarak kullanıyorsa ? İşte burada farkındalık devreye giriyor ; ki o kadar çok oyalayıcı unsur var ki .. Güzel bir manzara , güzel bir karşı cins ve türlü türlü toplumsal şeyler ; farkında olmak çok zor . İşin bir de şöyle enteresan yanı var ; ya Tanrı farkında değilse.. Ya Tanrı olduğunu bilmiyorsa ? Aslında sonsuz katsayıda herşeyin bir yaratıcısı olmalı ; yani Tanrı'nın da .
İçinizde büyüyen katile hiç ses verdiniz mi ! ?  Evet , hergün veriyorum.
Ve ilk resmi cinayetim sonuncusu olacak ; çünkü her ölüm bir intihardır aslında .
4

Sıkılmak Bedava

Ah anasını sattığımın hayatı ; herşey bedava... Hani vardı ya eskiden ; nefes almak bedava, yürümek bedava , sevmek bedava ... Artık sıkılmakta bedava..Hay sikeydim böyle hayatı diyesim var ; benim diyesim varlarım meşhurdur zaten. Sabah 6 da kalkacak olmama rağmen hala oyanacak birşeyler arıyorum .
Bu arada ee sizden n'aber ? Görüşemedik , elleşemedik. Bu ay maddi olarakta çok kolay geçmiyor ; varlık içinde yokluk çekenlerdenim. Alacaklarımı alamıyor vereceklerimi veriyorum.. Alma gülüm ver gülüm hesabı.
Durun lan biraz çektiğim bir iki fotoğrafla uğraşıp yayınlayayım.  O kadar makina aldık ; fotoğraf çekecek vakit yok anasını satayım. Sürekli aynı ortamlardayım.
Havalar soğuyor , geceler uzuyor ve yalnızlık katlana katlana artıyor ..
-Senle beraber olsam da ; sevgilim . Ayrılsakta ölsekte, bu yolda ; hep yalnızlık yavrum yalnızlık ömür boyu-
-Hiç görmesek birbirimizi  özlesek-
Belki yaşlanırım , belki yaşlanırız.. Ne çok fark var ikisi arasında . Oysa birinci tekil şahıs çekimi beni daha çok çekiyor sanki ..
Eh insan ortaköy sahilinde bir bankta yüzyıllar sonrasını koklamıyor değil .. Bir insan Dünya'ya sığamazken bir aşk kalbe nasıl sığsın ..
Öyle böyle işte ; melankolinin sonu yok , yıldızların da ve senle benim de .. Rüyamda ki kadını bile özledim ; sen düşün artık ne kadar hasret dolabiliyor insan.
Hem ben size anlatmadım ; bi kız vardı önceleri hatırlarsınız tahminimce : bir buçuk ay önce 2 ay konuşmamanın üstüne arayıp çeşitli sevgi cümleleriyle ve bazı ısrarlarla beni tekrar ikna etti.. İnsanın özellikle yalanlara inanası geliyor ya ; işte ben de öyle yaptım. Yine ve yeniden aşığım çok seviyorum masallarına başladı ve 3 hafta sürmedi ... Normal konuşurken ; 3 gün üst üste telefonuma çıkmadı ve bi nefes aldır diyip salladı. Sonuç : 1 buçuk aydır hiç konuşmadık .. İnsanlar mı orospu yoksa ben mi insanları orospulaştırıyorum bilemedim .Yok bu genel manada bir soru ; özel manaya sokayım  .
Oğlim Hiro , sen de nerde manyak var buluyosun demeyin bana . Benim kaderim bu . Bana bir deli bul sarıp sarmalayayım .
Hepsinin üstüne onun gitmesiyle bütün arkadaşlarımın türkiyeye geri dönmesi aynı zamana denk geldi. Ve yalnızlık fısıldadı kulağıma : - Şimdi yine düştün elime.
Ubz ubz..
Ekim geliyor ; sikime kadar.
Neyse yola devam. Ben büyük adam olucam , küçük dünyalarıma inat...

 Oh God ; give me a whore who take bath with blood.. 

0

Gün Doğarken

Gün doğuyor ; pencerem yeni güne merhaba derken beni de yanında sürüklüyor...Oysa ben hala dünü yaşıyorum , ve az sonra yatağa girip dünü geçmişte bırakacağım. Bu gece yakışıklı olduğumu bir kez daha anladım ; onun dışında almanya da bilgisayar mühendisliği okuyarak iyi bir iş yaptığımı da.. Herşeye rağmen ne özgüvenim yerine geldi ne de başka birşey.
Güzel bir gün olacağa benziyor ; ki ben yarısını yatakta yarısını işte geçireceğim .
Geçen de birşeyler oldu ; neyse başka zaman anlatırım. Kafam hafif güzel ve yatak beni çağırıyor. Günün son sigarasını içiyorum yine yeniden.
-Nerdesin ? -
2

Bulut


Bir bulutla aramızda ki fark ne bizim ? Kaç rüzgarda kendimizi başka yerlerde bulmadık ... Bembeyaz ve bomboştuk .. Gün geldi karardık , yağmur yüklendik ; ıslatmadık mı gözyaşlarımızla başkalarının gölgelerini. Yeri geldi güneş geçirmedik mi sevdiklerimiz ısınsın diye. Bir buluttan farkımız ne bizim ; ya düşünerek yaptıklarımızla düşünmeyerek yaptıklarımızın adresi aynıysa ?!
2

Dark Kiss

(Şu şarkıyı dinlemek istiyorum ; yazıyı şimdi bitirdim ve bir sigara sarıp şu sigarada tüttüreceğim. Uzun süredir dinlemedim .. Haydi buyrun... TIK )
Nerdeyiz... Kafam karışık.. Oturup birşeyler karalayayım dedim. Hayatın değişkenleriyle çok oyalanıyorum. Ufak bir genelleme yapayım önce..

Eğer güneş doğmasaydı ben hiç uyumazdım. Doğru bir sevgili güneşi olmalıymış ya insanın ; beni uyutuyor musun ? Yalnız olmak sürekli pantolonla dolaşmayı gerektiriyor gibi... Yada objeyle özne arasında ki en yakın bağlantı bu .. Değiştirdik..

Olasılıklar dünyası..Şimdi evrende ki bütün değişkenleri hesaplasam geleceği görebilirim varsayımı var ortada. Örneğin dünya yörüngesinde bilmem kaç km hızla dönüyor ; 32 saniye sonra çevrede ki diğer nesnelerin çekim kuvveti vesairesi yüzünden sürtünme kuvveti bilmem kaç oluyor ... Bunun atmosferde egzantirik etkisi oluyor falan dedik geçtik. Bilgiler kesinlikle sallama ; sizin için araştırma yapamıycam bu saatte. Neyse ot bok değişkenini öğrendim ve hesaplarıma göre ben pencereyi açarsam 20 km ötede ki çiçekten havalanmış polen odama girecek ve beni hapşurtacak. Bundan dolayı beynim otomatik olarak ve yalnızlığa bağlı olarak kendime çok yaşa dememi emredecek. Peki o çok yaşa kelimesi benim beynimde nasıl bir etki bırakacak ; neyi hatırlayacağım yada neyi arzulayacağım ..Alt psikolojide ki herşey aslında basit bir değişken mi ; öngörülebilir mi acaba ? Eğer ki öngörülebilirse sikiym böyle hayatı.. Sevişseydik daha iyiydi ... Bazen sırf kader diye birşeyin olmadığını kanıtlamak için en uç şeyi yapıp aniden atlayayım diyorum ; tabi kanıtlamam gereken birileri olsaydı falan filan. Tamam hayatın abuk bir gelecek ağı var .. Ama bu ağ gps değil ... 50 metre ileriden sağa dönün diye olmuyor herşey.. Mesela şuan elimde tick işareti şeklinde bir yara var ; üstelik nasıl olduğunu hatırlamıyorum bile . "Approved" damgası yemiş gibiyim. Benim çözebileceğim şeyler değil bunlar.
 Neyse lan ben başka bişey anlatacaktım. Bu ara rüya görüyorum ; hoşnutum bundan. Ama uyandığımda yorgun hissediyorum kendimi ; fazla kaptırıyorum sanırım kendimi . Dün gece (öğlen) gördüğüm rüyada bir kızla öpüştüğümü hatırlıyorum. ( Yok lan sapık değilim ) İkimizin de üzerinde deri ceket vardı ; kızla öpüşmemem gerekiyordu. Böyle sokak barı tarzında bir yerdeydik . Bir arkadaşımın arkadaşıydı. Flirt kısımlarını tam hatırlamasam da , birbirimizi üst frekans mesajlarla etkilemeye çalışıyorduk bunun farkındaydım. Ve sonrasında şakalaşırken ufak bir temasla onu bankımsı oturma yerine oturtup öptüm. Salak bir gülümseme aldı ikimizi ; kız hakkında hatırladığım şey deri ceketi gülümsemesi ve koyu renk saçları.. Belki komik gelecek ama bütün günümü o öpücüğün inanılmaz tadıyla geçirdim. Çünkü hayatımda tattığım en öte zevkti ; daha doğrusu tatmadığım herhalde. Hak verirsiniz ki ben hayatında hiç öpüşmemiş yada sevdiği kızla öpüşmemiş bir insan değilim. Ancak bu çok farklıydı ; anlatması imkansız . Ben de anlam veremiyorum zaten ;ama çok üzüldüm öyle birşeyi tadamayacağımı anladığımda ... O kız bu gece tekrar rüyama girip öper mi beni ... Hassiktir lan alttarafı bir öpücük diyeniniz vardır . Bu herifte amma abartııyor lan diyeniniz de vardır. Yine de tek diyeceğim şey şu ; sevdim ben o kızı... Bir milisaliselikte olsa aşık oldum ona ; ya yarın daha fazla vaktimiz olursa ?
There's no time , when you're not there...

Not Flirt Kiss
Not Love Kiss
Not Desire Kiss 
Not Sex Kiss 
More than everything.. 
Just Dark Kiss
0

.....

İnsan sevdikçe kazıklanırmış ya ; ben sevdikçe orospulaşıyor bütün sevgililer...
4

Bayram Melankolisi Vol 2

"Bayram melankolisi" postu için TIK.  Gurbet, buruk bir tat olsa da bayramlarda insanın ağzı daha bir ekşiyor.. Sevmenin sevilmekle seviştiği dakikalar sanki bayramları bekliyor. Bugün, telefonda sevdiğim insanlarla bayramlaşırken orda olmak istedim. Klasik ve rutin bir bayram benim için hep yeterliydi. Oysa ben bugün diğer bayramların(%85'inin) aksine  traş olmadım , kalkıp bayram yemeğine gitmedim... Ve bayram yemeğinden sonra sigara içmek için toplandığımız mutfakta dönemin bütün dertlerinin konuşulduğu o fevkalade zevkli sohbete katılamadım.
Öğlen 3 te uyandıktan sonra sabah kahvaltımı pizzayla yaptım ve sonra işe gittim. Üstelik hava buz  gibiydi ; en azından güneş açsaydı yada yağmur yağsaydı diyorum . Sıkılmışlığım var ve birazda şizofrenleşmişliğim.
Hastaydım geçen hafta ; bu hastalık süresince "Fringe" dizisini izlemeye başladım ; işte şizforenleşmişlik te böyle başladı. P.Bishop ve O.Dunham'ın kaosun ortasında yaptığı ince ve sabırlı flirtler aldı aklımı. Neyse lan , daha sonra bir post yazarım dizi için .
İşte böyle ; bayram dediğin nedir ki azizim ... Bir kutu çikolata ne kadar endorfin ve serotonin barındırsada içinde tekil kişilere etki etmiyor.
Şükürlük halimiz var ; çok daha kötü bayram geçirenlere iyi bayramlar ve mutlu gelecekler diliyorum.
He iyi geçirenleri de gözlerinden öpüyorum...
Hadi kaçayım ben. Çok bile yazdım ...