SlideShow

0

Tanrisal Kompleksler


Attigim adimlarin önemi yok ; yazacaklarim cogu zaman yine bu bloga düsecek. Sizin gidip yada kalmanizin önemi olmadigi gibi. Satma arzusu olmayan bir yazi serisi bu. O yuzden belirli cikis tarihleri yok beklentiler yok. Herseyin ve hatta hayatin ötesinde ben haric hicbir degiskenden etkilenmeyen bir degisken. Üstelik etkisi 0 ile 1 kapali araliginda. Belki yüzünüze bir gülümseme birakabilirim , hic olmadi kasiklariniza arzusal kasilmalar salabilirim. Hic sikinize yada vajinaniza da takmayabilirsiniz ; umursamam, umursanmam. Bir katilin kulübesi burasi ; icten ice herkese göstermek istedigi ama ayni zamanda kimsenin görmemesi icin cani pahasina sakladigi. ---

Saat 18.25 hava gecenin karanligini mi yoksa yagmurun kini mi alsam diye kararsiz. Kulagimda A Walk Among Tombstones filminin Trailerinin soundtracki ; hayatimin genel Eylüllerinden farkli olarak ne tatildeyim ne de pinekleme modunda. Sikilmis beynimi son hakkim olan Informatik 2 sinavina hazirliyorum. Ya herro ya merro durumlari yani. Gerci suan blogu okuyanlar sorabilir hala bitmedi mi amkdugumun okulu diye. Ne diyeyim bahanesi cok ; hem basari ne sike yariyor diye sorasim var basariya ac biri olarak. ELimde kapitalist bi basari yok ; sosyal bi basari da yok. Basarisiz olmamin sebebi geneli sikip özel olarak yasamam olabilir mi ; bilmiyorum. Aslinda basarisizim da diyemem. Hicbiseyim; yada herseyim; hangi ruh penceresinden baktiginiza bagli.
Kan emici bir ruhum olsa da dislerim hic o kadar saglam olmadi; Tanrinin sag kolu gibi olan o yaratici beynim hic Akademik düsünemedi. Bir katilin kemikleri kesen o azmi icimde olsa da öldürmek hic legal olmadi. Özgürlük icimde alevlense de benim yasadigim zamanlar Devrim zamanlari degildi.
Diyorum ya bahanesi cok ; milyonlarca degiskenin hicbiri mi uymaz. Akreple yelkovana benziyor hayat hikayem üst üste geldikleri tek zamandaysa bile boylari uymuyor.

-En güzel günahlara girerken bedeninde , girmeden edemiyorum Tanrisal komplekslere. -
0

Kahramanlik

Bir film kahramani olmakla bir muzik kahramani olmak arasinda cok fark yok aslinda. Sonucta ikisi de bir seridin üzerinde akip gidiyor. Tümevarimdan gercek bir kahramandan farksiz ; hayatta bir serit üzerinde akiyor yada ölüyor. Kendi hayatimi kurtaramazken neden bu kahramanlik sevdasi bilmiyorum. Ah güzel kadinlar ; o kadar seyin arasinda bir de siz. Arzularimi evcillestirememisken neden bu kadar tanrigüdüselsiniz. Sevmek bazen karanlik bir sokakta en güzel günahlarin sevismesi kadar saf ve katil. Hayat bize sevmeyi ögretiyor ve ölmek daha da . Sevismeyi ögretense seytanin aksine Tanri. En sehvetli insanlar degil mi Tanrinin basrol oyunculari. Bir supermen olamamissan bir sahin k. olabilirsin mesela yada Rokko . Kim bilir uzuvlarindan mucize akiyordur belki dünyayi kurtaracak. Birseyi sikmeden bilemezsin kurtarip kurtaramayacagini. Happy fucks . 
0

Vaskanson 4

                                      Göt sikmek icin am yalamaya benzer hayat. - Vaskanson

Türkceye cevirince baya terbiyesiz durdu. Ingilizce o kadar da kötü durmuyor aslinda. Yani insan yabanci dilde duygulari hissedemiyor . Icli icli orospu cocugu demek kadar son of a bitchhhh denmiyor. 
Bir dil insanin ayni zamanda duygulsariymis. 

                        Life  ; Just for ass hole , your tongue is prisoner in a pussy.- Vaskanson
0

Adamsiz Memleket

Aslinda yazacak tek kelime yok ; en azindan benim icin. Cünkü memleketin cogu üyesi avaz avaz bagiriyor ; yol kenari fahise kivaminda. Ya caf cafli sözler var havada yada en yumusak yerimize dokunan köse yazilari. Artik düz küfür eden bile yok ; icerik var siyaset var. Denizler bile utanirdi bu nesilden . Akpci chpci mhpci tkpci hep beraber amkyduk memleketin. Fazla söze gerek yok ; somadan sonra göz yasindan cok laf sokmalar gördük . Herkes bir hesap pesinde , koyun can derdinde diyesim var ama tek bir sürü bile olamayan biz embesiller icin iltifat olur.
Oturup facebookta twitterda elestiriler yazacaginiza gaza geleceginize siktirin gidin vicdan muhakemesi yapin. Ulan en cokta su ne üdügü belirsiz herifin eline koz veriyoruz ya ona üzülüyorum.
Siz bu tavrinizla cahilleri onlarin kucagina iterken memleketi kendi ellerinizle ucuruma itiyorsunuz. Elestirdiginiz muhalefetle ayni kevase siyaseti yapiyorsunuz.
Fazla söze gerek yok biz buyuz ; Sosyetik , süslü cümlelerin dansözü siyaset orospusu. 
Adamsiz bir memleket bizim ki dedikodularin köse yazilarinda döndügü.
0

Aynı Mantıksal Hata


Aslında hep aynı mantıktan yola çıkarak hata yapıyoruz ; sahiplenerek. Çok güzel bir telefon alıyoruz ve sonra onu korusun diye binbir çeşit kap yada güzelliğini daha da güzelleştirdiğini sandığımız kaplar. Bir tablet alıyoruz dünyanın en hafif tableti mesela ama bir kılıfla birlikte belki en obezi. Bir kadın seviyoruz mini etekli bacaklarını seviyoruz belki ama sonra bir kılıf alıyoruz ona da . Uzaktan sevişmek güzel belki hani hiç tanımadan. Dünya'yı sahipleniyoruz hem de ne sahiplenme ; binbir kılıf giydirdik üstüne.

 " Bir sikmediğimiz kaldı , hem de prezervatifle"
0

Mesafeler

Ah be mesafeler; ulan insan bu kadar üzülür mü şiddetten uzak kaldığına . Memlekette her gün eylem var , her yer taksim meydanı olmuş ama o her yer bize kilometrelerce uzak. Kalbimiz orda atarken sizinle aynı şiddete maruz kalmamak vicdanımı sızlatıyor. Oysa ne çok istiyorum haksız yere bir iki darbe yemeyi polisten, ve sırf içimde ki insanlık ve özgürlük adına şiddete şiddetle karşı çıkmayı. Eskiden solcuydum ben şimdiyse önemsiz, orda olmak vardı sağa sola bakmadan. Ah be kardeşim belki biz orda olsaydık çocuklar sokaklarda olmazdı.


1

"The Hunger Games:Catching Fire"


Namı diğer AÇLIK oyunları..Yönetmeninden yapımcısına söylebileceğim tekşey böyle para açlığı ve böyle bir açlık oyunu görmedim. Jennifer Lawrence ve ilk filmin güzelliğiyle dün gece filmin 2. serisini sinemada izledim. Ancak pekte sinemalık bir durum yoktu ortada . Hani deseniz ki uçsuz bucaksız aksiyon, görsellik var sinemasına gidelim; yok , deseniz ki çok orjinal senaryo var ortada ; yok , deseniz ki çok süper oyunculuk var ; Woody Harrelson her zaman ki gibi döktürüyor ama rolü o kadar da fazla değil .
Neyse geleyim filme : Serinin ikinci filmi birincisinin neredeyse tıpkısının aynısı .Eğer birinci filmi izlediyseniz ikincisinin son yarım saatine bakmanız herşey için yeterli olabilecektir. Bilgisayar terimi olan copy-paste bu filmle birlikte sinema terimi olmuştur diyebilirim. Hele filmin üçüncüsünü getireceğiz diye boktan bir son yazmaksa bambaşka bir dönüşüm. Sinema sektörünü dizi sektörüne çevirme çabaları mı yoksa para açlığı mı bilemiyorum.
Filmin konusu : Açlık oyunlarından kurtulan ilk çift olan Katnis ve Peeta aşklarını kanıtlamak zorundadırlar.Özellikle Katnis'in azınlığın gözünde bir devrim sembolü olması Başkan'ın dikkatini üstüne çeker. Sırf bu sembolü yok etmek için yeni bir oyun düzenlenir. Bütün bölgelerden eski galipler hayatta kalmak için birbirlerine karşı gelecektir.

Film sadece eğlencelik olduğu için puanım 6.7 . Az olan aksiyon sahneleri ve kostümler de gayet hoş .
3. film sinemalık bir şölen olabilir ; o yüzden bu filmin parasını 3. sü için saklamanız gayet mantıklı olacaktır.

Film hatası: Film de o kadar aksiyona rağmen Jennifer Lawrence'ın tırnaklarının her halükarda bembeyaz olması sürekli göze çarpan büyük bir hata.

İyi seyirler.
1

The Prisoners


Aksiyon filmlerinden alışık olduğumuz Hugh Jackman daha bir başka rolde karşımıza çıkıyor. İki çocuk babası olan Jackman'ın kaçırılan çocuğunu bulmak için yaptıklarını konu alan film bol gerilim ve dram içeriyor.
Changeling filmiyle ana hatlar biraz benzerlik gösterse de iki filmi karşılaştırmak haksızlık olur.
Bu arada başrol de sadece Jackman'ı yazmak ayrı bi haksızlık olmuş. Aynı zamanda karşımıza dedektif rolünde Jake Gyllenhaal çıkıyor. Filmin bitmek bilmeyen uzun sahneleri tam sıkacak derken yerini gerilime yada yeni bir ipucuna bırakıyor. Sıkılmakla gerilmek arasında ki kıvamı iyi tutturmuş bu filmde Jake ve Hugh'un performanslarına diyecek yok .Ayrıca suçlu kesin şudur yada budur diyebileceğiniz bir durum da yok. Şiddet sahnelerinin minimum ölçekte tutulduğu , insanın içini kabartan uzun soluklu güzel bir gerilim filmi.
Bizden aldığı not ise 7.8

Sizi trailersız bırakmak ayıp olurdu buyrun bu da trailer.

0

Tanrısal Sanrılar 3

Ve uyandı yeryüzünden gelen yüksek müzik sesiyle ; içinde kıpır kıpır olan birşeyler vardı . Anlam veremiyordu ; içi boştu ; bir kalbi yada organı yoktu. Kaptırdı kendini ritme ve başladı özgürce dans etmeye... Tanrı , devrimi böyle öğrendi. - Yalnızların Devrimi
0

Boşluklar



Eksikleri sorgulayınca tamamlanmıyor boşluklar ; ne de olsa hayat boşluk doldurmaca oynamak kadar kolay değil . Eksik olan kelimeleri yerine yerleştirince en mükemmel cümleler oluşmuyor her zaman; özellikle o boşluklara yüklem gelmek zorunda olunca herşey o cümleye yükleniyor ve sana. Aslında ben ve sen o kadar karışığız ki birbirimize ; arada ki fark sadece yüklemin ağırlığında çıkıyor ortaya. Hızlı olamıyor insan bir rapçi kadar sadece boş beyaz bir kağıda yazarken .. Konuşmak üşengeç insanların eylemidir belki de  ve korkakların ,  yazanlara oranla. Boş hayatları boş insanlarla dolduran bir Tanrı ; sıkıntı. Konuşmak yerine arada sırada yazmayı tercih eden bir Tanrı ; cesur.  İki eylemi aynı anda yapmaya çalışan insanlarız biz ; aynı anda hem düşüp hem uçmaya çalışıyoruz ; olduğumuz yer her zaman Tanrı'yla Şeytan arası. İkisini de seviyorum  zaman zaman.Suçlamayın beni ; siz değil misiniz bazen karanlıktan zevk alan. Küçük kesiklerinden akan kanı kana kana içen  , komşunun çığlıklarından tahrik olan. 
Sizi bilmesem kendimi özel hissederdim ama maalesef. Hepimiz aynı olmamışlığın olmuş gibisiyiz. 


-Ve Tanrı terk etti insanları şeytanın kucağına. Yaşamak, öğrenmektir kötülüğü.- 
0

Kahve Mevsimi

Haziran ayinin sonuna vuruyor neredeyse 2013 . Hava durumu ruh halimden bile karisik. Gecen hafta 42 yi gören hava bugün israr ediyor 12 ´de ; herseye inat diren mesaji verir gibi. Direniyor yaza  .  Bütün degiskenler nasil olursa olsun mevsimin adi degismedi ; kahve mevsimi geldi yine. Sütsüz kapkara ve biraz sekerli sicacik kahve. En sevdigim leke aslinda defterin üstünde kahve. Ögrenmeyi coollastiran tek sey belki de defterin yaninda ki kahve.
Ruh halim sikindirik ; mühim degil bi gecelik. Oturmusum Informatik 2 calisiyorum,  mips kodlari otomatlar derken benim olmayan gelecekleri kiraliyorum. Oysa biz hep satin alacagimizi düsünürdük. Neyse lan o da olur belki . Gün daha erken ama günün sarkisi simdiden belli oldu. Aslinda bu sarki ayin sarkisi bile olabilir. Haziran ayinin neden bi sarkisi olmasin ki ; evet gelsin sarki ...
Sarki: Wake Owl-Gold
OTurupta size link veremeyecegim ; üsengecim suan. Copy paste yapip bulun bi zahmet.Neyse ben kacayim önümde 2 aylik sinav dönemi var. Hayirli dileklerinizi kabul edebilirim. Batil inanclarimin en hat safhada oldugu dönemdeyim.
Hadi gencler bana eyvallah. Siz kumsalin ve denizin tadini cikara durun. Bu gidisle biz derya olacagiz yüzme bilmeyenler köyünde.
0

Killing Them Softly



Türkçeye 'Kibarca Öldürmek' adıyla çevrilmiş olan film . Filmin adı güzel oturmuş seyirciyi kibarca yavaş yavaş öldürüyor; ancak bu kibarlığı bozan tekşey,  bol küfür. Repliklerin yüzde 90'ı fuckla başlayıp fuckla bitiyor. Ve film öyle aksiyon sahnelerinden değil bol repliklerden oluşuyor.
Filmde , Ray Lioatta , James Gandolfini , Brad Pitt ve bir çok tanıdık yüz oynuyor. Zaten filmin yapımcılığını da bir çok kişi üstlenmiş .Andrew Dominik'in yönettiği bu filmin konusu ise şöyle :
Underground kişilerin kumar oynadığı yeri soyan iki kişiyi yakalamak üzere ; underground dünyada bu işleri yapan kişi çağrılır. Bu kişinin yerine karşımıza bir nevi kiralık katil olarak Brad Pitt çıkar. Kendisinin özgün yöntemleri vardır. Ve Brad Pitt'in bu soyguncuları arayış hikayesi filmimize konu olmuştur.
Bu filme puanım 4.7 gibi birşey.
Herhalde 2013 senesinin en boktan filmlerinden biri ödülünü alacaktır. Yaklaşık bir buçuk saatlik kafa siken replikler silsilesi.Neyse bu filmde tek bir güzel sahne var o da Ray Liotta'nın araba sahnesidir; izlenmelidir. Ama tek bu sahne için oturupta filmi izlemeye kalkmayın. Videoyu sizinle burada aşağıda paylaşırım.
Bu filmin belki tek şansı şu olabilir ; James Gandolfini'nin son filmi.
Evet maalesef ki usta yetenek James Gandolfini'yi geçen hafta kaybettik. Kendisine sonsuz saygılar.
                                                                               R.I.P


Ve işte o tek mükemmel sahne.

                                                                               
0

Emniyet Amiri E.A.

Emniyet amiri E.A. kimdir ; kendisi youtube'un son yıldızlarından olan ossuran polistir. Söyledikleri yüzünden, ifade vermek zorunda kalan E.A.  , tipik bir savunmayla kendisini kaybettiğini ve söylediklerinin yanlış olduğunu söylemiştir. Kimi insanlar polisin çok yıpratıldığını söylese de beni düşündüren soru şu : Bizim polisimiz bu kadar zayıf ve vasıfsız mı ?! Polisler, polis olmadan önce belirli psikolojik eğitimlerden ve testlerden geçirilmiyor mu ? Belli ki polisimiz doğru düzgün eğitim alamıyor , eğitimin dışında öğretim almış kişilerden de seçilmiyor. Milyonlar alan genç futbolcuların şımarıklığını eleştiren kişiler , ellerinde orantısız güç olan genç polisleri eleştirmiyor ,eleştiremiyor.
E.A. 'ya idari soruşturma açılıp açılmayacağı henüz muallak. Tabi durumu tam olarak bilmiyorum ama sandığım kadarıyla sadece ossurma videosu ile ilgili ifadesi alınmış. Geçenlerde rastladığım bir diğer video ise E.A. 'nın hastane yetkilisiyle olan konuşmasında ki üslubuydu. Arkadaş sen kimsin , sana bu gücü veren kim..
Umarım bu gücü bu kişiye verenler ve bu kişi en kısa zamanda adaletten nasiplerini alırlar ve Türkiye Cumhuriyeti içerisinde vasıfsız kalarak cezalarını demir parmaklıklar arkasında geçirirler.
Bizim temennimiz ; bu tür kişiliklerin iki taraftan da tamamen silinmesidir. Ne eylemci ne de polis , böyle kontrolsüz, böyle agresif olmamalıdır.



0

Gezi Parkı -Devrim

Ulan kırk yılda bir devrim oluyor memlekette onda da ön safhalarda yerimizi alamıyoruz. Maddi durumlar yüzünden uçağa atlayıp gelemiyoruz Taksim meydanına. Oysa gönlümüz aklımız hep oralarda.
Mevzu anarşi yada Tayyip değil bizim için. Mevzu  'Hangi çılgın zincir vuracakmış şaşarım' mevzusu. Biz 1881 çocuklarıyız , biz özgürlük çocuklarıyız , biz Türk çocuklarıyız.
Tayyeap , umarım kendisinin sadece bir kişi olduğunu çoktan unutmamıştır . Bu ülkede masumlar kadar masum olmayanlarında cezasının kesildiği olmuştur ve olacaktır da .
Çok sevgili hükümetimize en içten saygılarımla : "Bizi de oraya getirtmeyin !"

Diren Gezi Parkı , Diren Memleketimin Ey Güzel Halkı 



1

Alkol Yasağı


Saat gece yarısını geçiyor biraz ; 
Siyah gözlerine benzeyen karanlıkla bakışıyorum ... 
Sen yoksun ya ; 
Bir şişe şaraba sarılasım var .. 
Artık onlar da yok .. 
Seninle sevişemediğim her bir dakika için ,
Sövüyorum bu düzene ... 
Salkım salkım geçerken hayat , 
Rakılar yok artık , 
Hatıralarıma aranjman yapan ...
Eskiden vardı sadece ;
Dillerde nağmeler  ,
Şimdilerde ise 
Yüreklerde küfürler... 
Gece yarısı içemediğim her damla alkol için , 
Bir akşam üstü sevişemediğim her güzel kadın için ,
S.k.yorum kafa(m)da kilere..

Sorar Tanrı hesabını elbet ... 
Biz yine sizi sizin Tanrınıza havale ediyoruzz.. 

O zaman Anemi kardeşten Ta Amk gelsin ... TIK
2

Yeni bir ev

Artık bambaşka bir evden sesleniyorum size. Evet taşındım. Bu ev Almanya'daki 4. evim oldu. Yeni evimden yazdığım ilk post . Aslında taşınalı bir buçuk hafta oldu sayılır. 28 Nisan Pazar günü taşınmış olsakta taşınmak fiili kolay kolay dili geçmiş zamana çekimlenemiyor. Sürekli bir süreklilik var. Ayrıca bu evin diğer bir özelliği ise bekar evi değilde çift evi olması. Çünkü artık couple denilen yaşam tarzına geçmiş durumdayım. Gerçi siz siz olun taşınmadan önce iki kere düşünün ; tabi eğer kız arkadaşınızla birlikte taşınıyorsanız. Taşınmak problem değil de sonrası stres. Hergün yeni bir eksik çıkıyor karşınıza ; dolaplar , tabaklar , çatal bıçak takımları .. Ve tabi bekar evi gibi ordan burdan aldıklarınızla geçiştireceğinizi sanıyorsanız çok fena yanılıyorsunuz demektir. Neyse ne lan herşeyin tadı bi başka işte .. Hayatta her bokta olduğu gibi bununda güzel ve sinir bozucu yanları var .. Olmayan bişey yok zaten.
Sigarayı bırakmıştım ama yeni ev tekrar başlamama neden oldu. Nasıl olur demeyin ; oluyor işte . Taşınma stresi falan derken geçici olarak başlamıştım ama evimizin güzel terası beni geceleri keyif sigaralarına itince ipin ucu kaçtı. Ne yapalım sağlık olsun. Hem teraslı evin olacak hem sigara içmeyeceksin ; kerhane sahibi olup bakir olmaya benziyor.
Belki yakın bir zamanda sigaralı ve teraslı bir fotoğraf paylaşırım. Belki belki hayatta ki belkilere aşık bir çocuktum ben .
Neyse kalın sağlıcakla . Adios Bitches
0

Takım ırkçılığı

Sene 2013 Milli takım hariç türk futbolu için güzel bir yıl oluyor. Daha 3 gün önce Galatasaray güzel futbol ve galibiyetle çeyrek finalde Real Madrid'e elendi. Dünse 2-0 'ın rövanşında Fenerbahçe taktiksel kötü bir futbolla 1-1 berabere kalan maç sonucu Avrupa Liginde tarihinde ilk defa yarı finale yükseldi. 
Seneler geçtikçe insanlar salaklaşıyor mu yoksa biz hep böyle salak mıydık ; 1999 yılında Galatasaray Uefa kupasını aldığında ufaktık biz. O yüzden bağıra çağıra Galatasarayın zaferini içtenlikle kutladık. 
Ama büyüdüğüm her an gördüm ki Türk olmak birlik olmak değilmiş ; bizim sağcımız solcumuz var birbirine karanlık köşede sıkan , dincisi mürciyesi, Fenerlisi Galatasaraylısı .
Sizin anlayacağınız bizde ayrılık bitmez. 
Fener yarı finale çıkıyor daha şimdiden bir çok Galatasaraylı saldırıyor bulabildikleri bütün platformlarda ; plzen bate lazio ; takım mı bunlar falan diye. Bizim ülkede bilen de bilmeyen de konuşuyor işte. 
Neyse demem o ki biz neden güzel günleri beraber yaşayamıyoruz. Nereden geliyor bu kanımızda ki bit. 
Bir gün de oturup hep beraber sevinelim.. Ya sıçarken birlik beraberlik ya ölürken. Oysa mutluluk paylaşınca artar. 
Umarım bundan sonra dünyaya gelecek bütün nesiller siyaset ırkçılığı ve takım ırkçılığı yapmazlar. Irkçılık her halükarda suçtur. 
0

Galatasaray-Real Madrid : Bambaşka bir rövanş , terimsel rezalet


Tarih 9 Nisan 2013 ve Türkiye Galatasaray-Real Madrid maçına kilitlenmiş durumda. Ancak bu maçın bir önceki hafta oynanan maçtan ve 2001 yılında ki maçtan farkı çok büyük. Holigan kesimi çıkartırsak bütün futbol severler Galatasaray-Mersin maçından sonra damaklarında ki duyuları kaybettiler. Kim yüzünden derseniz , benim cevabım şu olur : Öncelikle Fatih Terim'e zamanında Milli Takım teknik direktörlüğü için aylık 220 bin tl veren bu sistem yüzünden ve Fatih Terim'i yücelten kişiler yüzünden. Türkiye Cumhuriyet'i altında hiç kimse imparator yada köy ağası olamaz. Maalesef ülkemizde herkes kendi çapında mafya oyunu oynuyor. Terim'den ricamız bu kabadayılıkları yeşil sahalara taşımamasıdır. Bu akşam oynanayacak karşılaşmada en büyük fark şu : Geçen hafta bütün Türk futbol severler tek bir yürek olup Galatasaray'ı desteklerken bu akşam bir çok insan bu maçı Fatih Terim ve kurmayları antipatisiyle yani dolaylı olarak Galatasaray antipatisiyle izleyecek. Top yuvarlaktır falan klişelerini geçersek bu akşam Galatasaray'ın tur atlaması mucizelere kalmış bir durumdur. Galatasaray olur da Real Madrid'i 1-0 gibi tur atlatmayan herhangi bir sonuçla yenerse bunun adı züürt tesellisi olacaktır. Tabi kendini bilmeyen bir çok insan ve medya canavarı bu sonucu şişirip şişirip önümüze koyacaktır. Ve Terim'e haraca bağlayacak daha çok mersin sahaları çıkacaktır. Umarım bu gidişata bir dur derler. Kişileri bir kenara bırakarak bu akşam Galatasaray'a bir Türk insanı olarak başarılar diliyorum.