SlideShow


92. Oscar ödüllerinin dağıtıldığı bu gün, bu ödüllerin artık daha çok popülariteye kaydığını yazmak istiyorum. Bu düşüncemi destekleyen en önemli film ise hiçbir şeye aday gösterilmemiş Adam Sandler'ın başrolünde oynadığı Uncut Gems filmi.
Totally bullshit diyebileceğiniz bir durum.
30'lu yaşlarda olan Safdie Brothers'ın bana göre ilk baş yapıtı nasıl olduysa epey bir arka planda kaldı. Bir sinema sever olarak herşey gibi sinemanında yozlaşmış sistemin içinde tamamen yıpranıp kimliğini kaybetmesinden kesinlikle korkuyorum.
Joaquin Phoenix'in performansını beğenmedim demiyorum ama dediğim şudur ki Adam Sandler'ın performansının yanında epey bir ezik kalırdı. Aktörleri bir kenara bırakıp iki filmin yarattığı etkiyi sorsanız birisi belki sivrisinek ısırığı diğeri ise çuhaldız.
Pek filmsel detay veresim yok oturun izleyin; uzun süredir izlediğim en başarılı filmlerden ve bana göre 2019'un en iyisi.
Bonus olarakta Julia Fox:

0

Ctrl + Z

Anladım ki yanılmışım öylesine yılana sarılmışım...
Güne Duman'ın melankoli şarkısıyla başlamak gibisi yok; vücudumda ki ashwagandadan dolayı mı yoksa modumun yerinde olmasından mı bilmiyorum ama suratımda öpülesi bir tebessüm kulağımda sonynin insanı izole eden gomacan kulaklıkları.
-Bu yazının arkaplanında çalışıyorum aslında.-
Niye blog yazasım yok diye soruyordum kendime; sanırım artık yaşadıklarımı kayda değer bulmuyorum. Benim için çok sıradanlaşmış olabilir; soruyu yazarken çözüme gidiyorum şuan. Kendi kendime psikologluk yapıyorum; işte tam bu noktada niye blog yazdığımı hatırlıyorum tekrar. Amaç enteresan olayları yazmak değil, onun yerine yazarken yaşadıklarımızın üstünden geçmek.
Duygusal girecektim ama vazgeçtim. Benim için yaklaşık 8 aydır haftasonu perşembeden başlıyor; ayrılık sonrası toparlama döneminde başlayan bu olay kendini sonrasında alışkanlığa bıraktı. Pazardan perşembeye kadar süren dingin hayat perşembe akşamı kendini bar turuna ardından salsa akşamına bırakıyor ve tabi ardından alkolünde gazıyla son durağa. Ah bir de cumalar tatil olsa tadından yenmez; değil tabi, o yüzden ağzına sıçılıyor adamın. Ne kadar ucunu kaçırmasanızda alkolün az uykuyla birleşince sabah o ağızda ki tatsızlık kuruluk kaçılmaz oluyor. Ardından sert bir cumayla cumartesinin sizi beklediğini düşününce beynin tepkisi aynen şu : WTF!!
Sevdiğimiz için mi alışıyoruz alıştığımız için mi sevdiğimizi sanıyoruz.
Bu paradoksla başbaşa bırakıyorum sizi.
Bu paradoksu çözebilseydim hayatımda ki bi çok karara ctrl + z kombinasyonu uygulardım. Öpüldünüz.
0

20 Kasım 19 Gündem

O zaman biraz da gündem.
Gündeme dair pek yazmasamda arada yazasım tabi ki oluyor. Bugünkü yazı bir kaç başlıktan oluşacak; saygılar sevgiler.


1. Jeffrey Epstein

Tam adı Jeffrey Edward Epstein  olan Jeffrey'in hayat hikayesi bir 5 sene içerisinde film olursa pek şaşıracağımı sanmıyorum. İş hayatına öğretmenlikle başlayıp oradan bankacılık sektörüne atılan ve kısa sayılacak bir sürede multimilyonerliğe uğraşmış olan Jeffrey'i multimilyonerlik vasfı kesmemiş ola ki kendisine pedofili ve tacizci lakabını öngörmüş.
Acaba multimilyoner olduktan sonra mı böyle olmuş yoksa çok önceden beri böyle olduğu için mi ilk başlarda öğretmenliği seçmiş.  Tabi bunlar çok kişisel sorular; burada bir Mind Hunter dizisi çevirmediğimiz için ve ellerimizdeki kaynakların yetersizliğinden dolayı sağlıklı bir analiz yapamıyoruz.
Velhasıl gelelim  Jeffrey Epstein ile ilgili gündeme; kendisi en son olarak 9 Temmuz 2019'da 36 kız çocuğuna tacizden dolayı tutuklanmış. Akabininde hapishanede geçirdiği 1 ay sonunda 10 Ağustos 2019 tarihinde hayatına son vermiş. Bugünse başarıyla sonuçlanan intiharın aslında hapishane gardiyanlarının ihmali yada göz yumması ortaya çıktı. Daha önce intihara kalkışan Epstein'ı her yarım saatte bir kontrol etmesi gereken gardiyanlar görevlerini yerine getirmediklerinden dolayı FBI tarafından soruşturmaya alınmış.
Suçunu kabul etmeyen Epstein gerçekleri beraberinde götürmüştür.
Eğer multimilyoner olmasa ölümünden 3 ay sonra bu kadar derine inilir miydi; kesinlikle hayır. Günümüzde zengin bir tecavüzcü olmak fakir bir peygamber olmaktan daha yararlı olabilir.


2. Emilia Clarke ve çıplaklık

Namı diğer Khaleesi, Game of Thrones dizisinin ilk sezonlarında çıplak rol aldığı sahnelerden bahsetti. O zamanlar 23 yaşında olan Clarke 10 yıl sonra o sahnelerden önce ağladığını ve tabiri caizse mahalle baskısıyla o rolleri canlandırmak zorunda bırakıldı. E be yavrum 5. sezona kadar herkes için sıradan çıplak bir kadındın; sonradan Khaleesinin çıplak hali oldun. Yanlış anlama ama aklımızda kalan bir çıplaklık varsa o da Missandei'nin sahnesidir.
Emilia'cım seni sempatikliğinden dolayı seviyorduk ama bu tür gecikmiş reklam kokan açıklamalar senin yarattığın imajı eminim ki yıkar geçer. Ayrıca Emiliacığımız, Jason Mamoa'nın kendisine o sahneler konusunda çok yardımcı olduğunu söylemiş. Jason Mamoa'yı tanımam ama kendisinin şöyle bir açıklaması var: 'But as far as sci-fi and fantasy, I love that genre because there are so many things you can do, like rip someone’s tongue out of their throat and get away with it and rape beautiful women,'.
Biraz ağır bir açıklama olmuş sanki; sapioseksüellerin ve feministlerin Jason'dan hoşlanmayacağı kesin.


1

Paranoya

Hersey paranoyayla baslar aslinda ve paranoya tesadüflerle. Iyi olmakla kötü olmak arasinda ki ince ayrimlarin üstünde gezmek elektrik tellerine paralel giden trenin üstünde dans etmeye benzer. Bir bakima Schrödingerin evcil sevgilisinizdir. Hep öyleydik veya öyleyiz ama bunun farkina varip farkinda kaldiginiz süreler o kadar az ki.

Jeux D'enfance filminde ki su replige kafamin takilacagini hic sanmazdim aslinda(sanmamayi umardim)

" No, actuall i am wrong. It began a little earlier with a disgusting, meanless word like ...

- Metastasis...

Cuma günümden beri kafamda yankilanan anlamsiz siktiri boktan kelime.

Tabi ki pozitifim; bugün daha az google kullansaydim daha pozitif kalabilirdim.
Henüz kesin birsey yok; ben olmadigina inaniyorum. Bütün dertlerin kacistigi dönemdeyiz; saglik öyle bir sorun ki sorunlarin en korkuncu ormanlarin krali. Diger bütün sorunlar saklanacak yer ariyor kendine.
Hem böyle seyleri kimseyle acik acik konusamiyorsun; anlatamiyorsun korkularini yada düsüncelerini. Uzagindakiler cok uzak yakindakiler cok icinde oluyor. Öyle bir mesafe olmali ki aranizda duyguyla mantigin harmanlastigi göz temasinizda sizi anlayacak. Almost yok öyle bir mesafe.
Icimde ki his tabiki iyi yönde; onun disinda da bir gercek var ki ben hep savasciydim. Eger bir savas olacaksa da bu kesinlikle en sertlerinden ve benim kazanacagim biri olacak.
Tanrinin benim kalemimden bu kadar kolay kurtarabilecegini sanmiyorum.

04.11.2019



Beklemeye devam; hersey cok güzel olacak tabi ki...

0

Özele girer gibi

Bazen tribe girip ulan çok özelime girmiyim diyorum. Sonra dönüp son 8 yılda blogta paylaştıklarıma bakıyorum ve diyorum ki 'Özelimi kaldı ak' .
Bugünün adı Lola Marsh aslında ne güzel isim lan öyle o; okurken bile bir bahar geçiyor insanın içinden. Ve sonra You re mine şarkısını dinliyorsun hem bahar hem son aslında hepsi bir nevi bahar. Dün geceyi erken saatlerde evde bitirme planları yapsamda yine başaramadım. Neyse artık gece mesaileriyle gündüz mesailerini birleştirmeye alıştık. Almost 32 yıllık hayatımın içinde hayatımın kadını olabilecek tek insanla ayrılmamızın üstünden 5 ay geçti o  5 ay içerisinde en fazla 2 geceye sığan insanlarda geçti tabi haliyle. Son 2 aydır çok içime kapalıyken o nadir çiçekler gibi bir anda çok açıldım yeniden. Her gün bir sürü insanla tanışıp sonuna kadar sosyalleşiyorum; şu aralar hoşuma gidiyor ama bu sürekli süre gelen bir durum değil. Gün geliyor yabani oluyor gün geliyor güller saçıyorum. Biseksüel polar bir ayıya benzetiyorum kendimi. Evet ben saçma kelime oyunlarını seviyorum; bakıyorum da dikkatinden kaçmıyor hiçbir şey. Hiçbir niye birleşik yazılıyor lan bu kadar abukluk olur mu ve bu kadar ironiklik; ya birsindir ya hiç.. Hiçbir kelimesi sen ve ben gibi aslında; beraberken bir hiç ayrıyken sadece bir... İkinin bir olduğu yer aslında yine bir hiç...
Yine konulardan sapıyorum.
Dün gece arkadaşın çalıştığı barda bir kıza hızlı bir yanlama yapıp telefon numarasız bir kapanışa ulaştıktan sonra bizim Jonniyle oturduk,  Jonni çat pat türkçe bilen alman bir kız. Kafası kendinden bile güzeldi o yüzden abuk subuk felsefeye bağladı. Benim de bu ara hiç felsefe yapasım yok; en azından geceleri. Kendisi bana benim için neyin önemli olduğunu sordu; çok klasik bir cevap verdim:aile. Gelecekte kuracağım aile falan değil sadece annem ve babam. Onun dışında başka bir cevabım yoktu ki hala yok. Onun cevabı inanç; incil. Ne istediğimi bilmediğimi biliyordum ama benim için neredeyse hiçbir şeyin öneminin olmadığını bilmiyordum.
Benim için ne önemli olabilir ki; ya da senin için önemli olan ne var ? Aydınlat beni; bugün çok karanlıktayım en azından gündüzleri. Geceleri yine aydınlanacağım alkolle yanan mumların altında.

Şu an homeoffice modundayım sağımda teras manzaram. Ahanda bu da fotoğrafı.


0

Ortaya saçmasapan


Ah üleyn. Ekim ayı adet geçirince benimde hormonlarım yerinde sayamıyor; hal böyle olunca iş yerinde  son saatimi hormonsuz abazalıklarla dolduruyorum. Evet bir şarkının ırzına geçebilme potansiyelim var şu an yada gökyüzüne çığlıklar atıp bulutları kırbaçlama potansiyeli de olabilir. He tabi biblo gibi bir karşı cinse de hayır demem neyse o kısmı siktir edelim şimdilik.
İş nedeniyle yaklaşık 9 aydır haftanın 3 gününü başka şehirde müşteri şirketin ofisinde geçiriyorum yani iş ofisiyle otel odası arasında geçiyor haftamın 3 günü. İlla otel olmak zorunda değil tabi; duruma göre Airbnb kafasına da girmiyor değilim. Otel odaları hormonlara iyi gelmediği gibi duygularında ağzına sıçmıyor değil. Hem sevişmeyeceksek niye otele gidiyoruz demi; evet bu bir alt kültürdür. Nasıl bir toplumdan geliyorsam artık oteli sevişmekten başka bir şeyle bağdaştıramıyorum. Bak bu yalan oldu birde John Cusack'lı 1408 filmi var; pek bi severim. İzlemediysen bu gece izleyebilirsin yada yarın gece. Hem kış geliyor yakında;  uzun geceler bizi bekler hemide apandissiz geceler. Ebet apandisimi aldılar; dilimden sonra en sevdiğim organı. :| Evet çok nays bir durum. Nays kelimesini severdim ben şimdilerde safe kelimesini seviyorum. Bana sevdiren aşifteye sevgiler saygılar; kendisi çadır komşum olur. Yalnız kelimeyi sevmiyorum aslında ama söyleyiş tarzını seviyorum şuraya sesli not düşebilsek ne güzel olurdu. Ağzımı yamultup yaydıktan sonra kalın tonla söylüyorum : Seaayyyff. Çok kasmayın kendinizi; inkilizce yetenek işi :|
Üleyn yazıya hala şarkı bulamadım; bu ara youtube keşiflerim en alt seviyede. Farkındayım konudan konuya atlıyorum zıp zıp. Kanadımı kıramadılar daha ondan dolayı zıp zıp; kanatlarla uçuluyor biliyorum beni düzeltmene gerek yok bence; insan çuvaldızı önce kendine sokmalı.
Şarkıyı bulamadığım sürece kafanın üstündeki pembe filleri terketmeyeceğim. Nede olsa bu bir takım oyunu. Takım dedim de benim takım uyumum çok azmış ya; hep öylemiydi hatırlamıyorum ama kendimi ait hissetmiş olduğum şeyler olmadığı için sololuğu takıma göre daha çok tercih ediyorum. He ille de kaşınıyosanız gelir lideriniz olurum. Yalnız çok sertimdir; benden iyi diktatör olur muydu bilmiyorum ama sizden iyi köle olacağı kesin. Sizle biz arasında çok fark yok aslında.
Youtupun algoritmasının üstünde taş sektireyim iyi mi! Yüz milyar video içerisinde neden sürekli aynı 20 müzik videosunun arasında sıkışıp kaldım. Hal böyle olunca götümü kaldırıpta şarkı keşfedemiyorum ve bu da beni bu yazıya hapsetti. Neyse bugün şarkısız gidiyorum; galiba. Gittim.
0

Karanlık çocuk Instagram


      Bu haber şimdilik sadece Ios yani Apple kullanıcılarını ilgilendiriyor. Android sistemlerde hala '113.0.0.39.122' versiyonu kullanılmakta olmasına rağmen 2 günce önce 7 Ekim 2019'da Ios sistemler için '114.0' versiyonu yayınlandı.
      Sen şimdi bana saydırıyorsundur; kaçıncı yüzyılda yaşıyoruz ülen Android kullanan mı kaldı diye. Kahrolsun Android kullanıcıları diyenlere sesleniyorum; Android proleterlerin son kalesidir. Siz bunu ne yarısı yenmiş bir elma ile ne de muz cumhuriyetleriyle yıkabilirsiniz. Hadi şimdi devam:
      Bu versiyonun en önemli özelliği 'Dark Theme' modu. Nedir bu 'Dark Theme' modu dersek; şöyle açıklayabiliriz.
      'Dark Theme' adından anlaşıldığı üzere 'Karanlık Tema' anlamına geliyor; yani kullanıcı arayüzünün açık renkler(genellikle beyaz) yerine koyu renklerle(genellikle siyah renklerle) donatılmış haline 'Karanlık Tema' diyebiliriz.
       Neden Karanlık Tema konusuna gelirsek; son dönemde Google'ın kendi ürünleri(chrome, google app vs.) için yarattığı 'Dark Theme' adlı temalar çok tutunca tabi ki diğer sosyal platformların bu talebe cevap vermeleri gerekiyor. Sürekli beyaz arka plan kullanmaktan bıkmış kullanıcılar için siyah arka planlı uygulamalar çok cazip. Bende, karanlık arka planın uygulamaları daha zarif gösterdiğini düşünüyorum.
Bunun yanı sıra ortalarda  'Dark Theme' in şarj kullanımını azalttığı dedikodusu dolaşsa da; bunun kesinlikle gerçeği yansıtmadığını söylemeliyim.
Onun dışında bu versiyonun bir değişiklik yapıp yapmadığını söylemek  zor.
Versiyon '114.0' android için ne zaman yayınlanır sorusuna ise resmi bir cevap olmasa da çok uzun süreceğini sanmıyorum.

Instagram fenomenleri ve instagram hastalarına şimdiden iyi eğlenceler. Ps: hepinizin amk*.

*: Alnınıza möpücükler konduruyorum