SlideShow

4 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
4 etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
0

The Hobbit Filmi


Sinemaseverlerin uzun süredir beklediği The Hobbit : An Unexpected Journey filmi iki hafta önce vizyona girdi. Ancak bazı aksaklıklar nedeniyle bu güzel filmi , yeni yılın ilk akşamında izleyebildim. 
The Hobbit filmi hem yeni bir seri film başlangıcı niteliğinde hemde Lord of the Rings filminin devamı niteliğinde. Ve tabi böyle çok yönlü bir film olması , film için müthiş bir avantaj. 

Filmin kadrosu aslında neredeyse  Lord of the rings (Yüzüklerin Efendisi) filminin kadrosuyla aynı. Bazı çıkarmalar eklemeler tabi ki mevcut. Kameranın başında yine Peter Jackson ve oyuncu kadrosunda bir kaç tanıdık : Gandalf , Elf lordu , Gollum vs. 
Hobbit kitabını okumuş biri olarak filmin kitaba epey sadık kalmış olduğunu söyleyebilirim. En azından ana hatlarıyla epey. Tabi bunca yıl sonra kitabı hatırlamak ta kolay olmuyor. 
Güzel noktalardan biri ise filmde her detaya sonuna kadar önem verilmiş olması ve mizahın üst seviyede tutulması.Böyle bir filmde kahkaha duymayı beklemediğinize eminim ama kendinizi şimdiden hazırlayın. 
Ve son olarak filmin aslında serinin birinci filmi olduğunu söylemek gerekiyor.

Gelelim ana konuya ; aslında böyle fantastik filmlerde ana konu yoktur ama yinede kısacık özet geçelim.

Bilbo Baggins adında ki cesur Hobbit'in on üç cüce ve bir büyücüyle ( Gandalf) çıktığı tehlikeli macera ve orada başına gelenler. 

Görsellik üst seviyede , aksiyon ve dialoglar güzel harmanlanmış herşey dengeli . Detaylar iyi kurgulanmış ; bitsede gitsek havası yok. Herşey göz önüne alındığın da bu filme puanım 8.7 

Şimdiden iyi seyirler. 

Hobbit nedir diye soran varsa da : 

Hobbit: Orta Dünya'da yaşayan Cüce'den daha küçük insansı varlık.  
0

The Dark Knight Fallen


The Dark Knight filmi ile 2008 yılında seyircilerin gönlünde taht kuran Christopher Nolan 2012 de büyük bir hayal kırıklığı yarattı. En azından bu benim şahsi fikrim. 
Sanılan o ki Nolan 4 sene içerisinde yaşının ilerlemesinden dolayı zeka kıvraklığına önem vermeyi bırakmış. Hani sadece aksiyonun para etmediğini sinema dünyasında bilmeyen yoktur  ; ama bunun ötesinde film içerisinde ki  aksiyon da yeterli değildi. 
Neyse aslında sorun aksiyonun yeterli olup olmaması değil ; asıl sorun filmi ayakta tutacak bir karakter olmamasıydı. 
The Dark Knight'ta Heath Ledger'ın inanılmaz performansıyla Joker karakteri herkesin aklını başından almıştı. Hatta hala bile videoları ve resimleri insanların sosyal sayfalarını süslüyor. 
Ayrıca Joker karakteriyle yansıttıkları o zekice düşünülmüş planlar ve yanında getirdiği o hoş aksiyon bizi büyük bir The Dark Knight hayranı yapmıştı. 
Dört sene büyük bekleyişin ardından bu kadar hayal kırıklığı beklemiyordum açıkçası. 

Nolan'da tatmin olmamış olsa gerek ; o kadar ünlü oyuncuya boğmuş ki filmi.Marion Cotillard , Anne Hathaway, Joseph Gordon-Lewitt  ve Tom Hardy. Bunlar kadroya yeni katılmış dört yepyeni yüz. Hepsi de birbirinden ünlü. Başrolde ki Bale haliyle pısmış kalmış filmde . Tom Hardy Bane karakteriyle pek bi yavan kalmış ; beklenen heyecanı yaratamamış. Değişik bir karakter yaratmaya çalışmışlar ama Bane'in hikayesi bizim eski Türk filmlerinde ki klişeleri bile geçememiş . 

Sıçmışlar batırmışlar desem yeridir .. He gitmişler IMDB' de The Dark Knight la aynı puanı vermişler ; evet 8.9 vermişler .
Benim bu filme puanım 6.2 dir . He öyle izlenir ama aksiyon izlemek için de 3 saat baş ağrısı çekmeye gerek yok. 

Hadin eyvallah. 

1

This Means War


İki adam ve bir kadın... Bu aşk üçgeni karşımıza çok sıksada bu üçgeni enteresan yapan ikizkenar üçgen olması ve o iki ikiz kenarın ajan olması..
Tabi ki bu tarz filmler hayatınızın filmi olmaya aday filmler olamazlar ; o yüzden okumaya devam etmeden önce o beklentiyi kafanızdan tamamen silip atın.
"This Means War" ülkemiz de " İyi olan kazansın" adıyla vizyona girdi.
Yönetmenliğini McG yapıyor. McG aynı zamanda meşhur Supernatural dizisinin yapımcısı.
Başrollerde ise Warrior filminde yakından tanıdığımız Tom Hardy ,  Chris Peine , Reese Witherspoon ve Inglorious  Bastards filminin yıldızlarından Til Schweiger var.
Filmin konusu ise kısaca şöyle :
Birbiriyle çok yakın dost olan iki ajan aynı kıza aşık olur . Aralarında kız üstüne iddaaya girerler.  Bakalım kızı kim kapacaktır ; hangi ajanın numaraları işe yarayacaktır.

Bu filme puanım 10 üzerinden 6.2
Eğlenceli ve görseli iyi olarak nitelendiriyor ; iyi seyirler diliyorum .
2

Midnight In Paris


"Biz eski zamanların adamıyız." lafını çok severim ; siz de sever misiniz ? Hani biraz eski zamanlarda yaşasak içimizde ki potansiyeli kullanabileceğimize inanırız ; daha mutlu bir hayat ve daha tutkulu aşklar yaşayacağımıza..
İşte Midnight In Paris filmi tam da bunu anlatıyor.
Bugün yaşadığınız duygularla geçmişte yaşama ihtimaliniz olan duyguları karşılaştırabilme fırsatınız olsaydı ; nasıl olurdu ...

Hemingway'i , Picasso'yu , Dali'yi ve daha birçok değerli sanatçıyı o kadar hoş bir üslupla karşımıza çıkarmışlar ki filmi izledikten sonra kültür manyağı olası geliyor insanın.

Film aynı zamanda birbirine uyumsuz bir çiftin toplumsal birlikteliğine de yer veriyor. Tabi filmin adını göz önüne alırsak ; Paris gerçekten çok güzel betimlenmiş ; eğer imkanım olsaydı bir şehir yapmak isterdim ... Bunun üstüne başka bi postta yazarım kısmetse.
Neyse gelelim filmin bilgilerine.

Yönetmen :Woody Allen
Başrollerde : Owen Wilson , Rachel McAdams ve Marion Cotillard

Unutmadan filme puanımı vereyim : 10 üzerinden 7.8

Ve gitmeden önce filmden alıntı bir iki replik paylaşmak istiyorum.

Man Ray: A man in love with a woman from a different era. I see a photograph!

Luis Buñuel: I see a film!
Gil: I see insurmountable problem!
Salvador Dalí: I see rhinoceros!



Adriana: I can never decide whether Paris is more beautiful by day or by night.
Gil: No, you can't, you couldn't pick one. I mean I can give you a checkmate argument for each side. You know, I sometimes think, how is anyone ever gonna come up with a book, or a painting, or a symphony, or a sculpture that can compete with a great city. You can't. Because you look around and every street, every boulevard, is its own special art form and when you think that in the cold, violent, meaningless universe that Paris exists, these lights, I mean come on, there's nothing happening on Jupiter or Neptune, but from way out in space you can see these lights, the cafés, people drinking and singing. For all we know, Paris is the hottest spot in the universe.


Ve gelelim en sevdiğim repliğe...


Gil: Hi Mr. Hemingway.
Ernest Hemingway: The assignment was to take the hill. There were four of us, five if you counted Vicente, but he had lost his hand when a grenade went off and couldn't fight as could when I first met him. And he was young and brave, and the hill was soggy from days of rain. And it sloped down toward a road and there were many German soldiers on the road. And the idea was to aim for the first group, and if our aim was true we could delay them.
Gil: Were you scared?
Ernest Hemingway: Of what?
Gil: Of getting killed.
Ernest Hemingway: You'll never write well if you fear dying. Do you?
Gil: Yeah, I do. I'd say probably, might be my greatest fear actually.
Ernest Hemingway: It's something all men before you have done, all men will do.
Gil: I know, I know.
Ernest Hemingway: Have you ever made love to a truly great woman?
Gil: Actually, my fiancé is pretty sexy.
Ernest Hemingway: And when you make love to her you feel true and beautiful passion. And you for at least that moment lose your fear of death.
Gil: No, that doesn't happen.
Ernest Hemingway: I believe that love that is true and real creates a respite from death. All cowardice comes from not loving, or not loving well, which is the same thing. And when the man who is brave and true looks death squarely in the face like some rhino hunters I know, or Belmonte, who's truly brave. It is because they love with sufficient passion to push death out of their minds, until the return that it does to all men. And then you must make really good love again. Think about it.
0

Warrior

Biz ne dövüş filmleri gördük geçirdik diyesim var.. Oscarlı Rocky'ler , efsane Bruce Lee filmleri ve türlü türlü asyalı karakterler..
Tabi ki hiçbir dövüş filmi salt dövüş olamaz ve olmamalı ; hal böyle olunca piyasada çok olan bu tarz filmleri birbirinden ayıran şey senaryolarında ki detayları oluyor.

Bu noktada 2011 yapımı olan Warrior filmi devreye giriyor. Türkiye'de henüz vizyona girmemiş olan bu filmi internetten izlemeniz mümkün olacaktır.
Öncelikle filmin yönetmeni ve oyuncularını aktarayım.

Yönetmen koltuğunda Pride and Glory filminden tanıdığımız Gavin O'Connor oturuyor.
Başrollerde ise öncelikle Star Wars filminin Owen Lars'ı olan Joel Edgerton ,  Tom Hardy ve eski kurt Nick Nolte yer alıyor.

Hikaye iki kardeş ve baba arasında ana hatlara ayrılmış olsada ; bu üç karaktere dair detaylar hikayeyi mükemmelleştirmeyi başarıyor.
Birbirleriyle uzun süredir görüşmemiş olan bu üç karakterin kafes dövüşünde biraraya gelecek olması ise film hakkında daha fazla şey söylememize gerek bırakmıyor.

Çok beğendiğim ufak detayları filmi izlemeyenleri düşünerekten anlatmıyorum.

Imdb listesinde 8.3 puanıyla şimdiden ilk 250 ye girmiş bu harika filme benim puanım 8.6 .

5

Immortals

The Fall filminin yönetmeni Tarsem Singh'ten uzun süre sonra yeni bir film geldi. The Fall filmiyle uzaktan yakından alakası olmayan bu film izlenilir filmler arasına girmeyi başarır diye düşünüyorum.

Immortals filminin konusu ise şöyle :
Bütün insanlığa hükmetmek isteyen bir kralın durdurulması gerekiyor. Peki ya Tanrılar ? Zeus ve çocukları insanlığı yalnız mı bırakacak... İnsanlar ve Tanrılar arasında ki bağ savaş meydanlarında daha kuvvetleniyor.

Film , bazı güzel savaş sahneleriyle dikkat çekse de vasatı aşamıyor. Gerek senaryonun klişe oluşundan gerekse senaryonun işlenişinin yavanlığından filme puanım 10 üzerinden 6.2 .
Şimdi 6.2 verdim diye bu filmi izlerken eğlenmeyeceğiniz anlamına gelmez.
Sizde benim gibi fantastik savaş filmlerini seviyorsanız kaçırmayın izleyin derim. Çünkü bu tarz filmler maliyet yüzünden çok fazla çekilmiyor. Çekilse de ya çok iyi yada çok kötü oluyorlar. Bu film en azından çok kötü olmayıp orta kararda kalmayı başarabilmiş.

Ayrıca The Tudors severler için kaçmaz bir film çünkü başrolde The Tudors'un Charles Brandon'u Henry Cavill oynuyor.
-Theseus-
İyi seyirler.
3

One Day

"One Day ", Anne Hathaway ve Jim Sturgess'in başrollerini paylaştığı güzel bir romantik film. Bence yönetmenler için en zor iş senaryoda ki karaktere uygun yüzler bulmak. Ki eğer konu romantik bir film ise Anne Hathaway bunun için biçilmiş bir kaftan.

Kemikli yüz hatları ve değişik mimikleriyle bu filmde de ben romantiğim demeyi başarmış.
Film iki yakın arkadaşın birbirleriyle yakınlaşmalarını ve birbirlerini desteklemelerini anlatıyor .. Tabi iki yakın arkadaş arasında derinlerde saklanan aşk kaçınılmaz olabiliyor.
Aşk ve kariyer kaygısını birbiriyle güzel harmanlamış olan bu film de Anne Hathaway kadar Jim Sturgess'ın performansı da göz dolduruyor.
Genelde dozunda dramatize etmiş olsalarda filmin sonu biraz klişe.
Yine de ben bu filme 10 üzerinden 7.7 veriyorum.
Bilmediğiniz sokaklarda iki sıradan yabancıyla  romantikleşmek istiyorsanız ; haydi ekran başına diyorum.
0

Real Steel

Şu sıralar vizyona giren yönetmenliğini Shawn Levy yapmış "Real Steel" filminden kısa ve öz bahsedeceğim.
Robotlar üzerine kurgulanmış sayısız film bulunmasına rağmen bu filmde ki senaryo daha abartısız olmuş. Robotların direk hayatımıza bodozlama girişi değil de biraz büyümüş oyuncaklar gibi girişi kurgulanmış. Ve tabi biz insanlar herşeyi yaptığımız gibi bu robotlarıda kendi aralarında kıyaslayarak birbirleriyle dövüştürmeye başlamışız.
İşte konu tam olarak bu ; birbirleriyle dövüşen robotlar ve Robot Boks ligi...
Bütün bunları birbirinden ayrı bulunan baba ve oğulun birbirleriyle kaynaşma ekseninde ele alan " Real Steel" filmi son zamanların en eğlenceli filmlerinden biri.. Ve bu eğlencenin yanında tadında bir dram sunuyor.
Hugh Jackman ve Evangeline Lilly gibi iki iyi oyuncunun bu filmde oynaması büyük bir artı olsada asıl büyük artı genç yetenek Dakota Goyo'nun filmde ki müthiş performansı.
Filme puanım : 7.5

 Evangeline Lilly
Hugh Jackman
Dakota Goyo


İyi seyirler
0

The Walking Dead


Öncelikle en kaliteli dizilerden biri olduğunu belirteyim.
The Walking Dead dizisiyle yolum geçen sene kasım ayında kesişti. 6 bölümlük ilk sezonu 1 haftada yalayıp yutmakta hiç zorlanma hissetmedim sizinde hissetmeyeceğinize eminim . Gel gelelim sonra ki bekleyişe ; 2. sezonun başlaması için geçen pazartesiye kadar yani yaklaşık 11 ay beklemek zorunda kaldım. 

Eğer benim gibi zombi severseniz kesinlikle tavsiye ediyorum. 
Dizinin türü post-apocalyptic sayılabilir ;  konusu ise virüs ile yayılan zombilerin istilasıdır. Başrolümüzde Şerif Rick Grimes iyi ötesi bir oyunculuk sergilemektedir.
Danny Boyle 'un 28 Weeks ve Months serisinden sonra en kaliteli yapımlardan biri olduğu su götürmez bir gerçek. 
Öyle ki dizinin çekimlerine müthiş bir para ve emek harcanmış ; bu nedenle dizinin tek eksisi sezonların az bölümden oluşması. 
Şimdi ben gidip 2. sezonun 2. bölümünü büyük bir zevkle izleyeceğim ; tabi önce odama girmiş şu karasineği öldürmem lazım .. 
Vakit kaybetmeden izleyip zevkin doruklarına ulaşın derim .. 


1

Harry Potter and Deathly Hallows

Son zamanların iyi serilerinden olan Harry Potter eserinin film uyarlamasının bir bölümünü izlememiş pek az insan vardır. Kah televizyonlarda defalarca yayınlanması kah uzun bir seri olması bunu pekiştiriyor ; filmi ilk başta bu cümlelerle anıyorum ama seriyi kötülediğimden değil.
Açıkçası kitabını okumadım ve bir sinemasever olarak yorumlayacağım .
Öncelikle Harry Potter serisinin başlarında enerjik bir hava vardı ; sanırım bunun sebebi o gizemli büyü dünyasını yeni yeni keşfetmemizdi. Lakin Harry Potter'ı bu denli hoş kılan şeyde buydu. Ancak dün gece izlediğim Deathly Hallows serisine aşırı yavanlık hakimdi. Ne bir heyecan ne bir gizem nede başka birşey. Filmi sinemalarda ve insanların gözünde ileriye taşıyan olumlu Harry Potter önyargısıydı.

Oyuncular yaşın ve sürekli aynı rolü oynamanın rutinliğiyle gittikçe vasatlaşmış ; senaryo herzaman ki gibi altın yumurtluyor bişeyler daha çıkartalım sürüncemesine girmiş ... Böyle olunca ortaya ekstra bir zevk vermeyen zaman geçirmelik, eğlencelik bir film çıkmış.
Hani film bu kadar uzun süreli bir seri olmasa kimse oturup izlemez , izlesede pişman olur.

Pişmiş aşa su katılmazmış diyip gidesim var ; ne alaka diyenlereyse selam olsun . . .
5

The Rise of Planet of the Apes

Sizi maymunca karşılamak isterdim bu postta ama öyle yeteneklerim yok . ( En azından kelime olarak yapamıyorum.)
Gelelim yılın beklenen filmlerinden biri olan " Maymunlar Cehennemi Başlangıç " filmini yorumlamaya.

Konusu ve kurgusu olarak her kitleye hitap etmeye çalışmış bu film zaten ilk etapta afişi ve adıyla herkesin ilgisini çekmeyi başarıyor.
Ancak film fazla aksiyon bekleyenleri hayal kırıklığına uğratıyor diyebiliriz. Çünkü genel olarak bilim adamının ailesi ile bir maymunun arasında ki duygusal bağ ön plana çıkartılmış.
Herşeye rağmen oyunculuklarıyla ve senaryosuyla iyi bir yapıt. Bu filme 10 üzerinden 6.4 veriyorum .
Sinemada izlemeyi düşünenlere tavsiyem ; kırın bacaklarınızı evde izleyiverin. .

Gelelim resmi bilgilere..


Yönetmen: Rupert Wyatt
Oyuncular: James Franco , Freida Pinto , John Lithgow

Ps: Son zamanların gözde aktörü James Franco yine izlenilesi.
Yönetmenimizin de fazla tecrübesi olmadığını ele alırsak çok iyi bir iş çıkardığını söyleyebiliriz. Bu senaryodan daha fazlası çıkmazdı zaten.
1

İnsidious

Film köşemizi uzun süredir ihmal etmekteydik ; umarım özlemişsinizdir. Daha önceleri tür olarak korku filmi paylaştığımı sanmıyorum ; aslında ben sıkı bir korku filmi izleyicisiyimdir. Neden paylaşmamışsam !

Bugün size tavsiye edeceğim film "Insidious"

Klasik bir perili ev senaryosunda başlayan bu film "aslında öyle değil ; haa böyle" dedirten cinsten bir film.
Ruhsal olaylardan hoşlanan biriyseniz kesinlikle izleyin ; çünkü bu sefer öyle höbelek böbelek bir bağlantı kurmamışlar. Gayet sıkça duyduğunuz bir yöntemle bağlantı kurulmuş. Kim bilir film de geçen şeyi siz bile evde kendi kendinize denemişsinizdir.


Filmin konusu: Yeni bir eve taşınan 3 çocuklu ailenin en büyük çocuğu bir sabah uyanmaz ve komada olduğu anlaşılır.Doktorlar hiçbir bulguya rastlayamaz ve bu dramatik durumda annesinin şahit olduğu şeyler gittikçe korkunçlaşmaya başlar... Çocuk komadan çıkacak mıdır ?


Yönetmen : James Wan
Oyuncular: Patrick Wilson , Rose Byrne

Evet benim bu filme korku türü içerisinde ki puanım 8.7 oluyor. Sonuçta korku türlerini diğer film türlerinden ayrı tutarak puanlamak gerekir.
Haydin iyi seyirler.
Korkacak bayan arkadaşlara ışıklarını yakmalarını tavsiye etmiyoruz...
1

Özge Borak ve Eyvah Eyvah 2

Film hakkında söylenebilecek pek fazla şey yok ; epey bir vasattı. Serinin ilkini izlemediğim için ikisi arasında kıyaslama yapamıyorum. Yine de filmde beni etkileyen bir oyunculuk vardı : Özge Borak'ın o enfes performansı. Özge Borak' ı ekranlarda hep somurturken gördüğümüzden gülerken görmek daha bir etkiledi sanırım.

Kendisi zaten pek beğendiğim bir bayandı , böyle güzel gülüşü olduğunu görünce daha bi beğenir oldum. Memleketimin prodüktörlerine ve yönetmenlerine sesleniyorum : Bu kadar çok romantik-komedi filmi çekiyorsunuz da başrolde Özge Borak niye yok ?

Ela gözleri ve güzel gülüşüyle filme bahar etkisi katmış...

Videonun sonunda Özge Borak'ın "Yaee" diye verdiği tepki ise aşık olunası...

4

Birkaç Değişik Ölüm

Bir çiftçi, Nil Nehri'ne düşen tavuğunu kurtarmak için suya atlar. Ancak girdaba yakalanır. Kıyıya dönemeyince,
bağırarak yardım ister. Bu kez oğlu atlar suya. O da girdaba kapılır. Beraberce yardım isterler. Derken adamın
kızı, karısı da aynı kaderi paylaşır. Sonunda tavuk kurtulur ama ardında 6 ölü bırakır.



Karabük Demir Çelik Fabrikaları'nda bir işçi 2450 santigratlık fırında sigarasını yakmak isterken 600 tonluk
pres makinesinin arasından emekleyerek geçmeye çalıştı ve pres makinesinin altında ezilerek öldü.



Iraklı terörist Khay Rahnajet, içinde bomba olan paketi postayla suikast adresine göndermeye kalkar. Ancak 
yeterli sayıda pul yapıştıramadığı için, paket ev adresine geri gönderilir. İçinde bomba olduğunu unutan acemi 
terörist paketi açar ve sonrası malum.


1983'de mağazada hırsızlık yaparken yakalanan San Diegolu bir kadın polislere eğer onu bırakmazlarsa morarana 
kadar nefesini tutacağını söyledi. Polisler kadını bırakmadılar, o da gerçekten ölünceye kadar nefesini tuttu.


Sibirya'nın köylerinden birinde cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Mısır tarlasının ortasında, tabut köylülerin 
ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset düşüp dereye yuvarlanmış. Akıntı, cesedi dinamitle avlanan 
balıkçıların yanına sürüklemiş. Balıkçılar "Acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük?" diye endişeye kapılarak, 
cesedi askeri kışlanın tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım 
ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış. Delik deşik olan ceset, hastaneye kaldırılmış. Operasyon 6 saat 
sürmüş. Ameliyattan çıkan doktor, alnından akan terleri silmiş ve "Çok zor oldu ama galiba yaşayacak" demiş

(alıntıdır)
7

Bazen

Kaybedenler Kulübü filminden bahsetmiştik şu yazımızda  ... Filmi benim için etkileyici kılan bir sahne var ; ve o sahneyi sizinle paylaşmak istedim. . . İzlemediyseniz bile sahneyi izleyebilirsiniz ....

Bunca olguyu , tabuyu yalın kelimelerin doğal halleriyle anlatabildekleri için ; pek güzel olmuş...

2

Kaybedenler Kulübü

-Sayın okuyan ; sizinle yatmış mıydık ?

Geyiği keselim , pompaya devam... Film hakkında çoğu insanın yorumu şu : Herkesin kendinden birşeyler bulacağı bir film. Oysa benim düşünceme göre kendinize dair çok şeyler bulabileceğiniz bir film olduğu ..


Toplumsal kaygıların , yontulmaların güzel eleştirildiği ; cinselliğin hayatımızda ki yeri ve hayallerimiz...

-Nasılsın ?
-Standart

Standart kelimesinin vurgusu dibe vurmuşluğun vurgusuyla aynı olduğundan kulağa pek hoş gelen repliklerden biri olmuş filmde.

Oyuncular : Yiğit Özşener , Nejat İşler, İdil Fırat, Ahu Türkpençe
Yönetmen : Tolga Örnek

Filmi ince bir notlayalım :

Senaryo : 7/10
Oyuncu: 9/10
Yönetmen : 5/10

Benim bu filme genel notum ise 8.2

Konu :
Hayallerini tercih eden iki dostun gündelik gece sohbetlerini "Kaybedenler Kulübü " adlı radyo programında yapmaları ve ulaştıkları sıcak dinleyici kitlesiyle beraber hepsinin hayatlarına kısa ve öz bir bakış ..

Dozunda aşk , dozunda seks , dozunda felsefe...

Hadi eyvallah....
0

Ornitorenk


Sophie : - Avez-vous dit bonjour
à votre femme recemment?

Sergei: -Mais et vous,  vous avez dit "je t'aime"
à votre mari recemment?

Sophie:  -Pas depuis 100 ans.

-Je ne t'ai jamais dit: ornithorynque non plus.
-qu'il faut réparer cet oubli.



Sophie: - ornithorynque

----------------------------

Sophie: - Söyle bakalım Bay Sergei Nimov-Nemovich,
son günlerde karına merhaba dedin mi?

Sergei: - Dünden beri demedim,
ve sen Bayan Nimov-Nemovich, kocana onu sevdiğini söyledin mi?

Sophie:- Hayır, 100 yıldır söylemedim.
-Ya da hiç ornitorenk demedim.
-Şimdi söylemenin tam zamanı.

Sophie: - Ornitorenk
4

Kaşar

Kaşarın açılımını yapabilmiş insan yoktur sanırım. Nitekim başlığa aldanıpta açılımını yapacağımı sanmayın.
Bu yazımda bir film tanıtacağım.

Easy A


Liseye giden ve hızlı yayılan dedikolurdan nasibini alan bir kızın hikayesini kendi ağzından anlatan bu film 2010'un izlenilesi filmleri arasına girmeyi başarıyor .
İnsanların hakkımızda söylediklerinin , davranışlarımıza oranla daha etkili olduğunu güzel bir şekilde gösteren "Easy A" bir kızın kaşar adı altında yaşadığı avantajları ve dezavantajlarıda anlatıyor.

Will Gluck'ın yönettiği filmin başrolünde göz alıcı performansıyla Emma Stone yer alıyor.

Eğer ki kızıl saçlı bayanları seven biriyseniz Emma Stone 'u daha bir dikkatle izleyeceğinize eminim. .




Ve bu komedi filme Emma Stone'unda katkılarıyla 7 puan veriyorum. IMDB puanı 7.2

Haydin iyi seyirler..
0

Çakallarla Dans


Hastasıyız Dede diye başlamak isterdim ama maalesef. Öyle çok başarılı bir yapım değil. Klasik türk komedi filmi senaryosu dışına çıkamamışlar.. Ama bu filmi diğerlerinden bir adım öteye sürükleyen birşey var; karakterler.
Evet karakterler gerçektende çok güzel işlenmiş. Oyuncu ve karakter uyumu mükemmel ; üstüne birde oyuncuların o alkışa şayan performansı işin içine girince gerçekten izlenilesi bir film oluyor.

Öbür taraftan senaryosuna bakarsak tipik bir maskeli beşler vs. tarzında bir senaryo görüyoruz.

Neyse ben sizi del piyero, köfte , kayınço ve muhasebeciye aktarıyorum .
Eğlencelik bir film. Çok değil gramajında güldürür.

Gitmeden paylaşayım...

Gariii Gariii
6

Bir ritim aşk

Angus & Julia Stone ikilisi gerçekten çok hoş müzik yapıyorlar. Uzun süredir dinlememe rağmen yaklaşık 2 hafta önce rastladığım canlı performans videosunda Julia Stone'dan gerçekten etkilendim.

Julia'nın ses , mimik bütünlemesi müthiş.. Kulaklıkla şarkıyı dinlerken videoyu izlemek platonik aşka sebebiyet verebilir kanısındayım...
Hadi zevkten dört köşe olalım..