SlideShow
12
Sene 2008 . Annemin almanyaya gitmesi nedeniyle babamda kalıyordum 1 haftalığına. Mevsimlerden kış ; sabahın 6 sında havanın karanlığıyla Halkalı'nın soğuğu ciğerine işliyor insanın. İştahsızlığın getirdiği kahvaltısızlığın üstüne soğuk bir sigara kalbime şok etkisi yapıyor. Bir ilişkinin , bir ömrün , bir hayatın daha sonuna gelinmiş. Üstelik üniversitede vize dönemi . Her boş kağıda seni döküyorum ; anlamıyorlar F'lerle kalıyorum. Özlüyorum seni anlamıyorsun ; sol omuzuma yüklemişim gururu eziliyor altında kalbim.
Ve o soğuk kış günlerinde tek bir şarkı çalıyor kulaklığımda : TIK
Aklıma geliyor bana aşık olduğunu söylediğin gün ve benim o dürüst ama odun cevabım. Dudaklarını tadıyorum yoklar , ellerini yürüyorum yoklar...
Senden başka kadınlarda oldu sevdiğim ve belki daha çok .. Ama en çok merak ettiğim gelecek seninle olandı. Yeni gelecekler yaratıyorum ; yoklar .
Ne çok zehirledik birbirimizi ; karşılıklı küfürler ve daha nicesi.
Bir Dvd kutusuna iki yüzük koyuyorum . Filmin adı Jeux D'en Fants .. Ne senin cesaretin var kutuyu açmaya nede benim o süprizden başka adım atmaya.. Yitip gidiyoruz zamanın tozlu rafında.
2 buçuk sene geçiyor aradan ; hiç konuşmadan görüşmeden. Ayak üstü uzun bir sohbet ; yeni aşklarını dinliyorum senin ve 1 hafta sonra son sevdiğin çocukla tekrar barıştığını söylüyorsun. İntikam soğuk yeniyor ; buz gibi... 2 buçuk sene cüzdanımda duran yüzükler şimdi İstanbul'da dolabın üstünde bir kibrit kutusunun içinde duruyor.Belki de tek suçumuz kısa çöpü çekmekti. Bayrampaşa sıkıştırıyor beni ; A-şk tipi ceza evi.
Şimdilerde 3 buçuk seneyi geçti ; ve son konuşmamız üzerinden neredeyse 1 sene geçti. Tabi konuşmak denirse ; almanyanın küçük bir telefon kulübesinden sıcak bir sesti uzatmak istediğim. Seni çok sevdim cümlesini tam söyleyecekken kafanı karıştırmak istemediğim için söylememeliyim dedim ve telefonu kapattım.
Senin için dünyanın en yakışıklı erkeği olmak benim için herkesin gözünde dünyanın en yakışıklı erkeği olmaktan değerliydi.
-Doymadım sevdalara, doymadım yaşamaya , doymadım aşkıma ... Doymadım offf. Saçının teli kaldı , gözümün izi kaldı ; mutluluk sözü kaldı.. -
Söylemeyin
Sene 2008 . Annemin almanyaya gitmesi nedeniyle babamda kalıyordum 1 haftalığına. Mevsimlerden kış ; sabahın 6 sında havanın karanlığıyla Halkalı'nın soğuğu ciğerine işliyor insanın. İştahsızlığın getirdiği kahvaltısızlığın üstüne soğuk bir sigara kalbime şok etkisi yapıyor. Bir ilişkinin , bir ömrün , bir hayatın daha sonuna gelinmiş. Üstelik üniversitede vize dönemi . Her boş kağıda seni döküyorum ; anlamıyorlar F'lerle kalıyorum. Özlüyorum seni anlamıyorsun ; sol omuzuma yüklemişim gururu eziliyor altında kalbim.
Ve o soğuk kış günlerinde tek bir şarkı çalıyor kulaklığımda : TIK
Aklıma geliyor bana aşık olduğunu söylediğin gün ve benim o dürüst ama odun cevabım. Dudaklarını tadıyorum yoklar , ellerini yürüyorum yoklar...
Senden başka kadınlarda oldu sevdiğim ve belki daha çok .. Ama en çok merak ettiğim gelecek seninle olandı. Yeni gelecekler yaratıyorum ; yoklar .
Ne çok zehirledik birbirimizi ; karşılıklı küfürler ve daha nicesi.
Bir Dvd kutusuna iki yüzük koyuyorum . Filmin adı Jeux D'en Fants .. Ne senin cesaretin var kutuyu açmaya nede benim o süprizden başka adım atmaya.. Yitip gidiyoruz zamanın tozlu rafında.
2 buçuk sene geçiyor aradan ; hiç konuşmadan görüşmeden. Ayak üstü uzun bir sohbet ; yeni aşklarını dinliyorum senin ve 1 hafta sonra son sevdiğin çocukla tekrar barıştığını söylüyorsun. İntikam soğuk yeniyor ; buz gibi... 2 buçuk sene cüzdanımda duran yüzükler şimdi İstanbul'da dolabın üstünde bir kibrit kutusunun içinde duruyor.Belki de tek suçumuz kısa çöpü çekmekti. Bayrampaşa sıkıştırıyor beni ; A-şk tipi ceza evi.
Şimdilerde 3 buçuk seneyi geçti ; ve son konuşmamız üzerinden neredeyse 1 sene geçti. Tabi konuşmak denirse ; almanyanın küçük bir telefon kulübesinden sıcak bir sesti uzatmak istediğim. Seni çok sevdim cümlesini tam söyleyecekken kafanı karıştırmak istemediğim için söylememeliyim dedim ve telefonu kapattım.
Senin için dünyanın en yakışıklı erkeği olmak benim için herkesin gözünde dünyanın en yakışıklı erkeği olmaktan değerliydi.
-Doymadım sevdalara, doymadım yaşamaya , doymadım aşkıma ... Doymadım offf. Saçının teli kaldı , gözümün izi kaldı ; mutluluk sözü kaldı.. -
Malzemeler:
2,
2008,
boş kağıt,
demet mikael tuncer söylemeyin,
f le kalmak,
halkalı,
söylemeyin,
vize dönemi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
12 Sek Raki:
iç burkucu:(
şarkı mı (=
Ama nasıl yaaani. :( belki o da senn o cümleyi söylemeni bekliyodu. :(
Soğuk kulübelerde insanın içini ısıtan sesler, artık çok nadir rastlanan anlardan...
Matruşka ; belki de. .. ama sanmıyorum ; eğer sansaydım zaten tereddütsüz söylerdim . o eller şimdi ayrı ve birleşmesi pek zor......
Laliş; nadir rastlanan anlardan ve zaten sadece çaba olarak kaldı ısıtamadım diye sanıyorum
hayır yaşananlar iç burkucu:( ayrıca bu bloga girince içimi garip bir duygu sarıyor çünkü caravane şarkısı bana hatırlamak istemediğim şeyleri hatırlatıyor:)ama durduramıyorum da sonuna kadar dinleyip öyle ayrılıyorum blogdan:)
hmm değiştirsek mi şarkıyı ne etsek : )
yaşananlar iç burkuculaştı maalesef ama aslında hepsi pek güzeldi
Böyle hissettirecek şeyleri yaşamış olmak bile yeter aslında...
sarı saçlı ; iyi anlamda mı kötü anlamda mı ?
geç oldu ama :) tabi ki iyi anlamda :)
öyle tabi.. insanlar bazı heyecanları yaşamak için ölümü bile göze alıyorlar.. o nedenle şanslıyım : )
Yorum Gönder