SlideShow

0

Maddiyat

Maddiyat; aslinda deginmek istemedigim bir konu. Yine de hayatin bizi degindirmeye hatta icine girmeye zorladigi bir konu.
Her insanda bulunan ortak sey tutkudur; kimi öldürmeye tutkuludur kimi kadinlara kimi alkole kimi sekse kimi siddete kimi dine kimi tanriya ve kimileride yazmaya fotograf cekmeye vs. diye uzar gider bizim listemiz. Ama sizde benim gibi hayatinizda belli bir yas sinirini gectiyseniz tutkunun tek basina karin doyurmadigini ögreniyorsunuz.
Neyse lan uzatmiyayim ; bilmediginiz üzere yurtdisinda hem ögrenci hem calisanim ; iki isi paralel bir sekilde yürütünce yazmak icin fazla vakit bulamiyorum ; bu beni üzüyor büzüyor umarim sizi de ayni sekilde yapiyordur yoksa ben özelde baska cözümler sunarim :göz kirptim:
Iste bu maddiyat nedeniyle: 
Hürriyet Bumerang Yazar kafe olusumuna katilmis bulunmaktayim. Amac hem olursa biraz gelir kazanabilmek hemde daha fazla bir kitleye hitap edebilmek .
Yani yan tarafta hürriyet haber linklerini görürseniz apisip kalmayin.
SImdiden anlayinisiz icin tesekkürler.

2

Kücük Dünya

Aklima gecen seneden bir ani geldi . Durumun icindeyken yok artik demistim ama hala yok artik tribinden kurtulmus degilim . Gecen sene arkadaslarla beraber bir ryanair klasigi yaptik ve stockholme uctuk . Ryanair yolculuklari pek cebellesmeli olsa da guzel bir maceraydi diyebilirim . Neyse ilk geceyi havaalaninda gecirmemiz gerekiyordu. Tesaduf o gece sandalyelerin ustunde kivrilirken iki turkle tanistik . Ece ve umut sanirim umuttu adi unuttum. Birisi fransa da digeri ise rusya da erasmus ogrencisi . Gezmek icin stockholme gelmisler donus ucagi icin bekliyorlar. Hos bir sohbet ile zamanimiz daha hizli gecti ve daha sonrasinda ayrilik vakti geldi . Stockholm oyle cok tatmin etmedi beni ; o konuya ileride donerim . Neyse aradan aylar gecti ; bu sefer kendimizi attik italyaya . Once milan , sonrasinda como golu , bellagio ve firenze ( floransa) . İtalyanin o guzel havasi ve aksamin los aydinligi floransa sokaklarina dagilmis ; insanlarin hasariliginda bir memleket havasi .. Eller de dondurmalar , güller envai cesit abur cuburlar . Ve tabi bizim ellerde vazgecilmez turistik oge fotograf makinasi .koprunun sonunda bir hayrat var ; hayrat ne arar lan italya da :) neyse yumulduk suya . Aradan iki dakika gecmeden bir erkek sesi adimi sesleniyorum ; sasiriyorum cunku bizim grup 5 bayan bir de ben . Bir bakiyorum ki bizim umut . Oha lan diyoruz . Stockholm havaalaninda 1 saat tanismisligimiz olan adamla italyada ayak ustu 10 dakika sohbet ediyoruz . Ve kader kimbilir kac yillik kusursuz bir plan yapti bu 10 dakika icin . Belki de sadece tesaduftur ; yersen . Simdi trendeyim ; validem geliyor . 13 ay sonra ilk defa gorecegim kendisini .
Simdilik bana eyvallh
0

-Se -Sa



Bir şiir olsam mahrem yerlerinde biterdi dizelerim ,
Bir aşk olsam tek gecelik sönerdim ... 
Bir kitap olsam sikeni olurdum cahil beyinlerin ..
Bir film olsam kan seks ve alkol ...
Bir kul olsam sığ(ç)mazdım kul sıfatına .. 
Bir insan olsam hep -se li - sa lı biterdi cümlelerim.. 
Haydi siktirip gidelim....
1

Basitizdir belki ...

Benim de hislerim , duygularim var diyen robottan farksiziz. Hep bir kendini kandirmaca . Sevdiğin insanla sex bambaskadir , ask kavuşamayinca guzel falan . Kabul edelim artik yüzeysel yaratıklarız. Belki de bir dvd player kadar basit bütün sistemimiz. Kendimizi bu kadar büyütmek niye . Yok beden ayri yok ruh ayri . Yok cennet cehennem . Ya kırılmıs dvdler ; eski fotograflar vs .  Ya sex sonrası kullanılmış bir peçete kadar ziyansa varlığımız.
Ben de kabullenmiyorum ; böyle yazdığıma bakmayın. Kabullenmek o kadar kolay değil. Göt korkusu değil mi bizi inançlara bağlayan ve ego değil mi bizi bu inada sürükleyen. Hep bir ben patlaması var insanoğlunda .. Olmalı da zaten ; ama mevzu bahis hissel ve ruhsal durumlar olunca iş karışıyor. İnsan yere göğe sığdıramıyor sevdiğini; peki ya bütün bağlar kopunca ? Kaç beden giriyor insanın hayatına önemli mi ?! Kaç ruh girmiş önemsemezken kaç bedeni kim siksin ...
Ümidimizi mi kesiyoruz umutlardan yoksa kaşarlanıyoruz mu güneş altında ; bilemiyorum...
Ahlaki boyutlarda sorunlar yaşıyor zihnim ve ruhum ; tavan arasında pişiriyor işi rafa kalkmış tabularım. Komşunun çığlıklarıyla zevkle gelmek kadar masumu yoktur belki de .. Biz iyisi mi kendimizle tanışalım...

Hadi eyvallah...
0

Haydi ; Bir Sahne de senden...


Evet arkadaşlar yine deneysel bir olayın ortasındayız. Aklım da kısa film çekmek var .. Hele bi sınavlar bitsin, işten falan vakit bulursam çekeceğim . Bu arzumu bugün ince eleyip sık dokurken aklıma başka bi fikir geldi .
Bugün bir kısa filmi kelimelerimizle çekelim mi ?!
Hep beraber farklı fikir ve güzelliklerle.
Herkes aklından geçen sahneyi kelimelerle bir cümle halinde betimleyecek.

Örnek olsun diye girişi yapıyorum ...

Yüksek binalardan sızmasını başarmış güneşten korunmak için sol gözünü hafif kısmış sağ gözünü ise bir eliyle  kapatarak kalabalık ama gri asfaltı caddede yürüyordu..

Evet sizin de cümlelerinizi bekliyorum. Kafam da bir sahne betimlemeyi hep sevmişimdir ; ve şimdi sizin sahnelerinizi betimleyip belki yeni hayaller kurarız.
0

Turkse Chick rezaleti

Filmden ufak bir kare... 
Ahmet Çakar Wesley Sneijder'in karısı Yolanthe Sneijder-Cabau'ya demediğini bırakmamış. Ahmet hocanın alıp veremediği neymiş bu hatunla derseniz ; mevzu bu kadının oynamış olduğu bir kısa film. Bana kalırsa Ahmet hoca yerden göğe kadar haklı. Dün heryerde Meireles'i asan medya ve halk böyle birşeye tepki koymazsa çok ayıplarım. Ufacık hareketiyle gönderilen Tombalacı Nouma örneği var ; hepsine yazık olmuş .
Neyse gelelim bu kısa filme . Karakterlerin neredeyse hepsi türk ismi taşıyor ; tema ise şu: Kapalı bir kadının sokakta tanıştığı bir gençle cinsel ilişkiye girmesi ve abilerinden şiddet görmesi. Kara komedi amaçlı yapılmış bu film ince çizgiyi geçmiş. Yani kesinlikle yasaklanması gereken bir film. Bir komedi vardır birde aşağılamak vardır ; bu kesinlikle aşağılamaya ve hor görmeye giriyor.
Sneijder'in karısının getirisi olmayan böyle bir kısa filmde neden oynamış olduğunun yorumunu sizlere bırakıyorum.
Ahmet Çakar'ın yorumları sanırım kendi twitterında mevcut; oradan kendisinin yorumlarına göz atabilirsiniz.
Ben de size videoyu paylaşayım.
Buyrunuz size rezaletin belgesi :


1

Bir Silivri Macerası

Sene bilmem kaç ; ben seneyi hatırlamıyorum , o sene de beni hatırlamıyor. Adım yazmıyor o senenin önemli olaylarında . O yüzden takmıyorum kafaya. İrem- Hayalet Sevgilim şarkısı yeni popüler olmuş . Bir devrin başlangıcı : Sanal Şarkıcılar, Ünlüler .. Ne yalan söyleyeyim güzel şarkıydı.
3 arkadaş basıyoruz otobüsle İstanbul'dan Silivri'ye. Düşük bütçeli 4 günlük bir tatil planımız var .
Tam takır buzdolabını bilinçsiz bir alışverişle doldurduktan sonra akıl almaz tatil başlıyor. Aman sabahlar olmasın. Site içi yazlık olduğu için biz haricinde herhangi bir aksiyon yok. CM(Championship Manager)  çok meşhur o zamanlar ; yatıp kalkıp CM oynuyoruz diyeceğim olmayacak çünkü yatmıyoruz. Gece çıkıp sahilde içiyoruz gündüz evde CM keyfi. Beslenme makarna , ekmek ve ketçaptan ibaret. Otomatik olarak insan bünyesinde deneyler yapıyoruz ; tema uykusuzluk. Batak oynuyoruz ; içmeye devam. Ama herşeyin yanında bir koyu sohbettir gidiyor. Yani aslında bizim sohbetimiz rakı gerisi de meze gibi .
Her geçen dakika koyulaşıyor aşk anıları , hayatın sabıkaları. Uçurum kıyısı küçülüyor insanın ayakları altında ; konu aşk olunca.
Ne dolunaylar batıyor da biz batmıyoruz o gecelerde .
4. gün oluyor ; uykusuzluk başa vurmuş . Taşak desen o biçim . Zaten her boka gülüyoruz  ; insan aralıksız 3 saat gülebilir mi , gülüyormuş. Kız kesiyor ; kıza bak lan uahaha diyip kopuyor film .  Öyle abuk subuk bi noktadayız. Cepte para da kalmamış ; ekmek ketçap ikilisi öyle lezzetli ki yanına da bira . Su yok tuz yok , aspirini bile birayla içiyoruz . Son gece ; sabah döneceğiz . İki kişi alman batağı oynuyoruz. Ama bi sorun var ; hayat slow motion efektine geçmiş . Uykusuzluğun getirdiği birşeymiş ; evde denemeyin diye de uyarıyorum. 3 gün uyumayınca saniyeler dakikalar gibi geliyor. Masaya kartı atışım çok uzun bir süreç gibi geldiğinden sıkılıyorduk . Biz iki kafadarı bunun üstüne korku sarmaz mı ; uyursan ölürsün gibisinden bi korku. Çünkü artık insan hissizleşiyor ; nabız yok kalp atışı düşük .  Neyse uyuduk kalktık ; hala buralardayız. Mavi otobüslerle atladık döndük istanbula . Cebimizde ki son bozukluklarla yenibosna metro istasyonunun ordan iki dal sigara aldık . Sağnak yağmur altında onları tüttürdükten sonra ayrıldık evlere doğru.

Ve bitti tatil , 3 günlük macera. Şimdi hepimiz ayrı yerlerdeyiz . Ben taa Almanyalardayım. Vay ak demeden edemeyeceğim.
Neyse bu 3 günlük tatil boyunca her an dinlediğimiz İrem - Hayalet Sevgilim şarkısı gelsin.

Bizden bu kadar; maceralarımızı yavaş yavaş yeni nesillere bırakıyoruz. Sağlıcakla kalın.