SlideShow

0

68. Golden Globe Ödülleri

2011 Altın Küre ödülleri dağıtıldı.
Yurtdışında olduğumdan dolayı fazla film seyretme imkanım olmuyor.  O yüzden filmler hakkında bir fikrim yok.
Yinede bir kaç cümle yazarım . Önce ödüllerin bir kısmını şöyle yazayım...

En İyi Film :

The Social Network

Yönetmen koltuğunda David Fincher'ın oturması zaten filmi kafadan üst sıralara taşıdı. Ve birde senaryosunun önemi var. Çok yaygın bir network ağı olan facebook kullanıcı sayısı çok yüksek. Ve senaryonun bu ağın oluşumu ve gelişimi hakkında olduğunu düşünürsek , filmin en iyi film seçilmesine şaşırılmamalı.


En İyi Kadın Oyuncu :


Natalie Portman

Black Swan filmiyle bu ödülü kazanan Natalie Portman zaten seyircilerin gönlünde taht kurmuş bir isim. İzlememiş olduğum Black Swan filmiyse IMDB'de en iyi 250 ye girdiğine göre Natalie Portman'a sadece oynayıp kazanmak düşmüş . .

En İyi Erkek Oyuncu:

Colin Firth

The Kings Speech adlı filmle ödülü kazanmış. Açıkçası , filmi izlemediğim için hiçbir fikrim yok . İzleyin karar verin .
Şahsen 2005 yılında Philip Seymour Hoffman'ın en iyi erkek oyuncu Oscar ödülünü aldığı "Capote" filmini izlemiştim. Adam gerçekten aşmış bir rol çıkarmıştı ama filmde bir o kadar yavandı. Uyumamak için türlü sinir krizine girmiştim.

En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu

Christian Bale

The Figher filmiyle ödülü kazanmıştır. Christian Bale'in yeri benim için farklı olduğundan bu filmi fırsat bulur bulmaz izleyeceğim .

En İyi Yabancı Film

In a Better World . Danimarka çıkışlı olan bu film hakkında hiçbir fikrim yok.. Ama yabancı filmlere daha bir özen gösterilmeli diyerekten hepinizi izlemeye davet ediyorum..
9

Kucaktada Gideriz...

Günümüzde hepimiz gündüzleri haberleri televizyondan değilde internet gazetesi üzerinden alıyoruz ... İnternetin sağladığı önemli kolaylıklardan biri.. Ancak ülkemizin gazeteleri pekte iyi işler becerebiliyor diyemem. Zaten TV'deki Ana Haber bültenleri ne yapıyorsa gazetelerde bir kademe kötüsünü yapıyor ; buda gayet normal.
Farkındaysanız e-gazetelerde sürekli bir resim galerisi, videolarla falan karşılaşıyorsunuz. İlgi çekmek için kıyıya iliştirilmiş bir buluş, görenleri şaşırtan ilginç bir canlı  ve bir şeyin faydaları.. 

Evet bu birşeyin faydaları üzerine biraz durmak istiyorum . .Biliyorsunuz ki söylenene göre yediğimiz herşeyde kanserojen madde bulunmakta. Bunun doğruluk oranı yüksektir . Ama son günlerde şuda söylenmeye başladı ; neredeyse yediğimiz herşey kansere iyi geliyor. Tabi bu benim saptamam . Her gün gazetede bir başka şeyin kansere bile iyi geldiği söyleniyor. Hatta bir şeiyn o kadar çok faydası var ki say say bitmiyor. Ve tabi ben düşünmeden edemiyorum ; madem bunun bile bu kadar çok faydası var hergün neden bi sürü insan hastalıklardan ölüyor. 
Lakin bugün Sabah gazetesinde Simitin kansere bile iyi geldiğini yazmışlar. O zaman bizim insanımızda neredeyse hiç  kanser olmaması lazım.. Simit ayrandan az mı midemiz kurumuştur milletçe .. 



Günün efsane haberiyle devam etmek istiyorum.. Gururumuz otobüsçü şoföründen bahsediyorum. Gayet centilmen abimiz ayakta kalan bayanı kucağına oturtup otobüsü öyle sürmüş.
Otobüse binen bilir...  Ben kaç kere kucağa oturdum , saman altından otobüsün tacizine uğradım ; sayamadım.  İnsanların hayatını tehlikeye atarsanız , açığa alınmazsınız ; amma velakin bir bayanı kucağa oturtmak buna sebep olur. Hele bir erkeği oturtursanız sınırdışı bile olabilirsiniz .. 

Uzun atlama yapıp genele yaymak istiyorum bu olayı.. Memleketimi kucağa oturttular, azizim.. 
The United Arabic Emirates olmaya adım adım gidiyoruz. Çok fazla söyleyecek şeyim yok .. Çokta çakmam siyasetten , sevmemde. Ağzı olan konuşuyor modunda değilde, görüp okuyup öğrendiklerime mantığımla yaklaşıp öyle yorumlarım. 

-Ayırıcı yada Spoylırr yadaa Spoiler yada Uçağın fren kanadı ---
----Spoiler işte lan ----- 

Kitapta bulunan mikropları öldüren cihazı yapmışlar.. Afedersinde çokta pipime.. Çok okuyoruz ya bi onun mikrobu kalmıştı.. Keşke hepimiz kitap mikrobundan ölsek .. Nerde azizim.. Biz anca vurdumduymazlıktan ölürüz.. 

Tamam sustum ve gittim.. 
0

Sunny Sunday


Güneşli ve kuş sesleriyle dolu bir pazar gününe gözümü açtım.. Hoş hissettirdi ama birşeyler eksikti.. Neyse eksiği anlatamayacağıma göre es geçeyim..
Almanya'da ne zaman güneş görsem çölde su gören bedevinin ruh haline bürünüyorum..
Eminim ki bir kaç sene daha burada kaldıktan sonra din değiştirip güneşe tapmaya başlayabilirim. Çölde yaşasaydım yağmura tapardım .
Tanrı, olmayandır çünkü...


Bugün meşgulüm. Akşam görüşürük.
4

Geçmiş zamanlar



Şimdi ben anlatmaya başlardım.. 
Siz anlamazdınız.. 
Gülerdik saçma sapan.. 
Düşünmezdik hiçbirşey.. 
Odamın loş ışığında karanlık odalar yaratırken,
Her birini geçmişle donattım.. 
Eski şarkıları dinlerken,
En güzel anılar ihanet edip ,
Göğsüme sapladılar bıçağı.. 
Mutlu olmak fiili sadece mişli zamanda çekimlenirmiş.. 
Dili-ni yutmuş zamanlar varken,
Ben nasıl konuşayım... 
1

İçimdeki Karanlık


Ve içimdeki karanlığı serbest bırakmam gerektiğini anladım, yeniden..
Zaten boş bir hayata ışık gerekmezmiş...
Eskiyle yeninin savaşını içimizde verirken ,
Oyuncakları düşünmüyor muyuz ,
Bizi oyalayan daha küçücükken..
Geçmiş olmasaydı nankör olmazdık,
Ve gelecek olmasaydı böyle paranoyak olmazdık ...
Bugün olmasaydı,
Ölmezdik..
Geçmişte yada gelecekte ölmüyorsun..
Öldüğün gün,
Bugündür..
Ve insanlar embriyo halindeyken düşünebilseydi eğer,
Nice cinayetler görürdük..
Peki ya ruhlar satılabilseydi ,
Kaç paraya satardık..
Kaç paralık orospular olurduk...
Hiç tanımadığım tek gecelik kadınlara üzülüyorum bazen ,
Ruhlarıyla bedenlerini ayıramadıkları için..
Kimi güneşi gördü mü bronzlaşmak ister,
Kimiyse yaşama sevinciyle dolmak..
Şu yada bu doğru diyemem...
Ben bunu diyemiyorsam,
Kimsede öldürmek günahtır diyemez..
Madem ki herşey yaradılışta...
Herşey bir açlık ...
Öldüreninde haklı sebepleri vardır..
Ruhunu her gece başka bedenlerin altına yatıranların sebepleri gibi...
Kime sorsan ,
Cevabın önemi yok...
Dünyada ki bütün somutsal yargılardan kurtulup ,
Kendi düşünceni açığa çıkarmak ,
Akıl erdiremeyeceğin bir savaştır...
Hep söylerim ;
100 metre yükseklikten düşünce ölmen gerekmez diye,
Başkaları ölüyor diye ölüyorsun ...
Sende ölürsün ..
Belki 100 metreden düşerek değilde
160 cm yükseklikte bulunan kalbinden düşerek ölürsün..
21 gramlık ruhunun altında ezilipte ölürsün..
Yada ölmezsin ,
Belkide cesaret senin için değildir,
İyisi mi tutsaklık..
Ruhunun hücresi olan bedenini her fırsatta kirletirsin...
Ve yavaş yavaş ,
Ruhunda kirlenir...
Umursamazsın ..
Herkesin tersi düşüncesinde olduğun için
Kendine haklı bahaneler yaratırsın..
Yanlış yada doğru olması önemli mi ;
Sanmıyorum...
Kendine ihaneti ,
Kaldırabiliyor musun ...
Demek ki sen ölümsüzsün ..
Ruhu sonsuza kadar tecavüze uğrayacak bir ölümsüz...
7

Öldürmece


Ve insan affetmeyi öğrendiğinde,
İlk adımını atar bir günahkar olmanın...
En sarsılmaz güvenler ,
Affetmenin eşiğinde kurşuna dizilmez mi ...
Ve şüphe,
Fetheder kaleyi içten...
Aldatmak çıkar önce,
Sonra işkence,
Ve sonra,
Başlar
Göz kırpmadan,
Öldürmece...
5

Freddy Bodrum'da


Ve bir cumartesiye daha hoşgeldik sayın seyirciler... Ulan bu haftasonu olayı beni sinir etmeye başladı. Cumartesi oldu mu diyorum ki aha bitti ... Çünkü tak diye pazartesi anında kapıya dayanıyor..
Heralde bu bizim Türklüğümüzden kaynaklanıyor olabilir .. Yumurta popo mevzusuna alışkınlığımızdan ..
Neyse bunu geçelim, konumuz bu değil. . .

 Dün gece yıkadığım  çamaşırları asmak için bodrum katına indim .. Saat 3 bucuk civarı.  Pencereden dirin dirin diye ses gelmeye başlamaz mı.. İzlediğim bütün korku filmleri film şeridi gibi geçti gözümün önünden. Avrupa yada Amerikadaysanız sıçtıgınızın ilk belirtisi oluyor bu. İkinci belirti ise müstakil evde olmak. Üçüncüsü bu evin bodrum katında gecenin bi saati yalnız başınıza abuk bi iş yapmak. Hani filmi izlerken öldürülecek kişiye dersiniz ya : "Lan manyak git yat bu saatte çamaşır mı asılır ."  Dördüncü belirti ise aniden gelmeye başlayan sese doğru merakla yusuf yusuf ilerlemek. Ne yapayım arkadaş dirin dirin , sinirimi bozdu. Sonra tam aklıma bu sesin , komşunun bahçesine astığı şeylerden geldiğini anladığımda evin içinden bir ses geldi.. Karanlıkta ilerledim ve bizim biraları soğutan buzluğun gaza gelmiş haliyle karşılaştım. Ondan o kadar ses çıkarıvermiş bir anda. . Neyse sonra çıktım yukarı yattım yatağıma uyudum... Daha ölmedik : |