SlideShow

4

İnsanlık, aşağılık bir duygu... / Never Let Me Go

İnsan olmaktan tiksindiğim günlerden biri bugün.. Kendimin insan halinden tiksindim .. Nedir lan bu, her boka ihtiyaç duyan bir bedene hapsolmuşluğumuz yetmiyormuş gibi beynimiz hastalıklı paranoyalarla sarılmış.
Yok arkadaş yok olmayacak böyle.
Şeytan diyor ki bir seri katil ol ve seçmece olarak kurtar insanları ve tabi kendini ...
Kuş olsaydım mesela abuk subuk ötseydim etrafta ; oh mis...

Ne değer biliyoruz nede başka birşey..
Herşey gereksiz gelmeye başladı . Bilim adamları insanları kurtarmak için uğraşıyorlar. Düşünüyorumda hangi insanları ; ulan bu insanlar sıçtığını temizlemiyor.. Neyini kurtaracaksın..

Geçende bir film izledim ..

Never Let Me Go - Asla beni bırakma

Organ nakli için klonlanmış 3 kişinin kısa hayatını anlatıyor. 26-28 civarı yaşlarda öleceklerini bildiklerinden yarım kalacak bir hayatı ve aşkı yaşamaya çalışan 3 kişi...

-Düşününce ne kadar müsrif yaşıyoruz..Ya korkularımız var sevdiğimiz şeyleri yaşamamıza engel olan yada güvensizliklerimi... -

Film çok çok güzel yorumlanmamış olsada gayet iyi ve bence izlenilmesi gereken filmlerden biri. Senaryo güzel ancak üzerinde daha fazla durulabilirmiş. Eğer ki senaryo üstünde biraz fazla durulup iyi bir yönetmenin eline teslim edilseymiş  epey bir ödül alırmış. Gerçi bütün bunlar 4 tane ödül almasını engellememiş...
1

Yatağın Sol Yanı


Sol tarafından kalktığı yatağı, 
Terkediyordu onu...
Oysa kalkıp giden oydu
Bitmiş ilişkilerin soğukluğunu andıran suyu,
Suratına çarptığında,
Gözyaşları ortaya çıkmamak üzere saklandılar...
Geçmiş taşıyordu,
Dağılmış saçlarında...
Kafasını öne eğdi  , 
Hep ileri bakan ayak parmaklarını gördü... 
Gittiklerini ,
Bıraktıklarını düşündü..
Geçmişi unutmamız gerekseydi,
Ayak olurduk... 
Geri adım atmakta zorlanan iki ayak...
Ve sonra dizleri çarptı gözüne , 
Çocukluk hayallerini,
Yara bere içinde taşıyan dizleri...
Şimdilerde,
Saflığını korumak için kullanıyordu onları ..
Ve bazense
Sevdiğine teslim olmak için.. 
Ve bükülebilirdi ...
Bükülebilmeliydik bazen..
Yeterince ,
Henüz kırılmadan..
Bu bir fedakarlık mıydı, 
Yoksa olması gereken mi...
Bükülmeyen dizler gibi,
Bükülmezsek,
Hayal olur,
Bütün ileri adımlar... 
Kan kırmızısı bir ruj sürdü dudaklarına,
Ani ve keskin bakışları,
Bir film şeridi öncesine benziyordu...
Terkettiği yatağına geri döndü,
Sanki aradan yıllar geçmişti...
Kolunu yatağın boş tarafına uzattı,
Ve sabaha uyandığında,
Uzanacağı boş bir taraf yoktu,
Yürümeye ihtiyacıda..
Kalmak istediği tek yer,
Yatağının sol yanıydı... 

0

The Hole In Me



We have big black holes in ourselves,
Need a rope
From Dreams
Falling leafs
Suicide our souls...
4

Yarım Kalan


Bak bir yıldız kayıyor... 


Ellerinle gözlerimi kapadığında,
Serilirdi önüme gökyüzü, 
Yıldızlı bir balkon ile birlikte...
Ve o balkondan,
Usulca kayardı biri...
Elimi cebime atar,
Metalik arardım,
Dipsiz kuyu için..
En güzel dilekler gözlerimi kapamışken,
Herşey yerinde kalsın istedim ...
Kalpten çıkma bir resim gibi, 
Gök-yüzü...
Ve Tanrı,
Gösterdiğinde öteki yüzünü,
Gitmeler başladı...
Ve sen gittiğinde,
Bütün yıldızlar kaysın istedim... 
8

Ben Hiç Sevemem

Vazgeçmeyi seven bir insan değilim ama yinede bazı durumlarda elinizden birşey gelmez ve kendinizi kendinize bırakırsınız...
Kapıdan çıkanlara şu şarkı armağan olur..
Bu şarkının garip bi anısı var aslında...

2008 yazında arkadaşlarla Edirneye yol alıyorduk.. Bertuğ Cemil  Yağmur şarkısıyla meşhur olmuştu . Ve o yüzden arabada mp3 playerden sürekli kendisini dinliyorduk.
Ve benim favori şarkım ben hiç sevemem şarkısıydı..
Edirne yolunu anımsatan bu şarkının bugün tekrar aklıma gelmesi bir enteresan.
Hayat garip tesadüflerle dolu.
Yada Tanrı yine sıkıldı ve beni gözüne kestirdi her zamanki gibi..
Yinede biz birbirimize inanıyor ve seviyoruz...
İki parmağımı öpüp gökyüzünü gösteren hareketi yapıyorum ve şarkıyı sunuyorum..

2

Ortak Şiir

Çok sevdiğim blog yazarlarından Sevgili Firste ile spontane bir şekilde ortak şiir yazdık..
Hayat tesadüflerle dolu sanırım.. İkimizde hayatımızdan bazı parçalarla şiiri tamamladık. Firste'nin sakladığı şairane ruhuda ortaya çıkmış oldu. Bence kendisi devam etsin diyorum sadece ortaklıkta kalmasın (=
Ve buyrunuz o şiir..

İNKAR
Bu ten bana ait değil,
Dokunduklarına benzetme,
Bu ruh sana ait değil...
Boşuna bakmasın gözlerin,
Bu gözler bize ait değil... (Hero)

Seveceğime inanma,
Bu kalp benim değil.
Hemen inanma,
Bu sözler ben değil.
Fotoğraflarla avutma kendini
Anılar bizim değil......(Firste)

Yarını boşver,
Bir gelecek varsada,
Bize değil... 
Susmasın dudakların,
Susamış olsamda,
Bu dudaklar bizim değil...(Hero)

Kurulama saçlarını boşuna
Islandığın yağmurlar
Gökten değil.
Ayılmaya uğraşma yok yere
Zihnindeki şarhoşluk
Şaraptan değil...(Firste)

Bir kadeh kalbime batmış,
Korkma ,
Ellerin kanda değil..
Yine üzerimde geçmiş,
Yıllanmışlığım var..
Senden değil...(Hero)

Duman var yüreğimde
Ateşi senden değil.
Sayıkladığım isim
Alınma senin değil.
Karanlık kırgınlığım
Merak etme sen değil...(Firste)

Ve aslında bir biz var,
Bu dünyada değil...(Hero)



Firste'nin de dediği gibi Hero kaçar, Firste kaçar.. 
Bu şiir inkar edenlere gelsin mi Firste ? (= 
6

Edirne Tava Ciğer

Benim enler listemde bulunan en sevdiğim yemek olan Edirne Tava ciğer .. Geçenlerde bir gece o kadar aşerdim ki anlatamam; gece rüyama girdi o derece..
Neyse ertesi sabah kalkıp hemen internette tarifini arayıp buldum. Ve bir kaç gün içerisinde malzemeleri tedarik ettim.
Derken yemeği yapabilmek için vakit bulamadım , ta ki bugüne kadar..
Sonunda kolları sıvayıp attım kendimi mutfağın o soğuk tezgahına...
Buzluktan çıkardığım ciğerin zarını bir güzel temizlemeye başladım. Elim donuyor, buzlar çözüldükçe heryerime bulaşan kan ve burnuma gelen koku beni çileden çıkarıyor..
280 gram aldığım şeyden 120 gram net et çıktı yada çıkmadı emin değilim.
Yalnız o temizleme işlemi nedir arkadaş. 1 saat sürdü . Kan revan içindeyim.. Kollarım ağrıdı falan.
Neyse sonra kanları suda temizledim falan . Bide ne göreyim bi sürü bi sürü zar çıktı ortaya. Suda temizleyince altta kalan zarlar gözükmeye başladı. Artık onları temizlemek için çok geçti . O yüzden saldım. Halimde kalmamıştı zaten.
Neyse aldım bizim yaprak yaprak kesilmiş ve temizlenmiş (ben tarafından) ciğeri ve bandırdım tuza. Yalnız tuzu biraz fazla kaçırmışım bunu yerken anladım. Neyse tuza bandıktan sonra buzdolabına attım ve 20 dakika beklettim..
Daha sonra çıkardım..
Tavaya yağımı koydum ve yağın kızarmasını bekledim.. Bu arada yağın kızarmasını beklerken ciğerlerimi buğday ununa buladım bir güzel..
Ve sonunda tavaya attım.
3 dakika kızarttıktan sonra soğan ve domatesle süslediğim tabağıma servis ettim . Biramı ve tabağımı alarak odama çıktım ve öyle bir geçer zaman ki dizisi eşliğinde afiyetle yedim.
Oh hamile kadınlar gibi rahatladım..

Ve fotoğrafını çektim sizin için..
Tadammm..