SlideShow

13

Ya Sen Yoksan


Kalbime giden bütün damarlar gibi , kaderimin bütün yolları sanaydı... 
Ya sen yoksan ? 
Kim bilir ; 
Belki de bitiş çizgisi olmayan,
Engelli bir koşuydu benimkisi ... 
Üstelik sisli havalarda yapılan bir koşu,
Görüş mesafesi 1 ışık saliyesini geçmezdi... 
Bedenimi tamamlayan ruhum gibi, hayatımın bütün inançları sanaydı...
Ya sen yoksan ? 
5

Pertlik

Pertlik , bitmişlik anlamına gelen bir halk sözcüğüdür.  Evet bittim lan ben ; tükendim.. Alkolü yasaklasınlar artık. Her gece kendime : bu gece fazla içmiycem demekten bıktım ..  Nitekim bu cümlenin neticeye hiçbir etkisi olmuyor. Haftasonu malum heidelbergte bol sarhoşlukla geçti . Pazartesi dinlendikten sonra nerde kalmıştıklı salı gecesi başladı. Evde doğum günü partisi vardı. 4 saat çalıştıktan sonra partiye biraz geç katıldım. Bol bol votkaların üstüne en son hatırladığım şey 7-8 shot jagermeister dı. Tabi sonrası her zaman ki gibi pantolon gömlek yatakta uyanmaca. Çarşamba günü akşam 6 da anca kendime gelebilmeme rağmen limit yoktu.  Evet kokteyl akşamıydı. Açık büfe görmüş açlar gibi saldırmadıysamda mojitonun o eşsiz ve serin lezzetine karşı koyamadım.10'a kadar sayabildiğimden hiç saymadım . Sonra bara gidiverdik.Birtane onun bunun çocuğuyla tartıştığımızı hatırlıyorum ama sebebini hatırlamıyorum.
Eve sabah 8 de gelmişiz. O kadar saat ne yaptık lan : | 20 euro harcamışım , baş parmağım yarılmış ; kanıtlardan anlayabildiğim tek şey bunlar.
Hergün ayakkabıyla yatmaktan temiz çarşaf kalmadı . Şu hayatta iki kişinin bol çarşafa ihtiyacı olur : Bir çok alkol tüketenin , iki çok kadın tüketenin ...
Ben birinci kişi türünde stabilize olmuş durumdayım.
Uyku uyku birazcık daha uyku ...
Hiçbişey yapasım yok ...
Yazma yeteneğimde gitti ; kaçayım ben..
3

Seviştiren


Parmaklarımın eğimiydi,
Ellerimi seviştiren ... 
Avuçlarıma sığan dünyayken,
Bütün dualarım tanrıyaydı ... 
Gözlerimin değimiydi,
Ruhumu seviştiren..
Dudaklarım suya değerken,
Bütün seraplarım sanaydı...
Nefeslerimin şehvetiydi,
Bedenimi seviştiren...
Kalbim sana üşürken , 
Bütün güneşler uykudaydı... 
Toprağın nemiydi, 
Ölümü hayatla seviştiren... 
Ve unutma,
Aşkın faniliğiydi ,
Bizi seviştiren...  
0

Heidelberg Trip

Orada kaldığımız evden çektiğim panoramik fotoğraf.

Bu haftasonu kaldığım evde ki arkadaşlarla  2 günlüğüne Heidelberg'e gittik.. Orada ki dost fraternity 'i ziyarete gittik aslında.. Büyük bir transporter kiralandıktan sonra yol için 4 kasa bira arabaya yerleştirildi..  Yol epey eğlenceliydi ; tabi Heidelberg'e vardığımızda alkol sınırını aşmak üzereydik .. Neyse bizi mangalla karşıladılar. Uzattığım tabağa eti koyacak kişinin de kafası güzel olduğundan eti parmağımın üzerine koyuverdi. Şuan parmağımda kötü gözüken bir yanık izi var.. Ekstrem bir yanık ... Daha sonrasında biralardan sonra bi kaç saat pek bi flu . Çarşıya gitmişiz, döner yemişiz vs vs ...
Eve dönerken lanet olası manzarayı seyredeyim diye çalılıkların arasına gözlüğümü düşürdüm. Ertesi gün 1-2 saat arasamda nafile.. Tek ray-ban gözlüğümün üstüne soğuk bir bira içtim.
Neyse ilk gün hepimiz aynı oda da yataklarda sızdıktan sonra ertesi gün 9 da kaldırıltık. Tam bir işkenceydi. Duşa girmek için soyunup giremeyen arkadaşın çıplak dansıyla günüm görsel olarakta iğrenç başladı..
Duş ve kahvaltıdan sonra takım elbiselerle toplantıya yol aldık. Toplantıda saatlerce sıkılıp yorgunluktan ve açlıktan geberdikten sonra eve geri dönebildik. Oh yemek yiyeceğiz derken tek yaptığımız bira içmek oldu. İç, iç ,iç ; yeter ulan derken gece 1 de 4 arkadaş çarşıya indik. Sub-way de güzel bir sandviç patlattıktan sonra iki arkadaş bir bara gittik. Heidelberg'i bara gittiğimizde daha çok sevdim. Çünkü gittiğimiz bar alternatif müzik çalıyordu .
Göttingen'de böyle mekanlar pek yok . Genelde cıstak cıstak mekanlarr.. Ne yapalım cıstağa da alıştık artık. Ama farkettim ki ; ben alternatif rock çalan yerlerde daha bir motive olmuş oluyormuşum. Direk avcı moduna falan giriyorum. Hayat işte... Ve 2. günde salak saçma yatıp uyuduktan sonra geri dönüşe başladık. Sonunda eve vardığımızda bilanço şöyleydi:  Yanık el , kayıp bir gözlük , bozulmuş psikoloji , 2 günlük açlık ve dehşetül vahşet bir yorgunluk...

Ama iyi bir şey var ki ; Heidelberg çok güzeldi.. Öyle böyle güzel değildi .. Güzeldi : | Sevdim...
25

We Are The People

Doğuyoruz , büyüyoruz , yiyiyor ve sıçıyoruz .. Günahlar işleyip tövbeler ediyoruz ; egolar tatmin edip şekilden şekile giriyoruz.. Kariyer yada ün peşinde koşuyor , para  kazanmak için şekilden şekile giriyoruz. Hayalleri satılmış insanlar olarak 21. yüzyıla çok güzel ayak uyduruyoruz.

HAYATIN SIRADANLAŞTIRAMADIKLARINDAN MISINIZ ?


5

Mala Bağlamak

Mala bağlamak terimini eskiden çok kullandığımı farkettim aniden. Tabi Almanya'ya geldiğimden beri kullanmadığımı da farketmem fazla sürmedi. Oysa ki burada o kadar çok mala bağlıyorum ki , saymak imkansız.
Çarşamba gecesinden başlayalım. Tipik  mala bağlanma gecelerinden biriydi. Öğlen 12 de başlayan futbol turnuvası akşam 6 ya kadar sürdü. Tabi yaptığımız tek şey futbol oynamak değildi ; bunun yanı sıra mangal ve bol alkol tüketimi gerçekleştirdik. Eve dönüp içmeye devam ettikten sonra outdoor partiye gittik. Tabi o kadar uzun süreli bol alkol tüketiminden sonra bilinç kendini kapattı. Gerçi hatırlamadığım hiçbirşey yok ; genelde hiçbirşeyi hatırlamam. Hatırladığım salakça şeylerden biriyse bir kızla aramızda geçenler .. Kızla muhabbet ettikten sonra kıza içki ısmarlıyorum - niye ısmarlıyorsam artık - Neyse daha sonrasında kıza içkisini verdikten sonra kızın güzel olmadığına karar verip bye diyip gidiyorum. Nasıl salakça bir davranışsa artık. Normalde bir partide çok sarhoşken bir kıza içki ısmarlıyorsanız şansınızı yatağa zorluyorsunuz demektir. Daha sonrasında 2 saat yürüyüp kayboluşum var . Neyse ki arkadaşı arayıp taksicinin telefon numarasını alıp eve dönebildim ..

Bu çarşambanın hikayesiydi.
Gelelim dün geceye.
Yaklaşık 6 saat çalıştıktan sonra evde ki 151. kutlamaya yetişebildim ; sıra sıra biralar ve şampanyalar sonrasında başka bir dernekteki partiye yol aldık. Kontrollü olacaktım vs. ; hepsi yalan oldu.  Kaçak giriş yapıp giriş ücretinden yırttım . Daha sonrasında aldığım içki kuponuyla alkol tüketmeye başladım. Kuponu bitiricem diye götüme kadar içmek zorundaydım . İşin içine bir de sarhoş barmen girince olanlar oldu. Adama 5 kere votka enerji dedim ancak 5 kere votka portakal alabildim. İşin kötüsü adam bardağı full votkayla doldurup portakal suyunu damlatıyordu. 2 kere uyarmama rağmen sonuç değişmedi. Eve nasıl döndüğüme dair hiçbir fikrim yok . Uyandığımda çok ciks yattığımı farkettim; evet takım elbiseyle yatağımda uzanıyordum.

Az önce bir arkadaşın anlattığına göre eve taksiyle dönmüşüz ; ve diğer bir olaysa şöyle : taksi gelmiş ve beni arıyorlarmış , eleman bana tuvalletten çıkmamı söylemiş ve bende anında kapıyı açıp çıkmışım . Artık ne yapıyorduysam tuvalette ; ben bile bilmiyorum. Hayırlara vesile olsun : |

Bir diğer arkadaş sokakta uyanmış ve kayıp listesi şöyle : Ayakkabılar, cep telefonu , anahtar ve ceket..
Tam olarak bilen biri var mı diye herkese sorup duruyor ama maalesef verimli olarak hatırlayan yok.
Kendime belli süre alkol yasağı vermek istesemde mevcut şartlarda imkansız gibi görünüyor.

Başım dönüyor , fickiym böyle hayatı... İki gün daha içmeye devam ; malum 151. dernek kutlamalarımız var. Takım elbise ve alkol zorunluluğu da ekstrası.

Alkol kokan dudaklarımla ıslak ıslak öpüyorum hepinizi.
3

Aşk


Aşk,
İmkansızlık olabilitesinde,
Dans edişidir duyguların... 
Aşk,
Uzak ülkelerde , 
Yapılamamış devrimdir,
Aşk,
Yabancı kadınların,
Karanlıkta cama buğu yapan,
Ateşli nefesleridir.. 
Aşk,
0 ile 1 arasında,
Sen ve ben ihtimalsizliğidir... 
2

Ego Bomb


İnsan gaz dolu bir ego bombasıdır .. İyi benzetmelerin kötü sanatçılardan daha az rağbet gördüğü bir dünyada yaşadığımız için egolarım diğer insanların kine göre daha alt seviyede, yada öyle söylemek istiyorum ...

Psikolojiyi, din ve genel ahlak kurallarıyla harmanladığımızda ; ortaya ,yapılan herşeyin asıl sebebinin bok bir ego olduğu çıkıyor. Tabi insanların ego kavramı kişiden kişiye farklılık gösteriyor.
Örneğin ; bazı insanlar kokusuz sıçabildi diye ego tatmini yaşayabilirken bir diğer insan toplum arasında osurmamış olduğu için ego tatmini yaşayabiliyor. Yine bütün bunların ego merkezli olduğu bilinirken , egonun toplumsal kurallarla şekillenmiş olması insanı tiksindirtiyor. Sonuçta ego bütün olarak ben içeren birşey ve başkaları tarafından yapılmış şeyler ile şekillenmesi hem ironik hem saçma . . .
Hem ironi olup hem saçma olan şeyin gerçekliği kesinlikle kabul edilemez.

Öyle ki egonun toplumsal olarak şekillenmemiş bir haline geleyim... İnsanlar sevişince ego tatmini yaşarlar ;erkekler , kadınlara göre daha fazla ... Evet bu erkek kadın egosunun ayrımı toplumun piçliği...

Sevişmek olayını sadece 2 birey arasında ele alırsak , bu iki kişinin birbirine yaşatabileceği en büyük egolar arasında yer alır . Yinede bir egoyu iki kişinin paylaşmasını matematiksel olarak düşünürsek masturbasyonun daha fazla ego tatmini sağlaması gerekir. Maalesef durum böyle değil ve bunun sebebi yine toplumun piçliği.

Şimdi gelelim , sevişme ihtimalimizin yüzde 90 olduğu insanlarla sevişmeyi tercih etmeyip yaşadığımız ego tatminine . . İki zıt kutup arasında ki ego farkını anlamak hiçbir zaman mümkün olmayacak olsada durumu şöyle bir ayrıntıya dökmek istiyorum  :
Bedensel ihtiyaç olarak yemek yeme zorunluluğumuz var ve bunların bir çoğunuda vücuttan atma zorunluluğumuz...
Sıradan lezzetsiz bir yemek çok ufak ölçülerde bir ego tatmini yarattığından hissedilmesi imkansızdır , nitekim sıradan bir boşaltım da öyle.. Ama hoş ve lezzetli bir yemek bizi ego orgazmına kadar götürebilir. Ve düşününce uzun süreli bir sıkışmadan sonra yapılacak bir boşaltım sonrası yüzümüzde gülücükler ve egolarla kendimizi dışarıya atarız ve bazen şu cümleyle kendimizi aydınlatırız : " Dev Sıçtım , hoh"

Şimdi bütün bunların sevişme , seks ,sex vs. (artık ne derseniz) ile bağlantısına geçelim. . .
Sıradan ve lezzetsiz bir kişiyle ( izafi bir durum ) sex sıradan bir yemekle aynı seviyede ego vermez ; oysa hergün sex yapsaydınız durum böyle olmazdı...
Lezzetli bir kişiyle olan durumun yemek ve boşaltım olayından bir farkı yok .. Yine benzer ego tadılmış olacaktır.
Bütün bu bahsettiğim genellemelerin hiçbirinin içerinde duygusallık yoktur. Bir yemekle , bir boşaltım şekliyle yada bir kişiyle aranızda duygusal bir bağ varsa hissedeceğiniz ego tatmini çok daha yüksek seviyelerde olacaktır..

Yani mesajımız şu :
Emotional Sex > Ordinary Sex  = Emotional Dinner/2 > Ordinary  Dinner/2 = Emotional Shit/2 > Ordinary Shit/2
7

Bazen

Kaybedenler Kulübü filminden bahsetmiştik şu yazımızda  ... Filmi benim için etkileyici kılan bir sahne var ; ve o sahneyi sizinle paylaşmak istedim. . . İzlemediyseniz bile sahneyi izleyebilirsiniz ....

Bunca olguyu , tabuyu yalın kelimelerin doğal halleriyle anlatabildekleri için ; pek güzel olmuş...

3

Kocaman Günaydın...


Herkese Kocaman bir günaydın diliyorum...
Fenerbahçe şampiyon olduğundan mutluluğumuzun katsayısı pek bir yüksek.. Gerçi kutlayabilmiş değilim ; başka bir platformda da belirttiğim gibi   :

Gurbet, tuttuğun takımın şampiyonluğunu kutlayamamaktır.

Neyse Fenerbahçe şampiyon olacak olamayacak derken şampiyonluğu kucakladı. Bütün herkes övgü alırken asıl övgü alması gereken kişi yeterince almadı diye düşünüyorum.
Evet bu kişinin adı Aykut Kocaman ...
Kimdir Aykut Kocaman :
Bize göre zamanın volecisi , fenerin bitiricisi.. Fenerli babaların oğullarına Aykut ismini vermesine sebep olan futbolcu. Oğuz Çetin'in gol arkadaşı.

1965 doğumlu olan Aykut Kocaman Fenerbahçe takımında 3 kez gol kralı olma zevkini tatmıştır. 2000 senesinde İstanbulspor takımında başladığı teknik direktörlüğe çeşitli takımlarda devam ettikten sonra Fenerbahçeye sportif direktör olarak gelip daha sonra direktörlüğe geçmiştir.
Hepimiz Fenerbahçe gibi büyük bir takımda ilk sezonda şampiyonluğa ulaşmanın zor olduğunu biliriz. Üstelik eski sezonlara göre Fenerbahçenin kadrosu rakiplerinin kadrosuyla aşağı yukarı aynı kalitedeydi..
Şöyle dönüp geçmişe baktığımızda Fenerbahçe o zamanların nice yıldızlarıyla şampiyonluklar kaçırmıştı.

Yıllanmış dedenin , kokuşmuş Daum'un yapamadığını yapmış olan Aykut Kocaman'a sonsuz saygılar ve sevgiler...
0

Ardışık

Hiçbirşeyin ardışığı iyi değildir demek isterdim ama iyi olanları vardır heralde..
Ardışık seks
Ardışık maaş
İyi olan liste böyle uzayıp gider.. Yani ardışık kelimesi sadece güçlendirici bir sıfat haline geliyormuş..
Neyse insan ardışık günler halinde içmemeli . .Araya bir iki gün girmeli diye düşünmeye başladım .. Saat 4 buçuk ve beyin hücrelerim hala yeterli sıvıya ulaşamadılar. . Bugün pek ulaşabileceklerini pek sanmıyorum ; herşey iyi güzel de keşke bu akşam çalışmak zorunda olmasam.

İkinci bir detay olarak , ciddi hafıza problemleri yaşamaya başladım..Artık benim sarhoşluğum hatırlamamak oluyor ; niye hatırlamıyorum lan ... Dün gece çok içmemiştim sanki ; emin değilim .. Ama ondan önce ki geceyi hatırlamamam normal .. .
Yine de hatırlasam daha iyi ...
Acaba hatırlamadığım zamanlar yaşlanmıyorum mudur.. Böyle bir varsayımla gençliğin formülünü bulmuş sayılırım..

Bu arada evde 2 gündür internet olmadığı için radyo yayını yapamadık. .Kısmetse bu gece yayında olacağız.. Haydin Eyvallah..
2

Kaybedenler Kulübü

-Sayın okuyan ; sizinle yatmış mıydık ?

Geyiği keselim , pompaya devam... Film hakkında çoğu insanın yorumu şu : Herkesin kendinden birşeyler bulacağı bir film. Oysa benim düşünceme göre kendinize dair çok şeyler bulabileceğiniz bir film olduğu ..


Toplumsal kaygıların , yontulmaların güzel eleştirildiği ; cinselliğin hayatımızda ki yeri ve hayallerimiz...

-Nasılsın ?
-Standart

Standart kelimesinin vurgusu dibe vurmuşluğun vurgusuyla aynı olduğundan kulağa pek hoş gelen repliklerden biri olmuş filmde.

Oyuncular : Yiğit Özşener , Nejat İşler, İdil Fırat, Ahu Türkpençe
Yönetmen : Tolga Örnek

Filmi ince bir notlayalım :

Senaryo : 7/10
Oyuncu: 9/10
Yönetmen : 5/10

Benim bu filme genel notum ise 8.2

Konu :
Hayallerini tercih eden iki dostun gündelik gece sohbetlerini "Kaybedenler Kulübü " adlı radyo programında yapmaları ve ulaştıkları sıcak dinleyici kitlesiyle beraber hepsinin hayatlarına kısa ve öz bir bakış ..

Dozunda aşk , dozunda seks , dozunda felsefe...

Hadi eyvallah....
6

Radyo

Evet... Daha önce gerek yalnız gerek çok sevdiğim bloggerlarla beraber radyo yayını yapmış ve bundan zevk aldığıma karar vermiştim...
Bugün bunu biraz daha ciddi bir şekilde tekrardan yapmaya başlamak istiyorum.. Yayın saatlerini daha önceden belirleyip daha dinlenilir bir hale gelip daha fazla kişiyle birlikte olma şansını yakalayabilirim diye düşündüm .. 

Şu anda yayındayız... Bazı teknik sorunlar yüzünden anca başlayabildik .. 

 http://blogun-sesi.blogspot.com

Sağ Tarafta  Radyo Yayın kısmında yayın saatlerimiz yer alacaktır. Ve orada ON AIR  yazılı resim varsa bu yayında olduğumuz anlamına gelecektir... 
0

Adım

Senli satırların, 
Kellelerini vuralı çok olmuştu ... 
5'er atlıyordu dizelerden,
Akrep... 
Ve Tanrı koşuyordu,
Şaşar adım. . 
Demli anıların, 
Kanını emeli çok olmuştu...
Oluk oluk akıyordu teraslardan,
İnanç... 
Ve Tanrı korkuyordu, 
Kaçar adım... 
Yalnızlığı,
Karanlıkla seviştireli çok olmuştu... 
9'ar doğuruyordu ölümlerden,
Hayat... 
Ve Tanrı bağırıyordu , 
Susar adım... 
Ve ölüyordu,
Bir kadın ,
Adım adım... 
4

Çesine


Dünya bitmişçesine,
Uçsuz ve sihirliydi,
Elma-cık kemiklerin...
Düştü ve kayboldu
 İç organlar dünyasında,
Yer çekimim...
Cenneti bulmuşçasına,
Koca pencereme, 
En güzel perdeydi,
Kara kirpiklerin... 
 Tanrı,
Dudağı yaratmayı unutmuşçasına
Öyle güzel öperlerdi ,
Parmak içlerin...
Bedenini kaybetmişçesine,
Tutkulu sevişirdi, 
Nefes
Nefese 
Kelimelerin


2

Mariaa


Uvvv

Maria 

You've gotta see her 
Go insane and out of your mind 
Latina 
Ave Maria ....


Blue as ice and desire 

Don't you wanna’ make her? 
Oooh don't you wanna’ take her home? 



Dün gece iki rus arkadaşla gordon gin içerken çalan bu eski şarkı hayatımı film şeridi haline getirdi.. Bu şarkıyı ilk nerede ve nasıl bir ortamda dinlemiştim kimbilir ... Ve şimdi ki hale bak.. 
Güzel güzel içtik ama sonrası boktandı. Uyku tulumuyla yerde uyumak zorunda kaldım ; her yerim tutuldu.. 

Sabah bir güzel Bagel Station'da kahvaltı yaptık. İtalian bagel biraz pahalı ve az doyurucu olsada müthiş lezzetliydi ; et içermeyen birşeyin bu kadar lezzetli olabileceğini düşünmezdim. Ve tabi ki yanında içtiğim Caramel Moccachino'nun mükemmeliğini unutmamak lazım. 
Sonrasında ders çalışıp biraz uyuduktan sonra kendimi bu geceye hazırladım .. 
Rus arkadaşın rusyadan gelen arkadaşının son gecesi olduğundan 3'ümüz diskoya gideceğiz . Tabi ortada ki dil karmaşası mükemmel ; ikişer gruplar olarak aramızda farklı dillerde konuşuyoruz ; almanca, rusça ve ingilizce.. tabi ben rusçaya dahil olamıyorum .. Erkek erkeğe muhabbet olunca beden dilide kullanılmaz hale geliyor ; ah kadınlara can kurban diyesim geldi ..

Bu yazıyı aslında dün gece yazmıştım ama çeşitli sebeplerden dolayı yayınlayamadım..
Dün gece ki gezmelerde artık başka yazıya kaldı...


2

Ortaya karışık


Keşkelerin olmadığı bir yerde yaşamak isterdim... Demiş Hande ablamız ; kadın güzelleşiyor. Ulan bu şarkısınıda seviyorum , bu yaz Bodrum'da tatil yapmış olduğum için değil üstelik..

Neyse bi sigara yakayım , efkar bastı.

Senin olmadığın ülkelerde yaşlanmak isterdim...
Çok yalnızım lan , şarkılarla konuşuyorum o derece...

Dün bizim evde parti vardı , bi önce ki postumda bahsetmiştim. Neyse beklediğimizden daha fazla kişi geldi; yaklaşık 200 kişi. Tabi bize eğlenmekten çok çalışmak düşsede güzel bir geceydi . Keşke sonu da benim için güzel bitseydi.
Sonunu hatırlamıyorum ... Saat 3 'e kadar çalışırken kaçak içki tüketimi yapmaktan dolayı kafam güzelleşmiş. Ve 3 ten sonra içtiğim kolasız full romlu Cuba Libre'ler beynimin anı yapmaya yarayan hücrelerini öldürmüşler.
Haliyle sabah pantolon ayakkabı gömlek üçlüsüyle yatakta uyandım..
Ulan bide 200 kişi evde olunca nefes alınamayacak kadar sıcak oluyormuş..
Neyse ne diyordum , heh uyandım o şekil ; ve o kafayla kalkıp bir bira fondipledim. Baş ağrısı desen artık baş ağrısı bile değil ruhum ağrıyor o derece.
Üniversite liginde maçımız vardı ; akşamdan kalma halimle kendimi bol bol çalımladım . Akan her damla terim buram buram alkol kokuyordu . Malum yine yenildik . Ben kötü değilim takım kötü .

Neyse bi kız var .. Bir postta bahsetmiştim sanırım ; hatırlamıyorum . Anci diyelim kıza . Daha önce ne dediydim kim bilir .. Esmer olduğundan mı yoksa güzel güldüğünden mi bilmiyorum ama beni çektiği kesin. Öyle çok sohbetimiz olmasada (ah şu almancanın gözü kör olsun  ) bir elektriklenme söz konusu .
Kızı ayda bir falan gördüğümden ve o gördüğüm zamanlarda önce çok meşgul olup daha sonra sarhoş olduğumdan herhangi bir ilerleme kaydedemedim.. Görünen o ki bir ay daha herhangi bir ilerleme kaydedemeyeceğim.

Dönelim partiye... Ev partisi iyidir hoştur güzeldir ama sadece dışarıdan katılıyorsanız.Bugün alt üst olmuş evi temizledik ve yaklaşık 6 saat sürdü. Şişeler ,kırık bardaklar , dekorlar vs . Neyse ki bir daha ki ev partisi 6 ay sonra .

Kendi ruh halime gelirsek ; evet çok yalnız hissediyorum , baştan çıkasım var ..

Bu şekilde baştan çıkartılabilirim.. 
Harbi baştan çıktım :| 

Cuba Libre 
2 cl Rom 
4 cl Kola
1/2 Lime 
Bir kaşık şeker 
Buz
2

Home Party 2


Evet bizim evde her dönem bir kere parti veriliyor. Yaklaşık bir aydır partinin reklamını yaptıktan sonra gün geldi ve çattı... Evin bütün duvarlarını alüminyum folyoyla kapladıktan sonra üzerine çeşitli grafitiler çizdik .
Partinin adı 80's meet's 90's
Gerçi bizim için pek parti sayılmaz , çünkü ev ahalisi olarak çalışacağız.
Partinin geliri eve gidiyor ve sonra toplu bir organizasyonda bir kısmı harcanıyor. Partinin asıl amacıda bu zaten.

Neyse hoş bir parti olmasını diliyoruz . . .
2

Ders İçi Karalama

Yaptığım en iyi şeyi yapıp yazmaya karar verdim. Büyüdüğüm ve ait olduğumu sandığım yerden binlerce km uzakta , bir konferans salonunda bilgisayar dersi alıyorum.
Profesörün anlattığı şeylerin ancak yarısını anlayabilsem de , şükür sistemim çalışıyor. İşin boktan yanı, sınıfta enteresan bir gruplaşma var  ve benim grubum benden ibaret. Hal böyle olunca , ödevleri tek başıma yapabilmek zorunda kalıyor yada yapamıyorum. Çekingen ve kimseye minnet etmeyen yapımı ele alırsak , tanımadığım bir elemana gidip ödevini kopyalayabilir miyim demek  , bana ejderhanın yuvasından yumurtasını çalmak gibi geliyor.

Arada ders konusunda karamsarlığa kapılsamda , bu üniversitenin 4 sene içerisinde biteceğini umuyorum. Bu dönem 3 ders alıyorum ve sanırsam 2 dersi geçeceğim . Geçen dönem aldığım 3 derstende kaldığımı varsayarsak   seneye alttan 4 dersim olacak . Seneye biraz ekstra çalışıp onları verebileceğimi düşünüyorum. Böylece elimde kayıp dönem olmaz . Onun üzerine kazara 1-2 dersten kalsam bile , bu bana en fazla 2 döneme patlar ve ben 2014 yılında mezun olmuş olurum.
Evet 2014 yılında yaşım 27 olmuş olacak. Normalde birinin mezun olması için ideal yaş 23 veya 24 'tür .
Yaklaşık 4 senelik bir kayıp söz konusu .

Kayıp ; kime göre neye göre diye sorgulamamız lazım.
Yinede bu sorgulamayı kenara bırakırsak ; 27 yaşında bilgisayar programcısı diploması ve Bilgisayar Mühendisliği diplomasına sahip olmuş olacağım. Bunun dışında 4 yıllık bir yurtdışı hayat tecrübesi ve bu esnada çalıştığım işlerin tecrübesi ; tabi ki 2 . yabancı dilim olan Almancanın mükemmelik derecesinden bahsetmiyorum bile .

Aslında planım 27 yaşında sadece mezun olmak değil ; bunun yanında 10.000-20.000 euro arası bir birikime erişmiş olmak . Tabi bunun olabilmesi biraz zor gözüküyor.
Biraz fazla çalışıp ayda 150 euro kenara atsam yılda 1800 euro yapar ve bu 3 yılda 5400 euroya tekabül eder.

Ulan gelecek gelecek diye ne kadarda harap ediyormuşum kendimi. Yarın birgün bok yoluna gidince herşey çöp olacak..
Sanki hepimizin hayatı bir nevi müsvedde defteri..

Profesör hala anlatıyor. Tahtayıda çok iyi göremiyorum..
Tahta dediğime bakmayın , projektör perdesi .(her ne boksa)
Bundan önce hep en önlere otururdum ama bugün arkaya oturasım geldi  ve bu sayede sınıfta ilk defa güzel bir kız görmüş oldum.
İşin enteresan yanı bu kızla bir partide sarhoşken tanışmıştım . Ben hayal meyal hatırladığımdan onun hatırlamasını beklemiyorum zaten şeyimdede değil.
Ve ayrıca geçen cuma çalıştığım yere yemek yemeye geldiydi , kızı her gördüğümde başka erkekle.. Ulusal kaşar sanırım.

Bok var arkaya oturdum , okuyamıyorum., adamın dediklerinide tam anlayamadığımdan bekleme odasında ki insanlar gibi hissediyorum kendimi .
İnsanların niye arkada oturduğu belli ; hepsi laptoplarında birşeyler yapıyor. Dersi takip edenler varsa bile onlarda laptoptan takip ediyordur .
Bundan sonra bende laptopumu götüreceğim , koyarlar.

Yalnız hale bak 3 sayfadır yazıyorum , ödev olsa 3 sayfa yazı yazmak 1 haftamı alır.

3 Mart 2011

Can sıkıntısı nelere kadirmiş pehey...
6

Kadınım


Yastıkları kaplanlar gibi tırnaklamak zorunda kalan , hayata sabır kavramını katan anneler..
Bir yılın 12 aya tekabül ettiği dünyada 9 ayın bir hayata tekabül ettiğini öğreten anneler...
Fedakarlıkları Tanrıyı aşmış sol yanı kocaman anneler...
Bir hastane odasında Dünyaya mucizeyi öğreten anneler...
Bir yuvanın en sağlam kalesi olan anneler...
Suskun kalbimizin dili olan anneler...

Hepsinin anneler günü kutlu olsun ...

Ey hayatımın kadını  ,
Yanında olmak isterdim bugün , aslında hergün  ;
Birlikte uzun yıllar teptik ,
Aklımın ucundan bile geçmezdi bu kadar uzak kalacağımız...
Mutluluğumun ve başarılarımın mimarısın...
Ama bu öyle bir aşk değil ...
İlahi aşkla bile kıyaslanamaz ...
Ellerinin arasında giden bebek arabasından başka hiçbiryerde
Daha güvenli hissetmedim ben...
Bir adım ötede ki odada uyurken ,
Nefesini duymaktan başka birşey
Daha mutlu etmedi beni ...
Seni Tanrıya kafa tutabilecek kadar seviyorum ..
Çünkü sensiz cennet bile cehennemden kötüdür...

Seni seviyorum hayatımın Kadını ...
Anneler günün kutlu olsun


6

Tanrı Değilim

Yine yalnızlık dolduruyor kadehleri , 
Dudaklarının bulanmadığı geceleri ,
Hayallerim kırmızılıyor... 
Ateş böcekleri bile sevişiyor, 
Nede olsa duman olmayan yerden çıkmıyorlar... 
Sevişmek diyince Tanrı geliyor insanın aklına ,
İnsan diyince birşey gelmemesi gibi... 
İstemekle isteğini bilmek arasında ki farkı , 
Birbirine doğru kayan iki yıldız arasında arıyorum... 
Sonrası karanlık, 
Ne yazık,
Yıldızları ,
Sadece sırt üstü yatarken görebiliyorum, 
Sırf bu yüzden Tanrı olmak güzel şey ... 
Yüzüstü yatarken ,
Yıldızları görebilmek... 
Ya da ya da , 
Yanında olmadan seni görebilmek... 
Kaçıncı günaha terkederken kendimi,
Terkedilmişliklerin babasıymışım gibi hissediyorum,
Söylemene gerek yok ,
Biliyorum,
Tanrı değilim , 
O da ben değil ....... 
0

Ornitorenk


Sophie : - Avez-vous dit bonjour
à votre femme recemment?

Sergei: -Mais et vous,  vous avez dit "je t'aime"
à votre mari recemment?

Sophie:  -Pas depuis 100 ans.

-Je ne t'ai jamais dit: ornithorynque non plus.
-qu'il faut réparer cet oubli.



Sophie: - ornithorynque

----------------------------

Sophie: - Söyle bakalım Bay Sergei Nimov-Nemovich,
son günlerde karına merhaba dedin mi?

Sergei: - Dünden beri demedim,
ve sen Bayan Nimov-Nemovich, kocana onu sevdiğini söyledin mi?

Sophie:- Hayır, 100 yıldır söylemedim.
-Ya da hiç ornitorenk demedim.
-Şimdi söylemenin tam zamanı.

Sophie: - Ornitorenk
4

Kaşar

Kaşarın açılımını yapabilmiş insan yoktur sanırım. Nitekim başlığa aldanıpta açılımını yapacağımı sanmayın.
Bu yazımda bir film tanıtacağım.

Easy A


Liseye giden ve hızlı yayılan dedikolurdan nasibini alan bir kızın hikayesini kendi ağzından anlatan bu film 2010'un izlenilesi filmleri arasına girmeyi başarıyor .
İnsanların hakkımızda söylediklerinin , davranışlarımıza oranla daha etkili olduğunu güzel bir şekilde gösteren "Easy A" bir kızın kaşar adı altında yaşadığı avantajları ve dezavantajlarıda anlatıyor.

Will Gluck'ın yönettiği filmin başrolünde göz alıcı performansıyla Emma Stone yer alıyor.

Eğer ki kızıl saçlı bayanları seven biriyseniz Emma Stone 'u daha bir dikkatle izleyeceğinize eminim. .




Ve bu komedi filme Emma Stone'unda katkılarıyla 7 puan veriyorum. IMDB puanı 7.2

Haydin iyi seyirler..
4

Parti Vol 1500


Bizim partileri işitmeyen yoktur herhalde. Daha önce şu cümleyi kurdum mu bilmiyorum ama yine kuracağım : Türkiyede hep düşünürdük ; acaba alkol ucuz olsa halimiz ne olurdu . İşte Almanya'da bunu tecrübe ediyorum.

Dün gece yine ekstrem bir parti yaptık . Her partiden önce bizim evde sağlam bir içiyoruz .
Anlayacağınız altyapımız çok sağlam.
Neyse dünkü parti  başka bir öğrenci evindeydi. Yarım şişe votka ve bir kaç birayı mideye indirdikten sonra elemanlarla malum bölgeye yol aldık.

Burada ev partilerinin bazılarında şöyle bir sistem yapıyorlar. 10 yada 20 euroluk fiş alıyorsunuz ve onunla içkilerinizi alıyorsunuz . Tabi fiş bitsin diye bok gibi içmek zorunda kalıyorsunuz. Hal böyle olunca bir yarım şişe votkayı daha devirmek durumunda kaldım. Biraları su sayıyoruz ; yapacak birşey yok .

Gecenin ilerleyen saatlerinde hatırladığım 2 nokta var .

Fight : Evet bu noktada kavga etmeye çalışıyordum. Ettim mi bilmiyorum , kimle ettim onuda bilmiyorum , niye ettim onuda bildiğimi sanmıyorum. Tek hatırladığım 5 kişinin beni tuttuğuydu. Ve şu an bildiğim şey ise çenemde çok feci bir ağrı olduğu.

Epic Fail: 2. hatırladığım şey belli diskoya gidip içeri alınmamak. Bodyguard abiler tanıdık olduğundan hoş bir şekilde söylediler diye hatırlıyorum . Ama umarım yanlış şeyler söyleyip orada ki kredimi tüketmemişimdir.


Sonrası malum sabah yatakta pantolon gömlek uyanmaca.
Hatırlanmayan gecelerin hepsinin amk .
4

Pipimde olmayan şeylere dair

Bu onlardan biri değil ... 


Bakayım ne yokmuş ; hoo pipi yok lan  ....   Kadınlar ince varlıklardır diyorlar ya , sırf bu yüzden bazı düşüncelerimin vajinalaştığını düşünüyorum. Sanki beynim bazı düşünceleri itinayla alıp östrojenle sosluyor.

Neyse geyiği aslanın ağzına bırakalım gelelim şeyimde olmayan şeylere ...

Aslında saymakla bitmez . . . 15-20 kişi haricinde kimse pipimde değil mesela. İnsanları mutlu etmek isteyebilirim ama bu onları sallamak zorunda olduğum anlamına gelmez . .

Mesela uçarım lan ben. .  Evet evet bildiğin uçmak.
Gelelim dün gece ki uçuşa.
Akşam 10 a kadar çalıştıktan sonra itinayla eve gelinir ve ev partisine katılınır. Hızlı hızlı votkalar içildikten sonra üni partisine gidilir . Tabi orda beyin işlevini minimuma indirgeyene kadar içmeye devam edildikten sonra hatırlanmayacak biçimde eğlenilir. Sabah 6 da eve gelip sızılır .

Evet buraya kadar herşey rutin ve normal. Bundan sonrası yeni ve süpriz .
Saat 9 da ayağa kalkılır , baş dönmesi baş ağrısı mide bulantısı 3 lemesi arasında hızlıcana traş olunduktan sonra işe doğru yola koyulur.
6 saat falan orada çalıştıktan sonra yemeğe gidilir ve 1 saat orada oyalandıktan sonra akşam 7 gibi ikinci işe gidilir . Oradada 4 saat çalışıp eve geri dönülür ve bütün bunlar bloga yazılır .

Neden böyle detaylı anlattım ; çünkü yorgunlukta pipimde değil.
Hala dışarı çıksam mı diye düşünüyorum bu gece için . Harbi çıkasım var . Dün geceyi pek hatırlamadığım için kendimi eğlenmiş gibi hissetmiyorum. .

Bu sabah pantolonumun cebinden gizemli bir mini içki şişesi çıktı. Cebime nasıl girdiğine dair hiçbir fikrim yok. Spicy Cherry & Vodka yazıyor üstünde. Sanırım bu şişeyi hatıra olarak saklayacağım.
Kimbilir belki hayallerimde ki prenses vermiştir falan .. Evet alkolik ve kaşar prenses .

Neyse bak mesela ben maçoyumdur , öyle yanımızda ki hatunun davranışlarını pipimize takan cinsten bir insanız.

Zaten takma takma nereye kadar...

Ne kadar sallarsan salla , dona düşer son damla atasözüyle bugünü burada noktalıyorum.
0

Aradığınız kişiye ....

Evet blog çok yoğunum. Öyle böyle değil.
Aslında en son yapacağım şey seni (blogu ) ihmal etmekti ama işler öyle yürümedi.

Sen o kadar işin ve dersin arasında maça yetiş ; 12-0 yenil..
Götünüzüde yırtsa kaleden kaleye tek başına gidemiyor insan. Takımı bırakacağım sanırım. Ben öyle mağlubiyeti kolay kolay hazmedebilen birisi değilim. Maçtan sonra bütün günüm agresif geçiyor .

Bugün okul yok , varda azıcık. Ama maalesef akşam çalışacağım. Üstelik bu ikinci iş ; yarında gündüz 2.işimde akşamda 1 . işimde çalışacağım . Ne güzel hayat ne güzel.
Ulan o kadar çalışıyorum ama cebimde hala para yok .

Long Distance Darlingin yaptığı puştlukta çok kızdırdı beni ya neyse..

Buakşam parti var la ; bir bucuk hafta sonra parti.. Özlemiş olabilitem var . Biraz kafa dağıtmak iyi gelir. Ama yinede çok fazla alkol almamam lazım ki cuma gününe fit olayım.

Açlıktan mı sıkıntıdan mı bilemiyorum ama yazamıyorum şuan.
Bütün cümleler devrik, bütün kelimeler forvet ama sol kanat oynayan oyuncu gibi oldular.

-Words on your lips begin to slip ; she's losing her grip
And when she small oh no no -


Hadi hassittiriyim. Longda olsa shortta olsa yüz vermeyeceksin kimseye çok fazla ..
0

Seni Sevdiğimi Unut

Ne olursa olsun seni unutacağım...
Unut beni de her yalan gibi unut ..

-Bir melankolidir hayat ; anıların melodisinde alevlenen bir melankoli..-

Sanki bütün duygularımı istanbulda bıraktım. Her anı ,biraz daha acıtıyor insanı...

Elbet üzüleceğim , mutlaka bir iz bırakacak...
Belki de çocuk gibi sana küseceğim , seneler sonra utanarak.
Dokunup birer birer sevdiğin eşyalara,
Hatta belki de ağlayacağım...

Seni sevdiğimi unut...


-- Merak ediyorum , insanlar nasıl sevdiklerini unutmazlar peki ya nasıl sevildiklerini unuturlar mı ?
Kaç kez aşık oldum sorusunun cevabı bile enteresan benim için.. Çünkü 0-1 arası bir değişken.. Üstelik binary sistemde kurulmuş elektronik bir alet değilim..

Nasıl büyüdüğümüzle mi ilgili nasıl bir ruha sahip olduğumuz; bütün hayatım değişirken değişmeyen tek şeyin ruhum olduğunu keşfediyorum. Ve aslında dış etkenlerin ruhumuza hiç bir bok etki etmediğini öğreniyorum..

Bir sofraya oturup alkol eşliğinde önce gülüp sonra efkarlanıp birlikte yaşadığımız anıları yad edebileceğim dostlarımı  , kardeşlerimi özledim...

Ulan özlemek bile uzak gelmeye başladı bana ..
Şimdi yanımda bir şişe votka duruyor.. Şeytan diyor ki aç sezenin bütün şarkılarını yak bir mum iç , iç , iç ...

En son ağladığım zaman ortam aynen öyleydi..

Neyse ben gidip yatayım .. Son bir sigara?
3

Deneysel Vol 1

Nevet yeni bir vollü başlığa kavuşmuş bulunmaktayız. Hayırlı ve bol bilimsel olsun.

-Sek sekerek ismail diyesim var .. - Burası konuyla alakasız.

Bu deneyselin deneklerine gelelim.
Denekler: Kadınlar

Öncelikle iki farklı denek çeşidi var hayatımda.
Birisi malum hayatımın kısmen içinde olan kişi .

Evet bu deneğimizde gözlemlediğimiz şeyler tamamıyla şunlar :
Kadın, kıçı rahata erip keyfi yerine geldi mi dışarıya daha yönelik olur. Özgüveni yerine gelmiştir ve o onu saçma sapan kullanmayı sever. Abuk subuk çıkışlar yapıp sizi iplemediğini göstermek ister ve gider.
Başka insanlarla vakit geçirir vesaire..


Şimdi diğer deneklerimize geçelim ; bu denekler dış dünyadan tanımadığım kadınlar:

Mesela geçende diskodayım ; kasti olarak suratıma küstah bir gülümseme ve bakış ifadesi taktım.
Bakalım ne olacak havasındayım. Neyse gözüme bir tane denek kestirdim.
Güzel kız , kıyafet güzel ; durum seksi.
Bir iki kere baktıktan sonra gözlemlemeye geçtim.
Abuk subuk kaçamak bakışlar atmaya başlayan kız sonra arkadaşıyla birlikte önünüze yaklaşıp kıçınızın dibinde hormon salgılatacak lezbiyen dansı yaparlar. Sonra sizden bir hamle gelmeyince uzaklaşıp yine bakış moduna geçerler. Sonra ya eve yalnız giderler yada başka bir erkekle.

Daha sonra ki iki denekse güzel olmayan iki kız oldu. Bunlarsa tesadüfen gözlem alanıma girdiler ; daha doğrusu bakmayı bilmediklerinden girdiler diyebiliriz.
Arkadaş yarım saat boyunca bakarsan erkekte olsa insan rahatsız oluyor diyecektim ama almanca bunu nasıl diyeceğimi bilmediğimden susmayı tercih ettim.
Tabi sonuç baktığıyla kaldı. Bunlarda ya yalnız gitmişlerdir yada başka bir erkekle.


Ve Hepsinden Çıkan Sonuç :
Düşünülenin aksine kadınlar , erkeklere göre daha acizdir. Çünkü erkek(harbiden erkek olanlardan bahsediyorum) daha kararlıdır. Aşırı sarhoş değilse bir kadın beğenir giderse onunla gider . Yoksa o olmadı hadi şu kadınla takılayım demez.
Ama kadınlarda durum farklı ; kadının ego boşluğunun erkeğinkine oranla daha büyük olduğu su götürmez bir gerçek.

Ve maalesef  durum şöyle :

Kadın, şekerpare için girdiği dükkandan tulumba tatlısı alıp çıkabilir. Erkekse ya şekerpareyle yada eli boş ...
0

Siz Anlamazsınız!


Siz anlamazsınız;
Yaşadığım bütün aşklar,
Kendimeydi oysa ...
Bir zinciri kopmuş salıncaktım ben,
Dünyayla tek bağlantım,
Yere sürtünen sol köşemdi...
Siz anlamazsınız,
Dil yüzü görmemiş,
Bütün küfürlerim kendimeydi,
Gördüğüm tek şey,
Koca bir delikti...
Siz anlamazsınız, 
Şatafatlı cümlelerimin hepsi,
Tanrıyaydı oysa...
Tanrıyla tek bağlantım,
Anlayamayan sizlerdiniz... 
Kim bilir belki de ,
Anlatmak için yaratılmamışımdır , 
Yinede 
Siz anlamazsınız.... 

Bir Hayalcinin Şizofrenik Halüsünasyonunun Gerçek Yansıması 

2

İçki Alemi


Ağzımla içmeyi bırakalı 6 ay oluyor. Dün gece yine başka bir tarafımla içivermişim. İki arkadaşın doğum günü olduğundan evde bol içkili parti yapıldı.

He partiye gelmeden önce ; dün üniversite ligi başladı ve ilk maçımızda tecavüze uğrayıp 5-1 yenildik. Gol haricinde tek pozisyon bulduk onu da gol yapamadım.
Çok sinirliyim hala.

Neyse geldik partiye ; önce biralarla midemizi içkiye aşina hale getirdik. Daha sonra votkalarımızı alıp oturduk masanın başına ve zarlarla içki oyununa başladık.
Bir iki üç dört sonrasını pek sayamıyorum. Ordan tabi ki diskoya.
Pek net hatırlamasamda bol bol dans pistindeydim. Bir kaç tekila derken iyice zıvanadan çıkmışlığımız var.
Tabi hiçbirşey net değil .

Hatırladığım net ve salakça şeyler şunlar :
Çıkışta vestiyere gidip ben ceket bıraktım mıydı diye sormak  ; sabahın 6 buçuğunda eve varıp o kafayla sigara sarıp heryerde çakmak aramak..  Bulamayınca yarım saat elektrikli ocakta sigarayı yakmaya çalışmak. Yanmadı lan ! Neyse odamı talan ettikten sonra bir adet çakmak bulup  o sigarayı bir güzel içtim.

Bu arada benden hoşlanan kızlar varmış dün gece anladım.
Yada ben öyle düşündüm.
Olay şu : Arkadaşın arkadaşı var . Hep geliyor görüyoruz ediyoruz. Neyse dün gece arkadaş gelmiş bu Penelope diye tanıştırdı durup dururken . Lan zaten tanıyoruz ne diye tanıştırıyorsun . Neyse ismimi söyleyip kıçımı dönüp işime devam ettim. O sıra evin barında içki servisi yapmakla meşguldüm.

Ulan bi de bi lavuk vardı dün . Jonathan diyelim lavuğun adına . Arkadaşın arkadaşı . Doğum günü için başka şehirden gelmiş. Baya sohbet ettik falan ama tırstım ; herif gay midir nedir. Ulan her seferinde içeri giderken popo niye hafif ellenir. Türkiye de olsa kesin ağzına sıçardım. Ama almanya olunca insanların rahat olduğunu düşünüp yok lan gay değildir diyip sineye çekmek zorunda kalıyorsun.

İşte böyle birşeyler.
Heryerim ağrıyor.

Bide çalıştığım yerde yeni çalışma programı için hep akşam çalışmayı istedim. Patron diyor ki ; bu ne hep akşam yazmışsın, burası diskotek mi dj lik mi yapıcaksın .
Höööö ?! Baya bi sinirime dokundu. Öğrenci olabilir miyim acaba ? gündüzleri okulum olabilir mi !
Daha iyi bir iş bulana kadar sabır. Daha sonrasında yurtdışında türkle çalışanı siksinler.
Hadi eyvallah.
2

Türk-çe'leşmek gibimsi

Trabzon , Fener şampiyonluk yarışında koşuştururken objektifler Alex'e dönüyor. O da nesi kırk yıllık Alex yoksa Ahmet mi oluyor.. Düşünemiyorum ben bu işi ; Ahmet De Souza ... Arkadaş adam futbolu bırakıyor siz türk vatandaşı yapıyorsunuz. İstemez istemez...

Bakınız herşeyi türkçeye çevirsek neler olur :

Lord Of the Rings : Two Tower
Pipilerin Efendisi - Karaköy

I Robot
Ben Allahın Robotuyum

A Nightmare on Elm Street
Elma Şekeri Sokağında Kabus

Fast&Furious
Kaplumbağa ve Tavşan

The Devil's Advocate
Şeytanın Baş Pezevengi

Stranger Than Fiction
Acayip bişey bu Lan

Zack and Miri Make a Porn
Olm Zackla Miri fifi yapıyor


Yani bu film adlarından anladığımız kadarıyla Türk olmak yetenek işi . Herkes hödö bödö hop diye türk olamaz , yakışmaz .
Bana Brezilyalılaşmış bir Türk insanı gösterin  .. Yada farklı bir şekilde ingilizceleşebilmiş bir türk filmi..
6

Ruhsal Mim

Çok sevgili Rory beni mimlemiş , sağolsun varolsun. Uzun bir aradan sonra bir mim yazmak keyif verici .. Gelelim mimimize :


Şu an kendi ruh halinizi, bir ezginin melodisiyle ya da bir şiirin satırlarıyla ya da bir veciz sözle ya da bir resimle aktarınız. 





Resimler kısmen böyle.. Daha fazla resim paylaşıp iyice açabilirdim kendimi ama gerek yok . 
Gelelim şuan en iyi yansıtan müziğe/şarkıya : 





Yalnızlığı gebe bırakırken geleceğime,
Kaçıncı sorusu geldi aklıma,
Kaçıncı ömrü biçiyordum,
Kaçıncı ölüyü yaşıyordum,
Kaçıncı tanrının piçiydim,
Ve yine 
kaçıncı kez 
Soyunuyordum insanlık yalanına ... 
Şimdi 
Bütün inançları duvara karşı düzüyorum
Orgazm
Tek şey öğretiyor bana
En kötü bağımlılık
Bedene bağımlılıktır
Son Sevişme
Son Sigara 
Son Nefes


İsteyen mimi yapabilir... 

0

Çakallarla Dans


Hastasıyız Dede diye başlamak isterdim ama maalesef. Öyle çok başarılı bir yapım değil. Klasik türk komedi filmi senaryosu dışına çıkamamışlar.. Ama bu filmi diğerlerinden bir adım öteye sürükleyen birşey var; karakterler.
Evet karakterler gerçektende çok güzel işlenmiş. Oyuncu ve karakter uyumu mükemmel ; üstüne birde oyuncuların o alkışa şayan performansı işin içine girince gerçekten izlenilesi bir film oluyor.

Öbür taraftan senaryosuna bakarsak tipik bir maskeli beşler vs. tarzında bir senaryo görüyoruz.

Neyse ben sizi del piyero, köfte , kayınço ve muhasebeciye aktarıyorum .
Eğlencelik bir film. Çok değil gramajında güldürür.

Gitmeden paylaşayım...

Gariii Gariii
6

Bir ritim aşk

Angus & Julia Stone ikilisi gerçekten çok hoş müzik yapıyorlar. Uzun süredir dinlememe rağmen yaklaşık 2 hafta önce rastladığım canlı performans videosunda Julia Stone'dan gerçekten etkilendim.

Julia'nın ses , mimik bütünlemesi müthiş.. Kulaklıkla şarkıyı dinlerken videoyu izlemek platonik aşka sebebiyet verebilir kanısındayım...
Hadi zevkten dört köşe olalım..


7

Değişen Hayat

Hayatım hızlı bir şekilde değişime uğruyor.
Aslında Almanyada yaşamaya başlamam çok büyük bir değişiklikti ama burda yarından itibaren başlayacak yoğun tempo hayat daha büyük gözüküyor gözüme..

Evet yarın okul başlıyor yeniden. Haftada 3 gün iş , 5 gün okul , 2 gün boks antremanı 1 gün dalış antremanı ve 2 gün ekstra iş .. Evet biliyorum haftada o kadar çok gün yok. Hepsini hayatıma nasıl sığdıracağımı bilmiyorum.
Bide unutmadan 1 gün toplantı ve 3 gün eskrim antremanını unutmamak lazım.
İşin içine biraz gezip tozup eğlenmeyide katarsak günde 4 saatlik uyku düzenine geçmem gerekecek. Bunu vücudum ne kadar kaldırır göreceğiz.
Yinede kendimi daha iyi hissediyorum. Sosyalleştikçe yitirdiğim özgüvenim yerine geliyor . .
Ah bide şu akşamdan kalmalar olmasa diyesim var...
İlaç üreticileri artık bunun için bir ilaç üretsinler vakti geldi.

Haydi ben işe kaçar...
1

The Hangover Friday

Elinizden tutup sizi 1 Nisan Cuma gününe götürüyorum. . Ufak çaplı bir hangover sendromu yaşandı onu anlatacağım.
Bilmeyenler için hangover sendromu : Aşırı alkol vb. kullanımı ile ertesi gün uyandığınızda ne yaşadığınıza dair bir hatıranızın olmaması.

Neyse işte klasikleşmiş bir cumadan farklı olarak epey kalabalıktık ; her zaman ki gibi evde hızlı bira içmeleriyle gece başladı zaten kıvama geldik derken dışarı çıkmaya karar verdik topluca.
Bir grup taksiyle gitti bizde 4 kişi yürüyerek gitmeyi tercih ettik.  Sonra çarşıda oturan arkadaşın evine gidip biraz daha içmeye karar verdik.. Ordada bira üstüne boya niyetine viski içince  kıvam ötesi olduğumuzdan "lets go " tadında yola koyulduk yeniden.
Taksiyle giden grup B barda olacaz dediklerinden bizde B bara gittik. Diğer grubu aradık A bara gitmişler. Bizde 4 kişi B barda biraz içmeye karar kıldık.

Biz içkileri tur tur alıyoruz. Örneğin; sıra bende , 4 kişiysek 4 tane aynı içkiden ısmarlayıp parasını ödüyorum; sonra sıra kimdeyse o aynı şekilde.
Tabi böyle olunca çok hızlı şekilde içiliyor.
Neyse 1-2 tekila ve abuk subuk shotlar derken sonrasında sadece bardağı ağzıma götürüp götürüp indirdiğimi hatırlıyorum.
Sonra ki hatırladığım şey barın karanlık çıkış koridoru sonrasındaysa bilmediğim bi sokakta yere oturduğum sonrasındaysa sabah yatakta uyanışım...
Şanslıymışım . Ama biz 4 kişiydik ve acaba bizde herkes benim kadar şanslımıydı ?

Bizim pompa çarşıda oturan coniyle coninin evine gitmiş. E ev yakın olduğundan haliyle bir sorun olmamış .
Ancak bizim Şeytan Avcısı için durum pek iç açıcı olmamış.
Gözlerini hastanede açmış .. İki ön dişini kırmışlar .  Pek bişey hatırlamasada geçende kıran kişiyi görmüş ve hatırlamamış ama kıran kişi belli etmiş. Şimdi yarın polise gidecek.
Almanya garip ülke. Yumruk atmak göt ister..

Hadi kaçtım ben.. Çok uzun yazı oldu zaten.
4

Blood Mary

Buda Mary'nin sexy ve bloody dublörü .. 

Kokteyllerin fazla geyiği olmaz ama bu bloody Marynin geyiği bitmez. 
Bir çok filmde bu geyiklerle karşılaşmamız mümkün. Ve bu nedenden dolayı bloody mary kokteylini bilmeyen yoktur . Bende yıllardır bilip hiç içmemiş olanlardandım ; bir kaç gün öncesine kadar. Aslında keşke hep öyle kalsaydım diyorum hala. 

Neyse önce gelelim geyiklere .. 
Bloody mary  , mary'nin bekaret kanından oluşmuş içki olarakta geçer. Bunun üstüne boş dururlar mı virgin mary'de kokteyller arasında yerini alır . Virgin mary henüz içmedim ama kesinlikle virgin mary diyorum. Holy Virgin 

Sonracıma diğer geyikse bunun bir cadı adı olduğu ve gece çok kez söylenirse  gelebilme ihtimali .. Ulan ben bu yazıyı yazarken yüz kere söylüyorum ; inşallah bişiy olmaz.. 

Neyse bana göre bloody mary buzlu ve votkalı domates çorbasından başka hiçbir bok değil. Ulan içilmez bu .. Şerefsizim Mary'nin orjinal bekaret kanıyla smirnoff votkayı karıştırsanız yine daha güzel olur . 

En boktan kokteyller  listesinin başını çekmeye hak kazanmıştır. Verdiğim paraya mı üzüleyim , yoksa içerken ki çektiğim çileye mi bilemedim. 

Ne gerek var kokteyle , kaptan çek bira , rakı , köpek öldüren.. 

Ps: İngiltere Kraliçesi 1. Mary nin lakabı Bloody Mary 'dir. 


2

Sucker Punch


Dawn of the Dead ve 300 filmlerinden dolayı yakından tanıdığımız yönetmen Zack Snyder'in yeni filmi "Sucker Punch" sinemalarda yerini aldı.

Evet Almanya'da ilk defa sinemaya gittim ; hoştu güzeldi . Açıkçası bu kadar küçük şehire bu kadar güzel bir sinema beklemiyordum.
Neyse filme geçeyim.

Fantastik kurgusu gelişmiş olan Zack Snyder yine iyi iş çıkarmış. Rodriguezle kan bağı olabilir Snyder'in. Çünkü bu filmde kadının kadınsılığıyla savaşçılığını çok ustaca yansıtmış .
Filmde ki renk tonlaması fantastikliği daha belirginleştirirken , öte yanda bol soundtrack kullanılması filmi pek bir güzelleştirmiş .
Kurgusu hoş olmasına rağmen sonu daha iyi bağlanabilirdi diye düşünüyorum. Yinede bu filmi diğer filmlerden ayıran bir unsur var : Genelde filmlerde hayali dünyayla gerçek dünya seyirciye ayırt edemeyeceği bir şekilde sunulur ve böylece filmin sonunda bir süprizle karşılaşılırdı. Ancak bu filmde iki dünyayı iç içe mükemmel geçişlerle anlatmışlar.

Oyuncularda Emily Browning başrol için doğru seçim olmuş . Ve tabi Sweet Pea 'yi canlandıran Abbie Cornish'i unutmamak lazım.

Sweet Pea erkeklerin hatırında kalacak bir karakter olacağa benziyor.


Bu filme soundtrackleri sayesinde vereceğim puan  7.8

Ve filmin mükemmel giriş sahnesiyle başbaşa bırakayım sizi..
Buyrunuz..

6

Özgüven


Yurtdışında yaşamaya çalışırken en büyük sorun özgüven kaybı oluyor. Gerek dil gerekse kültür açısından insanlarla çok uyuşamadığınızdan değişik seviyelerde özgüven düşüşü yaşıyorsunuz..
Bende buara bu özgüven düşüşünü sağlam bir şekilde yaşıyorum nedense.. Yarı sosyallikten olsa gerek. Bütün gün evinize kapansanız belki bu olmaz ama bişeyi yarım yapınca hoş olmuyor.
Neyse gelelim bunun çaresine. Özgüven , abuk subuk insanlarla yerine gelen birşey değil ; gerçi bu kişisine göre değişen birşey. Yinede genel olarak en etkili insanlar çok sevdiğimiz insanlar.

Öyle ki duygusal bir ilişkideyseniz sevgiliniz zaten kendinizi çok iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
Başarılı bir erkeğin arkasında bir kadın olmasının açıklaması budur zaten ; başarılı bir erkek olmak için önce özgüveninizi maksimum düzeye çıkarmanız gerekir. Bu da ancak sizi çok seven bir kadının motivasyonuyla olur .

Tabi bütün bahsettiğimiz bu motivasyon kuru sözlerle olan birşey değil. Bazen uzun bir bakışma ve ardından ıslak bir öpücük , bazense kısa bir bakış ve uzun bir tebessüm ...

Yine burdan yola çıkarsak ; uzun mesafeli ilişkilerin bu sebepten dolayı yürümediğini söyleyebiliriz. Yani sonuçta çok seviyorsunuz ama yorulduğunuzda sarılamazsınız. Sizi iyi hissettirecek tek kişi yanınızda değil. Ve siz abuk subuk insanların sizi iyi hissettirmesini istemiyorsunuz.. Vesaire Vesaire..

Asıl anlatmak istediğim. Taban yaptım , taban..
Bazen şeytana mı uymak lazım ?

Şarkı
4

Tanrıyla Sevişmek


İnsan bütünüyle elde edemediği şeyi sikermiş..

-Tutun beni son nefesteyim-

Birine karşı ne düşünüyorsanız o da size karşı sizin ona karşı olan düşüncelerinizin ekseni içerisinde birşeyler düşünüyordur.

-Düşmemek için hiç atladın mı söyle-


Kafamın iç çeperlerini kum torbası olarak kullanan bütün boksör düşüncelerimi , sinir uçlarıma tecavüz edenleri  ve sinapslara binip at koşturanları hepsinden daha çok seviyorum ...

-Derindeyim, derindeyim -

Bir kadınla seviştiğinde Tanrıyla seviştiğini hissetmiyorsan, sevişmeyeceksin...

-Hiç yenildin mi böyle -

Çok arzuladığın şeyleri bir daha düşün...Şifa arıyorsan boşver , sebepsiz arzuluyorsan dibinide yala..

-Bir ömür geçer -
2

İleri Almak ?!

Yavşağa bak : | 

Saatleri yine 60 dakika ileri aldılar .. Pazar günü ileri alınır mı arkadaş ; cumartesi günleri sarhoş oluyoruz biz, haberiniz yok mu sizin. Ulan yatağa attım kendimi 2 de kalkarım umutlarıyla. Gözümü bir açtım saat olmuş 3 ; tabi eski zaman dilimine göre. Bilgisayarı açınca saatin 4 olduğunu anlamış oldum. Tabi o ziyan olmuş 1 saatin vicdan azabını hiçbirşekilde anlatamam. Sanki o 1 saatte ömrümün en zevkli dakikalarını geçirecektim ; ya geçirecektiysem  ?
Hangi ibne verecek bana bunun hesabını !  

Ulan yavşaklar siz bize sordunuz mu ; belki biz uzun geceler istiyoruz. 
Bu saatleri ileri alma olayı kapitalist sistemin piçliğinden başka birşey değildir arkadaş. 
Sevgilisi olanlar güneşte daha fazla dolaşıp daha fazla para harcasınlar diye yapmışlar resmen.. Ulan biz gece olsada içmeye başlasak diye saat sayarken aşama aşama depresyonlardan geçiyoruz.. Mitoz bölünmeleri mayoz bölünmelerle çarpıyoruz .. 

Gecelerin uzun kalmasını isteyen herkesi protestoya davet ediyorum..

Zamanımıza dokunmayın , Gecemizi çalmayın !
5

Arızalı Günler

Enteresan günler geçiriyorum. Çok enteresan sayılmaz ama herşeyin bir anda  bozulması enteresan geldi bana..
Mp3 playerım açılmıyor, cep telefonum ses çıkartmıyor ve 2 gündür internet çalışmıyordu. İnternet sorunu kısmen çözüldü. Ama diğer problemlere bir çözüm bulamadım .
İnternete giremediğim sürenin çoğunda zaten işteydim. Evet iş buldum ; bahsetmişmiydim bilmiyorum. Bir makarna evinde garsonluk yapıyorum. Saat ücretinden çok memnun olmasamda bahşişler yüzümü güldürüyor. Gerçi Türkiyeye kıyasla çok iyi ücret alıyoruz ama burası için düşük . Henüz pek bi acemiyim bu meslekte, işin inceliklerini yavaş yavaş öğreneceğiz , bakalım. 
İşe gittiğimde kendimi iyi hissediyorum , biraz sosyalleşmiş olmaktan dolayı sanırım. Tabi 5 -6 saat sürekli ayakta durmaya vücudum henüz alışkın olmadığından iş sonrası sırt ağrısı çekiyorum ; buda geçer .. Kolay iş yokmuş arkadaş ; 2 den fazla tabak taşıyamıyorum henüz yada ağzına kadar dolu tepsiyi tek elle götüremiyorum ... 
Bugün akşam 6'da yine iş var. Oflayamayacağım çünkü ne kadar iş o kadar para .Birkaç ay iyi bir birikim yakalayabilirsem hayalim olan profesyonel fotoğraf makinalarından birine bir adım daha yaklaşmış olacağım . Kısmet nasip falan filan . 
Birde yarın çok yoğun olacak benim için. Bizim evden bir arkadaş ev kazası geçirdi ve burnunu dağıttı. Şuan hastanede yatıyor ameliyat olacak.  Bugün beni arayıp yarın için ona cep telefonunun şarj aletini ve mp3 kulaklığını getirip getiremeyeceğimi sordu , bende tabi ki dedim. Yani yarın önce onu ufak çaplı bir ziyaret edeceğim . Daha sonrasındaysa kaldığımız yerde yeni semester öncesi hoşgeldin etkinliği var. Dayım falan gelecek , hep beraber bir iki bişey yiyip içtikten sonra işe gideceğim. Pazar gününe işim yok gibi gözüküyor eğer işten çağırmazlarsa inekler gibi evde yatmayı düşünüyorum. 

Bedensel olarak çok yoğun olsamda ruhum bomboş bu ara.. İçimde kıpraşan hiçbirşey yok . O kadar amaçsız ve boş hissediyorum ki kendimi . Kalp sadece atıyor başka bir işlevi yok gibi . 

Yaşamakla nefes almak aynı şey değil ; tatmakla hissetmenin aynı olmaması gibi.. 


0

Kaldığımız yerden devam...

Dün gece uyuyabilmek için şarap içiyordum , bugünse tadına vara vara kafayı bulmak için kaldığım yerden devam ediyorum. Canım nedense aşırı sıkkın. Hiçbirşey yapasım yokmuş gibi yapma potansiyelim olan şeyler üstünede pek bir kararsızım..
Sebebini bilmiyorum, açıkçası bir sebepte aramıyorum artık. Hayat , öyle yada böyle geçiyor. Küçük dünyamda tıkılıp kalmayacağım demiştim kendime , oysa insan okyanuslarıda aşsa kendini aşamıyormuş.
Dünyayı dolaşıp yeni kıtalar keşfedebilirsiniz , kendinizi keşfedemetikten sonra ; yada ateşi bulabilirsiniz , ruhunuzu ısıtamadıktan sonra...

Neyse kararsız kaldığım konu bu gece kendimi dışarıya atıp biraz kafa dağıtsam mı dağıtmasam mı?

Karar vermek için yaklaşık 1 buçuk saatim var ; işin ilginç yanı bir yandan nasıl geçecek bu 1 buçuk saat diye düşünürken , öte yandan kafayı bulabilmek için çok az lan diyorum kendime..

Son cümle gelsin artık ;

Kaçıp kurtaramazsın kendini , bir kurşun kafana koşmadıkça , bir urgan boynuna sarılmadıkça... 
4

Şarap

Bir kadehe dokundu dudakların,
Birde sana,
Bu kadar severek..
Hasret yıllandırdı tadını...
Yetmeyen bir yudumu,
Şimdi yetmeyen şişelerde arıyorum..
Sığabilseydik keşke,
Bir kadehle
İki dudak arasına...
-------------

Traşımı oldum, duşumu aldım; yeni bir güne yeni bir hayat gibi hazırlandım. Ve arınmış kanımı bir kadeh şarapla günahlandırıyorum şimdi.. 
Biz demeyi geçtim , sen diyebileceğim bir sen bile yok hayatımda.. 
Yalnızlık yerine zamir kullanılmıyor , şarap yerine kullanılmadığı gibi.. Burda ki tek zamir benim , gerisiyse bütünleyenlerim.. 


Bir yudum şarap, bir yudum aşk eşittir bir şişe yalnızlık...
2

100 yıl sonra Nevzat

Şimdi bahsedeceğim şey için ohoo sende amma geriden takip ediyormuşsun gündemi diye yorum yapmazsanız sevinirim.. Malum izdivaç programlarını takip etme fırsatımız olmuyor.
Evet ideal damat Nevzat'ı izleme şerefine az önce eriştim. 
Bu kadar mı doğal olur insan. Güler misin ağlar mısın ikileminin bol güldürmeli kısmını gerçekleştiren bir insan.. Zuhal Topal'ında bu adamla yaptığı laf dansı gerçekten güzel olmuş..

Hele ki Fast and furious sohbeti sonrasında Houuuw Nevzat bey yorumu pek bi aşmış . . 

Kop Kop Nevzat... Zuhal Topal'ın kişi hakkında ki ilk analizi emocu-emo oldu. 
F-16'yı geçen 700 kadını eskitmiş bir adamdan bahsediyoruz burada. Eli öpülecek adam gerçekten. 
Türk genci 100 yıl sonra Nevzat gibi anca olabilirmiş ; neyse ki yüz yıllık bir ömrümüz yok .. Aslında doğru söylüyor yüz yıl sonar bu tipler çoğunlukta olacak gibi gözüküyor. 

-Ya anlatamıyorum , fazla dalmak istemiyorum bu konulara... 
10 numara gelcek ki kırmızı düğmeye basiym ... 

Akli dengesi yerinde değil diyeceğim ama akli dengesi yerinde olmayanlara hakaret olur . Çünkü delilikle mallık aynı kefeye girebilen birşey değil..
Neyse izleyelim gülelim biraz.
7

Öğreti

İnsan , çok abuk şeylerden birşeyler öğrenebilir. Mesela ben bir çiçekten umudu öğrendim geçenlerde.. Hatırlarsınız bir çiçeğim vardı benim; fotoğrafını paylaşmıştım. Alalı yaklaşık 3 ay oldu. İşin enteresan yanı o çiçeğin hala yaşıyor ve atılmamış olması.
O da benim gibi kah güldü kah somurttu geçtiğimiz soğuk kış aylarında. Bütün çiçekleri kurudu gitti tam öldü ölüyor derken 2 gün önce pespembe çiçek açmaya başladı.
Benim ona verip verebileceğim tekşey biraz su ve birazda sevgi oldu. Bitkiler kadar yetinmeyi bilsek , hayvanlar kadar doğal davranabilsek belki bizde daha u-mutlu olurduk .
İşte bu çiçek bana içimde filizlenmeyi bekleyen mutluluğu haber etti..
Ve öğrendim ki bazen solmasını bilmeli...
20

Fotoğraf ve Şarkı Vol x

Bugün çektiğim bir fotoğrafı paylaşmak istiyorum. Öyle cep telefonundan çekilmiş dandiğinden bir foto. Üzerinde hafif oynadım .
Kararı siz verin ; orjinal hali mi daha iyi yoksa rötüşlüsü mü ..
Şu şarkıda karar verebilirsiniz ... TIK
 
0

karniyarikli haberler

ow hala kendime tam gelemedim. Neyse ki yedigim yemek iyi geldi. Farkettim ki karniyarigi cok seviyormusum ben. Evet ben yaptim :p
Bugun tost bile yapamayacak kadar beceriksiz hissediyorum kendimi.
Haberleri izledim ancak butun haber bulteni 4 haber surdu.
Libya Savasi
Tatlisese suikast
Nevruz Bayrami
Japonya Goruntuleri

Birde yeterince bilgilendirseler keske...

Herseye ragmen dizisinin fragmanin daki replik sinirlerimi ziplatti : -Bir genc kiz daha ne ister ki ..
- ask olabilir mi dadi...

Dadisi olan simarik surtuk repligi.
hadi si yu.
4

Yine alkol

Ne içmişim arkadaş. Sanki yaşadığım 24 seneden intikam almışım , beni acıtan bütün kadınlara kızmışımda içmişim..
Hala yaşadığımada şaşırmıyor değilim. Leş gibi alkol kokuyorum hala . Klasik bir sızma eylemi olarak yine ayakkabı kıyafet ikilisiyle uyandım.  Ben yatağı buldum mu sızarım arkadaş. En sarhoş halimde bile prensibim bu. İbneler kesin fotoğrafımı çekmiştir sızık halimle.Neyse önemsiz bir detay.
Lan bu arada şimdi alnımın sol tarafına dokundumda acıdı. Çok hafif şiş gibi.. Nolmuş acaba :|
Damacanın altında su içmek istiyorumm....
1

Cansız Sevişmek


Cansız bir bedene, 
Sevişmeyi ,
Kan kokusunun ortasında,
Öldürürken ölmeyi  öğretmeyi istiyor can-i..
Tanrı izliyor, 
9'la 3'ün çarpışmasını izleyen 0 kadar etkisiz ..
Göz güneşleri batıyor, 
Dudaklarının son rengi,
Bulaşıyor dudaklarına... 
İç organları kadar iç duygularıda cansız artık, 
Bir köle gibi sevişiyor...
Teninde izler bırakmış dişleri,
Aralanıyor hafifçe,
Tükürdüğü iç sıvısında,
İnti-kan, 
Öldürenlere inat,
Ölü piçler bırakıyor ,
Kutsanmış karnına... 
Piyonlarını şovalye ilan edip 
Kesiyor şah damarını,
Ve duvara fışkıran son sözleri: 
Ölümlü bir zaferi, 
Canlı bir mağlubiyete yeğlerim... 
Birini öldürürken,
Yeni katiller doğuyor içinde... 
Şah'ından kurtulmuş,
Atıyor kendini, 
Özgürlüğün sonsuz denizine....