SlideShow
1
Ve içimdeki karanlığı serbest bırakmam gerektiğini anladım, yeniden..
Zaten boş bir hayata ışık gerekmezmiş...
Eskiyle yeninin savaşını içimizde verirken ,
Oyuncakları düşünmüyor muyuz ,
Bizi oyalayan daha küçücükken..
Geçmiş olmasaydı nankör olmazdık,
Ve gelecek olmasaydı böyle paranoyak olmazdık ...
Bugün olmasaydı,
Ölmezdik..
Geçmişte yada gelecekte ölmüyorsun..
Öldüğün gün,
Bugündür..
Ve insanlar embriyo halindeyken düşünebilseydi eğer,
Nice cinayetler görürdük..
Peki ya ruhlar satılabilseydi ,
Kaç paraya satardık..
Kaç paralık orospular olurduk...
Hiç tanımadığım tek gecelik kadınlara üzülüyorum bazen ,
Ruhlarıyla bedenlerini ayıramadıkları için..
Kimi güneşi gördü mü bronzlaşmak ister,
Kimiyse yaşama sevinciyle dolmak..
Şu yada bu doğru diyemem...
Ben bunu diyemiyorsam,
Kimsede öldürmek günahtır diyemez..
Madem ki herşey yaradılışta...
Herşey bir açlık ...
Öldüreninde haklı sebepleri vardır..
Ruhunu her gece başka bedenlerin altına yatıranların sebepleri gibi...
Kime sorsan ,
Cevabın önemi yok...
Dünyada ki bütün somutsal yargılardan kurtulup ,
Kendi düşünceni açığa çıkarmak ,
Akıl erdiremeyeceğin bir savaştır...
Hep söylerim ;
100 metre yükseklikten düşünce ölmen gerekmez diye,
Başkaları ölüyor diye ölüyorsun ...
Sende ölürsün ..
Belki 100 metreden düşerek değilde
160 cm yükseklikte bulunan kalbinden düşerek ölürsün..
21 gramlık ruhunun altında ezilipte ölürsün..
Yada ölmezsin ,
Belkide cesaret senin için değildir,
İyisi mi tutsaklık..
Ruhunun hücresi olan bedenini her fırsatta kirletirsin...
Ve yavaş yavaş ,
Ruhunda kirlenir...
Umursamazsın ..
Herkesin tersi düşüncesinde olduğun için
Kendine haklı bahaneler yaratırsın..
Yanlış yada doğru olması önemli mi ;
Sanmıyorum...
Kendine ihaneti ,
Kaldırabiliyor musun ...
Demek ki sen ölümsüzsün ..
Ruhu sonsuza kadar tecavüze uğrayacak bir ölümsüz...
İçimdeki Karanlık
Ve içimdeki karanlığı serbest bırakmam gerektiğini anladım, yeniden..
Zaten boş bir hayata ışık gerekmezmiş...
Eskiyle yeninin savaşını içimizde verirken ,
Oyuncakları düşünmüyor muyuz ,
Bizi oyalayan daha küçücükken..
Geçmiş olmasaydı nankör olmazdık,
Ve gelecek olmasaydı böyle paranoyak olmazdık ...
Bugün olmasaydı,
Ölmezdik..
Geçmişte yada gelecekte ölmüyorsun..
Öldüğün gün,
Bugündür..
Ve insanlar embriyo halindeyken düşünebilseydi eğer,
Nice cinayetler görürdük..
Peki ya ruhlar satılabilseydi ,
Kaç paraya satardık..
Kaç paralık orospular olurduk...
Hiç tanımadığım tek gecelik kadınlara üzülüyorum bazen ,
Ruhlarıyla bedenlerini ayıramadıkları için..
Kimi güneşi gördü mü bronzlaşmak ister,
Kimiyse yaşama sevinciyle dolmak..
Şu yada bu doğru diyemem...
Ben bunu diyemiyorsam,
Kimsede öldürmek günahtır diyemez..
Madem ki herşey yaradılışta...
Herşey bir açlık ...
Öldüreninde haklı sebepleri vardır..
Ruhunu her gece başka bedenlerin altına yatıranların sebepleri gibi...
Kime sorsan ,
Cevabın önemi yok...
Dünyada ki bütün somutsal yargılardan kurtulup ,
Kendi düşünceni açığa çıkarmak ,
Akıl erdiremeyeceğin bir savaştır...
Hep söylerim ;
100 metre yükseklikten düşünce ölmen gerekmez diye,
Başkaları ölüyor diye ölüyorsun ...
Sende ölürsün ..
Belki 100 metreden düşerek değilde
160 cm yükseklikte bulunan kalbinden düşerek ölürsün..
21 gramlık ruhunun altında ezilipte ölürsün..
Yada ölmezsin ,
Belkide cesaret senin için değildir,
İyisi mi tutsaklık..
Ruhunun hücresi olan bedenini her fırsatta kirletirsin...
Ve yavaş yavaş ,
Ruhunda kirlenir...
Umursamazsın ..
Herkesin tersi düşüncesinde olduğun için
Kendine haklı bahaneler yaratırsın..
Yanlış yada doğru olması önemli mi ;
Sanmıyorum...
Kendine ihaneti ,
Kaldırabiliyor musun ...
Demek ki sen ölümsüzsün ..
Ruhu sonsuza kadar tecavüze uğrayacak bir ölümsüz...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 Sek Raki:
İşte işin içine satış girince kim daha çok veriyorsa o alıyor.. Keşke öyle seçmece olsa..
Şimdideyim , hep oldugum gibi...
Yinede bazen karanlık..
Yorum Gönder