Anladım ki yanılmışım öylesine yılana sarılmışım...
Güne Duman'ın melankoli şarkısıyla başlamak gibisi yok; vücudumda ki ashwagandadan dolayı mı yoksa modumun yerinde olmasından mı bilmiyorum ama suratımda öpülesi bir tebessüm kulağımda sonynin insanı izole eden gomacan kulaklıkları.
-Bu yazının arkaplanında çalışıyorum aslında.-
Niye blog yazasım yok diye soruyordum kendime; sanırım artık yaşadıklarımı kayda değer bulmuyorum. Benim için çok sıradanlaşmış olabilir; soruyu yazarken çözüme gidiyorum şuan. Kendi kendime psikologluk yapıyorum; işte tam bu noktada niye blog yazdığımı hatırlıyorum tekrar. Amaç enteresan olayları yazmak değil, onun yerine yazarken yaşadıklarımızın üstünden geçmek.
Duygusal girecektim ama vazgeçtim. Benim için yaklaşık 8 aydır haftasonu perşembeden başlıyor; ayrılık sonrası toparlama döneminde başlayan bu olay kendini sonrasında alışkanlığa bıraktı. Pazardan perşembeye kadar süren dingin hayat perşembe akşamı kendini bar turuna ardından salsa akşamına bırakıyor ve tabi ardından alkolünde gazıyla son durağa. Ah bir de cumalar tatil olsa tadından yenmez; değil tabi, o yüzden ağzına sıçılıyor adamın. Ne kadar ucunu kaçırmasanızda alkolün az uykuyla birleşince sabah o ağızda ki tatsızlık kuruluk kaçılmaz oluyor. Ardından sert bir cumayla cumartesinin sizi beklediğini düşününce beynin tepkisi aynen şu : WTF!!
Sevdiğimiz için mi alışıyoruz alıştığımız için mi sevdiğimizi sanıyoruz.
Bu paradoksla başbaşa bırakıyorum sizi.
Bu paradoksu çözebilseydim hayatımda ki bi çok karara ctrl + z kombinasyonu uygulardım. Öpüldünüz.
Güne Duman'ın melankoli şarkısıyla başlamak gibisi yok; vücudumda ki ashwagandadan dolayı mı yoksa modumun yerinde olmasından mı bilmiyorum ama suratımda öpülesi bir tebessüm kulağımda sonynin insanı izole eden gomacan kulaklıkları.
-Bu yazının arkaplanında çalışıyorum aslında.-
Niye blog yazasım yok diye soruyordum kendime; sanırım artık yaşadıklarımı kayda değer bulmuyorum. Benim için çok sıradanlaşmış olabilir; soruyu yazarken çözüme gidiyorum şuan. Kendi kendime psikologluk yapıyorum; işte tam bu noktada niye blog yazdığımı hatırlıyorum tekrar. Amaç enteresan olayları yazmak değil, onun yerine yazarken yaşadıklarımızın üstünden geçmek.
Duygusal girecektim ama vazgeçtim. Benim için yaklaşık 8 aydır haftasonu perşembeden başlıyor; ayrılık sonrası toparlama döneminde başlayan bu olay kendini sonrasında alışkanlığa bıraktı. Pazardan perşembeye kadar süren dingin hayat perşembe akşamı kendini bar turuna ardından salsa akşamına bırakıyor ve tabi ardından alkolünde gazıyla son durağa. Ah bir de cumalar tatil olsa tadından yenmez; değil tabi, o yüzden ağzına sıçılıyor adamın. Ne kadar ucunu kaçırmasanızda alkolün az uykuyla birleşince sabah o ağızda ki tatsızlık kuruluk kaçılmaz oluyor. Ardından sert bir cumayla cumartesinin sizi beklediğini düşününce beynin tepkisi aynen şu : WTF!!
Sevdiğimiz için mi alışıyoruz alıştığımız için mi sevdiğimizi sanıyoruz.
Bu paradoksla başbaşa bırakıyorum sizi.
Bu paradoksu çözebilseydim hayatımda ki bi çok karara ctrl + z kombinasyonu uygulardım. Öpüldünüz.