SlideShow

0

Kocaman

Yatağımdan kalkıp gözlerimi bir açtım ki ne göreyim kocaman bir güneş yuhuuu ; insan almanyada güneş görünce acayip seviniyor arkadaş. Böyle içimde ki bütün moleküller sevinç çığlıkları atmaya başlayıp damarlarımda stokladıkları alkolü parti için kullanmaya başladılar.
Bi duş alıp kendimi sokaklara atasım var. Gerçi hava çokta sıcak değil 8 derece ama yinede yeter . Belki göl kenarına gider biraz uzanır bira içerim tek başıma .. Göl kenarıda hatrı sayılır şekilde uzak 40 dakika falan bisikletle , yinede değer gibime geliyor.
Tabi güneşe tek sevinen ben değilim , odamın tek çiçeğide bu duruma pek sevindi . . Bir bahar gelsede çiçek açsam diye sabırsızlanıyor.

Neyse ne diyorduk ; akşam evde doğum günü partisi var . Yani yine bol alkollü bir gece olacak.
Şimdiden hepinize saygılar sevgiler olsun.
7

Derbi Konuşalım


Bugün derbi konuşalım birazcık.. Öncelikle yeni stadta ki ilk galibiyetimizi kutlamak istiyorum .
Neyse cıvımadan gelelim 18 Mart 2011 in derbisine..
Beklediğim gibi Galatasaray'ın daha iyi oynadığı bir maç oldu ; ancak Galatasarayda gerçekten hiçbir inanç kalmamış. Arda yedek kulübesinde otura otura ofsaytın ne olduğunu unutmuş ; Yekta'ya attığın gol pası nedir arkadaş, bu kadar net ofsayta pas atmak akıl mantık işi değil.
Fırat Aydınus maçı güzel yönetmesede tarafsız yönetti ; oyunu çok kez durdururak futbolun güzelleşmesini epey bir engelledi.
Yan hakemi alnından öpmek lazım, hiçbir ofsaytı kaçırmadı ve yanlış karar neredeyse vermedi.
Fenerbahçe cephesinde bariz bir ofansif eksiklik vardı ve bu eksikliğin adı belliydi sanırım  : Issar Dia..
Adeta takımın dinamosu olan Dia bu maçta neden yedek kulübesindeydi ; herkesin kafasında ki soru işareti bu olsa gerek. Dia oynasaydı belkide Fenerbahçe bu maçı çok daha rahat kazanırdı yada kaybederdi .En azından üstün oynayıp kaybederdi.
Az pozisyonlu centilmen bir maç oldu .
Aslında bu maçın 2 güzel yanı vardı.
İki yönetimde çirkef oyuncularını ya uzaklaştırmışlar yada terbiye etmişler ; bu sayede centilmenlik ortadaydı.
İkinci güzel şeyse Galatasaray takımımızın taraftarlarının 131.76 dB lle Guiness Rekorlar kitabına girmesi.

Ah bide rakı ve şarap şişeleri olmayaydı tadından yenmez bir derbi olurdu..Ve unutmadan ; bu maçta bir piç doğdu , adını hepimiz biliyoruz ... K.. K...

Evet ben bu maçı gidip Türk kahvesinde seyrettim. Memlekette alışıldık birşey olsada Almanyada gidince bir garip hissediyor kendini insan.
0

Bir sabah ihtimali

Bu sabah kapı çalsa aniden,
Herzaman ki huysuz ve yatak halimle açsam kapıyı...
Bulanık gözlerimle kim olduğuna bakmadan 2 kelime edip yatağıma dönsem...
Beynim 20 saniye gerçek mi rüya mı olduğunu ayırt etmeye çalışsa...
Ve yataktan zıplarcasına kalkıp kapıya koşsam,
Omuzuna düşmüş saçlarını görsem ,
Belinden sarmak için hiçbir engel olmasa aramızda..
Bu sabahın ihtimali yok belki ,
Ama bir sabahın ihtimali ,
O da yok artık...
0

Kaçıncıydı kimbilir...


Tespih ağır ağır dönüyordu eğri parmaklarının arasında,
Kadehinden yükselen duman duvarlara çarparken ,
Göz bebekleride nasibini alıyordu ...
Bilmem kaçıncı Elizabeth geldi aklına ,
Ve sayamadığı ıslaklıklar...
Her gün geçtiği ,
O dar sokağın adını ezberledi önce ...
Hiçbirşey ısıtmadı kır kahvesinden daha fazla kalbini ;
Ve yan komşunun yaşlanmış evinin o sıcak kokusu ,
Doldurdu ciğerlerini...
Kaçıncı dakikasıydı hayatının ,
Ve kaçıncı kalp ağrısı kimbilir ...
Her kadının adı bir sokak tabelasında yazıyordu artık..
Ve her aşk aynı kokuyordu...
Kaçıncı kez susuyordu kimbilir ,
Sondu, artık biliyordu..
2

Hmm Hmm


Başlık bulamadım lan ; beynim gitti geldi..
Aklıma az önce " Garı isterem garı isterem " repliği geldi.. Acaba mutsuz olduğum için mi bu replik aklıma geldi  ; anlamadım doğrusu.. Neyse bende istirem heralde.. Bir gelsin bir gitsin. .

Hiçbirşey yapasım yok , öyle depresif bir moddayım.. Bugün kendimi mutlu etmek için gidip kendime Port şarabı aldım.. Geçende arkadaş tattırmıştı ve gerçekten bayılmıştım. .Ben normal kırmızı şarabı pek sevmem , o buruk tat pek bi yorar beni.  Bu biraz daha acı daha oturaklı..
Belki yatmadan bir kadeh atarım, uyumama yardımcı olsun diye..
Bide nutella aldım az önce açıp çatallasamda çok mutlu olmuşluğum yok.. Angelina Jolienin dudaklarından yesem çok mutlu eder miydi, emin değilim; karar verdim etmezdi..
Hem ben tanımadığım kadınlarla biraz alkol almadan yakınlaşamıyorum.. Önce bir kadeh şaraba ne dersin ?
Şimdi olabilir ..

Ne saçmalıyorduk..
Ulan ben size bilimsel bir bilgi verecektim ; gidip ne konulardan bahsettim. Neyse az bekleyin bir sigara sarıp yakayım..
Sigaranın ilk nefesinin verdiği rahatlamayla geri geldim..
Ben iki işi iyi yaparım aslında ; iyi severim bide iyi silerim.. Aslında 3 işi iyi yapıyorum derdim ama 1 harfin hesabını yapmayalım..

Fonda Here comes the rain again çalıyor.. Eurythmics'ten değil; tabiki Hypnogaja'dan.. Bence gelmiş geçmiş en iyi coverdır bu şarkı..
Is it raining with you ?

Neyse artık gelelim bilimsel zımbırtımıza.. Güney Amerika'da Phoridae türünde ki dişi sineklerin karıncaları zombiye dönüştürdükleri ortaya çıkmış.
Bu sinekler karıncanın kafasına iğnesiyle yumurta sokuyormuş ve bu yumurta beyin hücrelerini yediği sürece vücudun işlevlerinin yerine getirilmesini sağlıyormuş. Diğer karıncalar tarafından öldürülmesin diye karıncayı kolonisinden 50 metre uzağa götürecek komutları veriyormuş ve en sonunda olgunlaşan yumurta karıncanın kafasını yararak dışarı sinek olarak çıkıyormuş.
Karıncayla insanı kıyaslamak tabiki olmaz ama zombilerin gerçek olması yolunda büyük bir adım gibi gözüküyor ..
Zombi filmlerinin manyağıyımdır ben.. Bi zombi filmi gördüm mü dayanamam anında izlerim.. Keşke yeni bir tane çıksada izlesek..

İşte öyle aptal gibiyim falan filan..
Ne yapsak , ne etsek ; haydi görüşürüz..
5

Yorgunluğun Belini Kırmak...

Eve şimdi girebildim...  Yorucu bir gece oldu benim için.. Açıkçası bugün niye böyle bir aksiyona giriştiğimi bende bilmiyorum. Sabah 8 de kalkıp 5 saat işte çalıştıktan sonra bir kaç saat ananemde oyalandım. Daha sonrasında 2 saat futbol oynadık.. Vücudum yorgunluğu iliklerine kadar hissederken içmeye başladım ve kendimi gece hayatına atıverdim..
Neyse iyi oldu aslında.. Yeni insanlarla tanıştım..
Gecemi güzelleştiren Elizabeth'e teşekkürlerimi sunuyorum.. Bir insan bu kadar şeker mi olur ; normalde almanlar soğuktur ve ingilizce konuşmayı pek yeğlemezler ama bu kız sağolsun ingilizcesini döktürdü ve bana güzel bir sohbet fırsatıı verdi..
Neyse hiçbirşeyini almadım kızın ; bir dahaki sohbetimiz kısmet artık. .. .
Evet bugün tek başıma gittim mekana.
Farkettiğim boktan şey ise şu oldu ; 6 tekila 5 bira ve 1 votka enerjiyle sarhoş olamadım,  nasıl bir boktanlıktır bu.
Gerçi şuan malları oynuyoruım ; bildiğiniz daltonların avarelinden farklı değilim..
Neyse ben kendimi artık yatağa atayım.
Hepinize günaydın ve tatlı rüyalar...
0

Beyaz ve Siyah

Baktığım duvarlar beyaz , 
Ve beyazı pek sevmiyorum hayatımda... 
Beyaz duvarları posterlerle , 
Beyaz kağıtlarıysa yazılarımla süslüyorum... 
Kim demişse saflığı temsil ediyor diye,
Yalan söylemiş .. 
Kolay kirlenecek birşey saf değildir... 
En safı Siyahtır;
Anlamanızı beklemiyorum ,
Derin bakmak gerekir bazen.. 
Siz okyanusa baktığınızda güneşi görürken,
Kimbilir bir balıkçı neler görüyor... 
Beyazı en çok tende seviyor insan, 
Soluk ve yorgun,
Sevişmeye hazır... 
Anlatması zor ; 
Öpmeyi deneyin..
Beyazın üstüne kırmızı güzel gidiyor..
Port şarabı gibi yüksek kırmızı... 
Kan akıyor insanın cinsel uzuvlarından, 
Beyaz göğüslerinde ki meme uçlarında ,
Kimisi şehvet görüyor,
Kimisi bir anne adayı... 
Beyazla siyahın ayrımıda burda başlıyor zaten , 
Siz bembeyaz sevişirken, 
Biz kapkara ölüyoruz ..
Beyazın üstüne kırmızı güzel gidiyor,
Ve ben her beyaz tene,
Kanlı dudaklarımı konduruyorum.. 
Sana göre cinayet,
Oysa,
Bana göre,
Yeni bir doğumun hikayesi bu...  
0

Vaskanson V

Leyla ile Mecnun'u onlar yapan aşklarıydı.. Nitekim Leyla fahişe Mecnun şerefsiz olabilir.. Ya da ikisinden birinin ruhu çürümüş olabilir...
Unutmamalı ki iki kişiye bir kişilik aşk yetermiş...
Öyle ki bir fahişeye yada bir şerefsize aşık olabilirsiniz ; siz dağları deldikten sonra onlar hala bu sıfatları koruyorlarsa parkanızı çekin ve sallandırın onları gönül ağacınızda...
                                                            Vaskanson
0

Sözün Kısası


Kalbime ağır geldiğin zamanlar oldu , 
Bir çiçeğe güneşin çok gelmesi gibi... 
Sözün kısası,
Ben seni sevdikçe öldüm... 
0

Birazcık Nostalji


I'm William Wallace
Oui. Parce que chaque jour j'ai pensé à toi. 
[Yes. Because every single day I've thought about you]

FREEDOM..


Birkaç "Braveheart" film repliğiyle giriş yapmak uygun düşmüştür heralde.. Evet vakit nakittir demedim gittim 3 saatlik Braveheart filmini tekrar izledim.. 


1995 yılına ait bu film çıktığında 8 yaşındaydım. Yinede bugüne kadar geçen 16 yıllık sürede bu filmi yaklaşık 10 kere izleme fırsatı buldum.
Bu filmin mükemmelliğinden bahsetmeye gerek yok sanırım. 
Şaşırtıcı noktalardan biri şu ; filmin yönetmenliğini Mel Gibson yapıyor ve bu 2. yönetmenlik tecrübesi. Yinede bu filmle Oscarı kucaklıyor .. 


3 saatlik bu örgüde film ilk olarak bir aşk hikayesini daha sonraysa özgürlük aşkını ele alıp birleştiriyor.. 
Neyse vaktinize kıyıp izleyin yine derim.. 


Aye
Sons of Scotland! I'm William Wallace... 


-------------------------
Reklamlar . (Kamera arkası) Ara verdik.. Oh lan rahatladım.. Kolumuda kaldıramıyorum zaten, omuzumu sakatladım sanırım ; eskrim yaparken oldu. Sabaha kadar düzelmesi gerekiyor.. Acil acil.. 
-------------------------


Ve şimdi eskilerden bir şarkıyla Nostaljimsiye devam etmek istiyorum. Nostaljimsi diyorum çünkü bu şarkı cover . 
Nilüfer'in düet albümünde ön plana çıkan şarkı Şebnem Ferahla birlikte söylediği "erkekler ağlamaz " şarkısı oldu..


Ki bana göre en güzeli  " Ara sıra bazı bazı " şarkısını coverlayıp Maltla yaptığı düet olmuş ...


Hadi dinleyelim..




4

Ölenle Oynama ...


Ölenle oynanmaz dostum ; ölmüş bir ruhu acıtamazsın...  Ne zaman ve nasıl ölmüştüm şu postta : Ölüm'üm 
İşin ilginç yanı çok zevk almıştım o postu yazarken.. Böyle anlamsız bir huzur..

Az sonra traş olacağım ve siz yine sıradan bir traş zannedeceksiniz bunu .. Kimbilir kaçıncı kez traş olacağım , kaçıncı kez kanayacak suratım...
Ve her traştan sonra daha bir sertleşir cildiniz...  Kim bilir kaçıncı aşkı traş edeceğiz birazdan ve kaçıncı kez sertleşecek kalp...

Kadınları sevdim ben sadece birini değil ve şehirleri , birde ışıkları.. Her ışığın altında bir hikaye yatıyor olma ihtimali cezbetti beni ..

Acılar en çok karanlıkta mı büyür ; sayamadım ışığın altında kaç acı pusuya yatmış ...

Sessiz ve sakinim şimdi  ; bir su gibi yolunu buluyor kaderim..

Özgürlüğümü aldığında Tanrı küfürleşiyoruz karşılıklı...  Birşeye küfür ediyorsanız ona inanıyorsunuz demektir..

Ve aslında birşeyi sevdiğinizde inandığınız tek şey kendinizdir !
5

Tapılası Kadın

Evet TV dünyasından bir isim açıklayacağım bu postta... Benim için tapılası kadınlardan biri olan bu kadın tahmin ettiğiniz gibi manken , şarkıcı yada oyuncu değil ..
Kadında asaletin ve duru güzelliğin çok önemli olduğunu düşünen biri olarak bu kriterlere çok ama çok uyan CNN Türk Muhabiri Nevşin Mengü'ye her geçen gün dahada hayran olduğumu belirtmek isterim...

Buyrunuz resimlerle Nevşin Mengü


Ve kendisi hakkında biraz bilgi verelim : 
NEVŞİN MENGÜ 


Nevşin Mengü, 1982 yılında Ankara'da doğdu. Klasik Ankara çocuğu tabirine uyan eğitimini; TED Ankara Koleji'nin ardından Bilkent Siyaset Bilimi Bölümü'nde tamamladı. Ankara çizgisini Galatasaray Üniversitesi ile kırdı. Masterını 'Türkiye Üzerine Toplumsal İncelemeler' dalında yaptı.
Mesleğe Kanal Türk'te başlayan Nevşin Mengü, Haber Türk’te de çalıştı.
Bir yılı aşkın bir süre İran'ın Başkenti Tahran'da TRT Türk, büro şefliği yaptı. Mesleğe başladığından beri hep Ortadoğu'yu sevdi. İran'ı hala ara sıra özlüyor.
Hafta içi her gün saat 18.00'te CNN TÜRK Ana Haber'i sunuyor.
İyi derecede İngilizce, orta düzeyde Almanca ve Farsça biliyor. İşini çok seviyor.
1

Mesafeli olmak /Routine


Blogumla mesafeliyim bu aralar.. Gerçi sevdiğim çoğu şeyle aramda mesafeler var...
Ailem , dostlarım, eski aşklarım ve yenileri...
Bir blog yakınımda , yorulmuş parmaklarımın altında duruyordu..

Ama öyle bir yorgunluk çöktü ki üzerime ; sanırım bu hızlı adaptasyon durumlarından kaynaklanan bir yorgunluk bu.
5 ay oldu Almanyaya yerleşeli.. Her geçen gün hayatım biraz daha düzene giriyor. Tabi bu güzel birşey mi kötü birşey mi henüz bende bilemiyorum.

Biz insanların yaptığı herşey garip ; mesela : Gelecek için bir sürü plan yaparız ancak içinde bulunduğumuz bir şey bizi rahatsız ediyorsa onun hemen düzelmesini dileriz , ve bu durumun düzelirken gelecek planımıza kötü bir etki yapıp yapmayacağını düşünmeyiz..
Yani aslına bakarsak zamansal bir düşünce kavramımız yok .  -Evet şu paragrafı bir çırpıda nasıl yazdım bende bilmiyorum. -

İçimde patlayan öyle büyük bir sevgi bombası var ki , anlatması mümkün değil. İşin kötüsü böyle içinde kalınca insanın zarar veriyor.
Annem beni her aradığında ona onu çok sevdiğimi söylüyorum telefonu kapatmadan önce. İşte haftada bir seni seviyorum diyebiliyorum neredeyse.  .  .
Birde bazen çiçeğime diyorum .. Sesli söylemiyorum ama seviyorum onu .. 3 aydır beni yalnız bırakmadığı için ; düşünüyorumda bana iyi sabretti. Başka bir çiçek olsa çoktan solup giderdi. Aramızda değişik bir bağ var .
Her sevginin yaptığı gibi o da bana zarar veriyor .. Geceleri zehirliyor beni. . .
Ama ne yapalım biz birbirimizi böyle kabul ettik ...
Yalnız nasıl bir ruh haline girmişsem ; çiçekle aşk yaşıyoruz gibi. . .
Bu aralar onu da biraz ihmal ettim ama o beni güneşle aldattığından öyle yaptım. .
Evet hafif hafif bahar güneşi yüzünü göstermeye başladı .

Saat  3'e geliyor . Uykuluyum baya ancak yatasım yok . Aslında hiçbirşey yapasım yok , öyle enteresan.
Hani genelde insanın hiçbirşey yapası olmayınca uyuyası olur ama bende o da yok ..
Öyle boktan bir durum içerisinde kıvranıyorum .
Anlaşıldığı üzere kendimi pek iyi hissetmiyorum.  Bu bokum ülkede yalnızlığı iç organlarıma kadar çekiyorum.

Ne için , ne için ... Ne için yaşadığımızı çözmek zor ,hangi gelecek için uğraşıyorsak artık ..
Bazen hayatta sadece ekstrem şeyleri görmeyi istediğimi düşünüyorum. .

Örneğin Japonya'da bulunup Tsunami anını yaşamayı falan. . . Tabi ölmeden... Neden bilmiyorum ama hayat öyle bunaltıyor ki, bazen böyle zorluklara bile ihtiyacımız oluyor..

Bilmem siz nasıl düşünüyorsunuz ?!
2

Bir Kadinin Yorgani

sustu kadin,
arta kalmisliklarini,
Yedigi tirnaklarinda biriktirmisti bunca zaman...
Taze meyvalar gibi curuyordu ask ,
Peki ya aci curumez miydi hic,
Bayatlamaz miydi ...
O eski sokaklar bile kurumstu,
Kurumayan yanaklarina kizdi...
Yorganina sarildi ,
Sahi ne cok iz tasiyordu ona dair...
Akan tuzlu rimeller ,
Kadinlikla kizligin arasinda ki kanli yol..
Kac yalnizligi saklamisti yorganin altina ,
ve kimbilir kac kere idam etmisti kendini ..
3

Baş Ağrısı

Uzun süredir bizim elemanlarla renk ziyaretine gitmiyordum.. Dün gece gittim ama şuan ki baş ağrısı nedeniyle pişmanım..
Aslında çevre edinmek açısından güzel bir olay ama çoğu insanı bir daha görsem hatırlamam..
Yeni bir bira içme rekoru kırmış olabilirim kendi çapımda ama kesinliği olmadığı için ihtimaller arasında kalsın şimdilik. Daha sonra hatırlayacağımı umuyorum..
Yataktan kalkalı yarım saat oluyor ama bugün hiç ayılacak gibi değilim .. Ve üstüne 1 buçuk saat sonra işe gitmem gerekiyor; sıçtığımın resmi..
Hadi kolay gelsin bana.......
0

Kapıda ki Bahar


Dışarıda hüzünlü bir bahar var nedense..
Şuan camımın önünden yaşlı bir çift geçiyor... Tahmini 80 lerindeler ... Öyle şeker duruyorlar ki; fırtınalardan çıkmış bir geminin iki kaptanı...
Çift olmayı  geçtim, onu becermek zor ... Üstüne artık yaşlanmayı becerebileceğimizide pek sanmıyorum..
Arzularımın kış uykusuna yattığı bir hafta geçiriyor ve yaptığım herşeyi günü geçirmek için yapıyorum  ..
Dünyevi zevklere bulanasım var .

Tek umudum duşa girip bütün bıkkınlıklarımı orada bırakmak.

Ve ardından sokağa atacağım kendimi ; siz hangi yöne koşarsanız koşun rüzgar size doğru koşar...

Mevsimsiz gelen tohum sadece acı mı doğurur ?

İlkiyle sonu farketmez, bahar bahardır ... Tadını çıkarın..

Şarkı
2

Uç Noktalar


Noktaların ucu olur mu diye sorma şimdi...
Oluyor işte ;
İnsan 3 noktanın sonuncusundan atlamak istiyor sonsuzluğa ...

Keyif vermiyor hiçbir duyguyu yarım yaşamak.. Acıyı bile iliklerine kadar hissetmeli insan ; tam olmak meselesi ... Ölüm bile tam gelmeli insana, ölçüsü alınmış bir kefen gibi ...

Bir kedinin kasap önünde bekleyişini yaşamalı insan , ama aklının bir yarısı çöpte ki balıklarda olmadan...

Yağmurda dolaşmamalı insan , yüzmeli...
Bir  başarıyı birinci gibi ve başarısızlığı sonuncu gibi kucaklamalı ...

Arası olmamalı hayatın ; martılar uçmalı hep ve vapurlar gitmeli ...
Balıklar gıdıklamalı insanın ayaklarını ..
Kaldırım taşları koşarken ,
Kalp zamandan hızlı atmalı...
-Tik tak-

Yarım bir hayatla sevişirken,
Senin tam olmanı istedim...  
2

Yataktan bildiriyorum !

Basligi okur okumaz icinizdeki hormonlarin kiprastigini tahmin edebiliyorum ; ayip lan ayip ... Ozel hayata hic saygi kalmamis..

Evet can sikintisiyla sevisiyorum . .
Ciddi uyku problemim var benim.
Normal uyku saatlerinde uyuyabilen birisi degilim. 1 saattir yatakta debeleniyorum .

Bloguda salladim buara. Yazilacak seyler yasamiyorum , icimde ki ilhamda otostop cekip tatile gitti.
Kadinlar gunu geride kaldigina gore geriye 297 kaltaklar gunu kaldi.
Buna anti_pollycilik diyorum ben.
Mantikli degil mi...
Ulan telefondan da ne zor yaziliyor.

Biri gelip uyutsun beni.
Bide gelirken cukolata getirsin ve tabi iskender. ofa bi iskender yesem ne uyurym be.

guzel kadin iskender gibidir,ikisinden sonra guzel uyursun.

haydi adios
0

Üstümden Tır Geçti.../Cebit

Çarşamba perşembe ve cuma gününü özeti şu : içtim , içtim , içtim...
Şimdi cumartesiye geçelim ..
Cuma gecesi 4 te yattıktan sonra cumartesi sabahının saat 7'sine 3 saatlik uykuyla uyandım..
Bir iki sandviç hazırladıktan sonra bisiklete atlayıp zamanla yarışarak saat 8.06 trenine yetiştik arkadaşla..
Hannoverdeki CEBIT fuarına gittik.. Gittik mi o bize gitti ; kaç posta gitti bilemiycem.
Neyse vardık fuar alanına. Arkadaş fuar dediğin biraz küçük olur . Yürü yürü bitmiyor..

Fuardan dikkatimi çekenler şunlar oldu :

Xbox 360 kinect : Hani şu sizin hareketlerinizi algılayan oyun konsolu var ya işte o. .

Intel Oyun Bişeysi : Silah var silahın üstünde düğmeler ; zıplama ileri geri düğmesi vs vs..  sizin dönüşünüzü algılayan sensörler var . Ve elinizde ki silahla sağa sola dönüp dışın dışın ateş ediyorsunuz..

Yapay zekalı kaleci: Kartondan bir kaleci yapmışlar koymuşalr kaleye .. Siz şut çekiyorsunuz hop kurtarıyor eleman. Hoşuma gitti. .

El yapımı bilgisayarlar:  Böyle bildiğiniz biblo gibi bilgisayarlar vardı. Çok hoştu.. DVD kutusu gibi desenli harddiskler falan..

Uçak similatörü : Kokpit yapıp içinede similatör entegre etmişler .. Birtanede pilot getirmişler bunun için. Oh mis hoş.


Aklıma gelenler şimdilik bunlar . . .
Birde salak bi çekiliş için yarım saat sıra bekledikten sonra 10 euroluk bir telefon kazandım. Neyse ki üstünde ışığı var . Fener niyetine kullanırım .. Birde çok hafif. Spora giderken falan ideal olduğunu düşünüyorum..

Neyse saat 3 gibi dönüş yoluna koyulduk o da ne yine tren 3 dakika sonra . Başladık koşmaya.. Zaten o kadar yürüyüşten sonra bu koşuş bizi bitirdi. Perona vardığımızda trenin 15 dakka gecikeceğini öğrenmiş olduk. . Edecek küfür kalmadı hazinemde.

Göttingene dönünce dayımlara gittim .. Vee orda çok değişik birşey yaptım..

Kendi saçlarımı kestim , evet 5 aylık saçlarımı makinayla kestim... Yalnız o makinayla saçlarımı keserken nasıl bir orgazm oldum anlatamam.. Sanki dünyayı kurtarıyormuşum gibi bir hisse kapıldım ...
Ow yeahh..
Makas bile vurdum saçlarıma. Güzel olmuş fena değil en azından.
Ve sonracıma yengem sağolsun Ali Nazik yedik... O da başka bir orgazm hikayesi benim için.
Yemeklerle pek bi haşır neşirimdir de ...

Bugün karides yapacağım mesela.. Ne zamandır aş eriyordum.

Ve tekrar yola çıkıp eve doğru gitmeye başladım. Eve vardığımda saat 8 pm sularıydı. Dedim herhalde bu gün burada biter.  Bi 10 dakka sızmışım..
Sonra gidip duş aldım. Derken bizim arkadaş elinde birayla odaya daldı ; onu içtikten sonra aşağıya indim ..
Votka bira vs derken arkadaşla BadTaste partisine gittik..
Bu arada bu arkadaş bi anda en sevdiğim arkadaş olma potansiyelini yakaladı. . . Kafa dengi biri ve çekingen. Bayanlara gidip konuşabilen birisi değil. Yani olası wingmanim diyebiliriz ..
İçtik falan derken yaklaşık 4 saat dans ettik.. Tabi enerji içeceklerini içince insan dans etmeden duramıyor..

Tek bir dert kalmıştı. Eve nasıl geri dönecektim. Oturduğum yerden kalkacak halim yoktu ve bacaklarım artık tutmuyordu.. Ve eve yarım saatlik bir dönüş yolu vardı..
Yinede seke seke dönmek zorunda kaldım .. Taksi parası olan bir insan değilim.
Neyse eve vardığımda saat 5 buçuktu(am).

Üstümden tır geçmiş hissinden kurtulmam imkansızdı..
Şöyle gün boyunca neler yaptığımı ufak bir istatistiğe döktüm ve şu verileri elde ettim :

1 saat bisiklet sürmek..
6 buçuk saat yürümek
20 dakika koşmak.
4 saat dans etmek..

Evet biten pilin acilen şarj edilmesi gerekiyordu . Ve ben kendimi yatağa attım..
Ama enteresan kabuslarla ve malum kişi sayesinde uykularım piç oldu...

He bide dün barda cebimde ki yüztane bozuk paradan en değerlisini yere düşürdüm.. 2 euro :|
Yine iğrenç bir pazar ve artık komple yalnız bir pazar...
Şuan penceremin önündeki sokaktan pembe ayakkabılı güzel bir sarışın geçti ... Ayakkabılarıydı dikkatimi çeken ; yanlış anlaşılmasın ..

Şimdide yaşlı bi kadın geçiyor ..

Yaşlı kadın dedim de aklıma kabuslar geldi.. Harbi kabustu..

Herhalde en uzun postum oldu bu post.
3

O'na Son Mektup / 400. Post

-Keşke bu kadar masum olabilsek..-

Yeni ayıldım... Dün gecenin her anını hatırlıyorum..
Sana ettiğim küfürleri iyi sakla ... Okumayacağını bildiğim için yazıyorum bunu.. O küfürleri iyi sakla çünkü onlar olmasa biz ayrılamazdık ..  Sen benim canımı acıtmaya devam ederdin. Herzaman ki yüzsüzlüğünle geri dönüp beni sevdiğini söyler ve beni yeniden kendine çekerdin...
3. şahıs insanlar yüzünden tartışırdık, sen beni umursamazdın 1 hafta yine kavgalar .. Sabrımı zorlardın bu umursamaz hareketlerinle ..
Sonunda dün gece sabrımın taşını kırabildin...
Alkollüde olsam ne yazdığımı biliyordum...
Senin bana o kadar lafından sonra  sana ettiğim or.spu küfürüyle durumu eşitledik..
Ben senin her dönüşünde bir çok şeyi kaldırabiliyorsam artık seninde birşeyleri kaldırma vaktin gelmiş...
Zaten bunları kaldırıp dönebiliyorsan kapım açık ... Yok dönemiyorsan benden uzak olman en güzeli...

Yinede güzel şeyler yaşadık.. Küfürlerimi kişisel algılama onlar olması gereken şeyler.. Benim canımı acıtmaya çalıştığın için kendimi koruma içgüdüsü..

Güzel bir ilişkiydi daha güzel olabilirdi ama hastalıklı ruhunla hep ilişkiyi berbat ettin hemde benim ruh sağlığımı ...
Bir hafta aşkından ölüp , ertesi hafta seni sevmiyorum dedin ... Bunu kaç kere tekrarladın 3 yada 4 ?

Herşeye rağmen;

UOY EVOL I

Bir masal olduk şimdi...
4

Neyse ki Alkol

Alkol herşeyin ilacı diye boşuna dememişler. Herşeyin ötesinde ilginç bir şekilde güzel bir gün geçirdim. Bol sohbetli, bol ingilizceli ve bol alkollü. Cumartesi günüm pek hoş geçecek kısmetse.
Hadi siz cumartesi günümü merak edip durun..
Sanki çok şeyinizdeydi ya neyse ...
Ağlayabilen bir erkek olmayı isterdim bazen ne dersiniz?
0

Sigara/ Emzik

Uzun süredir bu kadar sigara içmiyordum.. Tabiri caizse bugün bok gibi sigara içtim..
Kahvaltı yapmayıp bir kaç çikolatayla günü geçirdim ve akşam yemeğinde pizzayla karnımı doyurduktan sonra bu saate kadar tok kalmamı sağlayan şeyler birayla sigara oldu..
Üstüne birde yoğun agresiflik ve stres eklenince çenemde yara çıktı...

Evet siktiredin başkalarını .. Unutmamak gerekirki biz olmayınca başkalarıda olmuyor.. Önemli olan önceliğimiz kendimiz olduğundan sizi rahatlatacaksa kırmaktan çekinmeyin. Sizi bu denli mutsuz edenler zaten kırılmayı hakkediyorlardır..

Almanyaya geleli 5 ay oldu.. Azımsanacak türden şeyler yaşamadım aslında.. Zorlu bir süreçti.
Bizde aileden miras bir söz vardır..
Bu da geçer yahu....
Evet geçmeyen birşey yok... İnsan sadece sevdiği şeylerin/insanın geçmesine üzülüyor..


Bir varmış bir yokmuş masalların bir yokmuş aşklarıyız biz, 
Pembe dünyaların kara delikleri... 
Ne beyaz atımız var , 
Nede prens olmaya değecek bir prenses... 
Mutsuz sonların, 
Acınası kahramanlarıyız..
2

Bir fahişenin kolları..

Siyah döküldü kağıda,
Nefret dolu şişenin ,
Aşkın üstüne devrilişi gibi... 
Kanlı bir bıçak , 
Aldatmanın önüne geçemedi...
Soluksuz sevişmeler, 
Dolduramadı kalbi...
Yetmez oldu günahlar, 
Affetmeler kirlendi,
İhanetler kutsandı... 
Susmayan yürekler,
Yasaklandı tanrı katında..
Bir adam ve bir kadın,
Yetmedi dakikalara..
Ve Sapladı hançeri göğsüne, 
Bir fahişenin kollarında
Can verdi aşk... 
2

Vaskanson IV


Biri seni gözü kırpmadan öldürüyorsa , hiç durma son nefesini acıtmak için kullan... 
-Vaskanson-

Biri size geri dönüyor ve siz buna karşı koyuyorsanız onun bir daha dönememesini sağlayacak ağır şeyler söyleyin...
-Vaskanson-

Ve kahpelik nesilden nesile çoğaldı...İnsan içinde doğan orospu çocuklarını ancak kendi elleriyle öldürebilir...
-Vaskanson-
8

Yazasım var...

Bugün oturup yazasım var sadece...

Oturup tomar tomar küfredesim var beyaz sayfalara... 

En beyaz sayfaların bile kararmayı beklemesine isyan edesim var... 

Sevginin öfkeye sonra küfre dönüşmesini izleyesim var... 

İnsanlar ne salak... Bazen en güzel aşk cümleleri en sert küfürlerde saklıdır ; bunu bile anlayamazlar... 

İnsanlar ne aptal ... Ellerinde olanın değerini bilmeden düşürürler... 

İnsanlar ne sürtük... Bilinmedik bir x için terkedebilirler seni ... 

İnsanlar ne küstah... Kendilerinin bir bok olmadığını bile bile yalanlarla döndürürler seni ... 

İnsanlar ne hastalıklı.. Kendi aptallıklarının cezasını başkalarına çektirirler... 

İnsanlar ne gebe...  İçlerinde ne kötülükler ne kahpelikler taşıyorlar... 

İnsanlar insanlar.... 

Ağzına bile sıçmaya değmez insanlar ... 
2

İlgi...

Bugün biraz zorlu bir gün olacak benim için.. Agresif ve mutsuzum..
Sanırım hoş sohbetli hoş bir bayan ilgimi çekebilir...
2

Tecrübe

Hayatımda güzel bir tecrübe edindim..
İnsanların iki yüzlülüklerine dair güzel bir tecrübe. Bu tecrübenin daha acısız olmasını dilerdim ama n'apalım böylesini hakketmişiz.

Hayatın garip tesadüfleri vardır...

Mesela bir kadın vardır genelde işinden dolayı çok meşgul olan ve tüm vaktini size ayırır.

Ve ne zaman izin alıp çok vakti olsa sizinle arasını bozar ...
Bol vakit olunca sizin yerinize başkalarıyla konuşmayı tercih ettiğinden böyle yaptığı kesindir.

Sizden bir cümleyi bile esirgeyen karaktersiz insanlardan uzak durmanız dileğiyle..
0

Elveda

Biten bir aşkın ardından söylenecek pek fazla şey yok ; aldatılmışlığın kirli kokusu ensemde...
Haydi Elveda....
2

Ruhsal Arınım


Hormonlarımın birbirine karıştığı bir dakikada beynimi bedenimden uzaklaştırma cehaletinde bulunuyorum...
Ruh ve beden ikilisi başbaşalar.. Ve şuan hükmedebilecek tek şey ruhum.
Öğürmek geliyor insanın içinden, yediklerini tecrübe ettiklerini herşeyini öğürmek...
Hani herşeyi kusarsınızda son bir acı boğazınıza takılır kalır. Buda böyle işte...
Siz ne kadar sevildiğinizi düşünürseniz düşünün bu anlarda sizi umursayan bir kişi bile bulamazsınız...
Bir insan bir insana herhalde yeterdi ; tabi bir insan bulabilseydik eğer...

Tanrı içimde dans ediyor şuan ; diğer köşede sevgiyle nefret sevişiyor... Dünyanın alabildiğine bütün güzellikleri içimde mavi köşede , kırmızı köşedeyse bütün kötülükler..
Arınıyorum...
Yalanlardan , dünyevi şerefsizliklerden arınıyorum...
Umursanmayan bir insan umursamalı mı ; hiç sanmıyorum...

Tanrı ve ben iyi bir ikiliydik ne o bana katıksız inanıyordu ne ben ona... Ve bazen o benden bazende ben ondan yardım istedim...
Şimdi sevişmek vaktidir ; içimdeki her hücrenin yalnızlıkla sevişmek vakti...

I Don't Care
6

Bıkkınlık

Herşeyden bıkmaya başladım bugünlerde.. Hergün güneş açmayacağını bile bile hergün güneşi beklemek sadece insanlara özgü bir boş-ullu şartlanma.

Bir süreliğine kendimden kopup hiçkimse olmak istiyorum ; adımlarımı hesaplamadan ölümün köşesinden dönmek o halde ona seninkide köşeliymiş esprisi yapmak..

Tanımadığım sokaklarda kaybolmak , hiç tatmadığım bir içkiden sarhoş olup tuzlu deniz kokusuyla kumsalda uyanmak ...

Yabancı kadınların evine gidip bir kahve içtikten sonra yatağa girmeden kapıyı çekip gitmek ...

Suratımda ki aptal ifadeyle boğazımdan sarkan atkının sallantısının hayata etkisini hissetmek..

Tutkularımın yoğunluğundan yargılanmayacağım bir dünyada yaşamak...

Bu ara yüz kere dinlememe rağmen bıkmadığım tek şey aşağıda ki şarkı sanırım...

2

Vaskanson III

Unutmamak gerekir ki , sadece en uçta sevenlerin sevgileri azalabilir...
-Vaskanson-

Bir kelebeğin kanat çırpışı gibi bir yalanın bize göz kırpışı hayatımızdaki herşeyi yıkan bir fırtınaya sebep olabilir..
-Vaskanson-

Sevmekle köpeklik arasında fark vardır... Seven insan acıtmasınıda bilmeli bazen..
-Vaskanson-
3

Vaskanson II


İyi bir inanç iyi bir yalandan daha sağlıksızdır, biri ölünceye kadar diğeri yatsıya kadar... 
-Vaskanson-

Arıların çiçeklerle sevişmesinden öğrendi insan sevişmeyi, ve bal yerine kötülükler doğurmayı öğrendiler sadece...
-Vaskanson-


İyiyi kendince iyi olan kötüler belirledi ve kötüye dışlananlar kaldı. İyiyle kötü futbol takımına seçilmek yada seçilmemekle aynı şeydi. İşte bu kadar saçmaydı sevap ve günahlarımız.. 
-Vaskanson- 
0

Vaskanson



İnsan kendi illüzyonu olan Tanrının bir illüzyonudur...
                             - Vaskanson-



Bir su kadar saf olabilen bir su kadar kolay kirlenebilir;
günah ve insan homojen bir karışımdır... 
                               -Vaskanson-
2

Pazartesi Sendromu


Bu pazartesi sendromu psikolojik heralde.. İş yok okul yok yinede pazartesi sendromu var.
Hayatımda ki bu süreksiz gidişata bir dur demem gerekiyor. Pazartesilerin icabına cumartesiden bakmam lazım belkide.. Rahatlamış bir cumartesi gecesi hoş bir pazarı ve ardından sendromsuz bir pazartesiyi getirebilir belki .. .

-İnsan hatalarını bir başka insanın doğrularında görür.. -
İnsan beyninin o boş şartlanmışlığı bu salak önermenin bile doğruluğunu sarsıyor..

Canımızın istediğini yapmalıyız, mantığıyla mı yaşamalıyız acaba ?

Bugün uyuşturucu istedi canım bi altınvuruş yapayım...
Bugün hız tutkum bastırdı şu otobanda bi 350 basıp geleyim..
Bugün libidom yüksek bir grup sex yapayım...

Kim bilir kaçıncı beyin sikilmişlikleri yaşıyoruz... İnsan ömrü ortalama 60 sene ama bence bu ömür beynin ömrü.. Çok bile sabrediyor bu kokuşmuş hayata.

Kendimden bir bok olmayacağını anladığım zamanla insanlardan bir bok olmayacağını anladığım zaman dilimi aynıydı.
Tecrübelerle kaşarlanmak yerine ismi anılmayan bir saf olmayı yeğlerdim..

Bişeyi yapmış olmak için yapmayı sevmemek lazım bazen.. Uçlarda tutkularla yaşamalı..

Yüzdün mü km'lerce boğulurcasına yüzmeli, sigaraya sarıldın mı ciğerlerini kanatırcasına ağzından düşürmeden..
Sevdin mi acıya acıta..
Hiçbir mutlu hayat yoktur..
Siz insanlara sadece mutluluk verirseniz (ki veremezsiniz) yinede ne kadar çok verirseniz o kadar tersini alırsınız..

Yeni atasözü :
Yılanla seviş , kimseyi koynunda besleme ...

Bildiniz. . . Benden ata olmaz , en azından şimdilik ...

Herşeyi iyi bilmek hiçbirşeye yetmiyor aslında. Çünkü bilgi ve tecrübe arzularınızı yada tutkularınızı dizginleyemiyor..

İnsanın ne arzuladığını kontrol edememesi garip bir olgu... 1 dakika sonra ne arzulayacağımı bilmiyorum.
Ama şuan tam tamına şuan sağlam bir kavganın ortasında kendimi bulasım var ..

Açılan kaşımdan akan kanın sıcaklığı bütün beni ısıtsın istiyorum. Sağ yumruğumun buluştuğu o yuvarlak hatlı surat dünyaya vurmuşum gibi hissettirsin beni...
Karnıma yediğim yumruk nefesimi kesmeli, Marsa gidip nefessiz kalmış gibi hissetmeliyim.. Ve Dünya'ya geri döndüğümde aldığım o ilk oksijenin hepsini sağ koluma oradanda yumruğuma aktarıp nakavt vuruşunu yapmalıyım...

Ve alın kanıyla kazanmanın o zevkli gülüşü suratımda belirmeli...

Hayatın rekabet olmadığını söyleyebilen bir insan tanımadım henüz.
Ne olursa olsun en kötü kendinizle yarışıyorsunuzdur...

Fuck the life , adopt the son of bitches...
2

Yatmadan önce yazısı ...Vol x

Oscar töreni sona erdi. Ama bununla ilgili konuşmayacağım.. Bu saate kadar ayakta kalmamın sebebi buydu.
Neyse bunun önemi yok. . .

İnsan, ne meraklı varlıktır. Belkide hayatımızda bir çok hataya merakımızdan düşeriz. Geriye dönüp baktığımızda bir merak sonucu en büyük yanlışlarımıza vardığımızı farkederiz. İnsan yanlışlarından ders alan bir canlı gibi gözüksede bunu en az yapabilen canlı varlıktır.

Abuk subuk insanların hayatımda sorunlar çıkarmasını hiç sevmem. Gerzek gerzek insanları kim sokuyor lan buraya...
Pıllarını pırtılarını toplayıp uzağa taşınsınlar.. Hatta mümkünse aynı oksijeni solumayalım ...
4

Mr. Nobody


Uzun süredir kafamı kuracalayacak bir film izleyememiştim. Ve dün gece Mr. Nobody filmi çıktı karşıma. Bir iki araştırmadan sonra direk izlemeye koyuldum.
Filmde birsürü senaryo birbirine olasılıklar dahilinde kurgulanarak bağlanmış . Yani aslında bir film izlerken olası bir çok filmin özet halini izliyorsunuz.. Her birinde ayrı bir duygu yoğunluğu ayrı bir dram yatıyor. . .
Hayatımızda seçimlerin ne kadar önemli olduğunu çok iyi vurgulayan filmlerden bir tanesi olmayı başarmış...
Ve tabi kuantum fiziğinin o egzantrik konularını senaryoya ufak ufak enjekte edip  izleyicinin düşünsel dünyasını zenginleştirmeyi başarmışlar.
Filmde sahne geçişleriyle kurgu geçişleri o kadar mükemmel ki herseferinde zevkten dört köşe olmanız mümkün...
Bu filmin tek kötü yanı şu olabilir: Ayrıntılara çok önem vermişler ve hiç bir şeyi kestirip atmamışlar bu nedenle arada durağan sahnelerden sıkılabilirsiniz   ; yinede bence bu kötü bir yan değil, üsluptur ama bazı insanlar sıkılabilir.
Film benden 10 üzerinden 8.2 almayı başarıyor.

Gelelim resmi bilgilere...

Yönetmen, Senarist:  Jaco Van Dormael

Oyuncular: Jared Leto, Sarah Polley, Diane Kruger

-Aşk bir omuzun ötekine değişidir... - 
5

Fack to the Future

İki gündür hiçbişey yazmadığımın farkına vardım az önce.
Evet bildiniz traş oldum. Ben sakallarım olmayınca pek güzel şeyler yazamıyorum. Banada ilginç geldi .
Hayat aynen devam ediyor. Okul tatilde olduğundan bütün gün evde pinekliyorum.
Dün gece 90. dakikada Bayern Münih  attığı golle inter milanı 1 -0 yenmiş oldu. E tabi bunun üstüne bira içilmez mi içilir.. Bir kaç bira götürdükten sonra her zaman ki gibi renk ziyaretine doğru yol almak için hazırlandık..
Gittiğimiz yerde bira fondipleyecektik ama birde ne görelim parti var. Normalde giriş 15 euro olmasına rağmen biz beleşten girmiş bulunduk.
Beleş içkide olunca yemede yanında yat partisinden oldu bu . Bi kaç saat sohbet içki falan derken bizim ufaklık sarhoş oldu eve gidelim falan dedi.
Eve doğru yola attık kendimizi.. Heralde 2 km lik bir mesafe var . . Kafalar epey bi güzel.
Bizim eleman demez mi hadi eve kadar joggin yapalım diye..
Ulan Hero senin neyine joggin; birde sarhoş kafayla..
Popomda solungaç çıktı arkadaş... Evrim teoriside böylece tamamlanmış oldu ..
Bu evrim teorisiyle ilgili düşüncelerimide başka bi postta açık seçik yazacağım .. Comin soon.

Neyse nerde kalmıştık , heh evin kapısını gördüğümde içimdeki hayvan sevinç çığlıkları atmaya başladı.. Zor bela kapıyı açtıktan sonra merdivene 1.80 uzandım.. Yaklaşık bi 10 dakika merdivende nirvanaya ulaştım ; daha doğrusu midemde çalkalanan bilmem kaç litre bira ulaştı nirvanaya..

Neyse lan sonra bi bok yapmadım.. Netten biraz 3 top oynayıp ayıldıktan sonra attım kendimi yatağa...

Bu arada iş buldum... Kötülükleri temizleyen Kahraman olucam.. Evet Bulaşıkçılık işi buldum ..
Geçici tabi , 1 ay falan çalıştıktan sonra kısmetse barmenlik yada garsonluk yapmaya başlıycam.. .
Money is money ...
15

Traş..

Böyleyim

After; nasıl olsam acaba
   



Böyle olcam bugün galiba... 

Edit: Bu bebekten istiyorum bitane... Kendimi boşuna traş olmuş gibi hissettim :|




10

Hoşçakal/Düet


Hoşça-kal...
Bazen kelimelerin anlatamadıkları olur..
Ve bazende duygularımızın anlatamadıklarını kelimelerin anlattığı...
Hoşça-kal...
Hiçbir dile çevrilemeyeceği gibi,
Hiçbir duyguyada çevrilemiyor...
Hoşça-kal...
Yarı buruk yarı mutluluk...
Hem gitmek var içinde hem kalmak...
Hoşça-kal...
Birlikteyken hoştuk...
Hep öyle kal..
Hoşça-kal...
Sen öznesi kalsın ki,
Biz özneside kalabilsin...
Hoşça-kal...
Yarım bir gidiş bu,
Gitmekte kalışın kelimesi...

Meclup
22.02.2011 03.32/Göttingen

---------------------------





Düş Sokağı Sakinleri- Hoşçakal

Zaman durdu
Bir gurbet olmuşken Ankara yüreğimde
Ellerim tutuldu sanki dudaklarım kendime kilitlendi
Hoşçakal sevgilim
Yüreğim durdu
Ne de heyecanla çarpardı
Sana dokunurken ellerim
Tenin beni örterken sevgiyle
Hoşçakal sevgilim
Yaşam durdu kapanıyor gözlerime dünya
Nerede mavi mutluluklar
Nerede sevdamız ve yarın umutlarımız
Hoşçakal sevgilim
Zamanım doldu
Hep birşeyler vermeye çalıştım sana
Bir ömrümü yalnızca sevgi vererek geçirebilirdim
Ama sizin vermeye pek değil hiç vaktiniz olmadı
Hoşçakal sevgilim Hoşçakal sevgilim
4

Hiçbişey...


Odama hapsolmuş durumdayım. 15 m2 içerisinde neler yapılabilir diye düşünmenize gerek yok çünkü yapılabilecek şeylerin hiçbirini yapmak istemiyorum. Çok iddaalı fikirleriniz varsa paylaşabilirsiniz tabi..

Eve gireli 3 saat oldu ama sıkıntıdan ölüyorum. Bugün nedense hiçbirşey yapasım yok, işin kötü yanı yatıp uyuyasımda yok.
Arada gelirler ya insana ; ot kıvamında bir ruh haline bürünür sebepsiz.
Heralde ben ya film izlerim yada  mal mal bilgisayarın ekranına bakarım.
Bu arada acıktım çok fena. Pizza yapacağım sanırım. Tabi popocuğumu kaldırabilirsem.
Bu ruh halinden hemencecik kurtulmayı diliyorum , yoksa bu insan yokluğunda aç kalırım.
Hani benim aşçım hani benim uşağım .. Tabi 3 kişi benim odamda biraz zor kalırız..
Kalsak bile aşçı uşağa uşak aşçıya sonra onlar komple bana olayının mecburi yanından nasibimizi alırız.
Evet ben arada çok sıkılınca böyle fükülgen şeyler yazabiliyorum.

Ayrıca nolmuş lan nolmuş nolmuş duydun mu diyesim var .. Ama yok elimde kayda değer hiçbir dedikodu kırıntısı yok. Mehmet Ali Erpil'in parmağına sıkmışlar .... Devamı reklamlardan sonra..

Sos aldım, 39 centmiş. Çok ucuzuma gitti. Memleketimde sos alırken fiyatları her görüşümde o sosu almaktan vazgeçiyorum. Nedir arkadaş zaten makarna pilav yapıyoruz; sos yemekten pahalı. Sokarlar böyle işe demekten alamıyor insan kendini ..

Bu hükümeti soslasakta mı sallasak , soslamasakta mı sallasak...
Bence barbekü sosunu falan yasaklasınlar.. Patates & Barbekü sosu mu takılacaklar..
Bide entelimiz var bizim.
Eşşekçi hüsamettin abiye gider önce ve şöyle der ;
"Hüsaymettiyn Ağbi , bana bizim yadigarın popo kısmından az yağlı bol bereketli 100 gr verebilir misin ? "
Hüsamettin abi işine sadık bir insan olduğundan , direk istenileni yapar.
Bizim entel az ötede ki Le Chante adlı sosçuya gider. Bildiğiniz sos cennetidir burası.
Ve bizim entel başlar hünerlerini konuşturmaya..

"Pardon, yarra yering şaraplarınızla aynı odada bekletilmiş " Parpeküğğ  "soslarınızdan iki tane alabilir miyim? "
Tabi sosçu arkadaş saygıyla eğilir, bu üstatta kimdir der içinden...

Eleştirilerimiz yerlerini bulmuştur umarım ...
Rey rey rey oy oy oy , En büyük Kömürspor...
Hadi eyvallah...
10

Almanyada Üniversite..

Ulan ben bu kadar karmaşık çorbaşık bir üniversite sistemi görmedim. Ders kaydı diye birşey zaten yok. Kafana göre almak istediğin dersleri alıyorsun ve bir siteden derse kendini ekliyorsun olay bitmiştir. Sonra derse girdin girmedin çokta önemli değil. Ödevleri yapsan yeter.
Neyse her işlem için farklı farklı siteler mevcut.
Sınav kayıt içinde başka bir siteden giriyorsun ve tan numarası pin numarası okul numarası gibi zımbırtılarla sınavlara kayıt olabiliyorsun.
Ölme eşşeğim ölme gibisinden işler.
Neyse ben 3 ders alıyordum 1 dersin sınavına kayıt olamamıştım. Geçenlerde 2 dersin 4 sınavına kayıt oldum .
24 ve 25 şubatta sınavlarım vardı.
Ulan sınavlar kaybolmuş.. 4 ve  5 nisandakiler duruyor..
Bu dönemi ders geçemeden bitiricez anlaşıldı ..
Ne sikindrik iştir bu arkadaş. Sıçayım alman sistemine.
Tek tesellim İstanbulda bitirdiğim üniversitenin trankripsiyonunu burada tercüme ettirip üniversiteye sunup derslerimi saydırabilmek. 5-6 ders saysalar , oh 2 dönemde biter üniversite.

Hadi hep beraber duaya sonrada namaza..
10

Beşiktaş-Fenerbahçe

Büyük derbi için ilk düdük az sonra çalacak...
İnternetten izleyeceğiz..
İki takımada bol şans , iyi oynayan kazansın..
Maçı izlemek isteyen olursa yan tarafta ki mail adresinden ulaşabilirler...
9

Love & Other Drugs

Uzun süredir hoş bir film seyretme fırsatı bulamamıştım. Bu film nedense hoşuma gitti. Hani öyle hayatınızın filmleri arasına girebilecek bir film değil ama böyle yetindirecek bir film. Nasıl desem bilemedim.. Duygusal ve eğlenceli. Suratınızda hoş bir tebessüm bırakıyor. Romantikliği çok abartılarda tutmamışlar. Aşırı cinsellik içeriyor...
Güzel bir romantik / komedi diyebiliriz.

10 üzerinden 7 alır.


Yapımcı, Yönetmen: Edward Zwick

Oyuncular: Jake Gyllenhaal, Anne Hathaway

0

Yırtmışlık...

2. kez bizim elemanları ektim bugün. Öğlen 12 de katılmamız gereken bir organizasyon vardı ve ben bir iki yalanla yırttım..
Yaklaşık yarım saat önce eve geldiler ve yine manzara içler acısı. 
Sokaktan iki kişiyi zar zor kaldırdık. Birinin kafası yarılmış, konuşamıyor doğru düzgün. Birde ağladı , anlam veremedim ama üzüldüm.
Yazık lan dedim. Bende hatırlayamayacak kadar içip sarhoş oluyorum ama bu tür şeyler yaşamıyorum . Umarım hiç yaşamam.
Biraz buzladık elemanın kafayı falan ..
Kafamı ütüledi, almanca zaten anlamıyorum üstüne zil zurna sarhoş almancasını hiç anlayamayam. 
He diyip geçiyorum.
Çok sarhoş gördüm ama bu kadarını yüzyılda bir görmeli insan. Ayda bir görmeye başlayınca korkmaya başladım...

10

Blogta Kategori-Resimli Anlatım

Evet arkadaşlar, başlarda blogta kategoriye ne gerek var diyenlerden biriydim. Ama gün geçtikçe post sayısı çok yükseldi ve eski postlar çok derinlere gömüldüler.
Okuyucuya ( var mıdır ki acaba ) kolaylık sağlamak için kategori yapmak şart..

Neyse , googleda blogta nasıl kategori yapılır diye ufak bir araştırma yaptım ve şunu buldum.
Etiket üzerinden kategori yapabiliyorsunuz.
Ama böyle birşey yaptığınız zaman yazılara sadece bir etiket ekleyebiliyorsunuz.
Örnek olarak şöyle : 
Mesela filmlerle ilgili yazdığınız her yazıya " Sinema " etiketini ekliyorsunuz, başka etiket ekleyemezsiniz.
Çünkü blogunuza etiketler gadgetını ekleyip başlığını kategori olarak değiştireceksiniz .
Bu nedenle orada sadece kategori etiketleri çıksın diye yapacağınız şey tek etiket kullanmak olacak.

E tabi buda sitenizin googleda aranıp bulunma ihtimalini epey düşürecek.

Biraz uğraştım ve programcı mantığıyla olaya güzel bir çözüm buldum. 

Önce filmlerle ilgili yazılarınıza gidin hepsine sinema etiketi ekleyin. İstediğiniz kadar etiket ekleyebilirsiniz ama sinema etiketini unutmayın.

Sonra blogunuza "Liste" gadgetını ekleyin.

 Ve daha sonra açılan yerde başlığın adını "Kategoriler" koyun ve Liste Öğesi Ekle kısmına  kategori adını yazın "Sinema" .. Ve aşağıda ki resimde yuvarlak içine alınan yere tıklayın...
Oraya tıkladıktan sonra açılan yere şunu yazın :
http://blogunuzunadı.blogspot.com/search/label/sinema

Bunu hallettikten sonra öğe ekleye tıklayın. Ve daha fazla kategori eklemek isterseniz benzer işlemleri tekrarlayıp halledebilirsiniz...

Alıntı değil alın teri (=


8

Orospu


Fahişe kalpler dünyasında,
Tek gecelik aşklar olmuşuz... 
Kaldırım kenarına yakışıyor,
Mutsuzluktan uçuşan eteklerimiz...
Kırmızı, 
Günaha bulanmış dudaklarımıza ,
Ve ruhumuzun bekaret kanına ,
Yakışıyor sadece.. 
Bir asfalt gibi,
Kaç beden,
Kaç ruh,
Geçiyor üstümüzden...
Genel bir evde,
Tek delikten bakıyoruz hayata... 
Birinde kendi egolarımız,
Diğerinde başkalarının ki ... 
Ve her geçen gün,
Bir orospu doğuyor içimizde...
Kirlenmekten usanmayan,
Kutsal bir orospu... 

Her insan orospudur . Bu hariç bütün genellemeler yanlıştır. 



PS: Bu yazıyı kimse üstüne alınmasın. Bu ps bi kişi için yazıldı. Sadece bugüne denk gelmiş serbest bir şiir çalışmasıdır. 
Gerçi üstünüze alınsanızda çokta umrumda olduğunu söyleyemeyeceğim.. Yinede düşüncelilik ettim saygılar... 
0

Oh babe yea babe..

Bekar olmayı özlemişim ..
Dün gece sarhoş olduğum partide anladım bunu.. Almancamı biraz daha geliştireyim.. Hatta dil dile değmeden öğrenilmez sözünün gerekliliklerini yerine getirip yerine getirmekle kalmayıp farklı denekler üzerinde pekiştireyimde almancam renklensin biraz..

Yok aslında bekar sayılırdım öyle ciddi bir ilişkim yoktu ama yinede MFÖ nün çok güzel dediği gibi " Aldatmayı hiç sevmem.."

Yeni sloganımız No Love No Soul , Yes Sex Yes Body

Yinede heyecanlanmayın oturup yaşadıklarımı bloga detaylıca anlatmayacağım.

Yani sizin anlayacağınız yalnızlığımı artık sahte ruhlar yerine ıslak bedenlerle dolduracağım.
Sıkıldım ondan..
Zaten iş bulunca gerekli olan herşeyi tedarik etmiş olurum ..

Kerhane lambam var ama pezevenk gözlüğüm yok, birtane almam lazım...


Yukarıda bahsi geçen kişi gerçek yada hayal ürünü olabilir..
Bu blogta yaşanan hiçbirşeyin gerçekliği üzerine garanti veremeyiz...

Hadi siktirelim şimdi -Oh Yea
2

Lets Partyyy


Dün gece attım kendimi sokaklara. Yok lan sokağa falan attığım yokta , yaptığım mojitoda neredeyse yarım şişe votka kullanınca hızlı çarpıldım. Bir arkadaşın evinde votkaya devam ettikten sonra ver elini disko  . . .
Sonra bu arkadaşlara ayıp etmişim sanırım çünkü hatırlamaya başladığım kısımda başka arkadaşlarlaydım. Ne içmiştimde bu hale gelmiştim bilmiyorum.
Tesadüf karşılaşmışız tiskoda. Benim için diskonun öyle çok fazla bir anlamı yok. Rock barı her türlü tercih ederim ama burda rockçılar aşırı rockçı arkadaş. Korkutucu derecede yani . O yüzden diskoyu tercih ediyoruz.

Neyse lann ben niye hatırlamıyorum onu bilmiyorum. Votka bildiğin köpek öldürendi belki ondandır. %40 alkol vardı, genelde yüzde 37 olurdu .. Heralde bundan dolayı çok ucuzdu.

Sonra gecenin çok ilerleyen saatlerine gittik ..
Arkadaş anlatıyor ;
Ben tuvalete gidip parmaklamışım kendimi ; kusmak için lan.
Merdivenlerde oturup bütün derdimi anlatmışım , her detayına kadar ..  Eh alkol sen nelere sebepsin. Gerçi bu arkadaşa ayıkkende anlatırdım ama o kadar detaycı olmazdım.
Diğer elemanın doğum gününü kutlamışım.
Neyse üzerinden bu kadar geçtik olayların.
En son bi kız bişey diyodu bana. Valla beynim kızın şeklini algılayana kadar arkamı dönüp gitmiştim ben.
Zaten dediğinden bi bok anlamadım. Türkçe konuşmuş olsa bile anlamazdım. Ne dedin diye soracak halimde yoktu üstelik...

Bi ara alkolün etkisiyle dans ettim .. Bak bunu hatırlıyorum.  Aşağıda bi köşede anlamsız anlamsız sallandım. Lan sonra hop arkama biri yapışık dans etmez mi , bütün iç organlarım ağzıma geldi korkudan ve sinirden. Neyse bi baktım emin ellerdeyiz ama yinede uzaklaştım. En sarhoş halimde bile iç sesim bi boklar diyor anlamıyorum ben bu işi.
Sigara kağıtlarımı kaybetmişim ben. Ne yaptım acaba .
Bide çok enteresan bişey.
Ben diskoya 1 euro hesap ödedim. Giriş saatimiz 1 di çıkış saatimiz 5 buçuk. Nasıl bu kadar az hesap gelebilir ki. Zaten giriş ve vestiyer 4 bucuk euro tutuyor normalde. Yok anlamadım ben.
Bizim evdeki elemanlada karşılaştık gece. Yanında bi kız vardı . Böyle ikimizde mal derecesinde sarhoş olduğumuzdan. Brudeerrrr diyip mal surat ifadeleriyle sarıldık birbirimize.. Sanki aynı evde kalmıyomuşuzda 3 yıldır görmedik birbirimizi.

Lan sonra ne oldu bilmiyorum bi evin önünde merdivenlerde oturuyodum. Bi eleman zili çalıyodu. Diğerleri tartışıyodu az ilerde.
Ne çalıyon lan zili ...
Bişeyler alcakmışız kızın tekinden...
Bilinçaltım devreye girdi. Yapmam lan ben öyle şey.. Kullanmam .....
Neyse ki kapıyı açmadılar.
Sonra döner yemeye gittik.
Sonra eve bıraktılar arabayla..

Sabah 6 buçukta bizim elemanın odasına girdim. Muhabbet ettik. Çenem düştü falan. Hep kedi köpek gibiydik , kanka olduk bi anda.
Sonra ben odama gidip yatağa doğru bayıldım.

-Ama dün biraz yırtık bi insan oldum . Biraccık. -
1

Şımarmak..


Bugün kendimi şımartıyorum. Benim enlerim arasında ki en sevdiğim kokteyl mojitodur, daha önce bahsetmiştim.
Ve bugün eve dönerken kaufland' a girip malzemeleri tedarik ettim.
-Kahverengi şeker
-Limon
-Taze nane
-Buz şeysi
-Rom
-Soda
-Pipet
Malzemeler bunlar..
Ama ben şöyle yaptım. Pipet ve soda evde bulunduğu için almadım .. Limonuda unutmuşum neyse ki ev arkadaşlarından birinin limonu varmış dolapta , göz koydum.

Ulan bide taze naneyi bulana kadar anam ağladı. Dön dolaş dön dolaş dön dolaş sonunda buldum. Arkadaş saksıda nane mi olurmuş. Bizim memlekette bildiğin demet demet satıyolar. Burda saksıylaymış, bi yaşıma daha girdim. Nane ağacım oldu :mutlu:  Ağaç dediğime bakmayın küçücük saksıya nane ekmişler. Bu nanelerden kaç bardak mojito çıkar hiçbir fikrim yok.

Birde ben rom yerine votka aldım. Enerji içeceğide aldım. Şimdi baktım ki mojitoluk malzeme kalmadı votkaya dönüş yapabileyim. Sonuçta romla votka arasında öyle dağlar kadar tat farkı yok. Bide kokteylde olunca bu farkı anlamak epey zorlaşıyor.

Yan kasadaki tombul kız suratıma bakıp saçmasapan gülümsemez mi eşyalarımı poşete koyamadan vınladım.

Bisikletimin yanına park edilmiş saldırgan köpek sayesindede vücudumda kalmış son adrenalini attım. Ulan insan biraz kibar hırlar biraz kibar havlar, burası avrupa öküz dedim ona.

He buarada malzemeler arasında olan buz şeysi şey oluyor ; hani su doldurup buzluğa attığımız şey var ya o .
Gidip kadına eis box dedim ama kadın bön bön baktı suratıma 2 dakika sonra ice wurfel dedi. Gösterdi ve dedi çabuk ol kapatıyoruz . Hay dedim , şimdi 0.5 kalem ucunu kadına nasıl soracağım arayamamda , yeterli vakit yok. 0.5 ucumu alamadan çıktım.

Bide iş görüşmesine gittim. Burası olacak sanki. Garip bi dejavu yaşadım ama burası olacak sanki dememin sebebi bu dejavu değil. İş için görüştüğüm elemanda yabancı ve biraz değişik bir tip , genç ve çapkın öyle bir tip. Kan çekti gibi geldi bana. Ama burası için Nisana kadar beklemem gerekecek, işin boktan yanı bu.
Hadi bakalım hayırlısı. Belki daha öncesinde biri işten çıkar falan ve bana hoş bir süpriz olur . Kısmet diyelim ve bekleyelim .

Neyse çok uzattım , kim okuyacak şimdi bunu..
Lafın kısası şımartıyorum kendimi bugün...
Ve beni şımartan şarkıda şu ŞARKI...
3

Etik-et


Nejat İçler soyundu , Fatmagül iş buldu ..  Karşı komşu soyunsa bu kadar dikkat çekmez, evin bireyi iş bulsa bu kadar sevinilmez heralde..
Nejatın modası geçmişti aslında ama çıplak nejatın modası yeni geldi... Biz böyleyiz arkadaşım , soğumuş yemeği ısıtıp ısıtıp sunarız insanımızın önüne..

Kendinen 20 yaş büyük biriyle sevgili olan kızlara direk önyargılı bakan biz Sonerle Aylinin aşkına vay be ne aşkmış diye bakıyoruz.Evet bi bok olmaz bizden.


Ali Şota albüm çıkarmış üstüne klip çekmiş soyun diye.. Bakmışlar ki klipte insanlar soyunuyo , bu bizim insanımızı etkiler ya soyunurlar ya abdest alırlar demişler ve yasaklamışlar. Bizde çıplaklık yasak , erotizm ve tahrik serbesttir.
En önde gelen gazetelerimizde abuk subuk yorumlar altında mankenler ve e-gazetelerdeyse meşhur frikikler el kol sallarken, klip için soyununca yasaklanma oluyor. He filmde soyunursanız o sanattır ...  Lan bizde cansız mankenler bile namusuyla yaşayamıyorlar ve insanımızın dilinden ve belinden nasibini alıyorlar..


Bide bişi başkanı  Orhon Çeker'in sözleri var (31 çeker bu kişi gebermiş artık çekmekten)" dekolte giyen kişiye tecavüz süpriz olmaz" demiş.
Bu kişiye bukkake midir nedir o boktan yapmaları lazım da neyse..

Mısırda tacize uğrayan muhabiri duymuşsunuzdur hepiniz. Peki manşeti gördünüz mü ; " Cinsel tacize uğramadan önce ki son fotoğraf " . Ulan asıl tacizci sizsiniz .. Bu nasıl bir manşettir, direk şuna benziyor : Last scream before gang bang ... Yuh diyorum..

Yok azizim bizim memlekete aşkta sevişmekte ağır geliyor... Bırakalım unutalım biz bunları.. Başımızı öne eğelim ne ekersek onu biçelim.. Mis mis...