SlideShow

0

Derin Siyah


 "Ne kadar oldu vapurla karşıya geçmeyeli ,
                                             Oturup bir çay bahçesinde çay içmeyeli...."

Hem ben bu şarkı hakkında yazmasam olmaz.. Yaklaşık dört haftadır milyon kaçıncı kez dinliyorum bilmiyorum .. İçimi depreştiriyor ;

"Yanmışız aman halimiz duman ,
                                        Yetmiyor zaman aman aman ..."

Ne desem bilmiyorum ; sertab dinleyince İstanbul'u koklar gibi oluyorum. İçimde sanki bir martı kalkıp uçmaya başlıyor boğaz semalarında .. Ve kendine güzel bir vapur seçip ona aşık oluyor..

"Ben yine taşlara vurdum deli başımı , 
                                Sürüklüyorum kendimi tesadüf aşklara ..."

Vapura aşık bir martı.. Hiç olacak şey mi ; her aşk gibi bu da imkansız olanından... Hem vapur dalgalandırıyor o güzelim mavi saçlarını ; kalbi alev alev kokluyorum dumanından .. Herşey aşka elverişli...


"Bir adım atsaydın ben hazırdım halbuki,
                                                      Kendini bıraksan taşırdım gel gitlerini...
Neden kabuk bağlamaz ki bu gizli yara
                                                         Biraz daha dayansan sarardık belki"

Oysa ne kadar çok aşığın varmış ; peşinden koşarken anladım bir ben sürüsüyle... Hepsi bir bendi ama sende başka başka birdi. 


"Ben yine yollara düştüm yine zorlara
                                                     Hem korkak hem gözü kara uçlardan uçlara !!!
Ben yine taşlara vurdum deli başımı , 
                                Sürüklüyorum kendimi tesadüf aşklara ..."


Ve hiç peşinden ayrılmayacağım ; belki de sevdiğim sen değil arka planda ki manzaran ... Hem bahaneler ne güzel , seni denizden dolayı seviyorum Tanrıyı gökyüzünden dolayı... Şimdi sen buna binbir anlam katabilirsin ; maviyi seviyorsun derini seviyorsun diye..
İşte bu yüzden kendimi seviyorum belki de en çok ; derin mavi kendimi .. Ama bilir misin çok derinlere inersen mavi kalmaz artık ; çünkü hepsi siyahtır. Derin Siyah!
0

Müftü Abla Hovar-da

"Hüküm giymiş hayaller  ...
Günah bunun neresinde...
Sarıldık tuzaklarla...
Yine de Aşk Boyun Eğmez!!!"

Ah be ne zamanlardı diyesim var ..  Aşkların boyun eğmediği zamanlar ; çiçeklerin bile üstünde ki aşıklara ithafen daha güzel açtıkları zamanlar... Hem ne güzel söylemiş Emel Müftüoğlu ablamız hovarda şarkısını ; eskiden insanlar bir çok duygu uyandıran şarkılar yaparken bugünler de sadece bir duyguya yöneliyorlar. Oysa hayat duygular resitali  : 


"A ciğerim söyle neyleyelim ? 
Sevmeyelim de taşa mı dönelim ... 
Bu yüreği kimlere gösterelim ,
Kim bilir kimdir aşk ile yanan ?"

Ne ateşi buluyoruz bazen ne aşığı ;  bir yolcuyuz gördüğü ilk handa sarhoş olan...    Ya aşklarımıza sınırlar koymasalardı ; tek Tanrılıktan sonra tek aşklılık gelmeseydi ... 

"Sen arada sırada uğra bana 
Hovardayım diye kıyma bana 
Fikri firardayım uyma  bana 
Oyuna gelme aman aman. .."

Emel Müftüoğlu bende milyarlarca duygunun aynı anda bahar mevsimine girmesini sağlayan Hovarda Tekli albümünü yapalı 20 sene olmuş . Emel ablamızı gözlerinden öpüyorum.
8'mişim o zamanlar ben ; kim bilir neler düşünüyordum .. Hangi müstakbel kadına aşıktım ; hep çekingendim ama kadınları hep sevdim ; Tanrının farklı yüzlerini sever gibi ...
0

Bugün Çiftli Olsun

Hem 16 da çift sayı ; bugün uzun süre sonra bir gün içerisinde iki post atmış olayım. Ruh halimin polenlere özendiği zamanlardayım ; bir o kadarda kırılgan. Bilmem eskiyi hatırlıyor muyum yada eski beni hatırlıyor mu ; sanırım Duman dinledikçe geçmiş saplantılı biri olduğum geliyor aklıma ; tabi geçmişte.
Geçenlerde ilk defa ve geç defa dinlediğim Öyle Dertli şarkısıyla takıldım yine Duman'a . Hem özlemişim hem de garipsemişim. Ne bileyim abi ; öyle bir ses ki bağdaştığı ilk şey hayatının ilk aşkı. Sen şimdi oturmuşsun başka bir ülkede bambaşka bir şehirde başka bir kültürde başka bir kadınlasın.. Sana dair bir sen bile yoksun aslında ; ben insan öldükçe uzaklaşır sanıyordum oysa insan yaşadıkça uzaklaşıyormuş herşeyden ; kendinden , sevdiğinden , özünden.
Hem ben epi topu 27 yaşındaydım 28 e ne kadar gün saysamda ; ne kadar hayat dolu ya da ne kadar bıkmış olabilirdim ki ; hafıza kayıpları yaşıyorum yada hafıza kaybetme oyunları oynuyor vücudum kendi kendine . Kendimden bihaber yaşıyordum bu şarkıya kadar ; iyi mi oldu kendimi bulmam ; görelere göre değişir.
"Öyle dertli dertli bakma gören olmaz "
Harbiden olmaz ; insan 3 evreden oluşur derler dün bugün gelecek. Peki ya bu 3 evreyi 3 le çarparsak kaç evre oluyor ? Evrim bile evrilmekten bıkmışsa , en sert dinozor yumurtaları bile intihara kalkışmışsa neden zorluyoruz ki .
Belki sadece bir an'ı özlemişimdir , belki sadece bir şarkıyı , belki sadece bir kadını ; yine de hepsinin toplamı sadece bir ben ediyor. Milyarlarca olan benlerden bir tanesi.. İşte bugün o beni özledim ; en tutkulu aşklardan daha tutkulu bir şekilde özledim o beni .


"Alnım dik yürüyordum önümde uzanan dağlara doğru, o kadar emindim ki bütün dünyanın benlerden oluştuğuna ; korkmuyordum sensizlikten. İmkansız kelimesi hafızamdaydı nasıl olsa . Ama hiç hesaba katmamıştım ; ya sen sadece bir ilüzyonsan ! Biri kanıyorsa aslında hepsi kanmıştır...."
0

Gray


"Heteroseksüel bir Dorian Gray"'im ben. . .

Dudaklarından şehvet , gözlerinden arzu akan bir adam. Karanlık sokakları adımlarken en çıplak yalanların meme uçlarını avuçlayan bir ağaçkakan... 
                                               Kolay değil; bağlılık yeminlerini mezar taşlarından içmek... Ve sabaha dek en kasvetli tabloların üstünde sevişmek...
              "Vejetaryen bir Dracula" yım ben ; o güzelim şakaklarda binbir orgazmla dans eden... Dedim ya vejetaryen ; kanını sadece şehvetli dişi kırmızısı dudaklardan içen. . . 
                                               Kolay değil ; şeytanlarını sofrada beslemek... Ve damarlarını en bulut dikenlerde bilemek...

                         "Siyah kalpi bir Katil" im ben; aşkla cinayeti denizci gibi düğümleyen ... Ve en derin kan göllerinde kemik çeken... 



                    "Bilmem; belki de hayal kırıklığına uğramış intikam peşinde koşan bir Tanrı'yım ben... Her tutkulu kadın yaratışım ; yeni benler salışım ... "
0

Herkes Ağlar Aslında


Herkes ağlar aslında ; bitmeye yüz tutmuş bir sigaranın son alevi gibi. Herkes ağlar aslında ; denizin dibinde ama bir o kadar uzak dağlar gibi. Ve herkes ağlar aslında ; sevdiğine bağırıp çağırırken son nefeslerinde.
Yalan söylemek isterdim şuan ; hemde öyle büyük yalanlar söylemek isterdim ki beynimin bütün hücrelerini ömür boyu kandırırcasına. Bir kadını ne kadar sevdiğiniz mi önemli yoksa onunla neler yaşadığınız mı ... Herkes ağlar aslında ; ve bazen birlikte ağlarlar, kaç kere sildiniz sevdiğiniz kadının gözyaşını yada o sizin kini. Empati kurulamayacak durumlar vardır bazen işte ben de o durumlardan birindeyim şuan. Kalbim titriyor , beynim şekillendiremiyor bazı şeyleri. Kendimi o kadar çok soyutlamışım ki hayatın gerçeklerinden acısal şeylere tepki vermem geç ama derin oluyor bazen.

Herkes ağlar aslında ; süper kahraman yada soğuk kanlı bir katil olan babanızın ağlamasıyla anlarsınız bunu . 

Bir komşum var benim aynı zamanda ev sahibim ; ellili yaşlarının ortasında sert mizaçlı birisi. Biraz iş kolik biraz da hobikolik biri aslında. Çok paylaşmışlımız yok ama az da sayılmaz . Hem bir kere birlikte oturup içtiniz mi pek çok paylaşmışlıklardan daha fazla paylaşmışlık sahibi oluyorsunuz . Neyse bu abimiz çok sempatik bir ablamızla evli. Öyle fazla çevreleri de yok bizim gördüğümüz kadarıyla ; yıllardır birbirine yeten sempatik bir çift . Çocukları yok amma güzel bir köpekleri ve iki tanede kadife sesli papağanları var.  Şu an Sezen Aksu'dan Beni Unutma ve git şarkılarını dinliyorum ; o kadar manasızlar ki . Kimbilir bu çift kaç şarkı paylaşmıştır arasında ve kaç gözyaşı beraber. Bugün yavru köpeklerine göz kulak olmamızı rica ettiler ; hanımın ameliyat olması gerekiyormuş.. Ve akşam üzeri geri geldiğinde öğrendik ki ; herkes ağlar aslında .
Durum kötüymüş; hastalık heryerini sarmış. Onun sesi bizim içimiz titredi; ne empati kurabilir insan ne de başka birşey. Kaç soğuk algınlığı geçirdiler kimbilir beraber ve kimbilir kaç duygusal an...

 Ve şimdi....

" Herkes ağlar aslında ve ölmekte göz yaşlarına ait."
1

Gel - Biraz Mabel Biraz Matiz

Biraz Mabel biraz Matiz ve üstüne en güzel Mabel Matiz olan Fatih Karaca ile kulak-kalp frekansında buluşalı çok olmadı aslında. Epi topu 4 senedir herhalde; belki çoğu kişiye göre erken çoğuna göre de geç tanışmışımdır .. Mabel matizin bu blogla ilişkisi çoktur ; bu blog sayesinde kendilerini dinleme fırsatı oldum ve bir çok şarkısı bu blogda ki yazılara fon oldu.
Uzun olduydu kendilerinden yeni şarkı dinlemeyeli ve az önce Gel adlı parçalarına denk geldim ; içimde ki yazma tutkusu ortaya çıktı yeniden. Bir Türk olarak türkçeden ilham almak , bir dile aşık olmak ne güzel şey .
Ey Mabel Ey Matiz ; daha çok sevdim seni Matizin anlamını da öğrendikten sonra.
1985 doğumlu Fatih Karaca'nın sahne adı Mabel Matiz.
Mabel'i  Kumral Ada Mavi Tuna adlı romanın eşsiz kahramanı Tuna'dan almış ; kimbilir neler geçmiş aklından alırken , bilemedim. Ve Matiz bir o kadar hoş oturmuş tunanın yanına : çok sarhoş, düşkün anlamına gelen yunanca kelime.

Gel anla dikenimden ;
Güllerim uyansın bahçeleirmde
Gel öyle bir apansız ; ellerim yansın ah ellerinde ....

Diyip kaçıyoruz buralardan yine. Bol Mabelli ve Bol Matizli bir hayatınız olsun.. Ne okumaktan vazgeçmeli bu hayatta nede içmekten... Ne insanlar okuyoruz ve ne aşklar içiyoruz kimbilir.
0

Bir hemcins Ihtiyaci

simdiden uyariyorum bu yazi enteresan bir yazi olacak ; arasira belki rahatsiz bile edebilir. Bir erkek olarak bir erkege ihtiyac duymak temamiz. Yok lan öyle homo bir durum degil. Bir insan hemcinsine ne kadar cok ihtiyac duyar acaba ; iste bunun limitlerini zorluyorum sanirim . Hayatimda hersey var somut olarak; ama galiba sadece somut olarak. Bütün soyutlugumu kaybetmis gibi hissediyorum ;   blog fazla yazdigim söylenemez onun disinda manyakliklarim kizaga cekilmis durumda. Bunlarin olmuyo olmasinin sebeplerinden biri uzun süreli iliski olabilir digeri yaslaniyor olmam 27.5 yasindayim komplekslerim ve depresyonum tavana vurmus durumda. Ve son ihtimal bir ekürim olmamasi, o kadar cok isterdim ki istanbulda ki cok samimi arkadaslarimdan birinin yada benim kankanin burada olmasi yada kuzenlerimden birinin burada olmasini ; yada babam bile olabilirdi. O kadar cok kisi tanisamd tam kafa dengi birine rastlayamadim burada gecen 4 bucuk senede. Tabi yavas yavas problemi kendimde bulmaya baslamadim degil. Gerci arasira baya kafadengi arkadaslar olmustu ama onlarin da hepsi bizim buralara kisa süreligine gelmisti. Neyse neyse yaptigim sey ders , is ,online oyunlar , fitness ve wing tsundan  ibaret haline geldi. Bide uzun süreli iliskinin getirdigi güzel tecrübeler; bilimum sinema aksamlari , gurmeler gibi restoran maceralari. Aslinda hicbirinde basarili degilim yada hepsinde birden basariliyim ; kriter ne bende bilmiyorum o yüzden bi karara varamiyorum. Neyse ne simdi bi kanka olaydi buralarda neler olmazdi ki bah ; bizim evin güzel bahcesinde haftada 2 mangal yapardik yazin acilan acik hava havuzunda bikinili kizlara laf atardik. Evde 600 euroluk oyunla beraber cürümeye hal tutmus xbox in anasini aglatirdik. Her hafta yapacagimiz hali saha maclarini ve icecegimiz alkolün hesabini tutmuyorum bile. Bu hayat sevgilisiz bile oluyor da samimi bi arkadas olmadan zor. Belki illa ki hem cins olmak zorunda degil ama yinede karsi cinsle isler sarpa sarabiliyor veza bir iliskiniz varsa karsi cinsle arkadaslik samimi sekilde devam edemiyor. Bir ipte iki cambaz oynamiyor ya ayni peniste iki prezervatif de durmuyor iste.
Ben yine havanin 15 dereceyi gösterdigi bu günesli Almanya gününde götümü kütüphanenin sandalyesine koymus yalnizliktan yakiniyorum oysa ben hic yalniz kalmadim ve aslinda hic birileriyle birlikte olmadim.Bir Tanri kivaminda insanlar benim hem kölem hemde efendilerimdi ; yaratilisin amkyim.
Simdi siktirip gidiyorum Altaylar hakkinda ödev yazmaya devam etmem lazim. Bir burkhanist , budist , saman, zerdüst , tengrist , hristiyan , müslüman vs vs . her sik olabilirsiniz ama bir insandan öte olamayacaginiz kesin. Ve siz karar verin ki ne kadar yar... yemissiniz. Hadi kolay gelsin.