SlideShow

2

Upuuuzuuuun mim


Sevgili Rory beni mimlemiş. Çok teşekkür ediyorum kendisine. Ve soru cevap mimimize geçiyorum. Direk geçiyorum çünkü mim epey bi uzun.

Dindarsiniz ya da degilsiniz,inanciniz var yada yok,dinlerini yasadigini söyleyen insanlarda en cok sizi iten seyler ne ve neden?

Dindar değilim.Dinlerini yaşayan insanlardada beni öyle iten fazla birşey yok. Sonuçta herkesin düşüncesine saygı gösteriyorum. Ama kim derse ki ; dinimi menfaatim için yaşamıyorum , bunu itici bulurum. Çünkü kocaman bir yalandır. 
Dine inanmamanın sebebini de şöyle açıklayayım.. 

Dini insan yaratmıştır. Ben insanın yarattığına inanmam.
Şimdi kızmayın bana . Ben tanrıya inanıyorum ve tanrının yarattığınada inanıyorum bazen..
Siz Tanrının yarattığına güvenmeyip (insana) insanın yarattığına güveniyorsunuz (din ) . Enteresante .. 

Azıcık inanıyor olabilirim. Tırsıyorum . Bunun sebebide öyle büyümüş olmam. 


Sizi siz yapan özelliklerinizden en belirgin olanı ne?

Güçlü kişiliğim. Sağlam duruşum. 
Boktan olarakta agresifliğim olabilir. Daha çok şey yazarım ben buraya . Yazayım mı ; tamam yazıyorum.
Kelimeleri iyi kullanırım ama çok çok nadir böyle mala bağlayıp konuşamamda. 
Ama yinede kelimeleri iyi kullacağımı bildiginden sesimi kalın yapmış heralde. İnsanları ikna etmek konusunda işe yaramıyor değil .. 
Tamam sustum ben şimdi.


-Etrafınızdaki kişilere saygılı mısınız? Neyiniz insanlardan farklı ve ne konuda  daha çok  saygı bekliyorsunuz?

Kesinlikle saygılıyım. Saygı olmazsa olmaz birşeydir . İnsanlardan şöyle farklıyım böyle farklıyım diyemem. Düşünce tarzımız farklıdır sadece.. Şimdi ben aşık olduğumda daha duygusal oluyorumdur ama diğer bi kişi bir  ferrari gördüğünde duygusal oluyodur mesela. Sen daha duygusalsın diyebilir misiniz ; siz dersiniz ama yanlış olur. Burda iki kişide duygusaldır kimse fazla daha duygusal değil. 
Güzel örneklendirdiğimi düşündüm . :p
Daha çok saygı beklediğim tekşey düşüncelerim ve yaptıklarım. Zaten bu herşey oluyor sanırım.


İnsan’ın sizdeki tanımı ne ? Karşınızdaki kişi de olmazsa olmaz dediğiniz özelikler neler ve neden sizin için önemli bunlar ?

İnsan, beyniyle kelepçelenmiş tutuklu bir hayvandır. 
Evet  böyledir. Kusuruma bakmayın
Karşımda ki kişide özveri şarttır. Özveri özveri özveri.

-Hayata bakışınızı paylaşır mısınız? Sürekli bir şeyler için hayatı suçluyor musunuz yoksa hayatta olması gerekenler bunlar ve olması gerekenler yaşanıyor mu diyorsunuz?
Ohhh derim hep. Kaç kazık girdiğini düşünmem kaç tecrübe kazandığımı düşünürüm. Oturur acımıda layığıyla yaşarım. Hiçbişeyi suçlamam. Bir suçlu varsa o da benimdir. 
Burda olması gerekenler yaşanmıyorsa bile paralel evrenlerin birinde mutlaka yaşanıyordur. 
Sonuçta burdada olması gerekenlerin bir ihtimalini yaşıyoruz. Buda demek oluyor ki buda olması gerekenlerden biri... 


-Savaşların asıl nedeni ne sizce? İnsanoğlu kendinde neyi yok etti ki zulüm denen illet yakasını bırakmıyor dünyanın?

Ego ve hayatın boş gelmesi. Hayat herkese boş gelir çoğu zaman. Çünkü amaçsızca 50 -60 sene yaşamak pek çekilir birşey değildir. Neyse ki günümüzde malca amaçlar edinebiliyoruz. 
Savaşlarda kişisel ego ve bunun getirdiği amaçlar uğruna yapılmıştır .
Ama beyinsizliktir. Toprak dediğin şeyin çok bir önemi yoktur. Kesin birşey vardır ki , hiçbirimiz bu toprağın üstünde kalmayacağız. Belki altında kalacağız. Şayet Tanrı beni Dünyaya gönderdiyse Dünya benimdir.

-Sizi en çok huzursuz eden eksikliğiniz ne ? Şunu da düzeltseydim daha huzurlu olurdum dediğiniz, gerçeğiniz, boşvermişliğiniz, gamsızlığınız?

Bi enstrümanı süper çalsaydım diyorum hep. Bide futbolcu olsaydım oh.. Az para verselerde olur.
Ben futbola ayılırım bayılırım. 40 derece ateşim olsun telefon gelsin Berker koş halısaha maçı var desinler acımam koşarım..

Ölmeden önce ki isteklerimde şunlar olur zaten;
-Alkol ve sigara; boğaz manzarasıyla birlikte
-Halı saha maçı
-Aileyle güzel vakit geçirmek
-Sevdiğin insanla son bir kez koklaşmak sevişmek

Normal Şartlar altında yukarıda saydığım şeyler bana huzur verir . Ama öyle kalıcı bi huzur söz konusu değil. Sürekli malca yeni amaçlar edindiğimizden huzur zor iş.

-Kalbinizin sesi mi mantığınızın sesi mi? Neden ?

Kalbimin sesi. Nedeni çok basit. Mantığıyla konuşan 100 kişiye hayatınızla ilgili birşey sorun. 99'u aynı cevabı verir. 
Birde kalbiyle konuşan 100 kişiye sorun. Farklı farklı cevaplar alacaksınız.

Şimdi siz 100 kişilik sürüde bir koyun mu olmak istiyorsunuz , yoksa kendiniz mi olmak istiyorsunuz...

-Biri size bir kötülük yaptı ve biliyorsunuz ki yapılan şey bilinçliydi, tepkiniz nasıl olurdu? Susar mısınız yoksa aynı anda yüzüne vurur musunuz yapılanları? Kişilere davranışlarınızı neye göre belirliyorsunuz ?

Kişiye ve duruma bağlı. Ama susmam. Susarsam tehlikelidir. Bazende tehlikesiz. Ama tek bir oturaklı cümleyle içindeki bütün kendine saygısını öldürebilirim.

Kişilere göre davranışlarım şöyle ; nabza göre şerbet..

-Sizce, sabretmek nedir ve üzerinizde otorite kurmaya çalışan, sizin hakkınızı yiyen insanlara sabretmeli miyiz yoksa karşılık vermelimiyiz? Tepkimiz nasıl olmalı?

Of ne biçim soru bu . Sabretmek sabretmektir. Yoruldum  lan mimden. Bitmiyor.. 
Otorite kurmaya çalışan insanlarla dalga geçebiliriz . Zevklide olur .
Hakkımızı yiyen insanlara direk karşılık vermeliyiz. Kafa göz ne varsa şişirmeliyiz. 


-Bir konuşmada geçti ben böyle bir cümle kurdum:’’ Karşımdaki insan benim için değerli değilse söylediği cümlelerde değerli değildir, isterse hakkımda zanlarla kötü konuşsun hiç farketmez’’ Bunu söylememin nedeni de şu; biliyorum ki bu dünyada en zor şeylerden biri sizi anlamaya kapalı insanlara kendinizi ifade etmeye çalışmak ve birilerini memnun etmeye çalışmak..Peki siz nasıl düşünüyorsunuz bu konuda?

Beni anlayıp değer veriyorsan yanımda olmanı isterim. Yok anlamıyorsan sadece saygı duy. Arkamdan konuşabilirsin. Ama suratıma bakarken saygı duyup sessizliğini bozmaman benim için iyi birşey. Tabi senin içinde. 



-Hangi söz sizi rahatsız eder ve neden? 

Emir cümlelerinden hoşlanmam. Kıyaslanmaktan hoşlanmam. Nedeni yok hoşlanmıyorum. Sokarım nedenine.  
Sorulara bak. Sınava girdik sanki . Her sorudan sonra neden sorusu.


-Başkasında kınayıp da sonra sizinde yaptığınız bir şey var mı? (isteğe bağlı paylaşmak)

Bazen dedikodu.



İsteyen alıp yazsın . Kurtardım sizi :p
5

50 . Kat


Bu kısacık hoş bir hikayedir. Alıntıdır.

50. Kattan Düşen Adamın Hikayesi

50. Kattan düşmeye başlayan adam her katta kendini rahatlatmak için şunu söylüyormuş;

"Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda
Şimdiye kadar herşey yolunda "

Önemli olan düşüş değil yere iniştir..


La Haine filminden alıntıdır.
19

Değişik bir çalışma...- Bu bir MiM'dir

Bugün değişik bir çalışmayla karşınıza çıkıyorum.. Bu fikir epeydir aklımda ama anca bugün uygulamaya geçirebileceğim.. Buda Şarkısal Vol  1 olsun.
Şimdi şarkılardan cümleler seçip birleştirip şiirleştireceğim .. Yada yapmaya çalışacağım..


Kan ter içinde uykularından uyanıyorsan her gece,
Dokunup birer birer sevdiğin eşyalara,
Soruyorsan kendine ;
Ağlıyayım mı devrilen yıllara ...
Kurşun gibi izler son bakışta ki  o gözler,
Hiç yoktun sanki önceden,
Geceler al senin olsun ,
Unutursun için yana yana.


Mimlenenlerr::

vA-niLLa
huyumkurusun
aşkolsun:)
LieLLa
Matruşka
absimisa
içsel konuşmanın dışa vurumu
xavinin görümcesi
Leon
Nikita Roxie
Nida Yalçın
Firste
Rory
Elif Gezer
Laliş


Ps: Mim yapılmak için editlenmiştir.
5

Pencere kenarı gecesi...




Dün gece çok ani çöktü üstüme..
İnternet bir gitti pir gitti..
Her 10 dakikada bir gelip gelmedigini kontrol etsemde , gelmedi.
Neyse bende daha sonrasında film seyrediverdim. Hangi filmi izlediğimi gelecekteki postta paylaşacağım..

İşte gece öyle internetsizde kalınca yalnızlığıma çekilmek durumunda kaldım.. Ve ne yapsam ne yapsam diye düşünürken. Kendimi bir liste yaparken buldum..
Ne listesi ; soft şarkılardan oluşan huzurlu bir müzik listesi..
Kafamda kurmuştum ne yapacağımı ..

Benim uzanma koltuğum var, bu koltuğu pencere kenarına çektim ve müzik listemi açtıktan sonra uzanıp bacaklarımı camdan dışarıya uzattım .. Tabi üstüme batteniye almayı eksik etmedim. Loş ışık , hafif müzik camdan gelen esinti , gözlerime vuran bir iki yıldız ve yağmurun hafif sesiyle ruhumu orgazma ulaştırıyordum.
Gece 3 ile 5 arası orada öylece düşünürken 20 dakika falan uyuyakalmışım.. Malum uyandığımda donmuş ve boynum tutulmuş bir haldeydim.. Pencereyi kapatıp yatağıma yatay geçiş yapıp geceyi noktaladım..

Ve şimdi gelelim o hoş müzik listesine .. Biraz uzun ama kayda değer..  Ekstra çok sevdiklerimi kırmızı yazdım.. Hadi iyi dinlemeler..

Dido - I'm No Angel
Alanis Morisette-Hands Clean
Cranberries-Linger
James Blunt-Goodbye my Lover
Desree-Oh life
Jimmy eat world-May angels lead you in
Sophie Zelmani- I'll remember you
Chantal Kreviazuk-Feels like Home
Paula Cole - I dont wanna wait
Philippe Rombie- Love Theme(Je'ux D'en Fants)
Sophie B.Hawkins - Lose Your way
Tori Amos- A sorta Fairytale
Damien Rice- The Blowers Daughter
Hatırla Sevgili- Gece ve Rüzgar
Damien Rice- Cold Water
Death Cab For Cutie- I will follow you into the dark
Death Cab for Cutie- A Lack Of Color
Emilia-Big Big World
Lisa Loeb- Stay
Echo and Bunnymen - The Killing Moon
Gary Jules - Mad World
Keane- Somewhere Only we Know
Keane- With Or With Out You
4

Control

Bu en sevdiğim Joy Division şarkısı olur.

Ya siz hayatı kontrol edersiniz yada hayat sizi ... Seçim sizin..

Neyse ben film tanıtacağım , konuşmayacağım fazla.. Harici harddiskimde eski bir şarkıyla göz göze gelince aklıma geldi bu film ..



Ünlü müzik grubu olan Joy Division ' ın solisti Ian Curtis'in hayat hikayesini anlatıyor. Ian Curtis 23 yaşında intihar ederek ölmüştür.. 

Onun öldüğü yaşta olmakta bi garip hissettiriyor düşününce.. 

İzlemenizi tavsiye ediyorum. . 
Film tavsiyelerime uyanlar eminimki pek pişman olmamışlardır.
Franklyn filminin yıldızı Sam Riley bu filmdede depresif rolünün hakkını veriyor.. 

4

I've got the PoweR


Başlıktan dolayı kendimi Power Rangers gibi hissettim ama neyse..  Sokiym başlığa zaten. . Ezelden beridir başlıkları sevmem; yok şuna başlık koy buna başlık koy. Kompozisyon sınavlarında bile sırf başlık atmadım diye 20 puan eksik alırdımm.. Zaten hoca bana kıl olduğundan en iyi yazıma bile 40 verirken başlığı unutunca 20 falan alırdım o da maximum .
Yani sizin anlayacağınız öyle şatafatlı kelimelerle bol felsefeyle kompozisyon dersini geçemediğiniz.

Neyse konudan şaştım ben..

Bazen güçsüzleştiğimizi hissederiz ya ; işte geçen 1 aylık dönem o tür bir dönemdi benim için. Bugünlerde kendime geliyorum. Yine yalnızlığından güç alan Hero oluyorum.. Biraz dışarı açılmaya karar verdim ama bakalım.
Kadınlara olan güvenim azaldığından vazgeçtim; en azından artık çoğu için Hero değilde Dark olabilirim. Böylesi daha iyi olabilir ..

Hayatta en sevdiğim şey nedir biliyor musunuz ?
Karşınızdaki kişiyi ne kadar severseniz sevin bir hatası olduğunda veya tartıştığınızda 2 gün sonra gidip onu unuttuğunuzu söyleyin.  Bunun mümkün olmadığını bilecek kadar zekidir ama siz ne söylerseniz söyleyin ona inanmak zorunda kalacaktır.

Demek istediğim siz ne söylerseniz söyleyin karşınızda ki ona inanacak ve gerçeği hiçbirzaman bilemeyecek...


Son cümle gelsin;

Güneş açtı ; kemiklerimden çok organlarım ısınıyor, senin ısıtamadığın iç organlarım...
4

Geri döndüm...

Uzun süredir kafam güzelken yazmadığımı biliyorum.. O zaman yazayım sizlere..
Aslında hayatta hiçbirşeyin önemi yok.. Hani şu an şunu o hiçbirşeyden hayrı tutayım dediğinizi duyar gibiyim.. İşte onların bile önemi yok. En azından şimdilik.. Benim bildiğim bu kadar..

Belki seversiniz belki nefret edersiniz ; ne olduğunu bilemem ama ne olursa olsun yaşayın ...
8

Öyle istedi...


Geçmiş geçmiş diye uğraşmayın,
Aslında ne oraya aitim nede başka bir yere..
Orda yaşamış olmam ,
Oranın izlerini taşımamı gerektirmez..
Lakin gelecekte yüzünüzü güldürmeyebilir,
Çünkü ne kadar koşarsanız koşun,
Gelecek,
Geniş zaman kipinde kullansanız ,
Yine olmaz ;
Sahiplenemezsiniz..
Aitlik ekleri sadece cümlelere ait..
Görün
Ama bilmeyin..
Tanrı böyle istedi...
2

Genç Mustafa


"Genç Mustafa" adlı çizgi romanı sanırım herkes duymuştur. Keşke bu tür eserler , bir takım yanlış kelime oyunlarıyla gündeme gelmese.
Atamızın hayatını 20 ciltte anlatacak bu çizgi romanın 1. cildi bugünlerde yayına girdi. 
Fantastik kahramanlar yerine bizim Kahramanımızın böyle çizgi roman haline getirilmesi bence güzel birşey. 

Ancak medyamız bu çizgi romanı şu kelimelerle gündeme getirdi .. 

"Genç Mustafa adlı çizgi romanda Mustafa Kemal'in dövüldüğünü gösteren çizimler var." 
Bunu duyan izleyicide hemen önyargı oluşuyor zaten. Bendede oluştu ; oluşmadı desem yalan.. Ama kısa süreli bir önyargı allahtan.. Diğer insanların önyargısının bu kadar kısa süreli olacağını düşünmüyorum..

Kitabın yazarı olan Yalın Alpay telefonla canlı yayına bağlandı . Ve şunları söyledi : 
"İnsanların orda dövülmek ve dayak kelimeleriyle yaklaşmasını itici buluyorum. Bir başkası böyle birşeyi çizip yazmış olsa ilk tepki gösterecek insanlardan biride ben olurdum.
Biz burada dövüldüğünü değil Mustafa Kemal'in ne tür zorluklardan geçtiğini anlatıyoruz. " 

Bu cümleleriyle aklı başında bir yazar olduğunu kanıtlayan Yalın Alpay'a desteğimi kitabını alarak sunacağım. 

Herşeye ne kadar insansal egolarla bakıyoruz .. Oysa dövülmekte kurşun yarasıyla eş değerdir.. Bir amaç uğruna küfür yemenin kurşun yemekten farkı yoktur. 

Kitabın internet sitesi için Tık

Yazar: Yalın Alpay
Çizer:Barış Keşoğlu 

Sizide bu yeni nesil güzel eseri desteklemeye davet ediyorum..
Saygılar
5

Bir kaç adımda manken olmak...

Höhöhö başlığı görünce çok heyecanlandınız dimi len...
Bu şebek bi yazı olacak ;  o yüzden çok ciddiye almasanızda olur.. Hatta okumasanız bile olur. Ama yok gülesim var ve eleştiri kaldırabilirim diyorsanız okuyun ..

Şimdi malzemeleri karıştıracağımız kaseyi alıyoruz elimize .. Kase biraz büyük olabilir o yüzden biraz çapraz biraz profil falan..
En iyisi şöyle anlatayım ben..
Poponuz büyükse saklayın onu saklayın .. Gerçi türk erkeği herşeyin büyüğünü sever .. Şimdi böyle okuyunca yanlış anlaşılıyor .. Güldük geçtik burayı..

Evet bir manken olacaksınız şimdi..
Geliyoruz boy fotoğrafınıza..
Öncelikle kafanızı biraz geriye atın, bu boyunuzu biraz daha uzun gösterecektir. Ayağınızda tabiki eşşek kadar topuklu ayakkabı var.. Ama biz bu fotoğrafı farklı açıdan çekeceğimiz için topuksuz ve uzun gibi gözükeceksiniz .. Onun dışında üzerinde durdugunuz yer fayans ve açık renk olursa daha iyi olur. Çünkü bol ışık ve biraz gölge oyunuyla bu sahte uzunluğu niteleyebiliriz..

Neyse işte büyük popoyu hafif çaprazlama koyalım . Fotoğrafa 30 derecelik açıyla baksın.. 30 derecelik açıyla bütün popolar 90 oluyor.
(Amma çok popo dedim ; mecbur , burada sanatsal bir iş yapıyoruz )
Burdan tümevarıyoruz ; poposuz sanat olmaz..

Kafa geriye atık ya ; üstüne birde şu dediklerimizi yapacağız..
Dudak burun arası mesafeyi kısaltacağız.. Sonra üstümüze daracık bir body göbek hafif açıkta kalacak , altınada kaval kemiklerinize kadar uzanan dar bir jeans yapıştırdık mı tamamdır bu iş..
He birde kulaklarınıza uzun küpeler ekleyelim..
Alın işte sizde artık bir mankensiniz ; en taşından en seksisinden en ŞAPŞALINDAN...

Sadece profil fotoğrafı için formülümüz çok basit..
Dudakları şişiriyoruz .. - Olmadı kızım biraz daha şişir..  Blowjob kıvamına getir hah işte budur..
(Kız bj prosu oldugundan direk kelimeyi duyar duymaz dudaklar yeterli şişkinliğe geliyor )
Ağızda hafif açıklığını koruyor ; böyle dişler göründü görünmedi arası.. Biraz ışık ayarı biraz makyaj ve birazda photoshop ile olmayacak şey yok.. Bildiğin bizim tiki makbule oldu mu sana çakılmış Anjelina Çoli .. Karşıki erkekler Cenderme cenderme..
Neyse ; susmak yok yola devam.. (Ampuller yansın )

Gelelim haşin erkeğimize .. Erkekler için çok kolay.. Biraz esmerlik katıyoruz.. Biraz profil bakışı aman dikkat yüz oranı güzel gözükecek şekilde çekiyoruz fotoğrafı yoksa olmaz..
Ondan sonra hafif döş açmamız lazım. Döş açık mı ; açın döşü , aç aç .. Orayı biraz konya ovasına çevirdiniz mi ; ohoo taksim bacaklarını açmış seni bekliyor..
Yada biraz taranmış bir kıl topluluğuda olabilir orada .. Hani dersen ki ben uğraşamam kıllarımı ağdalamakla epilesyonla falan.. Buda bi çözüm.. Ama 2. sınıf podyum mankeni olursun.. Öyle 1500 arkadaşın olmazda 800-900 lerde takılırsın..
He buarada pırlanta küpe olmazsa olmazlarımızdan.. Kirli sakalda sıfatını yitirip bakımlı sakal halinde olmalı.. Hani böyle ipeksi saç kıvamında..
Hatta reklamlara çıkabilirsin.. Sakallarımı Rejoice la yıkıyorum kızlar ellerini alamıyorlar falan diye..

Tamam bu kadar manken oldunuz ; dağılın şimdi..

İyi cıvıttım güzel cıvıttım.. Canım sıkıldı yazıverdim..
Bunu yazan ne Hero nede Dark.. Arasında "Of" varya o yazdı..
5

Herkes yazsak diye bekliyor...

Yazmak için yazmak diye buna denir... Bilgi Üniversitesi Porno olayından bahsediyorum. Bütün gazeteciler çıkıp şunu bunu yazıyorlar.. Ulan bok herifler , biz neyin ne olduğunu bilmiyor muyuz.. Afedersinizde ; bu olayları yazmak için bekleyenler siz değil misiniz ! Yoksa bu olayların olmaması için bir çaba gösterdiğiniz yok.
Hadi siktirin gidin şimdi ..
Muhalefet olmak kolaydır . Birde orjinal olmayı deneyin. Kimsenin eleştirmediği bir olayı yazmaya çalışın . Yok azizim bizim insanımızdan bi bok olmaz. Kusura bakmayın 2 2 4 ..
Bende hardcore çekiyorum.. Yalnız bunu nerde çeksem... Buldum ; mecliste çekeyim..Fantazi sınır tanımaz.. Siyasetçilerin kasetleri ortalarda geziyorsa bunu kimse eleştiremez.. Hem muhalefetinde üstüne yazı yazmaya götü yemez.. Hadi saygılar..
18

Eller



Bu ellerle gözyaşarını sileceksin sevdiğinin.
Bu ellerle tutacaksın ellerinden..
Bu ellerle sevişeceksin..
Bu ellere ateş et , öldür diyecekler.
Bu ellerle yazacaksın sevdiğine..
Bu ellerle itiraf edeceksin herşeyini beyaz bir kağıda...
Belkide bu ellerle öldüreceksin birini ..
Ve bu ellerle yazacaksın vasiyetini..

Yinede korkma bu eller senin değil...
12

Hero vs. Dark Vol I






Dark :  Yerleri, akıttığım kirli kanınızla silmek istedim şimdi böylece en kirli sokaklardanda gelseler insanlar daha fazla kirletemezlerdi yerleri..


VS.


Hero:  Bir el olup uzanmak; bir el sadece inananlarına mucize getirebilir... Tanrı heryerde ...


ps:içimdeki seri katil potansiyelinide seviyorum.. 
10

Ki'MiM' -Somutsal


Epeydir mim yazmadığımdan özledim sanırım mim yazmayı.. Çok sevgili Rory mimlemiş beni , burdan ona kucak dolusu sevgiler yolluyorum..

Mim konusu başlıktanda anlaşıldığı gibi birazcık somut.  Ama yazalım , belki biraz yorumlayarak soyutsallaştırabiliriz . .

Bu sorulu bir mim , o yüzden konu yerine sorulara geçiyorum..

1-) Kaç yaşındasınız ?

Şimdi ben 87 doğumluyum ama kendime 24 yaşında dedirtmem .. 24 diyenede bi hassittir çekerim. 23 yaşındayım. Tabi bu benim beden yaşım. Gel gelelim ailemden kimse hafıza kaybı yaşamadıysa bu gerçektir. Yada ne bileyim benim süper güçlerim veya süper değişik bi hastalığım yoksa beni kandırmıyorlardır diye düşünüyorum. Heralde 23 üm ben , bedenen. Ruh yaşıma gelirsek; Tecrübeli bir 18'lik yada Çocuksu bir 70'lik derim..

2-)İsminizin son harfi ne ?

"Rrrr" Öyle uzatamasanızda "R" işte .. Almanlar gırtlaktan konuştuğu için söyleyemiyor.. İsmimin sadece sonunda yok ortasındada var ,  o yüzden benim ismim almanyaya uygun bi isim değil .. Hoş ismim pek bilinmediği için memleketimdede 10. seferden sonra söyleyebilen dırzo arkadaşlar var .. Neyse R ulan işte..

3-)En sevdiğiniz renk ? 

Gece.. Gece rengini seviyorum ben. Gece rengi diyince aklınıza ne geliyor.. Şimdi hormonları havalanmış bi insanın aklına kırmızı , romantikliği tutmuş bi insanın aklına gece mavisi, aşk düşünen bi insanın aklına pembe , saf düşünenin aklına beyaz gelir.. Pür düşünürseniz gece rengine kavuşursunuz. Bu renkte siyahtır, gece tek renktir yani siyah.. Evet en sevdiğim renk SİYAH..

4-)Kilonuz kaç ?


Kilo bu yemekte durduğu gibi durmuyor ki.. Benim kilom epey değişken. Ama hiç öyle yağlı biri olmadım .. Aksine çok feci zayıflamış zamanlarım oldu. Genel yapımda öyle zaten. Fit olmak iyidir , tabiki sporla beraber.. Şu an 62 kiloyum. 1 haftada 6 kilo vermişliğim var o yüzden değişken ..

5-)Boyunuz kaç?  


Kendimi kısa hissediyorum.. Bu alman piçlerinin ve yeni neslin uzun olmasının bileşkesinden kaynaklanıyor.
1.83 üm .. Öyle sanıyorum. Tam bi bilgi yok .. Ama öyleyimdir kesin. Pentagon bunu araştırıyor..

6-)Ailenizin kaçıncı çocuğusunuz ? 


İlk ve son. .Yeterince açıklayıcı heralde.. Şımarığım ben ; evet.. Siz söylemeden ben söyledim ve olası bi klişeden kurtardım sizi ;ohh..

7-)En sevdiğiniz şarkı ? 


Severken başka bi şarkı , sevişirken başka bi şarkı , kusarken başka bi şarkı , kavga ederken başka bi şarkı , sıçarken başka bi şarkı , işerken başka bi şarkı , halay çekerken başka bi şarkı .. Bu böyle uzayıp gider.. Bu ana ait bi şarkı seç deseniz olurdu belki ama 23 sene için bi şarkı seçmek olmaz heralde.. Mimi yaratanı bulun bana !

8-)Sigara kullanıyor musunuz ? 


Vallahi ben masumum .. Ben onu değil o beni kullanıyor.. Al diyor alıyorum, yak diyor yakıyorum , iç diyor içiyorum.. Şimdi paramı yiyor sonra beni zehirleyip mirasıma konacak..  Bana yalan söylediğini bile bile seviyorum ..

9-) Alkol ?


Bilmeyen yok.. Biz çok sıkı dostuz.. Herşeyimizi paylaşıyoruz. Alan memnun veren memnun takılıyoruz.. Yarasın koçuma..

10-)Sizce sarışın mı esmer mi ? (Soru daha önce geliyomuş aslında ama gözümden kaçmış)

Böyle somut şeylere takılmam. Bi bakmışsın sarışın bi bakmışsın esmer var yanımda.. İnsan olsun , sağlıklı olsun ; atın ölümü arpadan olsun diyenlerden değilim yani .. Tekrar söylüyorum mimi yaratanı bulun bana !
Hem kumralda severim ben.. Kumralın nesli mi tükendi.. Erkek çocuk yapamam artık bu cezayı ona veremem ..





          VS              


11-)Çayı fincandan mı içersiniz çay bardağından mı ? 


Bir erkeğe sorun ; kadını belinden mi kavrarsınız yoksa tutacağından mı diye.. Eminim küfreder size.. İnce belli çay bardağından şaşmam..

Hadi saygılar..

Mimlediklerim gelsin

Leon
Nikita Roxie
Elif Gezer
dif
vA-niLLa
Firste
Nida
Lütfücüğüm
Matruşka
aşkolsun :) 

0

Bir günün analtomisi


Sabah uykumu yatakta bıraktım resmen.. Gerçi fix 5 dakka daha uyuyayım mevzusu yüzünden kalkmam gereken saatten yarım saat geç kalktım.
Zinciri atan bisikletimi tamir etmek için gidip giriştim 15 dakkada halledip yetişirim falan dedim ama olmadı halledemedim. Birde her yanım yağ oldu. Gece aldığım duş boşa gittiğinden tekrar duşa attım kendimi.
Bok var dışarı çıkmadan önce yağlanıp duş alıyorsun; güneş bile evine kaçmış soğuktan..
Neyse giydim pazar malı 20 euroluk convers çakması ayakkabılarımı atladım yola.. Yola bir kayıyor afedersiniz gavur yolu gibi kaygan ; öylede zaten..
Elin oğlu yapıyor ; dedim kendi kendime.. Sonra çat flushbek.. Bi baktım ortaokuldayım; enee kocaman gözlüklerim , kırmızı ceketim, 1. dünya savaşına tanıklık etmiş gibi gözüken gömleğim ve abuk gri pantolonum. Eve dönüşte aynı teraneler bekliyordu ; malum karne günüydü. Gittim eve ; sadece karne var , normalde onun yanında bi kağıt parçası daha olması lazım ; en azından aileler öyle bekliyor ..
Nerde diyorlar nerde.. Yok dedim.. Bak elin oğlu yapıyor takdirler teşekkürler.. Elin kızı alıyor .. Elin oğlu yapıyor vs vs..
Neyse gözlerimi açtım hala gavur yolu gibi kaygan yollardayım. Bir sağ bir sol, sabah sporu tamam.
Duştan yeni çıkmış kafam donmuş zaten.
Deri ceketin üstüne uzamış sakallarım ve dağınık saçlarım kombinasyonuna birde kapşonu ekledim. Ahanda ben geliyorum. Türkiş Serseri..
İnternet kafeye gittim; cv imi çıkarttırcam. Bok var internet kafenin printer bozulmuş. Ulan 2011 bari sen iyi geçseydin dedim. Ne hamamlarda yıkandım yinede olmadı kurtulamadım şu doğuştan cenabetlikten.
Neyse o dükkan senin bu dükkan benim arşınladım bi kaç yeri. Malum iş arıyoruz. Dediler cv cv cv .. İyi dedik . Bir sıcak bir soğuk burun oldu mu niagara.
Sonunda dönebildim eve. 1 kilo muz aldım da döndüm .
Hadi bakalım cv yi yarın çıkartıp dağıtacağım oralara..
Wish me luck lön..
8

Aşırı Hız


Güneş gözlüklerimi takıp mustangime atlayıp son gaz oraya gitmek istedim şimdi... Sol kolum camdan dışarıda rüzgara meydan okurcasına giderken , sağ kolum hayatın virajlarını geçebilmek için çabalıyor olurdu.
Gözlüklerse gözlerimi ona saklamak içindi heralde.. Ama güneş tepemde olsada fena olmazdı .

Ayağım gaz pedalının üstündeyken hız sınırının bir önemi yoktu sen sınırı olmadığı gibi..

Aşırı hız öldürür diyenlere inat onlara ; Sen yolunda ölmenin güzel olacağını söyledim.  . .
3

2070 Love Story

Evet gelecekteki kendini bilmez insanların aşk hikayesini bi kaç resimde anlatmış bulunmaktayım ; sunumuma başlıyorum..


Bağlandığınız kişiyi google mapte bulun.. Ve tabi yakınında bir çiçekçiyle bir eczane aramayı unutmayın.

1 saat yada bir kaç ay sonra.. (Kişiye göre değişiyor) Ps :  İstisnaları saymıyoruz. Onlar bağlı kalıyorlar..


Ve Şimdi ki işlemi kadınlar daha sık kullanıyormuş ..

5

Seviş onunla


Hey çocuk ,
Tıka kulaklarını ;
Bu bomba sesleri artık hayatın sesleri..
Susma sen ,
Kaç kere bıçakladıklarını umursamadan,
İçinde büyütmeye devam et kalbini..
Irklarına bakma insanların ,
Kelimelere çok takılma..
Hem sonra insanların düşünceleriyle çıkma yola ,
Unutma senin olmayan er yada geç ihaneti tattırır sana ..
İyisi mi sen düşün,
İnsanı da çok takma ,
Konuşur onlar..
Hemde ne söylediğini bilmeden defalarca..
Susmayı öğren yada kelimeleri..
Hem çok düşünme ,
Sevişmeyide öğren çocuk ..
Sevmeyi bilmiyorsun diyenlere bir cevabın olur ..
Çok sevmenin hiç sevmemekten iyi olduğu bi dünya yarat..
Bu kulakların ağzı olma,
Sırf Nietzsche öyle dediği için değil ,
Öyle hissettiğin için ..
Yalnızlığına hapset kendini ,
Arada açık denize çık ,
Bir deniz kızına aşık ol..
Deli sanılmanında bir önemi yok,
Onlarında heykeli var ..
Hem belki öldükten sonra kıymete binersin ,
Zamanı gelincede ölmesini bil ,
Ağlamasını bildiğin gibi ..
Hayata tutunma o zaman..
Kork ama kimse bilmesin ,
Yani sen bilme ..
Çünkü senin kendinden başka kimsen yok..
Hadi şimdi öp dudağından hayatın,
Seviş onunla..

03.01.2011
23.58
Göttingen/Almanya

Meclup
2

Blue Valentine

ÇOK Severim bu şarkıyı TIKK


Dün paylaştığım fragmanı hatırlarsınız.. Hatırlamayanlar için buyrun : O Post : 

Filmin adı : Blue Valentine
Fragmanı ekstra bir hoşuma gitti. Onun dışında oyuncular çok sevdiğim kişiler. Ve fragmanı izlerken ikisinin birbirine ne kadar çok yakıştığını düşünmeden edemedim. Sizcede çok yakışmamışlar mı ?

Ryan Gosling ve Michelle Williams



Gerçekten mükemmel uymuşlar..

Ryan Gosling ' i Stay ve Notebook filminden dolayı çok severim.
İki filmi de mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.

Michelle Williams'ı ise lise yıllarımın dizisi Dawsons Creek'ten dolayı çok severim..

Gelelim Blue Valentine filmine ..


Derek Cianfrance'ın yönetmenliğini yaptığı bu filmin Türkiye'de vizyona girmesi beklenmiyormuş. Ne yazık ki festival için çekilmiş bir filmmiş kendileri. Ama eminimki sinemaseverler evlerinde izleyeceklerdir. 

Ayrıca Ryan ve Michelle filmde gösterdikleri performanstan dolayı Altın Küre ödüllerinde en iyi aktör ve aktris için aday gösterilmişler.. 

Filmin konusu ise ; evli bir çiftin yaşadığı evrim. 

Ve gelelim o iç ısıtan mükemmel afişe.. 


Ps: Film aileyle izlenmeyebilir. Bazı yerlerde okuduğuma göre oral sex sahnesi varmış. 
10

Formspringte Gerizekalı Diyen Kişi...

Soruna detaylı cevap vermek istedim burdan.. Birazda küfür etmek istedim sana.
Bu yazıyı okuyacağına çokta eminim nedense. 

Evet kendimi birşey sanıyorum. Ama diğer erkeklerin aksine senin gibi beyinsiz bayanlar sayesinde değil. Yatıp kalktıklarım sayesinde değil demek istediğimi anlamışsındır heralde. 
Eğer anonimlikten çıkıp derdini anlatmak istersen saygıyla karşılarım , yok hakaret etmeye devam etmek istiyorum dersende seve seve küfredebilirim sana .. 

Ara vermiştim piç ettin... 
15

Bunu yazmam lazım...

Dayanamadım ; gece üstüme geldi.. Film izleyeyim dedim yapamadım.. Aynı fragmanı yüzüncü kez izliyorum.

Ben onunla böyle bi aşk yaşamak isterdim ...

Şarkıda ayrı bi güzel yorumlanmış...
12

Goodbye...

ŞARKI(Sözleri güzeldir hoştur önemlidir..)

Belli bi süre ortalarda olmayacağım.. Yazmayacağım buraya..  Daha doğrusu internette hiçbiyere yazmayacağım.. Belki 2-3 gün sürer belki daha fazla ; bilmiyorum..

Hadi dikkat edin kendinize..
1

Kader...


Pencereden dışarıya bakarken iri gözleriyle bakarken, bir anda kaderin ne olduğunu anladı ; gördü.
Yeni yılda erimeye başlayan karların üzerinden 1 dakikalık güneş ışığı ruhuna işledi. Açtı penceresini ve bu ışıkla bütünleşmiş temiz havayı ciğerlerine çekti.
Aradan 5 dakka geçmemişti  ; gelinliklere taş çıkartacak güzellikte kar yağmaya başladı. Çok sürmedi ve hayat yerini yine karanlığa bıraktı.
Ama bütün bunların bir anlamı olduğunu biliyordu.
O bugün dönecek, bir güneş gibi gülümseyecek ve ardından saflıklarını birbirlerine sunacaklardı. Ve sonra karanlık yeniden çökecekti ama bu sefer tek bi farkı vardı. Karanlığı birlikte paylaşacaklardı.
Ve ruh bir kapı olmuştu iki insan arasında..
5

Onsuz vol2

Gecenin dobralığından ,bitkin düşmüş yüzünü yıkamaya gitti. Islak yüzünü aynada izlerken, onunla ne kadar yakıştıklarını düşündü. Dahada önemlisi bunu onun ağzından duymayı ne kadar özlediğini.
Havlular o koktuğu için yüzünü kurulamadan odasına geçti..
Incubus - Love Hurts şarkısını açtı, sırf son zamanlarda onu hatırlattığı için. Yaktı sigarasını , birlikte içtiklerine emindi.
Sustu hayata gömdü yüzünü yastığa..
1

Onsuz Sabahlar;


Saatini aradı gözleri , sol koluyla bütünleşmiş olmasından bakmadan anlayamıyordu orada olup olmadığını.. Yatak da boştu sol kolu gibi . Neden yalnız olduğunu bilmezmiş gibi ne zamandır yalnız olduğunuda bilmiyordu artık. Ahşap tahtalarla 6 parçaya ayrılmış penceresinden sızan gün ışığı , umutlarını ayağa kaldırabilecek kadar güçlü değildi henüz..
Gerçeklik kavramını yitirmediğinden emin olmak için yorgun adımlarıyla duşa yöneldi. Sıcacık su okşuyordu bedenini.. Uzun süredir hissettiği tek sıcak buydu; sıcak nefesler eskide kalmıştı..
Kasıklarını kurularken aklından binbir düşünce geçirdi. Günahları düşündü ve o günahını . Ve sonra kasıklarıyla kalbi arasında ki bağ geldi aklına. Kirlenmiş çarşafların yanı sıra bembeyaz bir bağ .
Kaç kadınla olduğunu bilmiyordu , saymazdı. Ama kaç kere seviştiğine dair bir fikri vardı ; 1 belkide hiç..
Islak bedenini herzamanki gibi gömleğiyle örterken, son düğmesini iliklemedi ; oradan kalbine bir el uzanabilmesi fikri hoşuna gidiyordu..

Mutfakta kahvesini hazırlarken, gözüne, masanın üstüne gelişi güzel bırakılmış saati takıldı. Ne zamandır orda olduğunu bilmiyordu; gittiğinden beri ? !
Önemi yoktu , zamanla haşır neşir değildi eskisi kadar. Aynaya baktıkça yıpranmışlıklarından sayabiliyordu günleri. İki dilimdi zaten zaman ; gittiğinden beri ve gittiğinden öncesi.
Üzerine fazla düşünmedi bunun , zaten küçük beynine yeterince çok sayıda düşünce doldurmayı başarmıştı.
En azından bu düşüncenin beyninde kirlenmesini istemiyordu , sadece kalbinde kalması daha uygundu.

Kahvenin hazır olduğunu söyleyen sesle irkildi.Herhalde bir başkası, onun içinden bu kadar çok kendiyle konuştuğunu bilseydi, deli derdi.
Kahvesini alıp koltuğuna yerleşti ve kahveye bir yol arkadaşı hediye etti ; günün ilk sigarasını. Tabi onlarında güzel bir şarkıya ihtiyacı vardı ; bizde karşılıklı sigara içerken bir şarkı açar birbirimize bakardık. Erkin Koray'ın yıllanamamış Şaşkın şarkısını açıverdi. O anlık o geçti içinden, yoksa bu şarkının bir anısı yoktu diğerlerinin aksine.
Sigarasını içine çekerken günlük çekmesi gereken acıyıda çekiyordu. İnce uzun parmaklarıyla sigarayı katlayarak söndürürken şöyle söyledi kendine : " Bugünde bitti."
Gün yeni başlıyordu ama bundan sonrası geçici uğraşlarla günü doldurmaktı.

-Onsuz Sabahların Hikayesi-
Meclup
2

THE FALL


The Fall ; hayatın bir gerçeği , düşmek.. Düşüyoruz hepimiz.. Düştükçe büyüyor , kirleniyor ve bazende arınıyoruz.. Ama saf bir arınma değil...

Uzun süredir arşivimde olupta izleyemediğim The Fall filmini az önce izledim.. Kah neşelendim kah gözlerim doldu .. David Fincher'ın imzası var desem yeter heralde..
Rüya tadında bir film..

Filmi ufak cümleciklerle tanıtacağım..


Ne tatlı tombul küçük kızsın sen öyle ALEXANDRIA..


Bir maske sanıldığından fazlasını saklar... 


Americano Exotico


Bir günlük ömrü sığdırabilmektir mesele; biz bir ömrü sığdıramıyoruz... 


2

Exclusive --- ViP yazı.. Only you ...



10

Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Bir Şey Var

   

  Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:

   Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi
   Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten
   Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği

   İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne
   Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa
   Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır
   Kopmaz kökler salmaktır oraya

   Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını
   Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin
   Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara
   Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

   İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine
   Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına

   İnsan balıklama dalmalı içine hayatın
   Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

   Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar
   Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın
   Değişmemelisin hiç bir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu
   Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın

   Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle
   Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı
   Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına
   Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı

   Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:
   Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara,göğe,bütün evrene karışırcasına    
   Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır
   Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana


                                Ataol BEHRAMOĞLU
4

Küçükkenee...

Çoğu şeyi küçükken öğreniriz yada küçükkene..
Ataol Behram abimizin dediği gibi "Yaşadıklarımdan Öğrendiğim Birşey var " . Bir iki satır paylaşayım bari o şiirden.. He bu şiirin farklı biyeri vardır bende ; baba yadigarı.. Bizde yadigarlar çokta , sizin için anlamı var mı böyle şeylerin bilmiyorum..
Neyse vazgeçtim bütün şiiri bi post olarak paylaşacağım , öylesi daha uygun sanırım.. 


İnsanlara değer vermeyi küçükken öğrenmiştim.. Bana vurana iki kere vurmayıda küçükken.. Gel zaman git zaman artık uygulamalara geçmeye başlamıştım. . İki kere vurmuşluğum çoktur..
Neyse konu o değil.. 
Değer verdiğini söylemelisin.. Ama biliyoruz ki bu zamanlarda yaşamak bize göre değil..
Grup yorumunda bir şarkıda dediği gibi " Çılgın zamanlarda yaşamak bize düştü" bende bu cümlenin içinde yaşamak isterdim ama bize şu cümle geldi " Boktan zamanlarda yaşamak bize düştü" .. 

Bir insana seni seviyorum diyin, bir art niyet arar önce.. Sonra ne manada seviyorsun der .. Sevgidir arkadaş bu. İnsan kaç şekilde sevebilir ki .. Ya seversin ya sevmezsin..
Sonra acaba ne için böyle bişey dedi; vicdan azabı çekecek birşey mi yaptı benim arkamdan.. Benden ne tür bir çıkar sağlamak istiyor gibi düşüncelerede kapılır..
Paranoyaksınız, suçlamıyorum sizi..

Bide olayın tam tersi vardır.. Siz şimdi gidin birine küfür edin.. Normal konuştuğunuz değer vermediğiniz birine küfür edin.. O kimbilir ne umutlara kapılacaktır.. Bana küfür etti; demek ki seviyor.. Hatta ve hatta aşık diye düşünürsünüz..


Bir eşşeğin birde insanın sırtından kırbacı eksik etmeyeceksin ; teperler... 
7

..Bu sene bitsin..

Bu sene acilen bitsin... Çabuk hemen......

Çok değer verdiğim 2 kişi vardı artık 2'side yok .. .................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................................
8

Böyle mi olmalı ?

Acaba böyle mi olmalı lan ? Pipimize takmamalı mı !


Sadece depişelim.. Kimsenin başka bi boktan anladığı yok .. Zaten sikeyim .. He sikmesen bile öyle yaptığını sanıyorlar.. Yada sürekli bunu istediğini.. 


Hadi Depişelim... 
2

Yılbaşı Boku

Öncelikle 2011 in çok boktan başladığını söyleyerek başlayabilirim. ..
Özellikle ona ulaşamamak en boktan şey... Gelse, konuşsa ; belki herşey güzel olabilir...

Hadi gelelim yılbaşlarına..


4 şişe şarap içip kusalı ve içkiye tuvalet deliğinde tövbe edeli 10 sene ... 2001

Parkorman duman konserine gidip sınırsız birayla sınırları zorlayıp tanımadığın bi hatunla sigaraya başlayalı 9 sene.. 2002

Parti için para biriktirip sonra partiden vazgeçip kişi başı 1 şişe viski 1 şişe şarap 6 bira alıp evde kutlayıp içkiden gebermemizin üzerinden 8 sene .. 2003

Ortaköyde arkadaşın evinde 30 yıllık kolonyayı içip ,sahilde Sertap konserinde kafayı yiyeli 7 sene ..2004

Hertürlü şeyi içip 10 kişi bara gidip içmeye devam ederken Şefin gelip önüme hesabı koymasının üzerinden 6 sene .. (bkz: siktirin gidin ) 2005

Plansız bir günde Taksimde gidecek mekan ararken polisin yumruğundan milimetreyle kurtulalı 5 sene .. 2006

2007 yi hatırlayamadım şimdi.

Hilton'da sınırsız içki eşliğinde duman ve gripin konseri varken çıkan kavganın ortasında kalıp güvenliğe şikayet edip , güvenlikten küfür yiyip onunla yumruk yumruğa kavga etmek.. Ve daha sonra güvenlik şefinin arkaya çekip özür dileyip bize hoş içkiler sunup geceyi hatırlamayacağım şekle getirmesinin üzerinden 3 sene ...2008

Almanyada ilk yılbaşım.. Çok sarhoş olup telefonda ağlayalı 2 sene .. 2009

Sevgilimle ilk defa yılbaşı kutlayaı 1 sene ... 2010

oluverdi...

Ve gelelim mükündürük 2011'e .. Kuzenimle takıldım.. Arkadaşında içtikten sonra 12 ye yakın çarşıya çıktık, güldük eğlendik falan derken kafama epey bi yüksekten düşen torpil eğlencemin içine sıçtı.. Evet 2011 in ilk cenabetliğiyle karşı karşıya kaldık. Neyse ki kafamda patlamadı..
Şimdi buna şükür mü edeyim küfür mü edeyim siz karar verin .. .
Kafam hala şiş orası ayrı bi konu ..
Sonra çocugun evine geri dönüp içmeye devam.. Koltukta oturur pozisyonda uyudum daha sonra.. Düşünün ne kadar boktan bir yılbaşı oldugunu ..

Şimdi dağılın .. Sinirleriim bozuk ..
6

Fuxk this bok

Telefondan yaziyorum. bekledigim gibi bok gibi bir yilbasi yaziyorum. benden daha iyi geciriyosaniz puuu sizeee :p