SlideShow

0

Bir Netflix güzelligi 'You'


Dizi bloglarının yerinde kesinlikle gözüm yok; yine de 'You' dizisini yazmadan edemeyeceğim. Son dönemde tüketimin had safhaya ulaşması nedeniyle her gün binbir yeni diziyle karşı karşıya kalıyoruz; bazen çok güzel yapımlarla keyfimize keyif katarken bazen de bu kadar kalitesiz yapımın arasında kaliteliyi bulmak için bir sürü zahmete giriyoruz. Ve güzelin yanında orijinal olanı bulmak çok çok zahmetli olabiliyor. Neyse ki ben bu zahmetlerin hiçbirine girmedim; Londra gezisi öncesi yolda sıkılmamak için tabletime bir şeyler indirmem gerekiyordu. 'You' dizisinin amerikan kolej entrikaları kıvamında ki fragmanını izledikten sonra beğenmemiş olsam da diziye bir şans vermeye karar verdim ve böylelikle yolculuk sırasında final bölümü hariç bütün bölümlerini izlemiş olacağım diziye başladım.

'Beck' you could be remarkable!

Beck, tam aşık olunası kadın; benim gibi hafif sosyopat olabilme ihtimaliniz varsa Beck'e kesinlikle aşık olabilirsiniz. O tatlı mimikler, gülümseme ve karaktere müthiş oturan o tavırlar.  Ve Joe'nun iç sesiyle yaptığı analizler; aşk ve nefret arasında gidip gelmeden edemiyor insan.

Konu hakkında söylenecek çok şey yok aslında; bir kitapçıda tanışan ikilinin, insanda 17'sinde ki gibi aşık olma hisleri uyandıran flört sahnesiyle başlıyor herşey. Sonrası ise erkeğin kadına saplantısıyla dallanıp budaklanıyor; her şey detaylarda bitiyor.
Diziyle birlikte bir an aşkla yastığımıza sarılırken bir diğer an televizyona tekme tokat dalabildiğimiz oluyor.  Beck'in doğallığı Joe'nun sempatikliği öyle sarmalıyor ki seyirciyi, arta kalan kelebekler seyircinin midesine doluşuyor.

Diziyi bu kadar orijinal yapan ise ahlaki dilemmalar. Joe Goldberg, iyi ya da kötü diye ayıramayacağınz bir karakter. Bir insanı nasıl iyi ve kötü diye ayırabiliriz ki; bir katil iyi bir insan olabilir mi mesela?
Bu dilemmanın içinden çıkınca Beck'in dilemmasında buluyoruz kendimizi. Tabi bu sefer toplumun biçtiği kadın sıfatı altında ki ahlak sınırları içerisinde; 'bad girl or good girl' kıvamında.
Beck, hayatınızı adamak isteyeceğiniz o romantik kadın mı yoksa bir gecelik hikaye olarak kalsa yeterli olacak biri mi. Vega'nın iz bırakanlar şarkısını armağan ediyorum hepimize.

Beni bu kadar içine çeken diziyi şiddetle tavsiye ediyor ve 8.1/10 verip geçiyorum.

Elizabeth Lail' i Dead of Summer' dizisinden ve Penn Badgley'i Gossip Girl dizisinden tanıyanlar varsa belki izlemelerine ön ayak olur.

İyi seyirler...

Dipnot: We love Paco.
0

Peçete üzeri yazılar 4

Bu dünyada,
Senden daha sıcak
Tek şey olan
Sırtında çayı taşıyan
Bütün medeniyetlerin merkezi olan
Zaman makinası sobanın,
Altında yanardı
En yaş düşüncelerim.
Ve yağmurlu bir
İstanbul pazarı gibi,
Sadece sadık müşterilere
Satılıktı,
Üzerine hırka ördüğüm
Çıplak düşlerim...
0

Peçete üstü yazılar 3

Çöp kokan bir sokakta,
Kapıcı katında oturan
O yaşlı teyze
Kadar derindi
Denize dökülen
Martı gagası kolyesi
Düşlerim.
O karanlık odanın,
Duvarları öpen
Rutubeti kadar
Islaktı;
Sokak sanatçısı efkarı
Aşklarım..
0

Peçete üstü yazılar 2 / Remarkable

It is hard to decide between two things. Funny fact: it is easier to decide between lots of things. When there are lots of things, then we become more superficial; so whatever principle we have, it would not change the fact that quantity ruins the quality. Even if they had equal quality, nobody will remark that.
So you are one of seven billion and it doesn't matter that you are remarkable!
0

Peçete Üstü Yazılar 1

Neden bilmiyorum ama peçetenin üzerine yazmak kadar güzel bir his var mı; bilmiyorum. Öyle spontane, yazın ortasında düşen bir kar tanesi gibi bembeyaz, yumuşacık. Bütün küfürlerime göğüs geren bir sevgi hava yastığı.
0

Sokak lambaları


Açmaz bir sokağın,
En gebe gecelerinde
Karanfil soluyan
Ateş böcekleri gibiyim.
Aydınlatırken
En mahrem yerlerini,
Yatağın altına kaçıyor
Bütün günahlarım;
Karanlıktan korkan
Bir masal katili kıvamında.
Kim demiş ışık sesten hızlı diye,
Hele o kokun varken,
Benim için,
Hepsi körüklü tren,
Eminönü Samatya
Arası giden.
Hem yıllar,
Neden öğrenmedi
Emeklemeyi,
Bakir küçüklüğümden...
E tabi,
Ne gerek vardı,
Başka birinin sevdiğini,
Ranza tadında azat etmenin
Heyecanıyla koşmayı öğrenmek varken...
Sana koşmak,
Bana düşmekti aslında.
En kaldırım yaralar,
En büyük karalardı kalbimde.
Sen sokak lambalarıydın,
Bense karanlık..
Kusura bakma be,
İyi aldandık... 


Image Source:https://www.deviantart.com/diesel-420/art/Lamplight-Symphony-144070611
0

Al

Al cenneti,
Avuçların iki
Sırılsıklam asılı
Kalmış arasında
Kızıl denizi...
Al kalbi,
Sürahilerin bir
Susuz yazılı
Sen arasında
Bozuk yemini...
Al sessizliği,
Uçların beş
Sonsuz sığılı
Boz koynunda
Yolsuz seferi... 


Balmerhoa Remembrance de şiirin şarkısı olsun gelsin.