SlideShow

0

Kaç Kurtar

Yaşamak için yaşamak ... Zevkleri bir köşeye attık... Kordonu kopmamış yetim bebeye bağırıyorum koş kurtar kendini...
Uçurtmasının ipine boğazını bağlamışlara sesleniyorum, kaç kurtar kendini çocuk... Öyle saf değil şimdi ; soruyor insan
büyüdükte sanki noldu ? İlk tekmen ilk günahın belkide en masum anne karnına .. Kaç kurtar kendini doğma , kimbilir kimleri
tekmeleyeceksin , hangi günahlara gireceksin, hemde sırf yaşamak için... Unut zevkleri, arada bir onlar; kısa film araları gibi...
0

Parmaklar arasında kelebek...

Enteresan bir gecenin izleriydi bende kalan , bir kelebeğin kozasında bıraktığı kanat izleri gibi... Bir yabancının ellerinin tenine dokunuşunun melodisi... Doğum günüydü arkadaşımın, turuncu diyoruz kendisine ..
İki kişilik bir doğum günü partisi verdik kb'de(küçük beyoğlu)..
Ufak jestlerin büyüklere göre daha anlamlı olduğu bir dünyada yaşıyoruz biz, kime göre neye göre düşünmeden..
Öyleyse alalım iki tane ıslak kekimizi.. Browni olur dankek olur markalara takılmadan.. Neden bir değil , biri yer birinin bi tarafı şişer olmasın diye tabikide...
Birde mum bulmak lazım, keki aldığınız tekel bayii pasta mumu satıyorsa bilin ki şanslı gününüzdesiniz ve şansınızı zorlayın ..
Kb'nin iç kısmısında mumları iç ateşimle yakarken sıcak bir elle karşılaşacağımı hiç tahmin etmezdim.. Bir yanıp bir sönen mumları anca iki el yakabilirdi doğrusu..
Parmaklarının uzunluğundan mı yoksa kırmızı ojelerinden mi bilemiyorum , olgundu benden yaşça epey.. Yinede sıcaktı, suratına bakmadan sevdim bu sıcaklığı susarak... Ellerime yerleştirdiği iki pastanın üstünde ki mumları teker teker yakarken yeniden doğdum resmen.. Bir yabancıya bir anlık hissediyordum birşeyler, azsonra herşey bitecekti yanıp ve sönen bir mum gibi... Tekrar dokunduğunda eli elime , kalbim kozasından çıkmış bir kelebek gibi dövme oldu parmaklarına...
Belkide bundan yazıyorum ya bunu buraya.. İlk defa bir parmak arasının üstünde dövme gördüm , bir hayat arası gibi... Yanan mumlar arkamı döndüğümde ona söndü ve tekrar döndüm , mumlar kadar bende istiyordum... Tekrar bıraktığımda kendimi kelebeğin kanatlarına , daha bir sıcaktı, tarçınlı bir şarap gibi... Kısa sürdü , ne kadar uzasada kısaydı bana göre ve hep .. Mumlar tekrar söndüğünde dönecek açgözlülüğü bulamadım kendimde.. Yetinmeliydi insan , bir yabancıyla yetinmeliydi..

Kırmızı ojeli bir kelebek...
Ve bir kelebek kondu bu gece elime , kanatlarını ödünç verdi ; ne güzel şeymiş uçmak...
0

Egomania...

Günün içinden kısa bi olay paylaşmak istedim ... Çok geçmedi üstünden epi topu 45 dakika önce yaşandı bu olay .. Oruçsuz bünyemde ki aç karnımı doyurmak için seçkin ama pohtan fastfoodçu burger a gittim .. Şansım yerindeymiş ki löp diye hemencecik bi masaya çöktüm... Hemide çift kişilik masa , oh dedim yaya yaya ... Neyse yemeğin yanında telefonda bizim turuncuyla akşam napalım planları yapıyorduk.. Derken iki tane yurdum hayvanı geldi aman insanı, dişi pardon bayan; neyse verdim ikinci masamı gitti, pek zor kelime teşekkürü telafuz edemedikleri için öyle bişey duymadım .. Neyse telefonla konuşmama devam ettim ve yemeğimi bitirdikten sonra kalkmak için müsade istedim yurdum dişisinden (egomanyak) , sagolsun yol verdi geçerken afiyet olsun dedim mübarek 11 ayın sultanının hatrına .. Ama nerde azizim , bırak teşekkürler kelimesinin telafuzunu bunlar sağol kelimesini bile ögrenmemişler henüz.. Ki teşekkürler pek uzun ve zor bi kelime.. Afiyet olsun lafının altında ne tür bir yavşama belirtisi aldıysa artık..Üstelik 10 dakika sonra görsem tanımayacağım kadar göz teması kurmuşluğum olmasına rağmen nasıl bir şizofrenik ego tatmini içerisine girmek bu ... Neyse hor göremiyceğim, taze bir habere göre hayvanlar aleminde işler böyle yürüyormuş..
İşte masadan kalktıktan sonra kapıya yürürken ki yaklaşık 35 saniyede aklımdan bunlar geçti...
Kurtuluyorum sizden yurdum dişisi bibisi vssi ... Oh be...
0

Kitap Arası...

Almanca kitabının arasında tesadüfen rastladım bu dörtlüğe.. Kim bilir aralarda unuttuğum kaç dörtlük ve kaç aşk var böyle...

Sende öğrendim ben birçok şeyi,
İlişkiler kurdum a,ş ve knin arasında ,
Başka yerlere dillere merak saldım ,
Seni ve devamını cümlesini ,
Farklı şehirler tadında söyleyebilmek için...

Nerde olduğunuz farketmez , İstanbul,Paris , Venedik , Sydney, New York sever insan skolastik bir şekilde...
0

Sığmıyor...

Hece ölçülerine sığdıramadığım gibi hayal gücünü, bir bedene sığdıramadım aşkı.. Kelimelerden hücre yapmak pek uygun gelmedi düşüncelerime.. Bundandır ki hormonlara bağlayamadım sen sebebini ... Özgür ölçüye bıraktım hayalleri , seni yalnızlığıma bıraktığım gibi...
0

Günahkar..

Günaha yakın yaşamanın zevkini anlatan bir şarkı...Hayatımın şarkılarından , paylaşmadan edemiyeceğim sanırım... Nina Simone ' a sonsuz kere teşekkürler..
SINNERMAN

Oh Sinnerman, where you gonna run to?
Sinnerman, where you gonna run to?
Where you gonna run to?
All along dem day

Well I run to the rock, "please hide me"
I run to the rock,"please hide me"
I run to the rock, "please hide me, Lord"
All along dem day

But the rock cried out, "I can't hide you"
The rock cried out, "I can't hide you"
The rock cried out, "I ain't gonna hide you guy"
All along dem day

I said, "Rock, what's a matter with you rock?"
"Don't you see I need you, rock?"
Lord, Lord, Lord
All along dem day

So I run to the river, it was bleedin'
I run to the sea, it was bleedin'
I run to the sea, it was bleedin'
All along dem day

So I run to the river, it was boilin'
I run to the sea, it was boilin'
I run to the sea, it was boilin'
Along dem day

So I run to the Lord, "please hide me Lord"
"Don't you see me prayin'?"
"Don't you see me down here prayin'?"

But the Lord said, "go to the devil"
The Lord said, "go to the devil"
He said, "go to the devil"
All along dem day

So I ran to the devil, he was waitin'
I ran to the devil, he was waitin'
Ran to the devil, he was waitin'
All on that day

Oh yeah, Woh yeah, Woh yeah

Well I run to the river, it was boilin'
I run to the sea, it was boilin'
I run to the sea, it was boilin'
All along dem day

So I ran to the Lord
I said, "Lord hide me, please hide me"
"please help me"
Along dem day

He said, "child, where were you
when you oughta been prayin'?"
I said,"Lord, Lord, hear me prayin'"
Lord, Lord, hear me prayin'
Lord, Lord, hear me prayin'"
All along dem day

Sinnerman you oughta be prayin'
Oughta be prayin', Sinnerman
Oughta be prayin',
All on that day

Don't you know I need you Lord
Don't you know that I need you
Don't you know that I need you

Power, Lord!
0

İlişiksel...

Bugün ilişkisel bunalımlara ilişiksel bi kaç not düşmek istedim, yamru yumru ellerin üstüne..
Şimdiden teknolojik Mecnunun telefon şebekelerini çökerttiğini hissedebiliyorum .. Ey gidi dağlar tabi , özlemişlerdir seni seviyorum cümlesine eko yapmayı..
Nedir arkadaş bu kapsama alanı arttıkça bunalım alanıda artıyor resmen . .. Yeni telesekreter sistemi geliştirilmeli bunalıma uygun ; 3 aramadan sonra şöyle söylemeli elektronik bayan : "Aradığınız sevgili şuanda sizden bunalmış durumda , lütfen belli süre aramayın " ... Tabi elektronik arasıra bay olmalı , kıskanç bünyelere özel üretim..

Ey gidi Graham, eminim ki cennetten cehenneme geçiş yapmış ilk kuldur ... Vay haline onun, Aşk-ı Memnu'nun meşhur ensesti Behlül bile bu kadar yuva yıkmamıştır arkadaş...